Tıpkı FETÖ gibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ordusu’nu tasfiye etmeyi; yerine de tarikatlardan, cemaatlerden ve AKP tabanından derleşik, ÖSO benzeri Kaçak Saray Ordusunu geçirmek istiyor…

Kaçak Saraylı Caligula ve Avanesi artık iyice şirazeden çıktı…

ABD, İngiliz ve İsrail Devşirmeleri; Yargıdan, Polisten, MİT’ten ve Milli Eğitimden sonra Orduyu da Tayyipgiller Ordusu haline getirmeye giriştiler.

Süreç içinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ordusunu bütünüyle tasfiye edecekler ve Faşist, Ortaçağcı Tayyipgiller Din Devleti Ordusunu oluşturacaklar. Aynen FETÖ’nün uyguladığı yöntemle.

Saygıdeğer Arkadaşlar; şu habere bir bakar mısınız?

Ya da Harp Okullarına ve Astsubay Okullarına öğrenci almada getirilen şu yeni ölçütlere bakar mısınız?

 ***

Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Yönetmeliği ile Milli Savunma Üniversitesi Astsubay Meslek Yüksekokulları Yönetmeliği Resmi Gazetenin dünkü sayısında yayımlandı. Bu yönetmeliklerle 2001 tarihli Harp Okulları Yönetmeliği ve 2003 tarihli Astsubay Meslek Yüksek Okulları Yönetmeliği yürürlükten kaldırıldı.

Önceki yönetmelikte giriş koşulları arasında sayılan “Kendisinin, annesinin, babasının, kardeşlerinin ve velisinin, tutum ve davranışları ile yasadışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olması” şartı yeni yönetmelikte yer almadı. Bunun yerine önceki yönetmelikte olmayan “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olmamak” hükmü giriş koşullarına eklendi. (https://odatv4.com/tskyi-tarikat-ve-cemaatlere-acan-karar-24032125.html)

***

Apaçık şekilde görülüyor ki, bundan böyle öğrenci adayının ve yakın çevresinin (anne, baba, kardeşlerinin) irticai eylemlerde bulunmuş olması, irtica örgütleriyle (Tarikat ve Cemaatlerle, Tekke ve Zaviyelerle) ilişkilerinin olması sorun teşkil etmeyecek. Öğrenci seçiminde olumsuz bir durum oluşturmayacak.

Yani deniyor ki netçe, Menzilcisi de, İsmailağacısı da, İskenderpaşacısı da, Süleymancısı da, Kırklaricisi de, Uşşakîcisi de, Cübbelicisi de, Cübbesizcisi de; özetçe hangi tarikat ve onlara bağlı cemaate mensup olurlarsa olsunlar, Harp Okullarına girebilecekler…

Burada söylenmeyen, gizlenen İblisçe bir oyun var aslında. Artık Harp Okullarına Laik, Kuvayimilliye ve Mustafa Kemal-İnönü geleneğine bağlı ailelerin çocukları alınmayacak…

Laik ve Mustafa Kemalci olmak en büyük suç ve sakınca sayılacak.

Böyle gençlere kapanacak Harp Okullarının kapıları.

FETÖ de gizli gizli bu hainane uygulamayı yapmamış mıydı?

Tabiî arkasında insanlık düşmanı ABD, İngiltere ve İsrail; yanı başında da yine o alçak emperyalist haydutlar devşirmesi Tayyipgiller olduğu halde…

Tayyipgiller de aynı yöntem ve taktikleri kullanıyorlar işte. Zaten her ikisinin de cibilliyetleri aynıdır…

Efendileri aynıdır, ihanet potansiyelleri aynıdır ve stratejik hedefleri aynıdır…

Tek farklılıkları liderlikleridir… Üstelik liderlerinin ruh sağlığı yönünden ehliyetsizlikleri aynıdır…

Vicdansızlıkları aynıdır, ahlâki ve insani hiçbir değere sahip olmayışları aynıdır…

Saygıdeğer Arkadaşlar!

