Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı’yı bedence aramızdan ayrılışının 50’nci yılında İşçi Sınıfının direniş okullarından gelen işçilerle, mücadele alanlarından gelen yoldaşlarıyla, kendini ateşin kalbine atan önderlerimizle andık

İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi, İşçi Sınıfı Biliminin 20’nci yüzyıldaki en büyük geliştiricisi Hikmet Kıvılcımlı Usta’mızın bedence aramızdan ayrılışının yıldönümü, 11 Ekim. 50 yıl önce bedence aramızdan ayrılmıştı Usta’mız. Usta’mızın Halkımıza bıraktığı teorik ve pratik hazinelerin gerçek mirasçıları, gerçek savunucuları Halkın Kurtuluş Partililer; ellerinde mücadele, direniş, devrim bayrağını tüm görkemiyle dalgalandırıyor.

Kendini İşçi Sınıfının Kurtuluşu Davasına adayan o büyük Devrimci Önderi, o Gerçek İnsanı ona layık bir şekilde anmak için Usta’mızın mezarı başındaydık. İkinci Kurtuluş Savaşçıları, Türkiye Devrimi’ni gerçekleştirmek görevi omuzlarına tarihen yüklenmiş Kurtuluş Partililer, ellerinde pankartlar, flamalarla, coşkulu sloganlarla kızıl bir deniz gibi aktılar Usta’larının mezarı başına.

Ustaları gibi her sözüne “Başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere” diyerek başlayan ve bu sözünün gereğini yerine getirerek Türkiye İşçi Sınıfına sayısız İşgal-Grev-Direnişler hediye eden Nakliyat-İş Sendikamızın önderlik ettiği, gasp edilen hakları için direnen Uzel Makina, Real, Pegasus ve Neo Trend Direnişçileri de Türkiye Devrimi’nin Önderi Usta’mızın mezarı başındaydı. İşçi kardeşlerimizin sloganlarla, ellerinde pankartlarla aramızda olmaları heyecan ve coşkumuzu bir kat daha artırdı.

Kıvılcımlı Usta’nın düşünce oğulları ve kızları, bedence aramızdan ayrılışının 50’nci yıldönümünde Usta’mızın mezarı başında çeşitli konuşmalar yaptılar. Açılış konuşmasını İstanbul İl Başkanımız Av. Pınar Akbina’nın yaptığı Anma Programında, ana konuşmayı HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Sait Kıran yaptı. Sait Kıran Yoldaş’ın konuşmasının ardından söz alan Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut da bir konuşma yaparak ufkumuzu açtı, güncel meselelere değindi.

Genel Başkan’ımızın coşkulu konuşmasının ardından Usta’mızın Öğrencisi, Devrimci Sendikal Mücadelenin yılmaz neferi İsmet Demir Yoldaş’ın mezarı başında da bir Anma gerçekleştirdik. Burada da öncelikle sözü TOLEYİS İzmir Şube Sekreteri Fahri Kaya Yoldaş aldı. Yoldaşımızın ardından sırasıyla yiğit Uzel Makina, Neo Trend ve Pegasus Direnişçileri birer konuşma gerçekleştirdiler. Genel Başkan’ımız, Gerçek İnsan, Gerçek Devrimci Nurullah Ankut, bir konuşma da omuz omuza mücadele ettiği İsmet Demir Yoldaş’ın mezarı başında yaptı.

Gerek Türkiye Devrimi’nin Önderi, Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın gerekse öğrencisi İsmet Demir Yoldaş’ın mezarları başında yapılan coşkulu konuşmaların tam metinlerini, konuşmaların yapılış sırasına göre aynen yayımlıyoruz:

***

HKP İstanbul İl Başkanı Av. Pınar Akbina Yoldaş’ın yaptığı açılış konuşması

Yoldaşlar;

Bugün; “Ben insanın hayvan yerine konulmasına isyan ettiğim için Sosyalistim” diyen ve ömrünü insanlığın Kurtuluş Davasına adayan, bu uğurda daha 17 yaşında iken Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mıza katılarak Kuvayimilliye Komutanı olan, gerçek TKP’nin en genç kurucusu, ömrünün 22,5 yılını zindanlarda geçiren, girdiği tüm işkencelerden alnının akı ile çıkan, cezaevlerini kızıl birer üniversiteye çevirerek dünya ve ülke meselelerini çözüme kavuşturduğu onlarca eser veren, Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda Köyceğiz Kuvayimilliye Komutanı, İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın ve Türkiye Devrimi’nin Önderi, Partimizin ilk Genel Başkanı; kısacası “Devrimin İliklerine İşlediği Adam”, Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın bedence aramızdan ayrılışının 50. Yıldönümü.

Ve bizler Kıvılcımlı Usta’mızın düşünce  oğulları ve düşünce  kızları olarak yine buradayız, görev başındayız. Yarım asırdır onun öğrencisi olan ve bayrağını bizlere taşıyarak önderlik yapan Gerçek İnsan, Gerçek Devrimci, Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut önderliğinde mücadelemize tüm hızıyla devam ediyoruz. Her yıl Usta’mız ve Genel Başkan’ımızın tuttuğu projeksiyon sayesinde Devrime  olan inancımız daha da bilenerek, daha da artarak, mücadeleyi  daha da yükselterek geliyoruz buraya. Çünkü biliyoruz ki devrimci teori olmadan devrimci pratik olmaz.

Her yıl ülkemizin en önemli sorunları ile ilgili onlarca eylem yaparak geliyoruz buraya…

Emperyalist haydutlar ülkemizi sömürmek için geldiklerinde hiç kimsenin sesi çıkmazken en güçlü sesimizle “Katil ABD AB ülkemizden, Ortadoğu’dan defol” dediğimiz protesto eylemleri yaparak geliyoruz buraya. Doğa katliamlarına karşı eylemler yaparak geliyoruz, ülkemizin başına çöreklenmiş suç örgütü Ortaçağcı AKP’giller’e karşı hiçbir muhalefet partisinin cesaret edemediği davalar açarak, suç duyuruları yaparak geliyoruz Usta’mızın mezarı başına.

Gençliğimizle, Köylülüğümüzle, Aydınlarımızla, İşçi Sınıfımızla geliyoruz.

Ve en önemlisi İşçi Sınıfı içerisindeki mücadelemize yeni grevler, işgaller, direnişler katarak geliyoruz her cümlesine “Başta İşçi Sınıfımız” diyerek başlayan Usta’mızın mezar başına.

İşte bugün gece gündüz, yaz kış, tatil demeden öncülük yapan ve dünya çapında bir sendikacı olan Ali Rıza Küçükosmanoğlu önderliğindeki, işkolu ayırımı yapmadan yangına su götürür gibi tüm işçilere koşan Nakliyat-İş Sendikası önderliğinde 401 gündür mücadeleye devam eden Uzel İşçileri aramızda!

Yıllardır süren mücadeleleri aynı zamanda sarı sendikacılığa karşı mücadeleye de dönüşen, Temmuz ayından beri mücadele eden Neo Trend İşçileri ve haklarına sahip çıkarak Nakliyat İş’te örgütlenen Pegasus işçileri aramızda!

Selam olsun direnen İşçi Sınıfımıza, selam olsun onların devrimci sendikacı önderlerine!

Anma konuşmasına geçmeden önce hepinizi Hikmet Kıvılcımlı nezdinde, Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda ve Sosyalizm mücadelesinde yitirdiğimiz tüm şehitlerimiz için saygı duruşuna davet ediyorum.

“Selam Olsun Bizden Önce Geçene, Selam Olsun Savaşırken Düşene.”

Şimdi sözü HKP Genel Sekreter Yardımcısı ve Ankara İl Başkanı Av. Sait Kıran Yoldaş’a bırakıyorum.

***

HKP Genel Sekreter Yardımcısı ve Ankara İl Başkanı Sait Kıran Yoldaş’ın Partimiz adına yaptığı konuşma

Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı Usta Kızıl Bir Yıldız Gibi Yönümüzü Göstermeye Devam Ediyor!

Yoldaşlar!

Kendini İnsanlığın Kurtuluşu Davasına adamış, bu uğurda inanılmaz acılara, işkencelere katlanmış, ömrünün yirmi iki buçuk yılını zindanların kör karanlığında geçirmiş, ancak zindanları kızıl üniversitelere çevirmiş, sayısız eser üretmiş, bir an bile sınıflar savaşındaki mücadelesinden geri durmamış kızıl bir savaş bayrağı olan Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı bundan tam elli yıl önce bedence aramızdan ayrıldı.

Ondan teslim aldığımız bayrağı bugün biz Halkın Kurtuluş Partililer yükseklerde tutuyoruz. Bu bayrak, yerli yabancı Parababalarına karşı yürüttüğümüz sınıflar savaşında en önde dalgalanmaya devam ediyor. Er geç zafere ulaşacağız ve Kızıl Bayrak ülkemizin göklerinde özgürce dalgalanacak. Halkımız gerçek kurtuluşla tanışacak.

Demokratik Halk İktidarını kuracağız. Oradan kesintisizce Sosyalizme geçeğiz. İnsanlığın tek bir aile gibi yaşayacağı sınıfsız, sömürüsüz, sınırsız bir dünya yaratma mücadelesinde en ön cephede yer alacağız. O kutlu günleri göreceğiz. Buna inancımız tamdır.

Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı; kahredici sınıflar savaşı içerisinde her türlü bedeli ödeyerek yarattığı, her biri orijinal teorik eserleri ile kızıl bir yıldız gibi yönümüzü göstermeye devam ediyor.

Halkın Kurtuluş Partisi savaşçıları onun yol göstericiliğinde, Usta’mızın en yakınında savaşa katılmış ve 53 yıldır kesintisiz yürüttüğü teorik-pratik Devrimci Mücadelesi ile Usta’sına layık olduğunu kanıtlamış Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut (Efe)’nin önderliğinde mücadeleye devam ediyor.

Bugüne kadar devrimci sendikal mücadelede on binlerce işçi örgütledik. İşgal, Grev, Direnişler yarattık.

Bugünlerde de hepinizin bildiği gibi, Usta’mızın öğrencilerinin önderliğinde devrimci sendikacılığın nasıl yapılacağını dosta düşmana gösteren Nakliyat-İş Sendikası’nın örgütlediği Pegasus, Yemeksepeti, Reysaş Tüvtürk, Urfa Polçak,  Muğla Milas Kömürcüoğlu/Çınartaş, Uzel ve Neo Trend, Real İşçilerinin direnişleri güçlenerek sürmektedir.

Şu anda bir kısmı Usta’mızı anmak için aramızda bulunan işçi kardeşlerimizin mücadelelerinin zaferle sonuçlanacağına adımız gibi eminiz.

Selam olsun işi, aşı, ekmeği için direnen Pegasus, Yemeksepeti, Reysaş Tüvtürk, Urfa Polçak, Muğla Milas Kömürcüoğlu/Çınartaş, Uzel, Neo Trend, Real İşçilerine!

Selam olsun Devrimci Sendikacılığı temsil eden Nakliyat-İş Sendikası ve Önderlerine!

Hukuku devrimci amaçla kullanarak, AKP’giller’in kanunsuzluklarına, yolsuzluklarına karşı sayısız suç duyurularında bulunduk. Meclisteki Amerikancı Beşli Çete’nin diğer elemanlarının sözde muhalefetinin kayıkçı dövüşünden ibaret olduğunu, AKP’giller’in kanunsuzluklarına karşı savaşma cesaretine bizim sahip olduğumuzu Halkımıza kanıtladık.

Hem Tarihe not düştük, hem de er geç çelik bilezikle tanışacak AKP’giller’in yargılamasını yapacak, emri sadece yasalardan ve vicdanından alan bağımsız Hâkimler, Savcılar için suç dosyalarını hazırlamış olduk.

Özellikle sosyal medyayı kullanarak etrafımızda örülen susuş kumkumasını kırdık. Halkımız bir nebze de olsa bizi bilir, bizi tanır hale geldi.

Ancak henüz görev tamamlanmadı. AB-D Emperyalistlerinin ve yerli işbirlikçilerinin ülkemize dayatmak istedikleri Yeni Sevr’e karşı savaşımız devam ediyor. Ne yazık ki Parababaları bu hain planın yaşama geçirilmesinde çok önemli mesafeler kat ettiler. İktidarda bir gün daha kalabilmek, küplerini kamu malı hırsızlığı ile doldurmaya devam etmek için her şeyi yapmaya hazır AKP’giller iktidarı, Yeni Sevr’in yaşama geçirilmesi için yerli yabancı Parababalarının en sadık ve gözü kara hizmetkârı olarak çalışıyor.

Son günlerde basına yansıdığına göre  AKP’giller’in başı, Emperyalist Rusya’nın lideri Putin’e yaranmak için iki yeni nükleer santral yapma sözü vermiştir. ABD Emperyalizmine yaranmak için 40 adet F-16 savaş uçağı almak için resmi başvuruda bulunulmuştur. Yani AKP’giller’in başı bir kez daha efendilerine “Beni kubura süpürmeyin, kullanın” demeye devam etmektedir.

Genel Başkan’ımızın dediği gibi:

“Şu an Türkiye’nin en önemli-öncelikli meselesi, bir Ulusal Güvenlik Sorunu haline gelmiş bulunan, ABD yapımı, CIA, Washington ve Pentagon tarafından yönetilen, tüm kadroları en ağulu Türkiye düşmanları tarafından oluşturulmuş bulunan, tepeden tırnağa binbir suça batmış Tayyipgiller İktidarından kurtulmaktır.

“Bu iktidar ve onu meydana getiren parti, kanunlara göre oynayan normal bir sermaye partisi değildir. Durup dinlenmeden çok yönlü suçlar işleyen “Çıkar Amaçlı Organize Bir Suç Örgütü”dür… Kriminal bir yapıdır… Mafyatik bir organizasyondur…

“Din Maskesi takındırtılarak ABD, İngiltere ve Siyonist İsrail tarafından Türkiye’nin üzerine çöktürülen bu Haramiler Saltanatından kurtulmadan, boynuna dolanan bu lanet Halkasını çıkarıp atmadan Türkiye, hiçbir derdine derman bulamaz… Günbegün eriyip dağılmaya, çöküp parçalanmaya devam eder…”

Yoldaşlar;

Görev bizi bekliyor. Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızda, Yunan maskeli emperyalistlerin işgaline karşı 17 yaşında Yörük Ali Efe Çetesi’nde elde silah savaşmış, savaştaki cesareti, kararlılığı ile bileği hakkına Köyceğiz Kuvayimilliye Kumandanı olmuş, 19 yaşında tanıştığı Bilimsel Sosyalizm mücadelesine boylu boyunca dalmış, son nefesine kadar 50 yıl kesintisizce teorik pratik mücadele vermiş Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’ya layık olmak istiyorsak bugüne kadar yaptıklarımız yetmez.

Halkımız İşsizlik Pahalılık Cehenneminde yanmasına, Ortaçağcı Tayyiban Faşist Din Devletinin adım adım inşasını etinde kemiğinde duymasına karşın bu lanet Halkasını kırıp atamıyorsa; en büyük sorumlusu biz Gerçek Devrimcileriz. Çünkü Halkımız, zalim avcı önünde ölüme mahkûm av hayvanı gibi çaresizdir. Örgütsüz, dağınıktır.

Bu çaresizliği yok edecek, dağınıklığı giderecek, Halkı AB-D Emperyalistlerinin Karşıdevrim Cephesine karşı Halk Kurtuluş Cephesinde ordulaştıracak olan devrimcilerdir. Yani biziz. Eğer bu görev bugüne kadar yerine getirilememişse en büyük sorumlusu bizleriz.

Usta’mızın ve ona layık öğrencisi Genel Başkan’ımız Nurallah Ankut (Efe)’nin yolumuzu aydınlatan önderliklerine karşın devrimcileri Gerçek Proletarya Partisi saflarında birleştiremiyorsak, Halkımızı bu insanlık düşmanı Parababaları düzenine karşı örgütleyemiyorsak devrimciliğimizin hakkını veremiyoruz demektir.

“Çok verilenden çok istenir “ derler. Mademki bu ülke topraklarını, Halkını en iyi tanıyan, gerçek kurtuluşun yolunu bilen ve gösteren Hikmet Kıvılcımlı Usta’nın düşünce oğulları ve düşünce kızlarıyız; buna göre davranmalıyız. Görev bizim omuzlarımızdadır.

Usta’mızın gösterdiği yolda devrimcileri Gerçek Proletarya Partisi saflarında birleştirdiğimiz, Halkımızı örgütlediğimiz, İkinci Kurtuluş Savaşı’mızı zafere ulaştırıp,  bu Halk düşmanı aşağılık Parababaları düzenini alaşağı edip, Demokratik Halk İktidarını kurup, kesintisizce Sosyalizme geçtiğimiz gün, gönül rahatlığı ile Usta’mıza layık olduğumuzu söyleyebiliriz. O güne kadar durup dinlenmeden savaşmak, savaşmak, savaşmak zorundayız. Gerçek Devrimci olmanın başka yolu yok!

Hani diyor ya Komünist şairimiz Nazım Hikmet:

Gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.

(…)

Safları sıklaştırın çocuklar,

bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

O halde görev başına… Görev bizi bekliyor.

Usta’mızın şu sözünü bilincimize kazımalı, gereğini yapmalıyız:

“Görev yapıyorduk, muhallebi değil… Görev yapmada çok iyi biliyoruz; vurmak da vardır, vurulmak da. Hepsi vız gelir ve de gelmelidir.”

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

***

Av. Pınar Akbina Yoldaş:

Sait Kıran Yoldaş’ımıza teşekkür ederiz.

Yoldaşlar, Genel Başkan’ımız, Önderimiz Nurullah Ankut sizlere seslenecek.

***

Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut’un yaptığı konuşma

“Eninde sonunda iyiler kazanacak, Gerçek Devrimciler kazanacak!

Saygıdeğer arkadaşlarım;

50 yıl önce Usta’mızı kaybettiğimizi, CIA’nın yönetimindeki yayın organı Hürriyet’te okumuştum. Birinci sayfanın sağ üst tarafında “Hikmet Kıvılcımlı Belgrad’da öldü” manşetini atmışlardı. Gazetenin sayfa resmi bugünkü gibi gözlerimin önünde…

50 yıl geçmiş aradan, insan hiç farkına varmıyor. Kavganın rüzgârı ve kavganın ateşi yılların nasıl geçtiğini hiç hissettirmiyor insana.

Saygıdeğer arkadaşlarım;

Dün yine çok acı bir olayın 6’ncı yıldönümüydü, Ankara Gar Katliamı’nda kaybettiğimiz 103 Devrimci, Demokrat, İlerici, Aydın Halk insanlarımızın…

Değişik çevrelerden, hatta sağ partilerden bile açıklamalar geldi, bu katliamı kınayan. Tabii solun her kesiminden de geldi. Ama dikkatinizi çekmiştir; hiçbiri ABD-AB Emperyalistlerinden söz etmedi.

İyi de bu katliamı yapan IŞİD’ciler uzaydan mı geldiler?

Kim yetiştirdi bunları?

Eğer ABD ve AB Emperyalist Çakalları Afganistan’ı, Irak’ı, Libya’yı ve Suriye’yi cehenneme çevirmeselerdi, bu olaylar yaşanır mıydı hiç?

Ve IŞİD denen Ortaçağcı canavarlar örgütünü ve onun başı Ebubekir el-Bağdadi’yi bizzat CIA’nın yetiştirdiği artık belgelerle ortaya konmadı mı?

O zaman niye gerçek katilden hiçbiriniz söz etmiyorsunuz?

Siz orada hayatını kaybeden insanlarımıza acımıyorsunuz. Onlara saygı da duymuyorsunuz aslında. Eğer zerre miktarda yüreğiniz yansaydı, o piyonların, o tetikçilerin arkasındaki karanlık kuzguni gücü lanetlerdiniz. Ama hiçbiri oralarda değil. Bu çok koydu bana…

Ve bir de bu katliamla ilgili en çok koyan olaylardan biri, 6 yıl önce bugün yani 11 Ekim’de katliam yerini ziyarete gitmişlerdi, PKK-HDP’nin Türkiye’deki sözcüleri. O an da gözümün önünde: En önde Demirtaş ve Kızıldere döneği Ertuğrul Kürkçü vardı. İkisi ağızları kulaklarında hoş sohbet bir geyiğin içindeydiler. Daha bir gün önce orada 103 kişi can vermiş parçalanarak.

Zerre miktarda olsun yürek yok mu?

İnsaf, merhamet yok mu sizde?

Ama yok yoldaşlar…

Ertuğrul itirafçı biliyorsunuz, Kızıldere’de. Kızıldere Katliamıyla ilgili davada itirafçı oldu. Sıkıyönetim Mahkemesindeki ifadesinde, “Türk toplumunun ilerleyişine karşı olan bir harekete dört elle sarıldım ve bu anlamda silaha sarıldığım için tarihe ve kendi halkıma karşı suç işlediğim inancındayım” diyerek dönekliğini net bir şekilde ortaya koydu. Konuyla ilgili haberler Odatv’nin arşivlerinde yer almaktadır.

Cihan Alptekin’in ablası Nuran Alptekin Kepenek’in yazdığı “Oy Cihan Bizum Cihan” adlı kitabında da onun bu dönekliği net bir şekilde ortaya konulur…

Demirtaş ise; CIA’nın Uluslararası Ziyaretçi Liderlik Programı’na katılarak CIA tarafından devşirildi. O yüzden bunların Halkla, insanlarımızla, Halkın Kurtuluşuyla zerre ilgileri yok, arkadaşlar.

Taliban, El-Kaide, El Nusra, Heyet Tahrir-üş Şam, IŞİD ve bizdeki Tayyiban, ABD Emperyalist Haydudunun Yeşil Kuşak Projesi’nin ağulu ürünleridir. IŞİD, Suriye’de ve Türkiye’deki üslerinden hareket ederek bu insanlık dışı katliamları yaparken ne yapıyor Tayyiban Polisi?

Sadece izliyor onları.

Ne demişti o zamanlar Tayyibangiller’den Ahmet Davidson?

“IŞİD’cileri izliyoruz ama bir suç işlemedikleri için onları tutuklayamıyoruz.”

Suç işlediklerinde ne oluyor?

Kendilerini patlatıyorlar canlı bomba olarak. O zaman da senin yapacağın bir şey kalmıyor. Böylece Tayyiban, El Kaide’yle de, IŞİD’le de, El Nusra’yla da, HTŞ’yle de aynı Ortaçağcı ideolojinin savunucusu olduğunu, aynı yolun yolcusu olduğunu bir kez daha ortaya koymuş oluyor.

Geçen aylarda ne demişti Tayyip?

“Taliban’la bizim inanç noktasında bir farklılığımız yok.”

Evet, bunların hepsi aynı yolun yolcusudur ve ABD Emperyalist Çakalının ipleriyle oynayan kuklalardır, piyonlardır.

Bir diğer sözünü etmek istediğim konu; aslında Türkiye Halkında ve Türkiye İşçi Sınıfında muazzam bir Devrimci potansiyel var.

Peki, niye başarılı olamıyoruz?

Birkaç gün önce Ali Başkan’a ABD Başkonsolosluğundan bir telefon geliyor. Deniyor ki Amerika’nın Dışişlerinden, Güneydoğu Asya Sorumlusuyla Beşiktaş Conrad Otel’de bir toplantı yapılacak, toplantıya sizi de bekliyoruz.

Ali Başkan “bize uymaz” diyor. Kibarlığını bozmadan reddediyor tabiî doğal olarak.

Ama eğer gitseydi ne olacaktı?

Ali Başkan’ın önüne sonsuz imkânlar sunacaklardı. Nakliyat-İş’in baraj sorunu bir ay içinde hallolacaktı. Her türlü parasal imkânlar önüne serilecekti. Ve diğer sarı sendikalar gibi Nakliyat-İş de İşçi Sınıfı Sendikası olmaktan çıkarılıp, ama Türkiye’de Parababalarının protokolündeki sendikalarından biri olacaktı.

Demek ki Yoldaşlar; sarılara hep bu teklifler gitti. Ve onlar o tekliflere icabet etti ve devşirildiler. İşte o yüzden onlar İşçi Sınıfı mücadelesi vermiyorlar. Aslında İşçi Sınıfının hak ve çıkarlarını temsil etmiyorlar. Ustaların dediği gibi, İşçi Sınıfı içinde Amerika’nın ve patronların ajanıdır onlar. Gerçek görevleri, gerçek sendikacıların önünü kesmektir, İşçi Sınıfını yanıltmaktır, şaşırtmaktır, kafa karışıklığı içinde bırakmaktır.

CIA Ajanı Nelson Ledsky ne diyor?

“Biz Meclisin her yerindeyiz”, diyor. Açık…

Yani hepsini biz yönlendiriyoruz, diyor. Hepsi içinde bizim ajanlarımız var, diyor. İşte o yüzden Meclisteki Tayyipgiller’in de, muhalefet rolünü oynayan diğer Dörtlü Çetenin üyelerinin de Amerika’ya karşı hiçbir sözü yok, NATO’ya karşı hiçbir sözü yok. Tam tersine onlar, hem Avrupa Birliği’nin hem NATO’nun hem Amerika’nın müttefiki ve dostudurlar.

Peki, burjuva siyasetçilerinin ve sarı sendikacıların içinde olan ve onları yönlendiren CIA, ABD’nin en büyük ajan örgütü Ulusal Güvenlik Ajansı, oralarda var da Sosyalist Solun içinde yok mu?

Orada da var arkadaşlar. Ne yazık ki Marksist geçinen solun içinde de var. İşte o sebepten onlar bize düşman. İşte o sebepten onlar da Amerikan Emperyalizmini ağızlarına almazlar. İşte o sebepten onlar, Türkiye Halklarının çıkarlarını savunmazlar. Kaybımız buradan kaynaklanıyor, Yoldaşlar.

Yoksa Halkımızdaki Devrimci potansiyel, İşçi Sınıfımızdaki Devrimci potansiyel muazzam… Eğer o ajanlar olmasa, eğer solu Usta’mızın gösterdiği Gerçek Devrimci hatta birleştirebilsek, inanın bir iki sene içinde en güçlü muhalefet partisi biz oluruz. CHP’den bile daha güçlü ve daha büyük oy potansiyeline sahip muhalefet partisi biz oluruz. Ama işte bizi de böyle vuruyorlar, böyle yıkıyorlar arkadaşlar.

Ama umudumuzu hiçbir zaman kaybetmedik, hiç sarsılmadık. Onlar eninde sonunda kaybetmeye mahkûm ve bizler adımız gibi biliyoruz ki kazanacağız.

Eninde sonunda iyiler kazanacak, Gerçek Devrimciler kazanacak!

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz…

***

Pınar Akbina Yoldaş:

Usta’mıza sözümüzdür! Her yıl mücadele bayrağını daha da yükseltmiş olarak buraya geleceğiz. Ve bir gün mutlaka İkinci Kurtuluş Savaşı’mızı başarıya ulaştırarak, Sosyal Kurtuluşla taçlandırmış ve Sosyalizm bayrağını yanı başımızdaki burçlara dikmiş olarak çıkacağız karşısına!

Anma Programımıza, Usta’mızın öğrencisi ve mücadele arkadaşı, Yapı İşçilerinin Önderi İsmet Demir Yoldaş’ımızın biraz ileride olan mezarı başında devam edeceğiz.

***

Av. Pınar Akbina:

Yoldaşlar, şimdi de Usta’mızın öğrencisi, İşçi Sınıfının yiğit, mütevazı önderi İsmet Demir Yoldaş’ın mezarı başındayız. Burada da sözü İşçi Sınıfımıza vereceğiz. Söz vermeden önce hepinizi İsmet Demir Yoldaş için de saygı duruşuna davet ediyorum. Söz TOLEYİS İzmir Şube Sekreteri Fahri Kaya Yoldaş’ta…

***

TOLEYİS İzmir Şube Sekreteri Fahri Kaya Yoldaş’ın konuşması

“Tarihin omuzlarımızı yüklediği kutsal görev İşsizlik ve pahalılık cehennemini yaratan Parababalarının kanser düzenine karşı daha çok örgütlenme, daha çok direniş, daha çok mücadele ve yine mücadeledir”    

Yoldaşlarım;

“Tarafsızlık bizim harcımız, değil işçi çocuğuyuz, olduk olası başta İşçi Sınıfımızdan yana düşünüp davranmayı öğrendik. İnsanoğlunun ancak ve yalnız İşçi Sınıfının yanında Gerçek İnsan olacağına inanıyoruz. O noktada en ufak ikircilik geçirenler, Stalin olsalar bizi bağlayamamışlardır ve bağlayamazlar”, diyor Usta’mız…

Usta’mızın öğrencisi İsmet Demir Yoldaş sadece bir sendikacı değil gerçek bir devrimci, gerçek bir Halk önderidir. O da İşçi Sınıfından yana tavrını koyarken en ufak bir ikiricilik geçirmiyor, dünyanın en meşru ve en haklı mücadelesine girerken.

Bizlere “Anılar ve Deneyler” kitabında;

“Bugünden sonra öğrendiklerim beni gerçek hayata kavuşturdu. Bu bakımdan şimdiye kadar öğrendiklerimin tamamını kafamdan silip atmak gerekti ve bunu yaptım. Fakat çok zor olduğunu da söylemek zorundayım. Şimdiye kadar değer yargıları olan birtakım inançları silip atmak ve yeniden işe başlamak zor fakat zevkli. Günlerce kafamı meşgul eden düşünceyi artık çözmüştüm. Bundan sonra yeni bir yol çizmem gerekiyordu, onu yaptım.

“Bu olaya başlarken de daha önce öğrendiğim bütün değer yargılarımı, maddi, manevi silip attım. Yeni bir dünyaya başladım. Bütün bunlar bir anda verilen karar değildi. Öğrendiğim düşünce sonunda verdiğim karar idi. Bu kararda beni en çok zorlayan bir olay vardı, o da evli olmam. Dört çocuk vardı, bu işte onları yok sayarak harekete geçmem gerekiyordu ve öyle yaptım.” diye yazıyor.

Yoldaşlarım, ömrünü Parabalarının kanser düzenine karşı başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere şiarımızı, Halkların Kurtuluş Davasına adamış, bu uğurda mücadeleye zümrüt bir denize dalar gibi dalmıştır İsmet Demir Yoldaş.

Türkiye’nin en zorlu işkollarından olan yapı işkolunda sayısız grevler, direnişler yürütmüş ve örnek toplu sözleşmeler armağan etmiştir. Özellikle bunlardan iki tanesini örnek olarak anlatacak olursak; Pipeline Grevi’nden sonra imzalanan toplu sözleşme gereğince ülkemiz topraklarında şirketin bayrağı yanında Fransız bayrağı göndere çekilmeyecektir, maddesi konuluyor. İşçiler aralarında para toplayıp İsmet Demir Yoldaş’a ayakkabı alırlar yırtık, yarım ayakkabısını da Fransız bayrağı yerine göndere çekerler. Kapıdan kovduğumuz Fransızları sermaye olarak bacadan girerek ülkemiz topraklarına bayraklarının göndere çekilmesine tahammül edemeyecek derecede Yurtseverdir, İsmet Demir Yoldaş.

15-16 Haziran Şanlı İşçi Direnişi’mizde gözaltına alınan Devrimci Gençliğin üzerinden Yapı İşçileri Sendikası’nın kimlik kartları çıkar. Bu tesadüf değildir. İsmet Demir Yoldaş İşçi Sınıfımız ile Devrimci Gençliğimizi buluşturmuştur.

15-16 Haziran Şanlı Direnişi’mizden önce İşçi Sınıfı var mıdır, yok mudur tartışmalarına karşı Hikmet Kıvılcımlı Usta’nın düşünce oğulları ve kızları bu tartışmaya son noktayı koyuyorlar. 15-16 Haziran Direnişi’mizde İPSD yöneticileri ve üyeleri de aktif olarak katılır. Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut ve birçok İPSD üyesi gözaltına alınır, cezaevine gönderilir. Onun içindir ki, başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere derken, sadece bir söylem değil eylemleriyle de daima ait olduğumuz sınıfımıza önderlik etmiştir, etmeye devam ediyor Yoldaşlarımız, Partimiz önderliğinde.

Bugün de Partimiz önderliğinde İşçi Sınıfımız içindeki Yoldaşlarımız, başta Nakliyat-İş Sendikası gelmek üzere birçok işkolunda Usta’mızın öğrencisi İsmet Demir Yoldaş’ın sınıf sendikacılığı bayrağını dalgalandırıyorlar.

Yoldaşlar, dün İsmet Demir Yoldaş önderliğindeki YİS de Parababalarının sömürü ve soygun düzenine ve onlara hizmet eden sarı, gangaster sendikacılığı karşı mücadele ediyordu. Bugün ise aynı kararlılık ve inançla Ali Rıza Küçükosmanoğlu önderliğindeki Nakliyat-İş, tüm Direniş ve Grev alanlarında sarı sendikacılara ve Parababalarına karşı devrimci sınıf sendikacılığı mücadelesi veriyor.

Yoldaşlar bu ülkenin Eneski Sosyalistlerinin devamcılarıyız. Sosyalistler hiçbir zaman düşünce ve kanaatlerini gizleyecek kadar alçalmazlar, diyor Usta’mız. O halde biz öğrencilerine düşen görev, birileri gibi ABD’ye değil, İşçi Sınıfımıza ve Emekçi Haklarımıza umut olmaktır. Günümüzde İşçi Sınıfımızın başına bela olmuş, CIA tarafından kurulan Türk-İş,  aynı sınıfsal bakış açısına sahip Ortaçağcı Hak-İş var. Ve maalesef 1967’de İşçi Sınıfımız için umut bayrağı olarak kurulan DİSK de özünden kopartılmış, Antiemperyalist çizgisinden uzaklaşmış, adeta genetiği değiştirilmiş, Hak-İş ve Türk-İş’e yakınlaşmış bir konfederasyona dönüştürülmüştür.

Bugün DİSK’in adına, tarihine, mücadele geleneğine işkolu ayrımı yapmadan tek sahip çıkan, biz Proleterya Sosyalistleri önderliğindeki Nakliyat-İş Sendikası’dır. Hal böyle olunca omuzlarımızdaki yük daha da ağırlaşıyor. Ancak çaresiz değiliz. Bizler birileri gibi AB fonlarından ve ABD müttefikliğinden beslenmeyiz. Bizler bu ülkenin Gerçek Devrimcileri olarak sırtımızı İşçi Sınıfımıza, ülkemizdeki Emekçi Halklara dayarız. Acılarını acımız biliriz, birlikte işsizliğe, pahalılığa, zamma, zulme karşı mücadele ederiz.

Yoldaşlar İsmet Demir Yoldaş’tan bize miras kalan mücadele anlayışı, mücadele geleneği Ali Rıza Küçükosmanoğlu’nun önderliğindeki Nakliyat-İş Sendikası’nın mücadelesinde sürüyor. Bizlere düşen görev, Nakliyat-İş Sendikası’nın mücadele anlayışını çalıştığımız her işkolunda hayata geçirmek için çalışmaktır. Çabalarımızın boşa gitmemesi için de sendikal mücadeleyi de siyasi mücadele ile taçlandırmaktır. Ancak o zaman burjuvaziye karşı başarılı olur, sınıfsal mücadeleyi daha ileri taşırız. Tarihin omuzlarımızı yüklediği kutsal görev İşsizlik ve pahalılık cehennemini yaratan Parababalarının kanser düzenine karşı daha çok örgütlenme, daha çok direniş, daha çok mücadele ve yine mücadeledir. Ancak o zaman İsmet Demir Yoldaş’ı anmış ve anlamış oluruz.

Yaşasın Devrimci Sınıf Sendikacılığı!

İsmet Demir yaşıyor!

***

Av. Pınar Akbina:

Fahri Yoldaş’ımıza konuşmasından dolayı teşekkür ederiz. Söz İşçi Sınıfında, demiştik Yoldaşlar. Şimdi, 401 gündür yaz kış demeden mücadele eden Uzel İşçilerinden Sadık Arkadaş’a sözü veriyoruz.

