YURT İSTEYEN 43 KURTULUŞ PARTİLİ GENÇ HAKKINDA DAVA AÇILDI
Ne Cemaat Yurdu, Ne Tarikat Evi! İnsanca Yaşanılacak Yurtlar İstiyoruz!
YURTKUR Uyuma Yurt Kur!
Kurtuluş Partisi Gençliği 2008–2009 döndeminde 1 yıl süren ve üniversite öğrencilerinin neredeyse tamamını ilgilendiren bir imza kampanyası yapmıştı, bu slogan etrafında. Tayyipgiller ise stantlarımıza, Tayyip ve Fethullah’ın birlikte resmedildiği afişlerimize yasaklar getirerek kısmaya çalışmıştı sesimizi. 7–8–9 Eylül 2009 tarihinde topladığımız binlerce imzayı teslim etmek için İstanbul Taksim Meydanı’ndan başlattığımız yürüyüşümüz, Ankara’da YURTKUR Genel Müdürlüğü önünde sonlanmıştı.
Tayyipgiller, bir yıl boyunca polis, savcı, belediye gibi her türlü olanağıyla bizi engellemeye çalışmıştır. Bunu somut olarak kampanya afişlerimizin İstanbul, Bursa, İzmir gibi illerde yasaklanmasıyla gördük. Yine bunu somut olarak Hüseyin Çelik’i YURTKUR salonunda protesto eden arkadaşlarımızn yurttan atılmaya çalışılmasında, burslarının kesilmesinde gördük. Tüm yasaklamalara, yıldırma ve korkutma çabalarına rağmen yılmadık. Tayyipgiller bunun üzerine, imzalarımızı teslim ettiğimiz 9 Eylül 2009 günü, YURTKUR önünde yaptığımız eylemi fırsat bilmiş; hep yaptığı gibi kolluk güçlerini kullanarak 44 arkadaşımızı kelepçeler takarak gözaltına aldırmıştır.
AB-D’de dikilen “Siyasal İslam Çuvalı”nınTürkiye Halklarının başına geçirilebilmesi için; meczuplaştırılmış, vatan-millet kavramlarından arındırılmış Yargıç, Savcı, Polis, Mühendis, Doktor, Öğretmen vb. müritler yaratma projesinin en önemli ayaklarından olan, Fethullah Gülen ve bilumum cemaat-tarikat “YURTLARI-EVLERİ” karşıdevrimci planını açık etmişti Kurtuluş Partisi Gençliği. Bu nedenle Tayyipgiller’in Partimiz Gençliğine duyduğu hınç, gözaltına alınan 41 arkadaşımızın yanısıra, eylem anında yanımızda bulunan Partili avukatlarımızın ikisi de iddianameye katılarak toplam 43 kişiye açılan dava ile somutlanmıştır.
Kurtuluş Partisi Gençliği’nin kampanya sürecinde dağıttığı on binlerce bildiri, binlerce afiş ile yerine getirmiş olduğu görev eşsizdir. Çünkü başlangıçta sadece üniversite öğrencileri gibi toplumun özel ve küçük bir bölümünü ilgilendirdiği düşünülen sorununun, aslında içine itildiğimiz ve AB-D Emperyalistlerinin yıllardır ördüğü “ılımlı İslam devleti” planının sonucu olduğu gösterilebilmiştir.
Öğrenci gençliğin barınma sorunuyla ilgili vermiş olduğu mücadele, sorunun geldiği yeni boyutuyla ilk defa bizim kampanyamızla, olması gereken siyasal temele oturmuştur. “YURTKUR UYUMA YURT KUR” kampanyamızdan sonra yapılacak her türlü eylem eğer gerçek bir mücadele hattı örülmek isteniyorsa, bu temelden yola çıkmak zorundadır. Yoksa yapılan eylemler, birkaç günlük “medyatik zafer”in ötesinde hiçbir kalıcı değer taşımayacaktır.
Kampanyamız; öğrenci gençlik hareketinin en önemli mücadele alanlarından biri olan “yurt mücadelesi”nde, bugünün gerçekliği içerisinde tutulması gereken ana halkayı göstermiş bulunmaktadır. Parti Gençliğimiz, üniversite kayıtları sırasında, daha öğrenciler otobüslerinden iner-inmez otogarlarda başlayan Ortaçağcı propagandaya karşı en önemli sesi, bu kampanya ile yükseltmiştir.
Elbette bu öğrenci gençliğin barınma sorununun diğer bileşenlerini yok sayacağımız, görmezden geleceğimiz anlamına gelmez. Kurtuluş Partisi Gençliği’nin ve öncülerinin bu konudaki tarihi, nice somut kazanımlarla sonuçlanan mücadelelerle doludur. Bugün de, başta AKP’nin ve Ortaçağcıların egemenliğine giren YÖK’e karşı, antidemokratik, paralı, gerici, ezberci eğitime karşı parasız-bilimsel-demokratik-laik-anadilde eğitim mücadelemiz sürüyor.
Tayyipgiller tarafından 43 arkadaşımıza açılan dava, her birimiz için birer onur nişanıdır. Her ne kadar 2911 sayılı yasa uyarınca “kanuna aykırı toplantı-yürüyüş yapmak”la suçlansak da, tümüyle demokratik eylemimize, pankart açmamız bahane edilerek kolluk kuvvetlerinin saldırması sonucu yaşananların asıl suçluları da Tayipgillerin “F tipi” kolluk güçleridir.
Bugüne kadar yürüttüğümüz mücadele ve gösterdiğimiz direnç ancak sonraki saldırıları da nasıl göğüsleyeceğimize dair örnek olabilir.
Bizler Mustafa Kemal’in Bursa Nutku’nun doğal mirasçılarıyız. Özgür vatan için verdiğimiz mücadeleyi tüm demokratik-meşru yöntemlerle sürdüreceğiz.
Bu yüzden 8 Nisan 2011’de yapılacak olan duruşmada şöyle haykıracağız:
Asıl biz davacıyız! Vatanımızı satanlardan, halkımızı sağmal sürü haline getirmek isteyen emperyalistlerden ve onların pis uşaklarından biz davacıyız!
Yarınlar Ne Getirecek? Tam Olarak Bilmiyoruz…
Ama Şunu Biliyoruz: Mutlaka Bizim Zaferimizi Getirecek…
Kurtuluş Partisi Gençliği