Vatan Topraklarımızın sessiz ve sinsi işgaline karşı Ankara Ulus Meydanı’ndan haykırdık: Mülteci, Göçmen, Sığınmacı değil; BOP’un Askeri Ortaçağcı İstilacı Hilafete Asker

Şairimiz Edip Cansever ülkemizin içinde bulunduğu durumu anlatıyor şiirinde; Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar Ve dağılmış pazar yerlerine memleket Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile…

İşte ülkemiz AB-D Emperyalistleri ve iktidara taşıdıkları AKP’giller eliyle şairimizin betimlediği gibi dağılmış pazar yerine döndürüldü. Ortada bütün kurumları ve kurallarıyla işleyen bir devlet bırakmadılar. Yasama organı da, Yürütme de, Yargı da Kaçak ve Haram Saray’da mukim AKP’giller’in Reisine bağlanmış durumda. Yazılı ve görsel medyanın büyük çoğunluğu zaten AKP’giller’in hınk deyicisi ve sesi olmuş durumda.

Ortada burjuva anlamda bile işleyen bir devlet mekanizması bırakılmayınca da ne sınır güvenliği kaldı, ne de ülke sınırı. Mîsâk-ı Milli bu kubbede sadece bir hoş seda olarak kaldı.

Bu sınırlar için verilmişti Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mız. Bu sınırlar kalemle çizilmedi. Kanla çizildi her santimi. Her santiminde bir şehit kanı var bu sınırların. Bu sınırları ortadan kaldırıp bizi Sevr Anlaşması’yla yok etmek isteyen Emperyalist Yedi Düvele karşı verilen Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızla çizildi bu sınırlar.

İşte bugün AB-D Emperyalist Haydutlarının BOP’u kapsamında ülkeye doldurulan 13 ila 15 milyon Ortaçağcı İstilacı, bu İnsan Soyunun En Büyük Düşmanlarının Yeni Sevr’i yeniden bu topraklara dayatmasının sonucudur. AB-D Emperyalistleri Sevr sevdasından vazgeçmemişlerdi. Yıllardır bu hain projenin yaşama geçmesi için uğraştılar. Yeni Sevr’in yaşama geçmesi için AKP’giller’i iktidara taşıdılar, bir de onları, yerli işbirlikçileri Yeni Sevr’e yani BOP’a Eşbaşkan yaptılar. Yeni Sevr’in önünde set olabilecek yurtsever unsurların büyük çoğunluğunu CIA Operasyonlarıyla temizlediler. Sadece iktidarı değil, aynı zamanda muhalefeti de dizayn ettiler. En sağından en solcu geçinenine kadar bütün Amerikan uşaklarını Meclise doldurdular. NATO’ya hayır diyemeyen bir “Sol” yarattılar.

Ve sonuç; Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı verilerek vatan yapılan bu topraklar; AB-D Emperyalistlerinin BOP’una yani Yeni Sevr’e, AKP’giller’in Hilafet kurma hayallerine askerlik eden Ortaçağcı İstilacılar tarafından sessiz ve sinsi işgale uğratılmış durumda.

Sadece Suriye’den değil, Afganistan, Pakistan, Sudan başta gelmek üzere bütün Ortadoğu ve Afrika devletlerinden toplanan, çoğunluğu 20-30 yaş arası erkeklerden oluşan Ortaçağcı güruh, Türkiye’de Türkü azınlığa düşürmek, bu ülkeyi BOP çerçevesinde en az üçe bölmeye hizmet etmek için binlerce kilometre uzaktan getiriliyor ülkemize. Halkımıza sunulmayan, halkımıza yapılmayan harcamalar bunlara yapılıyor. Halkımızın yarattığı değerler bunlara akıtılıyor.

Bu işgalciler vergi vermiyor. Bu işgalciler sağlığa para vermiyor. Bu İşgalciler suç işleyip ceza almıyorlar, yargılanmıyorlar. Bu işgalcilere karşı Polisin asli görevini yerine getirmesi engelleniyor.

Ve bu gidişe isyan eden, bu sinsi ve sessiz işgale karşı sesini yükselten, çırpınan, feryat eden, yalnız biz varız, HKP var. Ülkemizin Yeni Sevr’e karşı gidişine yüreğimiz yanıyor ama bir kenarda durup ne olacak diye seyretmiyoruz, gözyaşı dökmüyoruz. Alanlara çıkıyoruz, eylemler yapıyoruz, halkımızı uyandırmaya, ayıktırmaya çalışıyoruz gaflet uykusundan.

Ankara Ulus Meydanı’nda, Atatürk Anıtı’nın önünde, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mıza Genelkurmaylık yapmış Birinci Meclisin karşısında, Erzurum Kongresi’nin yıldönümü olan 23 Temmuz’daki eylemimiz; ülkemizin kanlı-karanlık bir girdaba sürüklenmesine izin vermemek, halkımızı yaklaşan felaketin farkına vardırmak için yaptığımız bir eylemdi. Vatanını seven, bu vatanı korumak ve savunmak için cesareti de bir vatan olarak belleyen, Halkın İktidarını kurup bu kanser düzenine son vermek için mücadele eden bir partinin yapması gereken bir eylemdi.

AB-D Emperyalist Haydutlarının “umut kaynakları”, “yerel müttefikleri”, Ortaçağcılarla aynı dili kullanan Sevrci Soytarılar mızıldanmışlar. Nefret söylemi geliştirdiğimiz yalanını ortaya atarak bizleri yaftalamaya çalışmışlar.

Ne gam…

Biz doğru bildiğimiz yolda devam edeceğiz, onlar istedikleri kadar söylensinler.

Onlar AB-D Emperyalist haydutlarının çizdikleri dar alanda paslaşmaya devam etsinler.

Genel Başkan’ımız Nurullah Efe Ankut’un hep söylediği gibi, “Farklı olan yalnız biz” olmaya devam edeceğiz.

Devrimci Onurumuzu korumaya devam edeceğiz.

Ve ant olsun ki başaracağız.

Sloganlarımızla inlettik Ulus Meydanı’nı. “Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşı’mız”, “Katil ABD Ülkemizden Defol”, “Gün Gelecek Devran Dönecek ABD Halklara Hesap verecek” sloganları yankılandı Atatürk Anıtı’nın önünde.

Eylemimizde Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanımız Av. Ayça Okur;

Bugün, bu özel meydanda, küllerinden doğan bir ulusun temsilcileri tarafından kurulan ve Birinci Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın yönetildiği karargâh olan Birinci Meclisin yanı başında, onun önderi Mustafa Kemal’in anıtının bulunduğu alandayız.

“Burada bugün aynı o günlerde olduğu gibi vatanın kahraman temsilcilerinden oluşan bir topluluk olarak bulunuyoruz. İstanbul’dan, İzmir’den, Ege’nin köylerinden, Antep’ten, Adana’dan, Konya’dan, Eskişehir’den, Kocaeli’den, Tokat’tan, Mersin’den, Sinop’tan, Sivas’tan, Bursa’dan yurdun dört bir yanından gelen temsilciler olarak bulunuyoruz”, diyerek selamladı Gerçek Vatanseverleri, Halkseverleri.

Genel Sekreter Yardımcımız Av. Sait Kıran Ortaçağcı İstilacılar sorunu hakkındaki değerlendirmelerimizi ve çözüm yollarını açıkladı:

“AB-D Emperyalistlerinin ve Yerli Satılmışların planlarına hizmet etmek için, o halk düşmanı planlarının adı olan BOP’a askerlik yapmak için, Türkiye’yi Ortaçağ’ın karanlıklarına götürmek için geleceksin, uğruna destansı mücadeleler verilen ‘ipek bir halıya benzeyen toprak’ları işgal edeceksin, öyle mi?

“Yok öyle han-ı yağma!

“Biz varız!

“HKP var!

“HKP’liler var!

“Bu vatan; vatan uğruna, bağımsızlık uğruna, çocuklarına onurlu bir geçmiş bırakma uğruna kan dökmüş olanların, ölümü göze alanların, onurlarını ayaklar altına aldırmayanların, cesareti bir vatan belleyenlerin torunlarının hakkıdır.

“İkinci Kurtuluş Savaşçıları HKP’liler olarak, ‘Onuru yaşamdan üstün tutan’ Gerçek Devrimciler olarak bu vatanda, bu ülkenin vatandaşı olarak yaşama hakkımızı elimizden almak isteyen AB-D Emperyalistlerine ve yerli işbirlikçilerine karşı bıkmadan, usanmadan, yılmadan, korkmadan mücadele etmeye devam edeceğiz.

“İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın zaferiyle kuracağımız Demokratik Halk İktidarıyla, halkımıza hak ettiği güzellikleri yaşatacağız. Güzellikleri yaşamamıza engel olan AB-D Emperyalistlerini ve yerli satılmışları hak ettikleri Tarihin karanlıklarına göndereceğiz.

“Birinci Kuvayimilliyeci Atalarımız başardılar.

“Bir daha geriye dönülmemek üzere biz de başaracağız.”

23 Temmuz 2023

Halkın Kurtuluş Partililer

***

Eylemde okunan basın açıklamasının tam metni:

Bunlar, ne Mülteci, ne Göçmen, ne Sığınmacı, ne de Kaçkın!

Bunlar, AB-D Emperyalist Haydutlarının Yeni Sevr’i olan

BOP’un ve Hizmetkârı, Eşbaşkanı AKP’giller’in Ortaçağcı İstilacılarıdır!

AB-D Emperyalist Haydutlarının Yeni Sevr’i olan BOP’a (Büyük Ortadoğu Projesi’ne) Eşbaşkanlık ve hizmetkârlık eden AKP’giller; Ülkeyi Ortaçağcı Faşist Din Devletine götürme hedeflerine askerlik yapmaları ve Türkiye’nin BOP kapsamında en az üç parçaya bölünmesi planına hizmet etmeleri için güzelim ülkemizi AB-D Emperyalistlerinin emri doğrultusunda Ortaçağcı gericilerin istilasına uğrattılar.

AB-D Emperyalistleri ile Yeni Sevr Projesi olan BOP’u yaşama geçirsinler diye iktidara taşıdıkları AKP’giller; Türkiye’nin nüfus yapısını değiştirerek Türkiye’de Türk’ü azınlığa düşürme amacıyla 13 ila 15 milyon insanın bir proje kapsamında Türkiye’yi işgal etmeleri sorununu birlikte yarattılar.

İşte Uluslararası Emperyalizmin en önde gelen temsilcilerinden biri olan, insanlık düşmanı, karşıdevrimlerin finansörü George Soros’un dediği gerçekleşiyor ülkemizde.

Ne demişti George Soros?

“Avrupa en fazla 1 milyon mülteciyi alabilir. Onu da seçerek ve gönüllülük esasına göre alabilir. Gerisi sizin ülkenizde yani Türkiye’de kalacak. Türkiye bunları barındırıp, besleyip ülkesinde tutacak.”

13 ila 15 milyon Ortaçağcı İstilacı, vatansız kendiliklerinden gelmediler ülkemize. AB-D Emperyalist Haydutlarının emperyalist emelleriyle AKP’giller’in Ortaçağcı ümmet, hilafet özlemleri çakıştığı için, ABD ve AB’li efendileriyle birlikte AKP’giller çağırdılar onları buraya.

Tayyipgiller’in bu hainane politikaları yüzünden Türkiye, 300 milyar doları geçen zarara uğratılmış, yoksul, çilekeş halkımızın nafakasından kesilen paralar bu ihanet politikaları sebebiyle sokağa atılmış, ülkemizin yeraltı-yerüstü kaynakları bu Ortaçağcı İstilacıları beslemek, barındırmak için heba edilmiştir.

Türkiye’nin her yeri bu Ortaçağcı kımıl zararlıları tarafından işgale uğratılmıştır.

Bu Ortaçağcı güruh Avrupa’ya geçmesin diye Kuvayimilliyeci Atalarımızın uğruna yaşamlarını feda ettiği, kanlarıyla suladığı topraklarımız bu istilacılara, halkına, vatanına ihanet eden bu Ortaçağcı güruha yurt olarak sunulmuştur.

Ülkemize yaşatılan bu işgal ile amaçlanan, Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın zaferiyle kurulan Laik Cumhuriyet’in yıkılıp yerine kuracakları Ortaçağcı Faşist Din Devletine asker yaratmaktır.

AB-D Emperyalist Haydutlarının gönlünden geçen, bu sürecin sonunda Yeni Sevr’in yani BOP’un yaşama geçmesidir.

Böylesi bir “sinsi işgal”, dünyanın hiçbir ülkesinde görülmüş, bilinmiş, duyulmuş değildir…

AB-D Emperyalistlerinin BOP’una çalışan AKP’giller bunu da “başardılar.”

Zaten AB-D Emperyalistleri, hiçbir zaman Kuvayimilliye-Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın zaferini kabul etmediler.

Mazlum Halklara örnek ve umut olan o yenilgiyi akıllarından hiç çıkarmadılar.

Bu şanlı zaferimizi hiçbir zaman hazmedemediler. Dolayısıyla da içlerinde uhde kalan Sevr sevdasından asla vazgeçmediler.

Hain planlarına yaşam buldurmak için yıllarca uğraştılar. Kendilerine bu planlarında ikirciksiz hizmet sunacak, Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızda Halkımızı arkadan vuran Vahdettin’lerin, Damat Ferit’lerin, Nemrut Mustafa Paşa’ların, Ali Kemal’lerin devamcıları olan AKP’giller’i iktidara taşıdılar. Kendilerine engel olacak yurtsever unsurların büyük çoğunluğunu CIA Operasyonlarıyla temizlediler. Sonunda da Mustafa Kemal ve Birinci Kuvayimilliyecilerin yırtıp paçavraya çevirdiği Sevr’i, “BOP” olarak yeniden önümüze koydular.

İşte Türkiye’deki bu 13 milyondan fazla Ortaçağcı İstilacının, ümmetçi-hilafetçi Ortaçağcı güruhun Türkiye’yi işgal etmesi BOP’un bir sonucudur. Türkiye’de Türk’ü azınlığa düşürünce kolayca Sevr’i, Yeni Sevr demek olan BOP’u uygulayabileceklerini düşünmektedir emperyalist haydutlar. Ve bu amaçla da AKP’giller Hükümetini istedikleri gibi kullanmaktadırlar.

Ne karşılığında?

Ümmet döküntülerini Türkiye’de toplayıp, Türkiye’de Türk’ün azınlığa düşürülmesi ve AKP’giller’in ve Reisinin sürekli özlemini çektiği Hilafeti Türkiye’de kurup Halifeliğin ilan edilmesi karşılığında.

Peki nasıl çözülecek bu sorun?

Sorunun çözümü bizde, İkinci Kurtuluş Savaşı’mıza önderlik etmekte olan Halkın Kurtuluş Partisi’nde, bu savaşımızın sonunda kurulacak Halkın iktidarında.

Çünkü “Biz ki ustasıyız vatan sevmenin”, biz ki “Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmek yeğdir”, diyenleriz, biz ki Genel Başkan’ımız Nurullah Efe Ankut’un deyimiyle “cesareti bir vatan” belleyenleriz. Bu sorunu da ancak ve ancak biz çözeriz.

Biz; 2011 Nisan’ından bu yana ülkemize gelmiş Suriyeli, Afgan, Iraklı, İranlı, Pakistanlı tüm istilacıları vatandaşlık alıp almadıklarına bakmaksızın ülkeden çıkaracağız.

Ayrıca da bu insanların yasal ve büyük kısmı yasal olmayan yollardan Avrupa’ya gönderilmelerini sağlayacağız. Bu emperyalist katliamcı çakal devletler, Ortadoğu’da yaratmış oldukları cehennemin ateşinin bir kısmının da kendi ülkelerine sıçrayıp düştüğünü görebilsinler ve o ateşle yanabilsinler diye. Emperyalist ülke halkları bu sorunun kendi devletlerinin emperyalist politikalarından kaynaklandığını görsünler ve bilsinler ki kendi devletlerini bir daha böyle geri ülkelere saldırıp çakallıklar yapmaktan alıkoymaya çalışsınlar.

Bu emperyalist devletlere gitmek istemeyen istilacıları da kendi ülkelerine göndereceğiz. Ama onları kırmadan dökmeden, ezmeden, acıtmadan ve üzmeden… Yani insani koşullar içerisinde, yaklaşımlar içerisinde… Ve 2011’den bu yana ülkemize girmiş olan bu Ortaçağcı döküntülerin bir teki bile ülkemizde kalmayacak. Bizim halk iktidarımızda yapılacak bu!..

Ayrıca AKP’giller’in oy deposunu doldurmaları için 50 bin dolarla, 250 bin dolarla, 400 bin dolarla verdikleri vatandaşlıklar bizim için yok hükmünde olacaktır. Bu şekilde vatandaşlık almış olanlar, paraları ödenip geldikleri yerlere gönderilecektir. Böylelikle oy deposu görevleri de ortadan kaldırılacaktır.

Mazlum Ulusların Emperyalizme Karşı İlk Zaferi olan Çanakkale’nin toprağı Türk-Kürt Halkının kanıyla sulandı. Suları şehitlerimizin kanıyla kızıla boyandı. Ölmeyi emreden Mustafa Kemal’in emriyle merminin, topun, dipçiğin üzerine koştu yüz binler. Ama geçit vermedi emperyalist alçaklara.

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket” işgal edildi Emperyalist Yedi Düvel’in askerleri tarafından. Yok etmek istediler benliğimizi, tarihimizi, kültürümüzü ve onurumuzu. Vatansız bırakmak istediler. Ama “Bağımsızlık Benim Karakterimdir”, “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyen bir önder çıktı, Kuvayimilliyeci Atalarımızla birlikte. “Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak” Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı verdiler, 1919’dan 1923’e dört yıl. Emperyalist Yedi Düvelin onurlarını kırdılar, yerli işbirlikçileriyle birlikte geldikleri gibi gönderdiler. Türk ve Kürt Halkının kanlarıyla yoğruldu bu kadim toprakların her karışı ama teslim etmedik bu vatanı, vatanımızı elimizden almak isteyenlere, bizi yok etmek isteyenlere, geçmişimizi silmek isteyenlere.

AB-D Emperyalistlerinin ve Yerli Satılmışların planlarına hizmet etmek için, o Halk düşmanı planlarının adı olan BOP’a askerlik yapmak için, Türkiye’yi Ortaçağın karanlıklarına götürmek için geleceksin, uğruna destansı mücadeleler verilen “ipek bir halıya benzeyen toprak”ları işgal edeceksin, öyle mi?

Yok öyle han-ı yağma!

Biz varız!

HKP var!

HKP’liler var!

Bu vatan; vatan uğruna, bağımsızlık uğruna, çocuklarına onurlu bir geçmiş bırakma uğruna kan dökmüş olanların, ölümü göze alanların, onurlarını ayaklar altına aldırmayanların, cesareti bir vatan belleyenlerin torunlarının hakkıdır.

İkinci Kurtuluş Savaşçıları HKP’liler olarak, “Onuru yaşamdan üstün tutan” Gerçek Devrimciler olarak bu vatanda, bu ülkenin vatandaşı olarak yaşama hakkımızı elimizden almak isteyen AB-D Emperyalistlerine ve yerli işbirlikçilerine karşı bıkmadan, usanmadan, yılmadan, korkmadan mücadele etmeye devam edeceğiz.

İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın zaferiyle kuracağımız Demokratik Halk İktidarıyla, halkımıza hak ettiği güzellikleri yaşatacağız. Güzellikleri yaşamamıza engel olan AB-D Emperyalistlerini ve yerli satılmışları hak ettikleri Tarihin karanlıklarına göndereceğiz.

Birinci Kuvayimilliyeci Atalarımız başardılar.

Bir daha geriye dönülmemek üzere biz de başaracağız.

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

Print Friendly, PDF & Email