Nihayet 18 yıl sonra da olsa itiraf ettin, Ege’de, Lozan’ın 12’nci maddesiyle açık ve kesin biçimde bize bırakılmış olan 20 Adalığımızı ve 2 Kayalığımızı Yunanistan’a kendi ellerinle peşkeş çektiğini…
Bu vatan satıcılığını neden yaptığını yazmıştık defalarca; devşiricin, yapımcın ve oynatıcın ABD ve AB Emperyalist Haydutlarından bu yönde aldığın emri yerine getirdiğini; onlara sadakatini bir kez daha ispatlayabilmek için bu ağır ihaneti ve affedilmez suçu işlediğini…
Bugüne kadar bu konuda ağzını açıp tek kelime etmemiştin. Onlarca yıldır en önde gelen amigon olan Milyar Ali (Yıldırım), bu adalara yani esasında bizim olan bu adalara pasaportla ve vize alarak turistik gezi yapmıştı bir zamanlar, değil mi?
İşte siz busunuz be Hafız. Sizin ciğeriniz bu…
Bak, Antalya’da çiçekçilik yaparken sana olağanüstü yalakalık gösterisinde bulunarak makam kapan Dışişleri Bakanın Çavuşun Oğlu, ihanet sergileyen şu sözleri söylemişti bir zamanlar:
“Ege’de egemenliği tartışmalı adalar…”
Eee, dışişlerinden hiç anlamayan, mesleği çiçekçilik olan biri Dışişleri Bakanı olursa, işte ancak bu kadar olur.
Oysa ne diyor Lozan’ın 12’nci maddesinin son cümlesi?
İşte şunu:
“Asya kıyısından üç milden az uzaklıkta bulunan Adalar, işbu Andlaşmada tersine hüküm olmadıkça, Türkiye egemenliği altında kalacaktır.”
İşte madde bu kadar açık, anlaşılır, net ve kesindir…
Yunanistan’a peşkeş çektiğin bu 20 Adamızın ve 2 Kayalığımızın tamamı Ege kıyılarımıza üç milden daha yakındır; karasularımız, Mavi Vatanımız içindedir. Zaten önemli bir bölümü de gözle görülebilecek ve yüzerek kısa sürede gidilebilecek mesafededir. Ve bunların bazıları bizim Büyük Ada’nın üç beş misli büyüklüğünde bir yüzölçümüne sahiptir.
Bunca vatan toprağını hiç vicdanın sızlamadan, çünkü yok vicdan sizde, ve ellerin titremeden satıp geçtin Yunanistan’a be, ABD ve AB’li efendilerine şirinlik ve sadakat gösterisinde bulunmak için.
Yunanistan buraları önce iskâna açtı. Buralarda Belediyelikler vb. devlet kurumları oluşturdu. Kiliseler yaptı. Ve bunlarla da yetinmedi, silahlandırdı buraları. Havaalanları açtı ve ağır toplar yerleştirdi. Topların namlularını da Ege kıyılarımıza çevirdi. Bütün bunlarla da yetinmeyip o adalarda da Bizans Bayrağı açarak hedefinin İstanbul ve Ege’yi de yeniden ele geçirmek olduğunu göstermiş oldu. Yine hatırlanacağı gibi, bu yeni işgal ettiği adalarımızın sık sık Yunanistan Başbakanları, Savunma Bakanları, Genelkurmay Başkanları tarafından ziyaret edildiğini de izlemekteyiz basından.
Bu konuda defalarca Tayyip ve avanesi hakkında “Vatan toprağını satmak”tan yani Vatana İhanetten suç duyurusunda bulunmuştuk. Ama Kaçak Saray’ın hukuk bürosuna dönüştürülmüş yargı kurumlarından bu alanda bir hareket beklemek, hani der ya halkımız; “ölü gözünden yaş ummak” diye, işte o kapsamda olur.
Yine pek çok yazı yazdık bu konuya ilişkin, Tayyipgiller’in ihanetini teşhir eden.
Tayyipgiller’in mahkemelerinde de onları yargılarken yaptığımız konuşmalarda dile getirdik bu meseleyi de. Hani Tayyip bize “hakaret” isnadıyla davalar açtırıyor ya; işte o davaların görüldüğü mahkemelerde gerçekte biz onları yargılıyoruz. Hâkimlerinin yüzlerine karşı da söylüyoruz; “Biz buraya savunma yapmak için gelmedik. Vatana ihanet dahil tepeden tırnağa binbir suça batmış Tayyipgiller’i yargılamaya geldik”, diye. İşte oralarda dile getirdik birkaç kere bu ihanetlerini…
Defalarca eylemli protestolarda bulunduk yani mitingler yaptık, bu ihanete karşı çıkan ve onu teşhir eden. Hatta bu mitinglerimizin birinde Saygıdeğer Emekli Askerimiz Ümit Yalım da bulundu. Kapalı salon toplantıları yaptık. Bunların bazılarında Ümit Yalım ve YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da bulundu. Bazı medya organlarına İzmir İl Başkanımız ve Genel Sekreter Yardımcımız Av. Tacettin Çolak açıklamalarda bulundu. Ve tüm bunlara ilaveten, Yunanistan’ı, bu adalarımızı işgal ettiği için savaş suçu işlemesinden dolayı Uluslararası Ceza Mahkemesine şikâyet ettik. Yani elimizden gelen bütün imkânlarla bu ihanete karşı çıktık ve bunun hesabının mutlaka sorulacağını belirttik.
Namuslu, Yurtsever Emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, 2008 yılında Genelkurmay’da bu işgal edilmiş adaların nasıl kurtarılacağına yönelik bir plan oluşturulması için yapılan toplantıda, öğleyin yemek molası verdik, diyor. O zaman kendisi Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteridir.
İşte o arada Dışişleri Bakanlığı Görevlisi Basat Öztürk toplantı odasına geldi ve aynen şu cümleyi sarf etti:
“Bu adalar hükümetin bilgisi ve onayı dahilinde işgal edilmiştir, Yunanistan tarafından.”
Tabiî gerçek bu olunca da yapılacak hiçbir şey kalmamıştır o an için, der yazılarında…
Yani ihanet böylesine açık ve belgelidir. Tüm Genelkurmay Yetkililerinin tanıklıkları yanında Basat Öztürk de şu anda sağdır ve görevdedir.
Biz hep diyoruz ya yoldaşlar; bunlar vatan satıcıdır, haindir, diye. Boşuna söylemiyoruz. İşte bunca vatan toprağını efendileri olan Batılı Emperyalist Haydutlara şirinlik yapmak için satıp geçiyorlar.
Şimdi de kalkmış ne diyor Tayyip?
Bir izleyelim arkadaşlar şu videoyu ya da okuyalım tapesini:
***
Videonun Tapesi:
Şu anda bu Amerika Dedeağaç’a, Yunanistan’a silahları gönderiyor mu, uçakları gönderiyor mu? Oradan S-300’lerle bizi tehdide kalkışıyor mu? Ey Yunan; bak, tarihe bak, tarihe dön, çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur, ağır. Yunanistan’a bizim tek cümlemiz var; İzmir’i unutma, İzmir’i unutma. Aynı Türkiye şimdi kimi alanlarda dünyanın en gelişmiş ülkelerin de üzerine çıkan başarılarıyla kendini kabul ettiriyor. Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz, vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya; bir gece ansınız gelebiliriz. (https://www.youtube.com/watch?v=E_-WHEbDlOc&ab_channel=CNNT%C3%9CRK)
***
Ne diyor Tayyip?
“İzmir’i unutma”, diyor.
Yahu “Keşke Yunan galip gelseydi”, diyen Fesli Deli Kadir sizin Hocanız değil mi?
İzmir’de Yunan’ı denize döken ordunun Başkomutanı Mustafa Kemal’e, İnönü Savaşları Komutanı İnönü’ye “İki Ayyaş” diye saldıran bizzat kendin değil misin, Kaçak Saraylı Narsist?
Daha çok değil birkaç gün önce senin “Abi” diye hitap ettiğin kaşar Kuvayimilliye, Mustafa Kemal ve Laik Cumhuriyet düşmanı, Kanlı Pazar’ın eli kanlı katili İsmail Kahraman, İzmir’in Kurtuluşunu kınamadı mı? Hiç utanıp sıkılmadan şunu söyledi bak, bu Ortaçağcı kaşar meczup:
“İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş?
“Ne münasebet. Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler. Kurşun sıkmadık ki.” (https://www.youtube.com/watch?v=kUVdQ-jQNnU&ab_channel=raporturkiye)
İşte bu utanmaz arlanmaz adam, senin has adamlarından, senin eski Meclis Başkanın… Rizeli hemşehrileri çok haklı olarak bundan utanç duyuyorlar ve nefret ediyorlar. Sosyal medyada bunun kanıtları var.
Burada Tayyip nam Hafız, ihanetini şöyle katmerlendiriyor, arkadaşlar. Dikkat edelim onun şu ibaresine:
“(…) çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur, ağır.”
Ne diyor yani?
Bu kadarını yedik yuttuk, hazmettik, diyor. Ama burada kal artık, diyor. Çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur, ağır, diyor.