Kaçak Saray Hafızı ve Avanesi zaten bu Anayasa dışı, ahlâk ve vicdan dışı uygulamayı yapıyormuş 15 Temmuz 2016’dan beri gizli gizli… Şimdi ise bu İblisçe işine, sözüm ona yasal kılıf oluşturmaya soyunmuş oluyor…

Şu habere de bakar mısınız bir?

***

TSK’da referans kaynağı tarikatlar

Askeri okullara giriş şartlarından “irticai faaliyetlerin” çıkarılmasından sonra Odatv’nin gündeme getirdiği “Cübbeli teğmen” haberi büyük ses getirdi.

Peki bu kişiler nasıl askeri okullara kabul edildi? Bu soruyu haberimizde yönelttik ve yanıtını aradık.

Askeri kaynaklar, üniversite mezunu olan ve Subay Yetiştirme Okuluna başvuran adaylarda buna benzer örneklerin çok olduğunu aktardı.

Kaynaklara göre, subay ve astsubay adayı öğrencinin güvenlik soruşturmasını Genelkurmay Başkanlığı değil Milli Savunma Bakanlığı yetkilileri yapıyor. Bakanlık, öğrenciyi Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne soruyor, ardından gelen bilgiler kuvvet komutanlıklarına gönderiliyor.

Askeri kaynaklar, “Biz gelen bilgiyi sadece öğrencinin dosyasına koyuyoruz. Zaten FETÖ dışında da bir güvenlik taraması yapılmıyor. Öğrencinin FETÖ ile irtibatının olup olmadığına bakılıyor. Onun dışında bir araştırma yapılmıyor. Tarikat ve cemaat bağlantısı olanlar biliniyor ama bunlar için özel bir bilgi verilmiyor” dedi.

Hatta bazı öğrencilerin daha ileri giderek tarikatlarını gizleme ihtiyacı bile duymadığı da anlatılıyor.

FETÖ’cü değil, “… tarikatın … kolundanım” diyerek bağlı olduğu şeyhin adını zikredenler de subay olarak görevde!

Odatv’nin “Cübbeli teğmen” haberi bu bilgilerin gerçek olduğunu gösteriyor.

Sonuç olarak güvenlik soruşturmasının kimin tarafından değil nasıl yapıldığının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.

Soru şu: Tarikatlar artık Türk Silahlı Kuvvetleri’ne girişte referans kaynağı mı?

Bu sorunun yanıtı ortada! Yorum sizlerin…

Son bir bilgi: “Cübbeli Teğmen” S.T., Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda görev yapıyor ve “Subay Yetiştirme Okulundan” mezun. (Can Özçelik, https://odatv4.com/tskda-referans-kaynagi-tarikatlar-25032145.html)

***

Gördüğünüz gibi Yoldaşlar, Harp Okullarına ve Astsubay Okullarına girecek öğrencilerin yukarıda anılan ölçütler açısından “Güvenlik Soruşturmasını” kim yapıyormuş?

Genelkurmay mı?

Hayır.

Peki kim?

“Emniyet Genel Müdürlüğü” yani Polis ve MİT…

Bu iki teşkilat kime bağlı?

Doğrudan Kaçak Saray’a. Biri “İçişleri Bakanı” Süleyman Soylu tarafından, öbürü de Hacı Hakan Fidan tarafından doğrudan Kaçak Saray’a ve onun Hafız’ına bağlı…

Özetçe arkadaşlar; Askeri Okullara girecek öğrencileri, birebir-tek tek Tayyip ve Avanesi seçiyormuş yıllar yılı…

Şimdiyse bu kanunsuzluklarına sözde kanuni kılıf geçirmiş olacaklar. Amaçladıkları bu…

Böylece de bir süre sonra, her alanda ve kurumda Tayyipgiller Ortaçağcı Faşist Din Devleti oluşturulmuş olacaktır.

Zaten “Devlet” demek en özce; “Silahlı Adamlar (Ordu) ve Mahkemelerle Cezaevleri” demektir.

Tayyipgiller de bu şekilde kendi devletlerini kurmuş olacaklardır…

Hatırlarsak, Yargıyı en tabanından en yükseğine kadar önce çökertmişler sonra da kendilerine hizmet edecek şekilde yeniden kurmuş-örgütlemişlerdir. Yargı artık dolaysız biçimde Tayyipgiller Yargısıdır. Onların iktidarını korumakla görevlidir. Ve onların düşmanlarına-karşıtlarına-muhaliflerine karşı kullandıkları bir “Operasyon Silahıdır”, Türk Milleti adına yargılama yapmaz, Kaçak Saray adına, Tayyipgiller adına “yargılama” yapar…

“Milli Eğitim”i de, doğrudan Tayyipgiller’e bağlı Ensar’a teslim etmişlerdi, hatırlayacağımız gibi…

İşte şimdi Ordu’yu da dolaysız ve firesiz biçimde kendi orduları olacak şekilde oluşturmak istiyorlar, onu amaçlıyorlar. Ona odaklanmış durumdalar…

Kaçak Saraylı Hafız ve Avanesinin bu hainane girişimi ve Şeytani işleri, onların karikatürize ettikleri, “kuşa çevirdikleri” Sahte Anayasa’ya bile aykırıdır. Bu “Anayasa”nın, “Değiştirilmesi Teklif Dahi Edilemez” denen “İlk Dört Maddesi” başta gelmek üzere pek çok maddesine aykırıdır.

Dolayısıyla da Tayyipgiller bu Şeytani plan ve uygulamalarıyla tamamıyla Anayasa dışına düşmüş oyunbazlar, sahtekârlar, düzenbazlar olmuşlardır. “Anayasayı İhlâl” ve “Vatana İhanet” suçu işlemişlerdir…

Anayasa der ki, her şeyden önce, “Türkiye Cumhuriyeti Laik, Demokratik, Sosyal bir Hukuk Devletidir”

Tayyipgiller bu girişimleriyle ne Laiklik bırakmaktadırlar, ne Demokratiklik, ne Sosyallik…

Onların derdi Muaviye-Yezid İslamı’nın şeriatıyla yönetilen IŞİD, El Kaide tarzı bir Ortaçağcı Din Devleti kurmak…

Tayyipgiller, vatana ihanet dahil, vatan toprağını satmak dahil, trilyonlarca dolarlık Kamu Malını zimmetlerine geçirmek dahil yüzlerce ağır suç işlemişlerdir. İktidardan tekerlendikleri anda kendilerini mahkemeler önünde bulacaklarını bilmektedirler. Bu sebeple iktidarlarını sürdürmek için ölümüne direneceklerdir. İşte buna hazırlık yapmaktadırlar…

Kendilerine has bir ordu oluşturarak muhaliflerini icabında ortadan kaldırmayı planlamaktadırlar. İşte böylesine vahşi, korkunç, tehlikeli ve insanlık dışı bir hazırlık içindedirler…

Fakat ne yaparlarsa yapsınlar, Tarihin Çarkı bunları un ufak edip iktidarlarını ortadan kaldıracak ve onlar artık sadece geçmişin lanetli sayfaları arasında yer bulabileceklerdir…

Hukukçu Yoldaşlarımıza burada bir kez daha iş düşmektedir. Tayyipgiller’in bu yasa tanımazlığına karşı da bir suç duyurusu dosyası hazırlamaları ve onu, adı hâlâ “Cumhuriyet Savcısı” olan, Kaçak Saray emrindeki “Savcıların” önüne koymaları gerekiyor. Malum ya; “Tarihe Not Düşüyoruz!” Bu dosyalar şimdi işleme konamasalar bile (büyük olasılıkla böyle olacaktır), yarın Gerçek Cumhuriyet Savcılarının önüne alınıp işleme konacaklardır.

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

27 Mart 2021

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email