Geçtiğimiz günlerde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Partimize gönderilen 11.07.2025 tarih 1047 ve 1049 sayılı yazılarla; Partimizin 6. Olağan Genel Kurulunda Seçilen Genel Başkanımız Nurullah Efe ve MYK Üyemiz Erdal Kopal’ın; haklarında verilen mahkûmiyet hükümleri gerekçe gösterilerek Siyasi Partiler Yasasının 11. maddesi gereğince Genel Başkanımızın kurucu üyeliği, parti üyeliği ve yöneticiliğinin, MYK üyemiz Erdal Kopal’ın ise üyeliğinin ve yöneticiliğinin “sonlandırıldı”ğı bildirilmiştir.
Öncelikle belirtelim ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Partimize emir ve talimat verme yetkisi yoktur.
Hele hele kendisini Parti yetkili organları yerine koyarak Partinin içişlerine doğrudan müdahale içeren, genel başkan ve diğer yöneticilerimizin görevlerinden ya da üyelikten düşürülmesi gibi bir karar verme yetkisi de yoktur.
Partimize gönderilen yazıda “siyasi partiler yasasının 11. maddesi gereğince işlem yapıldığı” bildirilmiştir.
Oysa Genel Başkanımız ve MYK Üyemiz hakkında ileri sürülen “engeller” anılan maddede sayılan hallerin hiçbirine uymamaktadır.
Genel Başkanımız için ileri sürülen mahkûmiyet hükmü; MİT Tırları ile silah taşınmasının savaş suçu olduğundan bahisle, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne Partimiz tarafından yapılan başvuru nedeniyle, AKP’giller’e hakaret ettiği gerekçesiyle verilen 1 yıl 5 ay 15 günlük ertelemeli bir cezadır.
MYK Üyemiz Erdal Kopal için ileri sürülen mahkûmiyet hükmü ise DİSK Kongresi’nde atılan sloganlar nedeniyle Recep Tayyip Erdoğan’a “hakaret” ettiği gerekçesiyle verilen 11 ay 20 günlük ertelemeli bir cezadır.
Oysa 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 11. maddesinde bir takım yüz kızartıcı suçlar sayıldıktan sonra “Taksirli suçlar hariç beş yıl ağır hapis veya beş yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar”ın siyasi partilere üye olamayacakları öngörülmüştür. Bizim yöneticilerimizin ne bir yüz kızartıcı suçları vardır ne de haklarında hukuksuz yere verilmiş olan mahkûmiyet hükümleri 5 yıl ve üzeridir.
Hal böyle olunca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın keyfi işlemler tesis ettiği çok açıktır. Daha doğrusu bu işlemler yok hükmündedir.
Anayasa ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasında öngörülen hükümlere göre idarenin, dolayısıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Siyasi Partinin içişlerine doğrudan müdahale etme ya da parti organlarının yerine geçerek işlem tesis etme yetkisi bulunmamaktadır.
Siyasi Partiler Yasasının ilgili hükümleri gereğince YCBS, Denetim görevini yerine getirmektedir. Dolayısıyla kendince Siyasi Parti işleyişinde yasaya aykırılıklar tespit etmesi halinde, partiye yazı yazıp bu durumun düzeltilmesini istemesi gerekir. Başka bir anlatımla, Yargıtay CSB’nin görevi; kanuna aykırılığın verilen sürede, Parti tarafından giderilmemesi halinde, o Parti hakkında İhtar kararı verilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaktan ibarettir.
Anayasa Mahkemesi’nin 9/1/2002 tarih 2001/8 Esas 2002/9 Karar sayılı kararına konu olayda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 2820 sayılı Siyasi partiler Yasasına uygun davranmıştır. AYM kararına yansıdığı gibi:
“…1- Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 10 ay hapis cezasına mahkûm olması nedeniyle milletvekili seçilme yeterliliği bulunmadığından 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu’nun 8. maddesine göre siyasî parti kurucu üyesi olamayacağı, aynı Yasa’nın 104. maddesi uyarınca sözkonusu Parti hakkında adı geçenin kurucu üyelikten çıkarılması suretiyle aykırılığın giderilmesi için ihtar kararı verilmesi istenmektedir…
Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesinin ikinci fıkrasına göre 10 ay hapis cezasına mahkum olması ve 2839 sayılı Yasa’nın 11. maddesi uyarınca milletvekili seçilme yeterliliği bulunmaması nedeniyle 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu’nun 8. maddesine göre siyasî parti kurucu üyesi olamayacağı anlaşıldığından, adı geçenin kurucu üyelikten çıkarılması suretiyle aykırılığın giderilmesi için aynı Yasa’nın 104. maddesi uyarınca Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında ihtarda bulunulması gerekmektedir…
III- SONUÇ
A- Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu’nun 8. maddesine aykırı olarak Parti’nin kurucu üyesi olduğu anlaşıldığından Adalet ve Kalkınma Partisi’ne, kararın tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde aykırılığı gidermesi için aynı Yasa’nın 104. maddesi gereğince İHTARDA BULUNULMASINA, … OYÇOKLUĞUYLA,
B- Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, Parti Tüzüğü’nün 77. maddesinde yazılı Genel Başkanlık görev ve yetkilerini kullanmasının tedbiren önlenmesine ilişkin istemin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
…karar verildi.”