Yani çok daha ileri gitmezse ne oluyormuş arkadaşlar?
Bu 20 Ada ve 2 Kayalığımız üzerine bir bardak su içip geçiyormuş Tayyip ve avanesi. Zaten de öyle yapmadı mı?..
Böylece, arkadaşlar; ihanetini net ve kesin biçimde itiraf etmiş oluyor, Kaçak Saray’ın Sultanı ve onun amigoları…
Bu apaçık bir şekilde vatan satıcılığının itirafıdır. Başka hiçbir anlama gelmez bu ibareler. Burada hukukçu yoldaşlarımıza bir görev daha çıkmış oluyor. Bu ihanet itirafı üzerine bir suç duyurusunda daha bulunmaları gerekiyor bizce. Bakalım Kaçak Saraylı Sultan’ın sarayına bağımlı kıldığı, ceplerinde savcı ve yargıç kimliği taşıyan hukuk fakültesi bitirmiş vatandaşlar ne yapacaklar…
Eğer bu ihanet üzerine bir davranışları olmaz ise onlar da hem görevlerinin kendilerine yüklediği sorumluluğu yerine getirmemiş, ondan kaçınmış olmalarından dolayı görevlerini kötüye kullanmış olacaklar, hem de Tayyipgiller avanesinin ettiği bu açık, kesin ihanette onlarla suç ortaklığı etmiş olacaklardır…
Tayyip’in bu kurusıkı sallamasının kuru gürültüden başka hiçbir şey olmadığını bebeler bile bilir.
Tayyip ne demiş oluyor yukarıda?
“Bak bu 20 Adamızı ve 2 Kayalığımızı işgal etmenizi yedik. Ama çok daha ileri giderseniz yemeyiz. Bunun bedeli ağır olur…”
Bu lafın bir ciddiyeti olabilir mi ya…
Herkes bilir ki o kadarını yiyen, onun devamında olacak olanı da yer…
Ne demek vatan toprağını işgal altına aldırmak?..
İnsan olan, onur taşıyan, vatan sevgisi taşıyan duyduğu anda, an geçirmeksizin müdahale eder bu sataşmaya ve haksız hukuksuz işgale. Yunanistan gelip yerleşmiş oralara, aradan 18 yıl geçmiş; sen şimdi kalkmışsın gak guk ediyorsun. Geç bunları Hafız, geç. Senin elinden hiçbir şey gelmez din alıp satmaktan gayri… Saf, cahil insanlarımızı “Allah’la Aldatmak”tan gayri…
Hafız bir de ne diye üfürüyor yukarıda?
“Şu anda bu Amerika Dedeağaç’a, Yunanistan’a silahları gönderiyor mu, uçakları gönderiyor mu? Oradan S-300’lerle bizi tehdide kalkışıyor mu?”
Demek ki neymiş, Hafız?
Amerika dost ve müttefik değilmiş. Amerika, Türkiye’nin en azılı ve en önde gelen düşmanıymış. Sen gidip yalvardın ya defalarca Obama’ya, Trump’a, Biden’a, onların önünde iki büklüm olup ceketini ilikledin ya… İşte onlar Türkiye’nin onulmaz düşmanları arasındadır ve onların da en başında gelenidir.
BOP Haritası neyi gösteriyor?
Türkiye’nin üç parçaya bölüneceğini.
Kim tarafından?
ABD ve AB Emperyalist Haydutları tarafından. Sen övündün ya yıllarca meydanlarda, ekranlarda; “Biz Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin eşbaşkanlarından bir tanesiyiz ve o görevi yapıyoruz”, diye. Doğrusu çok da başarılı şekilde yaptın o görevi. Efendine çok iyi hizmette bulundun. Bak, Irak da, Libya da, Suriye de ikişer üçer parçaya bölünmüş oldu o proje uyarınca. Sen de bu aşağılık işte efendilerinin sana verdiği her görevi eksiksiz biçimde yerine getirdin. Ve hâlâ da yerine getirmeye devam ediyorsun Suriye’de.
Bir de ne diyor Hafız, yukarıda arkadaşlar?
“Bir gece ansızın gelebiliriz.”
Güzel, duygu yüklü Türk Sanat Musikisi şarkımızın güzel dizesini de alıp kullanma bu boş lakırdılarınla. Kirletme o güzelim dizeyi. O lafı Suriye için de kullanmıştın be Hafız, aylar öncesinde.
Ne oldu?
Arkası fos çıktı, değil mi?
Rusya ve ABD “Sakın davranma” deyince anında tornistan yaptın. Hiç ağzına almaz oldun o meseleyi artık.
Senin idollerinden, öncülerinden, uluslararası emperyalizmin uşağı Turgut Özal da kullanmıştı, Veysel’in; “Uzun ince bir yoldayım”, diyen anlam ve duygu yüklü türküsünün ilk dizesini. Bu türkü ve şarkı dizelerimizi kirletmeyi ilk o başlatmıştı. Senin de hoşuna gitti besbelli ki sürdürüyorsun…
Ege’de Yunanistan ne yapıyor?
Bizim hava sahamızda devriye uçuşu yapan F-16’larımıza S-300 füzesi radarını kilitliyor.
Ne demektir bu?
Açıktan tehdittir. Yani elimi dokunduğum anda seni Ege’nin dibine indiririm, demektir.
Peki sen S-400’leri ne yaptın, Hafız?
3 sene önce alınan S-400’leri hangara kilitleyip çürümeye terk ettin, değil mi? Efendin ABD; kurup aktive etmeyeceksin, buyruğunu verince anında hazır ola geçip “Emret efendim”, dedin ona. Üstelik F-35 alımı için Amerika’ya verdiğin 1,4 milyar doların da üzerine yattı Amerika. Resmen çöktü.
Hiç gündeme getirip bu miktarda büyük bir parayı isteyebildin mi?
İsteyemedin. Çünkü sen, o Emperyalist Haydudun elinde tutsaksın, Hafız. Mal varlığın bağlamında tutsaksın, Rezza Zarrab ve Halkbank Davasında tutsaksın, Sezgin Baran Korkmaz Davası bağlamında tutsaksın. Adın gibi biliyorsun ki sizi devşirip partileştirip iktidara getiren ve bugüne dek iktidarda tutan ve istese bir hafta içinde sizi oradan paldır küldür aşağı tekerleyebilecek güce sahip olan efendin ABD Emperyalist Haydududur. Ona ancak böyle Türkiye içindeki kürsülerde bir iki gak guk çekersin, kuru gürültü bağlamında birkaç söz söylersin, o kadar… Önlerine gittin mi el pençe divan durursun…
Zaten geçen bir yazımızda da belirttiğimiz gibi hem ABD Emperyalist Haydudu hem de onun AB’li ortağı emperyalist çakal devletler, hep seni tercih ediyorlar iktidar için Türkiye’de. “Bundan uyumlusunu mu bulacağız? Her dediğimizi yapıyor, daha ne isteriz?”, diyorlar.
Evet, arkadaşlar…
Tayyip nam vatan satıcının da açıktan itiraf ettiği gibi, ABD Emperyalist Çakalı Ege’deki Adalarımızı işgal etmekle yetinmeyip Ege’yi ve Akdeniz’i de karasularıyla, hava sahasıyla Türkiye’ye kapatmak istiyor. Türkiye’yi sınırlarımız içine hapsederek Mavi Vatan’ımızı bütünüyle elimizden almak istiyor. Neredeyse Türkiye’nin uluslararası sulara yani dış denizlere geçişini bile Yunanistan’ın, İsrail’in ve kendinin iznine tabi kılmak istiyır. Böylece de Türkiye’nin güvenliğinin ve ekonomik-siyasi egemenliğinin tamamına ağır bir darbe indirmek istiyor. İşte bu amaçla da Yunanistan’da medya organlarında da açık şekilde yayımlandığı üzere, öncelikle oradan bize saldırmayı amaçlayan 9 tane üs kurmuş bulunmaktadır ABD.
Bakın, Yunanistan Parlamentosundaki bir siyasi parti milletvekili bu Yunanistan’ın ABD üsleriyle doldurulması durumuna nasıl tepki gösteriyor:
“Yunanistan hükümetinin ülkeyi ABD üssüne çevirmesi tepkilere neden oluyor. Yunanistan’da muhalefetteki MeRA25 Partisi milletvekili Kleon Grigoriadis Miçotakis yönetimini, ‘Yunanistan’ı devasa Amerikan üssü yaptınız. Şimdi de bizi işe yarar akılsızlar olarak kullanıyorlar’ sözleriyle uyardı.
“Yunan milletvekili basında yer alan haberlerle Türkiye ile savaşın kapıda olduğu gibi hava yaratıldığına dikkati çekti ve ‘Şu an Türk askerler değil, ABD’li askerler Girit’te, Dedeağaç’ta, Larisa’da’ dedi.” (https://www.ulusal.com.tr/video/11158561/yunan-milletvekili-ulkeyi-devasa-bir-abd-ussu-yaptiniz)
Tabiî Yunanistan Komünist Partisi de bu ABD üslerine doğası gereği karşı çıkıyor:
“Yunanistan Komünist Partisi’nin çağrısıyla Atina ve Selanik başta olmak üzere birçok kentte ABD ile üs anlaşmasına karşı eylemler düzenlendi. Akropolis’te ‘Ölüm üslerine hayır’ yazılı pankart açıldı.” (https://haber.sol.org.tr/haber/yunanistanda-abd-ve-natoya-protesto-olum-uslerine-hayir-335286)
Bu üslerle hedef alınan tabiî öncelikli olarak biziz. Arkasından da Rusya ve İran. Geçen 16-17 Mayıs tarihlerinde Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, ABD’yi ziyaret etti.
Ne dedi orada ABD Başkanı yeni bunak Joe Biden?
“ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’da Yunan Başbakanı Miçotakis’i karşılarken “Ben Joe Bidenopulos” esprisi yaptı. Yunan Başbakanı “Bidenakis daha iyi. Miçotakis-Bideniakis” esprisiyle yanıt verdi. ABD’deki Yunan lobisinin önde gelenleri, Yunan-Rum yanlısı görüşleri nedeniyle Biden’e 2008 seçimlerinden sonra “Bidenopulos” adını takmışlardı. Yunanistan’da ‘pulos’ soyadı takısı Türkçe’deki ‘oğlu’ gibi kullanılıyor. ‘Akis’ ekine ise daha çok Girit kökenlilerinin soy isimlerinde rastlanıyor.” (https://www.hurriyet.com.tr/dunya/mavi-vatan-haritasiyla-sikayet-etti-42064786)
Yine ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Robert Mendenez, Yunan Kathimerini Gazetesi’ne verdiği bir röportajda aynen şunları söylüyor:
“ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Senatör Robert Menendez, Yunan Kathimerini gazetesine demecinde, Türkiye’nin gerçek bir NATO müttefiki gibi hareket etmesi için önce Ege ve Doğu Akdeniz’de, Yunan-Rum iddialarını kabullenmesi gerektiğini ileri sürdü.
“Demokrat Partili Senatör Menendez, “Türkiye gerçek bir NATO üyesi gibi hareket etmek istiyorsa, Yunanistan’ın egemenlik haklarını, karasularını ve hava sahasını ihlal etmemelidir. Kıbrıs’ın kuzeyindeki işgaline de son vermelidir. Ayrıca, komşularının münhasır ekonomik bölgelerine de saygı göstermelidir” dedi.” (https://www.hurriyet.com.tr/dunya/senator-menendez-yine-turkiye-karsiti-konustu-42026497)
Çok açıkça görüldüğü gibi arkadaşlar, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı da yani ABD Derin Devletini temsil eden bu komisyon başkanı da Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz konularında tümüyle Yunanistan’ın iddialarını ve işgallerini savunmaktadır. Tıpkı Yunanistan yetkilileri gibi Türkiye’yi düşmanca bir tutumla suçlamaktadır. Bu arada şunu da hatırlatalım: ABD’nin Yunanistan’la karada ve Ege Denizi’nde ortak askeri tatbikatlar yaptığına da tanık olmaktayız. Yani bu her iki devletin de ortak düşmanı olarak değerlendirilmekteyiz biz. Dedik ya; ABD’nin esas amacı “Yeni Sevr”dir yani BOP’tur. Onu gerçekleştirmeden asla bu aşağılık dolaplarını çevirmekten vazgeçmeyecektir.
İşte öncelikle o planı uygulama konusunda kendisine verilen her görevi yapacağına dair söz verdikleri için, Tayyip ve avanesini partileştirip iktidara taşıdı, önlerini açtı, 20 yıldan bu yana da ihanetlerini tüm yönleriyle sonuçlandırmaları için iktidarda tutmaktadır ABD Emperyalist Haydudu.
Demek ki arkadaşlar, biz boşuna söylemiyoruz; “Katil Amerika Ortadoğu’dan defol, diyemeyen her siyasi ve aydın ya gafildir ya hain!”, diye…
Ve hep söyleyegeldiğimiz gibi tüm önderlerimizin, şehitlerimizin ve hep tekrarladıkları gibi biz de bir kez daha tekrarlıyoruz ki; bizim düşmanlarımız ABD-AB Emperyalist Haydut Devletleri ve onların Türkiye’deki ve bölgemizdeki hain, yerel işbirlikçileridir.
Biz bunları yenip ülkemizden defettiğimiz gün, Demokratik Halk Devrimi’mizin zaferi de gerçekleşmiş ve Devrimci Demokratik Halk İktidarımız kurulmuş olacaktır.
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
9 Eylül 2022
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı