Türkiye’de Milliyetçilik, Sosyalizmdir!

Milliyetçilik konusunda doğru devrimci tutum nedir?

Öncelikle, Kıvılcımlı Usta’nın milliyetçilik üzerine söylediği şu birkaç veciz paragrafı izleyelim:

“Milliyetçiliklerini yabancı sermayeye maske yapmak istemediler mi, konkret [somut] konularda sosyalistlerle yol arkadaşlığı etmek zorundadırlar.

“(…) Türkiye’de olsa olsa ancak 1000 kişide 1 kişi gerçekten EMPERYALİZM ve KAPİTALİZM çıkarlarıyla kendi çıkarlarını paralel sayabilir.

“(…) Türkiye’nin en az 40 yıllık yanılgısı ve yenilgisi, MİLLİYETÇİLİK sözcüğünün SOSYALİZM’den başka hiçbir anlama gelemeyeceğinin bir türlü kavranılmak istemeyişinden doğmuştur. Bu denklemi tersine çevirince de aynı sonucu buluruz.” (Hikmet Kıvılcımlı, Türkiye’de Sosyalist Konferansı İçin Çağrı, Sosyalist Gazetesi, Sayı 1, 20 Ocak 1967)

Millet deyince, bir toplumun ezen ve ezilen-hâkim ve mahkûm tüm sosyal sınıf, tabaka ve zümrelerinden oluşan bir yapı akla gelir. Yani her millet, çıkarları ve durumları egemen üretim yordamı içinde birbirine zıt insan kümelerinin oluşturduğu sosyal sınıflardan, ara tabakalardan ve zümrelerden oluşur. Milliyetçilik dendiğinde, bunun tümünden yana olmak akla gelir ilk başta. Yani tümünün hak ve menfaatlerini gözetmek, savunmak akla gelir. Ama bu sadece bir görünüştür, dolayısıyla da bir yanılgıdır. Çünkü milletin içindeki insan kümelerinin çıkarları birbirinin tam karşıtıdır.

O zaman birbiriyle çelişik çıkarlara sahip insanların tamamını nasıl savunacaksınız? Bunların ortak hak ve çıkarları olabilir mi hiç?

Olamaz.

O zaman ne yapacağız?

Milleti oluşturan şu yapıya ya da şu sosyal bileşime dikkat edeceğiz:

Kıvılcımlı Usta’nın yukarıdaki satırlarda da çok açık olarak ortaya koyduğu gibi, milletin binde 999’unu halk dediğimiz ezilen sosyal sınıf, tabaka-katmanlar oluşturur. Tabiî bu 999’un tamamı aynı oranda, düzeyde ezilmez. Aralarında farklar olur. Ama sonuç olarak hepsi egemen düzen içinde bir şekilde ezilir, sömürülür, emeği gasp edilir. Öyleyse, millet içinde ezenler yani sömürgen, hâkim sınıf ya da sınıflar diyelim, toplumun ancak binde 1’ini oluşturur. Millet içinde işte bu kadar azınlıktır bu sömürgen, emperyalizm işbirlikçisi halk düşmanı sınıflar (Antika Tefeci-Bezirgânlar ve Modern Finans-Kapitalistler). Bu binde 1’lik kesim sadece binde 999’luk halka düşman değildir. Aynı zamanda vatana da düşmandır. Çünkü o, Batılı Emperyalistlerin yani ABD, AB ve Japon Emperyalistlerinin Türkiye’deki yerli ortağıdır, işbirlikçisidir, her anlamda müttefikidir. Yani bu sömürücü azınlık, halktan ayrı, halka düşman yabancı ağababaları olan emperyalistlere ise dosttur, onlarla kaynaşıktır. Bu gerçeği hiç unutmamamız gerekir.

Öyle olunca, şu soru önümüze çıkar: Biz milliyetçiyiz derken bunlardan hangisinin çıkarını savunacağız? Hangisinden yana olacağız?

Kuşkusuz eğer namuslu ve gerçekçi olacaksak, halkın yanında olacağız, halkın çıkarlarını savunacağız. Vatana da, milletin binde 999’unu oluşturan büyük kitleye de düşman olan küçücük azınlığın yanında olmayacağız. Tam tersine ona karşı olacağız. Hatta ona düşman olacağız.

Eğer böyle yapmazsak milliyetçiliğimiz de insanlığımız da sahte olur, göstermelik olur.

İşte tüm bu sebeplerden dolayı Kıvılcımlı Usta, yukarıdaki satırlarında gerçek milliyetçiliğin sosyalizmden başka, yani halkın hak ve çıkarlarını savunmaktan başka bir şey olmadığını, başkaca bir anlama gelemeyeceğini ortaya koyuyor.

Ve şu gerçeği de acı acı belirtiyor: En az 40 yıldan beri böyle yapılmadı, diyor. Tam tersi yapıldı, binde 999 görmezlikten gelindi, sadece binde 1’in çıkarları savunuldu, ona hizmet edildi, onun yanında olundu, diyor. İşte başımıza gelen bütün felaketlerin sebebi de buradan kaynaklandı, diyor.

Demek ki yoldaşlar, gerçek, içten, samimi milliyetçi; halkçıdır, sosyalisttir. Yabancı emperyalistlere ve onların Türkiye’deki hain işbirlikçilerine karşıdır, düşmandır. Yani TÜSİAD’cılara, MÜSİAD’cılara, TİSK’lilere, TOBB yönetimindekilere karşıdır, düşmandır, onların ekonomideki varlıklarına da aynı oranda karşıdır. İşte bu asalak, sömürgen, hain, vatan ve halk düşmanı binde 1’lik kesimin ekonomideki varlıkları ortadan kaldırılmadan, yani bunların yabancılarla el ele vererek yaptıkları hayâsızca vurgun ve sömürüye son verilmeden halkın dertlerinin deva bulmayacağını görür, kavrar ve savunur, gerçek milliyetçi.

Demek ki yoldaşlar, Birinci Kuvayimilliye’nin zaferi sonrası birkaç yıllık süre ile 27 Mayıs Politik Devrimi sonrasındaki kısa süre hariç tutulursa, geriye kalan süreçteki tüm CHP iktidarı da dahil olmak üzere, 1950 sonrası iktidara gelen tüm Finans-Kapital hükümetleri hep halka düşman ve sömürgen Parababalarına dost, dolayısıyla da yabancı emperyalistlere dost bir politika izlemiştir.

Demek ki bir gerçek milliyetçi, toplumun binde 1’inin değil, binde 999’unun yanında olacak, onun haklarını ve çıkarlarını savunacak. İşte buna da sosyal bilim halkçılık diyor ya da sosyalistlik diyor.

Ve işte tüm bu sebeplerden dolayı yoldaşlar, biz arkadaşlarımızı ve halkımızı bu hatadan ve bu yanlıştan sakındırmak için milliyetçilik yerine halkçılık terimini kullanmayı tercih ediyoruz. Ve biz Halkçıyız, diyoruz, Yurtseveriz diyoruz, Antiemperyalistiz, diyoruz. Yani biz halkımızın yanındayız, diyoruz, sömürgen, asalak yerli-yabancı Parababalarına, başka türlü ifadelendirirsek, Batılı Emperyalistlere ve onların Türkiye’deki yerli ortaklarına karşıyız, düşmanız, diyoruz. Vatanımızı da seviyoruz, diyoruz.

Halkımızı seviyoruz derken, gerçeğin şu yönünü de açmış olalım: İki milliyetten (Türk ve Kürt) oluşan halkımızı seviyoruz, diyoruz. Bu şu anlama da gelir: Biz Antişovenistiz.

Kıvılcımlı bu gerçeği Ocak 1967’de yayımlanan Sosyalist’in 1’inci sayısında “Sosyalizm Nedir” başlıklı başyazısında bir vesileyle yine şöyle koyar:

“2- Türkiye’de Milliyetçilik: Sosyalizmdir

“Türkiye’de de, işçi sınıfımızın bayraklaştırdığı birçok Sosyalistler, burjuva aydınları oldular. Daha tipik örnek Türklere Türkçülüğü öğreten Ziya Gökalp en katışıksız burjuva ideoloğu idi. Ömrünün sonunda tüm düşüncelerinin muhasebesini dürüstçe yapar yapmaz, ne buldu? Nice kafasını işletmeyen sağcıya ve şarlatan solcuya (hele Kadroculara) parmak ısırttı: Türkiye’de sosyalizmden başka gerçek milliyetçilik olmayacağını sezdi ve bu doğruyu açıklamakta sakınca görmeyen bir sosyalist olarak öldü.” (Hikmet Kıvılcımlı, Sosyalizm Nedir, 20 Ocak 1967, Sayı: 1)

Evet işte yoldaşlar, özetçe dersek; biz yukarıda andığımız sakıncalardan dolayı halkçıyız, yurtseveriz, Antiemperyalistiz, Antişovenistiz, diyoruz.

Halkçıyız dedik mi, o binde birlik sömürücü, vurguncu Batı işbirlikçisi hain azınlığı, gücü otomatikman dışarıda tutmuş oluyoruz, ona karşı olduğumuzu, onun düşmanı olduğumuzu kesince ortaya koymuş oluyoruz.

11 Mart 2015

Nurullah Efe Ankut
HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email