Kaçak Saraylı Potomyalı Rüstem ve Kaçak Saray’ın Dincilik İşleri Başkanı Ali Erbaş Hafızının başrollerinde oynadığı, Ayasofya Tiyatro Gösterisinden sonra, Ortaçağ’ın gerizlerinden fırlayan sahte Müslümanlar, Partimize, Hukukçularımıza küfürlü tehditler savurdular klavye başından.
Neden?
Çünkü biz AKP’giller’in “Reis”ine ve vurgunda, Cumhuriyet düşmanlığında onunla yarışan yönetici konumundaki avanesine karşı her vurgun, her zimmet, her vatana ihanet, Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve Birinci Kuvayimilliyeci silah arkadaşlarına her hakaretlerinde suç duyurularında bulunmuştuk.
En son olarak da Ayasofya gösterisinde; önce Kaçak Saraylı Potomyalı Rüstem’in Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve silah arkadaşlarını ihanetle suçlayan densizliğini, ardından, bir gün sonra da Ali Erbaş soysuzunun, üç yıldan uzun süren Antiemperyalist Savaşla vatanı kurtaran Cumhuriyet’in kurucu önderlerine iblisçe lanetler yağdırmasını yargıya taşıyarak Tarihe not düşmüştük.
Elbette Kaçak Saraylı Potomyalı Rüstem’in hukuk bürolarına dönüşen yargıdan bir beklentimiz yoktu. Ama bizde zaman aşımı yoktur. Değil mi ki Tarihe bir kez not düşülmüştür; elbette günü gelecek, defterler açılacak, bu Ortaçağcı, Yunancı, İngilizci, Amerikancı, Ermenici Güruh bağımsız yargı önünde yargılanacak ve çelik bilezikle tanışacaktır. Tıpkı bir zamanlar iktidarı paylaştıkları ve o süre boyunca bütün suçlarında ortak oldukları FETÖ’cüler gibi.
Ayasofya tiyatrosunda gaza geldiler. Partimizin suç duyurularıyla, Kaçak Saraylı “Reis”lerini ve avenesini kulaklarından yakalayıp teşhir etmemiz karşısında, o gazla kudurmuş köpekler gibi saldırıya geçtiler, Partimize ve Hukukçularımıza karşı. Köpeğe bir kastımız yok. Bütün hayvanlar gibi köpekleri de severiz elbet, doğayı ve insanı sevdiğimiz gibi. Bunlar hayvan da, bitki de, insan da hiç değil. Dördüncü tür bir yaratık. Sadece suretleri insan görünümünde.
Biz bunların yüreklerini de, gelmiş geçmişlerini de çok iyi biliriz. Tüm Tefeci-Bezirgânlar gibi yılan gibidirler. En ufak tehlikede sinerler, ufacık bir fırsat yakaladıklarında, bakarlar tehlike yok saldırıya geçerler, sonra ucuz kahraman geçinirler. Ağababaları ABD ve AB Emperyalistleri de, ataları Vahdettin’ler de öyle değil mi?
ABD Emperyalistleri; Vietnam Halkının önünde, burunlarının dibindeki ufacık Küba’da Domuzlar Körfezi Çıkartması’nda arkalarına bile bakmadan kaçmadılar mı?
Emperyalist Yedi Düvel Kurtuluş Savaşı’mızda; Kürdüyle, Türküyle Anadolu Halkının önünden topukları kıçlarını döverek kaçmadılar mı?
Keza o dönemin Ortaçağcıları yerli işbirlikçiler, AKP’giller’in ataları Vahdettin’ler, Damat Ferit’ler, Ali Kemal’ler, Nemrut Mustafa Paşa’lar kendilerini İngiliz Donanmasının sıcak kamaralarına zor atıp kaçmadılar mı?
Vurgunda, soygunda, vatana ihanette atalarını kat be kat aşan AKP’giller’in sonu da farklı olmayacak. Tıpkı ataları ve ağababaları gibi kaçacaklardır önümüzden. Bunlarda yürek mürek hak getire. Savaşmak için yürek ister, inanç ister. Bunlarda ikisi de yok.
Bir kısmı da hızını alamayıp Hilafet çağrıları yapmaya, 5816 sayılı kanunun kaldırılması kampanyalarına başladılar.
Ey Ortaçağ’ın iğrenç gerizlerinin yaratıkları!
Sizler nasıl olur da, kanlı savaşlar, binlerce şehitler uğruna bu vatanı bize armağan eden Birinci Kuvayimilliyeci Mustafa Kemal’e, İsmet İnönü’ye ve silah arkadaşlarına laf edersiniz?
Nasıl olur da İkinci Kuvayimilliyeci Partimize laf eder, tehditler savurursunuz?
Eyy “Keşke Yunan galip gelseydi”, diyen Fesli Kadir’in Müritleri!
Eyy, Mustafa Kemal’e hain, serseri, çapulcu diyerek Halkı Ona karşı kışkırtmaya çalışan Ali Kemal’lerin, Kumarbaz Necip Fazıl’ın veletleri!
Eyy, Ege’de 18 Ada’mızı ve 2 kayalığımızı, ABD ve AB Emperyalistlerinin buyruğuyla Yunanistan’a peşkeş çeken Yeni Sevr’in Eşbaşkanı ve “Hülooğğ”cuları!
Eyy, Muhammed İslamı’nın ilk düşmanları Muaviye-Yezid’in devamcıları, CIA-Pentagon İslamı’nın gönüllü savunucuları!
Eyy din bezirganları, siz kim Fatih kim!
O Fatih ki, Çağ kapatıp Çağ açmış, bezirgânlaşan Derebeyleşmiş Dirlik Düzeni yerine toprakta tekrar DİRLİK Düzenini dirilten bir Çağ DEVRİMCİSİDİR. Siz ise din alıp din satan Fatih’in açtığı çağı geri döndürmeye çalışan karşıdevrimcilersiniz.
Haddinizi bilin!
Birinci Kuvayimilliyeciler olmasa ve işgalci Yunanla birlikte Emperyalist Yedi Düveli denize dökmeselerdi şimdi adlarınız Rum Adları olacaktı.
Ne Türkiye, ne Türklük kalacaktı.
Tabiî sizin derdiniz değil bunlar. Siz din alıp din satan, Para Tanrısına tapan ümmetçilersiniz.
Ama değil mi ki bu topraklar canla kanla kurtarılıp vatan edildi Birinci Kuvayimilliyeci Atalarımız tarafından; biz İkinci Kuvayimilliye Savaşçıları da, bu vatanın vatansever evlatları da size asla pabuç bırakmayız.
Ama değil mi ki biz, 12 Mart, 12 Eylül Faşistlerinin bir adım geriletemediği, işkencelerle, hapislerle korkutup yıldıramadığı bir Partiyiz, Hareketiz…
Ömrünün 22,5 yılını zindanlarda geçiren, Ege’de Yörük Ali Efe’nin Çetesinde emperyalistlere ve işgalci Yunan’a ilk kurşunu sıkanlardan olan Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın düşünce oğulları düşünce kızlarıyız. Vız gelir tırıs gidersiniz.
Kılıç kuşanmak öyle Ayasofya Tiyatrosunda rol kesmeye benzemez. Sizinkisi kılıç kuşanmak değil, olsa olsa kılıcın kıçına batmasıyla kralı ve güruhunu güldüren Saray Soytarılığı olur.
Evet şimdilik borunuzun öttüğünü sanıyorsunuz. Ama tez sevinmeyin!
Tıpkı Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi biz İkinci Kurtuluş Savaşçıları da sizi Emperyalist Ağababalarınızla birlikte geldiğiniz gibi göndereceğiz. Tabiî ki yine Birinci Kuvayimilliyeci atalarımızın yaptığı gibi siz Yerli Satılmışları da o insan soyunun en büyük düşmanlarının yanına göndereceğiz.
Hem de bu sefer Birinci Kurtuluş’ta yarım kalan devrimi tamamlayarak: Kökü kazınmayan Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının kökünü kazıyarak, Laikliği tam oturtarak, Tam Bağımsızlığı kurarak, siyasi kurtuluşu toplumsal kurtuluşla taçlandırarak; Demokratik Devrimi, Sosyalist Devrime taşıyarak. 29.07.2020
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi