“Türkiye’nin başındaki iki büyük bela: Tayyipgiller iktidarı ve Sorosçu Kılıçdaroğlu’dur”

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Türkiye’nin iki beka meselesi var. Aslında bir tek mesele de denebilir buna çünkü ikisi bir bütünün iki ayrı parçasıdır. Ya da aynı kümenin iki ayrı bölümüdür.

Nedir bunlar?

Birincisi; Türkiye’nin tepesine ABD tarafından çöktürülmüş, Amerikan işbirlikçisi, Amerikan piyonu, Amerikan kuklası, Amerikan hizmetkârı Tayyipgiller İktidarıdır. İkincisi ise; ana muhalefet partisi CHP’nin başına yine ABD tarafından bir kaset operasyonuyla çöktürülmüş TESEV’ci Sorosçu Kılıçdaroğlu ve avanesinin CHP’deki iktidarıdır.

Bu iki beladan kurtulmadan Türkiye’nin olumlu anlamda bir adım atması mümkün değildir. Bunlar öylesine büyük felaketlerdir ki ne 6 Şubat’ta 11 ilimizi vuran depremin yarattığı felaketler, yaralar bu kadar önemlidir; ne halkımızın kuru ekmeğe, soğana, patatese, şu yaz aylarında domatese, yeşil bibere, salatalığa muhtaç olması, muhtaç edilmesi bu kadar önemlidir; ne de İstanbul’u bekleyen büyük deprem felaketi. Ki bu felakette, deprem bilimciler tarafından 7 ve üzerinde büyüklükte gerçekleşmesi öngörülen bu felakette asgari yarım milyon insanımızın hayatını kaybedeceği öngörülmektedir. Fakat işte bu iki felaket bunların hepsinden daha önemlidir. Çünkü bu iki beladan kurtulmadan, Türkiye’nin diğer belalardan, felaketlerden kurtulması olası değildir.

Denilecektir ki; Tayyipgiller, iktidarı tutuyor; öbürü muhalefette. Nasıl bunlar birbirleriyle eşit oranda ya da aynı oranda büyük felaket olarak görülebilir?

Şundan: Evet, Tayyipgiller, iktidarı tutuyor. Ama Sorosçu Kılıçdaroğlu ve avanesi de ana muhalefetin başını tutarak muhalefeti bloke ediyor. Böylece Tayyipgiller’e muhalefetsiz, gönüllerince at oynatabilecekleri; vurgun, soygun, yolsuzluk, hırsızlık, kanunsuzluk yapabilecekleri ve ihanet edebilecekleri bir ortam ve bir Türkiye sunuyor. İşte bu yüzden bu ana muhalefeti bloke etmiş, felç etmiş Sorosçu, TESEV’ci Kılıçdaroğlu ve avanesi de o kadar büyük bir tehlike arz eder.

Burada şöyle bir soru ortaya atılıyor:

Peki siz de bir muhalefet partisisiniz, siz yapın o zaman muhalefeti…

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Biz insan soyunun, şu andaki insanlığın ve ülkemizin en büyük düşmanı olarak kimi görüyoruz?

ABD Emperyalist Haydudunu…

Bakın, 1990’dan bu yana Ortadoğu’da 10 milyonu aşkın masum Müslümanın canına kıydı bu haydut. Ve BOP’uyla da ülkemizi üç parçaya bölmeyi amaçlıyor, 21 İslam ülkesiyle birlikte. Yani varlığımıza kastediyor bu haydut.

Ve bunu kimler aracılığıyla yapıyor?

İçerdeki hain, işbirlikçi piyonları, kuklaları aracılığıyla yapıyor bu işi. “Yerel güçlerimiz”, diyor bunlara. İşte Tayyipgiller iktidarı da, Sorosçu Kemal’in Yeni CHP’sinin başına çöreklendirdiği Amerikan işbirlikçisi çete de aynı görevi yapıyor. Bunlar Amerika’ya hizmet ediyor, onun çıkarlarına hizmet ediyor; onun piyonudurlar, onun kuklasıdırlar. Vatanımız, halkımız zerre miktarda umurlarında değildir bunların.

İşte biz düşmanlarımızı böyle tespit edince, içerideki bütün televizyonlar, bütün gazeteler kapatıyor bize ekranlarını ve sayfalarını.

Biz geçen seçimlere girdik. Bütün propaganda imkânımız ne kadardı?

TRT’de yaptığımız 10’ar dakikadan toplamı 20 dakika olan iki konuşma. Diğer bütün televizyonlarda, gazetelerde ne suretimiz göründü, ne adımızdan söz edildi. Hepsi bize yasak kılındı. Yani biz bir zindanın içine hapsedilmiş durumdayız, iletişim açısından, halkımıza ulaşabilme açısından. Ve bizim bütün feryatlarımız, bütün eylemlerimiz o zindanın loş ve taş ve ıslak duvarına vurulmuş bir yumruktan öte yansılama yapamıyor, şu iletişim çağında.

İşte biz durup dinlenmeden yazıyoruz, konuşuyoruz, kitaplar çıkarıyoruz, eylemler yapıyoruz ama bunlar yer almıyor medyada. Çünkü medya da ABD tarafından tutulmuş durumdadır. Bunun da yüzde 95’i Tayyipgiller tarafından tutulmuştur, yüzde 5’i de Sorosçu Kılıçdaroğlu tarafından tutulmuştur. Her ikisi de aynı oranda bize düşman bunların. Hasbelkader ayda yılda bir, bir namuslu medya çalışanı bizi ekranına çıkaracak olsa hemen, anında genel yayın yönetmeni devreye giriyor ve bizi blokaja alıyorlar yeniden.

İşte böyle bir ortamda, dünyada, Türkiye’de mücadele ediyoruz bu iki hain düşmana karşı.

Ne yapalım?.. “Kader böyle” mi diyelim?..

Ama biz sonuna kadar savaşacağız. Bizde umutsuzluk yok, vazgeçmek yok. Biz savaşa programlanmışız, vatanımızın ve halkımızın çıkarlarını ölüp ölesiye savunmaya programlanmışız. Sonuna kadar savaşacağız. Belki uzun sürecek, belki büyük fedakârlıklarda bulunacağız ama en sonunda yine biz kazanacağız. Bu hain güçler yine defolup gidecekler.

Kalın sağlıcakla…

31 Temmuz 2023

Print Friendly, PDF & Email