***

Uzel Direnişçisi Sadık Baş’ın konuşması

Değerli arkadaşlar, hepinize hoş geldiniz, diyorum.

Bugün anma yıldönümü münasebetiyle Hikmet Usta’mızın 50’inci yıl dönümü, İsmet Demir Yoldaş’ımızın da 42’inci yıldönümünü anmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Uzel İşçileri adına bu Ustalarımızı anmaktan onur ve gurur duyarak Uzel İşçileri adına katılmaktan da ayrıca onur duyuyoruz. Sağ olun, var olun. Katılımcı bütün arkadaşlara teşekkür ediyoruz.

Nakliyat-İş Sendikamızın öncülüğünde 4 yıl önce başlattığımız bu mücadeleye biz de katkıda bulunarak bütün değerli arkadaşlarımıza bu verdikleri mücadeleden onurla bahsetmek istiyorum.

Bizler 14 yıldır haklarımızı meydanlarda ararken, daha doğrusu aramaya çalışırken bize vesile olan bu Nakliyat-İş Sendikamıza sonsuz teşekkürlerimizi sunmaktan da onur duyuyorum ayrıca. Bütün mücadelemizi meydanlarda vererek artık bizi baskıların yıldırmayacağı, alınterimizin hiçe sayılmayacağı, güzel günlere göğüs gererek bu mücadelede sonsuza dek mücadeleyi bırakmadan, ilerleme yolunda adımlarımızı atacağız inşallah.

Saygılar sunuyorum, sevgilerle.

***

Av. Pınar Akbina:

Arkadaşımıza teşekkür ediyoruz. Nakliyat-İş Sendikamız işkolu ayrımı yapmadan, adeta bir konfederasyon gibi çalışarak tüm işçilerin sorunlarına koşuyor demiştik. Şimdi de sözü Neo Trend İşçilerinden Mehmet Bilal Arkadaş’a veriyoruz.

***

Neo Trend Direnişçisi Mehmet Bilal’in konuşması

Arkadaşlar merhaba.

Bugün Topkapı Mezarlığı’nda Devrimci Önderimiz Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın anmasını gerçekleştirdik, şu an da İsmet Abi’nin mezarındayız, anmasını gerçekleştireceğiz. Sendikacı Abimiz, bedel ödemiş bir insan kendisi. Bize bir miras bıraktı İşçi Sınıfına, öğrenci kardeşlerimize direnmek, direnmek mirasını bıraktı.

Biat değil, itaat değil direnmek mirasını bıraktı. Biz de öğrencileri, kardeşleri, işçileri olarak bu mirasa sahip çıkacağız, çocuklarımıza bunu öğreteceğiz. Biz Halkız, yoksul insanlarız.

İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!

Yaşasın Nakliyat-İş!

Yaşasın Başkanımız!

Teşekkür ediyorum hepinize.

***

Av. Pınar Akbina:

Şimdi de haklarına sahip çıkarak Nakliyat-İş Sendikası’nda örgütlenen Pegasus İşçilerinden Barış Arkadaş’a sözü veriyoruz.

***

Pegasus Direnişçisi Barış Turan’ın konuşması

Herkese merhabalar diliyorum. Biz Pegasus Havayolları çalışanları olarak geçmişte de Devrimci gelenekten gelen insanlar olarak orada bir örgütlenme içerisine girdik.

16 Mayıs’ta Sayın Ali Rıza Başkan’ımızla birlikte görüşme sağlamıştık. Hayatımda gördüğüm en büyük Devrimcilerden biri olduğunu burada tasdikleyebilirim gerçekten. Tüm Devrimci Önderleri de burada saygıyla anıyorum. Ali Rıza Başkan’ımız sürecin başından sonuna kadar destek oldu, destek olmaya da devam ediyor. Biz orada bir örgütlü mücadele içerisine girdik, çok güzel sayılara geldik, tüm arkadaşlarımızı bu Devrimci nitelikteki düşünen insanları özellikle içimize alarak çok güzel bir örgütlenme faaliyeti içerisindeyiz. Hâlâ Direnişimiz devam ediyor. Mutlak surette de oraya gireceğimize adım kadar eminim, özellikle böyle bir sendikayla birlikte olmaktan da onur ve mutluluk duyuyoruz.

Bu Devrimci Geleneği yaşatmak için elimizden geleni yapacağız, herkese saygı ve sevgilerimle diyorum.

Teşekkür ederim, sağ olun.

***

Av. Pınar Akbina:

İşçi Arkadaşlarımıza da bu güzel, coşkulu ve hakkını veren konuşmaları için teşekkür ediyoruz. İsmet Demir Yoldaşımızı da bugün direnişlerle, hakkını vererek andık.

Anma programımız burada sona erdi. Özür dilerim, Genel Başkan’ımız söz istiyor. Sözü ona veriyorum:

***

Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut’un, İstmet Demir Yoldaş’ın mezarı başında yaptığı konuşma

İnsanlar ihtiyarladıkça çeneleri düşermiş… Sizi biraz fazla tutuyorum birkaç dakika da olsa fazla tuttum, bağışlayın Yoldaşlar.

Tabiî Nakliyat-İş ve Ali Başkan işkolu ayrımı yapmadan nerede İşçi Sınıfı haksızlığa uğruyorsa, zulüm görüyorsa orada onların imdadına koşuyor, tüm Yoldaşlarıyla birlikte. Çünkü İsmet Demir Ağabey’imizin öğrencisi, ondan miras aldı Devrimci Sendikacılığı.

İsmet Ağabey’le biz öğrencilik yıllarımızda Kâğıthane İşçilerinin Grevinde çalışma yaptık. Hâlbuki Yapı İşçileri Sendikası Başkanı İsmet Ağabeyimiz. Ama Kâğıthane İşçileri de greve gitmişti. Faşist, despot emekli Albay bir Belediye Başkanı vardı. İşçileri topluyordu böyle bazen onlara ne istiyorsunuz diye güya konuşma bahanesiyle soruyordu; sen nerede çalışıyorsun? Şurada. Sen nerede çalışıyorsun?

O zamanlar ne yazık ki hayvan hakları konusunda ülkemiz çok geriydi. Belediyeler köpek zehirlerlerdi ve köpek zehirleme birimleri vardı. İşçiye soruyor, sen neredesin? Ben köpek zehirleme birimindenim Başkanım, diyor. Aynen şu karşılığı veriyor: “Asıl zehirlenecek köpekler sizlersiniz” diyor.

Biz Denizler’le birlikte ve Edebiyat Fakültesindeki Devrimci Yoldaşlarımızla birlikte İşçilerimizin yanında olduk ve bizlerin baskısından dolayı pek çok hak vermek zorunda kaldı faşist Belediye Başkanı.

Tabiî o zamanlar 27 Mayıs’ın ilerici, Devrimci havası vardı. Kâğıthane Jandarma Komutanı Yüzbaşıyı bize gönderdi kahveye, beni davet etti, Belediye Başkanı sizinle görüşmek istiyor, diye.

“Bizim görüşecek bir şeyimiz yok. İşçilere, zehirlenecek köpek diyen Başkanla. Biz nasıl konuşacağımızı işçi arkadaşlarla birlikte ona öğreteceğiz, göstereceğiz” cevabını verdik.

Yine bugün karşıdan geldim. Boğaz Köprüsü’nden geçerken hep hatırlarım. İsmet Ağabeyimiz, o yıllarda Boğaz Köprüsü yeni yapılıyordu, iskeleti yapılmıştı ve halatlarının tellerini döşüyordu. O üzerinde bir aygıt var hani, devamlı binlerce kez gider gelir ve ince tellerden o kalın halatı oluşturur. O işleri yapıyordu.

Bir seferinde sendikaya gittiğimde, sendika Cağaloğlu’ndaydı, o tarihi binanın en üst katında, arkadaşlar. Nuriosmaniye’ye giden yolla, aşağı inen yolun köşesinde. Şimdi altında büfeciler var orada, onun üst katındaydı.

İşçilerle görüşmeye gidiyoruz Nurullah, dedi. Haydi beraber gidelim dedik, Boğaz Köprüsü’ne geldik, Ortaköy’e arkadaşlar. Orada işçi önderleriyle görüştük İsmet Ağabey görüştü, biz görüştük nasıl örgütlenebiliriz, örgütlenme potansiyeli nedir, işçiler nerededir, nasıldır yani durumları nedir gibi konuşmalar yaptık.

Sonunda da İsmet Ağabey ve birkaç arkadaşımızla birlikte Ortaköy’de bir yemek yiyelim dedik. İkindi olmuştu, öğle yemeği yememiştik. Oturduk bir ufak dükkâna. Unutmam, sucuklu yumurta söyledi İsmet Ağabey, onu yedik. İsmet Ağabey’le sohbet ettik birkaç saat, oradan otobüse binip geldik, arkadaşlar.

Demek istediğim, yani İsmet Abi de işkolu ayırımı gözetmeden nerede İşçi Sınıfı zulme uğruyorsa oraya koşardı. Evi yoktu, sendikada yatar kalkardı, arkadaşlar.

İsmet Abi hayatını tümüyle Devrimci Kavgaya adamış, kendi özel yaşamı diye bir şey bırakmamış, böylesine adanmış militan gerçek bir işçi önderiydi. Gerçek bir dava adamıydı. Gerçek bir Devrimciydi ve Usta’mızın gerçek bir öğrencisiydi, Yoldaşlar.

Teşekkür ederim.

***

Av. Pınar Akbina:

Biz de Genel Başkan’ımıza teşekkür ederiz. Yine İsmet Demir Yoldaş’ımızın mezarı başında da söz veriyoruz, Yoldaşlar. Her yıl buraya yeni grevlerle, yeni işgallerle, yeni direnişlerle geleceğiz ve eninde sonunda mutlaka ama mutlaka İşçi Sınıfı İktidarını kuracağız.

Bir duyuru yapmak istiyorum, ondan sonra Anma Programımız sona erecek, Yoldaşlar:

14 Ekim’de İstanbul Çağlayan Adliyesinde, 48’inci Asliye Ceza Mahkemesinde Genel Başkan’ımızın AKP’giller’i yargılayacağı bir davası görülecek. Orada AKP’giller’in nasıl yargılandığını, delilleriyle tüm ülke görecek. O yüzden bütün Yoldaşlarımızı, tüm Halkımızı o davaya da bekliyoruz. Duruşma 14 Ekim tarihinde, Çağlayan Adliyesinde, saat 14.00’te, Yoldaşlar…

Tüm Yoldaşlara katılımları için teşekkür ediyoruz, Anma Programımız burada sona ermiştir.

***

Usta’mızın ve öğrencisi İsmet Demir’in mezar başında yapılan anma etkinliğinde sık sık; “Kızıl Savaş Bayrağı Hikmet Kıvılcımlı”, “Kıvılcımlı Yaşıyor, HKP Savaşıyor”, “Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız”, “Kahrolsun AB-D Emperyalizmi”,“Katil ABD Ortadoğu’dan Defol”, “İşgal Grev Direniş Yaşasın Nakliyat-İş” sloganları atıldı.

Usta’mızın bedence aramızdan ayrılışının 50’nci yılında da, bizlere miras bıraktığı Cesaret Vatanımızdan aldığımız güçle mücadele ediyoruz, vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan bir an bile geri durmuyoruz, İşçi Sınıfımızı örgütlemeye, İşçi Sınıfı Tarihine işgal-grev-direnişler hediye etmeye devam ediyoruz.

Kıvılcımlı Usta’mızın teorik ve pratik mirasının ışığında, onun ömrünü adadığı İnsanlığın Kurtuluşu Davasını zafere ulaştırıncaya, AB-D Emperyalistlerini ve yerli satılmışları Tarihin karanlık sayfalarına gönderinceye kadar mücadelemiz devam edecek.

Halkız Haklıyız Yeneceğiz!

Kızıl Savaş Bayrağı Hikmet Kıvılcımlı!

Kıvılcım’lı Yaşıyor, HKP Savaşıyor!

Halkız Haklıyız Kazanacağız!

12 Ekim 2021

HKP Genel Merkezi

Print Friendly, PDF & Email