Anayasanın 153. Maddesine göre: “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kendi başvurusu üzerine alınan işbu kararı görmezden gelemez. Yürürlükteki hukuk düzenine göre AKP ile HKP eşit haklara sahiptir. Farklı uygulama kararın hukuki değil siyasi olduğunu kanıtlamaktadır.
Sonuç olarak; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Partimize gönderilen ve Genel Başkanımız ile bir MYK Üyemizin yöneticiliklerinin ve Parti üyeliklerinin “sonlandırıldığı” yönündeki bildirim; 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 104. maddesindeki emredici kurallara açıkça aykırı olduğundan yok hükmündedir.
Siyasi partileri denetlemekle görevli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın anılan yasa hükmünü bilmemesi mümkün değildir. Ancak ülkenin içerisine düşürüldüğü hukuksuzluk, keyfilik ve kanunsuzluk ortamında “ya tutarsa” mantığıyla partimize yapılan keyfi dayatmaları kabul etmiyoruz.
Esasen bu keyfiliklerin ana nedeni de başta Genel Başkanımız olmak üzere tüm Parti üyelerimiz tarafından hemen her gün AKP’giller ve Reisiyle onların müttefikleri tarafından halka reva görülen zam, zulüm, işkence, anti-demokratik uygulamalar karşısında bıkmadan, yılmadan, korkmadan, cesurca verilen mücadelenin engellenmesi amaçlıdır.
Ülkenin en Halksever, en Yurtsever, en Hayvansever, en Doğasever Partisi olan Halkın Kurtuluş Partimize, yıllardır uygulanmakta olan sağlı sollu ambargo yanında bir de bu keyfi işlemlerle partimizin haklı ve meşru mücadelesi engellenmek istenmektedir.
Geçmişte de keyfi ve kanunsuz uygulamalarla partimizin seçimlere girmesi engellenmişti. Buna karşı yürüttüğümüz hukuki ve fiili mücadele ile tüm engelleri aşa aşa, bileğimizin hakkına seçimlere katılma hakkımızı kazandık.
Bundan sonra da önümüze çıkartılacak her türlü engeli aşacağız.
Vatanımızın bağımsızlığı, Halkımızın mutluluğu için Demokratik, Laik, Tam Bağımsız bir Türkiye yolunda yürüttüğümüz Demokratik Halk İktidarı mücadelemizi başarıya ulaştıracağız.
Yurdunu ve Halklarını seven, programına insan, hayvan, doğa sevgisini koyan bir Partidir HKP. Partimiz ve önderimiz Nurullah Efe, Vatanımıza, Halkımıza, Doğamıza yapılan hiçbir haksızlığa, vicdansızlığa, hainliğe seyirci kalmadı, kalmayacak.
Partimiz ve Önderimiz Nurullah Efe ellerindeki tüm imkânlarla bütün bu haksızlıklara, hukuksuzluklara, kanunsuzluklara, yolsuzluklara, hırsızlıklara, hainliklere engel olmaya çalışır. Çünkü Partimizin ve önderimizin anlayışı: “Vatan aşkını söylemekten ve bu uğurda mücadele etmekten korkar hale gelmektense ölmek yeğdir…” anlayışıdır. Gerçek devrimciler için bu uğurda ne bedel ödenecekse ödenir. Gerçek Vatanseverler, Halkseverler gelen her acıya, katlanılan her bedele, her kahra “hoş geldi safa geldi” diyenlerdir. Sonunu düşünmeyen kahramanlar, gerçek insanlar için ölçüt; verilen mücadeleyi “Vatana ve halklarımıza karşı bir borç” olarak görebilmektir.
Halkın Kurtuluş Mücadelesinde özel yaşamını parantez içerisine alan Genel Başkanımız Nurullah Efe Ankut’un, Savaş Suçlularını Yargıladığı MİT TIR’ları Davasının dördüncü celse sonrası yaptığı değerlendirmede dediği gibi:
“Bilmiyorlar ki doğruyu, haklılığı, adaleti ve tahrip edilmiş en insancıl, en yüce değerleri savunanlar, o değerlerin simgesi olanlar, Tarihte hiçbir zaman yargılanamamıştır.
“Onlar katledilebilir, işkenceye uğratılabilir ama asla yargılanamaz. Tarih ve halklar onları her zaman beraat ettirirler. Ve biz de çoktan bu davadan beraat etmiş durumdayız. Halkımız karşısında, insanlık vicdanı karşısında, uluslararası adalet ve hukuk karşısında ve Tarih karşısında çoktan beraat etmiş durumdayız.”
Halkız Haklıyız Yeneceğiz!
28 Temmuz 2025
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi