TAYYİPGİLLER’İN BEŞİKTAŞ’TAKİ NEMRUT MUSTAFA PAŞA DİVANI SALDIRILARINA DEVAM EDİYOR…

TAYYİPGİLLER’İN BEŞİKTAŞ’TAKİ NEMRUT MUSTAFA PAŞA DİVANI

SALDIRILARINA DEVAM EDİYOR…

AB-D Emperyalistlerinin ve Tayipgiller’in, Fethullahçıların; ABD, AB, NATO karşıtı Yurtsever-Laik-Mustafa Kemalci sivil-asker güçlere; Ergenekon, Balyoz vb. isimler altında sürdürdükleri saldırılara bir yenisi daha eklendi. Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı ve emrindeki subaylar, Menzil Tarikatı’na ait olan Eskişehir’deki Bilvanis Çiftliğini havadan ve karadan takip etmek ve burayı havadan bombalamak üzere hazırlık yapmak ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmayı planlamak gerekçesiyle gözaltına alındılar. Harp Akademileri komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı, 30 Mayıs 2011 günü tutuklanarak cezaevine gönderildi. Parababaları medyasının da yazdığı gibi, bu tutuklama, bu süreçteki en yüksek rütbeli muvazzaf subay tutuklamasıydı.

Çok kısa bir süre önce, azılı şeriatçılardan ve Tayyipgiller’in akıl hocalarından Bülent Arınç şöyle kusuyordu askere karşı öfkesini:

“28 Nisan sabahı derslerini aldılar. Sen benim emrimde bir memursun. Anayasaya, babayasaya karışma. Cumhurbaşkanını parlamento seçecek. Sen oturduğun yerde oturacaksın. İş bitti. 4 ay gecikmeyle Cumhurbaşkanını seçtik. Hanımefendinin elini sıkmaktan kaçtılar. Şimdi aradan 3 yıl geçti. Her şey normalleşti. Artık topuk selamı verip, ’Cumhurbaşkanım’ diye söze başlıyorlar. Köşe kapmaca oynamaktan vazgeçtiler. Şimdi hepsi sırada. ’Hoş geldiniz’ diyorlar.” (13 Mayıs tarihli gazeteler)

Bu üslup ve cüret, Tayyipgiller’in nasıl bir TSK düşmanlığı içinde olduklarını, kendi ülkelerinin askerine nasıl pervasızca saldırmaktan keyif aldıklarını ispata yetiyordu. Ve bir itiraf barındırıyordu açıklamaları: 27 Nisan’ın (ve 27 Mayıs, 28 Şubat vb. ilerici hareketlerin) rövanşı alınıyordu Türk Ordusu’ndan ve Ordu Gençliği’nden.

Yine geçtiğimiz günlerde Tayyip ise, ayağı kalkmayan generali nasıl tutuklattığını ballandıra ballandıra anlatıyordu şu sözlerle:

Başbakan anma törenine gider de bir korgeneral orada ayağa kalkmaz mı? Çanakkale’de anma törenlerine gidiyoruz, bu beyefendi ayağa kalkmıyor. Gereği yapıldı, bedelini ödedi. Şimdi gideceği yeri buldu.”

Gittiği-gönderildiği yer neresi?

Silivri Zindanı!

İşte bunların insanlıktan, hukuktan, “ileri demokrasi”den anladıkları budur. Kendilerine kul köle olmayan, el etek öpmeyen herkesi emrindeki mahkemelere tutuklat, bununla da böbürlen.

Şimdi soruyoruz: Nasıl güvenilir bunların iktidarına, yönetimine? Açıkça itiraf ettikleri üzere emrindeki mahkemelere, hâkimlere savcılara nasıl güvenilir? Bunların kararlarına, tutuklamalarına, Ergenekon, Balyoz vb. operasyonlarının adaletine, hukuka uygunluğuna nasıl güvenilir?

Bu operasyonlar, Parababaları Medyasındaki bitmek bilmeyen dizilere döndü. Ne zaman gündem değiştirmek isteseler, dizinin yeni bir bölümünü vizyona sokuyorlar… Böyle hukuk, böyle adalet olur mu?..

Ama onların hukuku da, adaleti de budur!

Bu son tutuklamayla Tayyipgiller pek çok mesaj vermiş olmaktadır.

Başta Ordu Gençliği olmak üzere, namuslu, yurtsever, halksever, antiemperyalist, Ortaçağcılığa karşı olanlara:

Türk Ordusu tümüyle bizim irademize girmiştir. Anayasamıza, babayasamıza (Ilımlı İslam ve Yeni Sevr projelerine) karışamaz, karşı çıkamaz!

Herkes ayağını denk alsın. 12 Eylül Referandumu’ndan sonra artık bu ülkede (yüksek mahkemeler de dahil) mahkemeler tümüyle bizden sorulur. Biz her istediğimizi, istediğimiz zaman gözaltına aldırır, tutuklatırız! demektedir.

AB-D’li efendilerine de; sadakatimizi ve hizmetkârlığımızı görün, bizi kanalizasyon deliğine süpürmeyin, kullanmaya devam edin! demektedirler.

Kendi müritleştirilmiş, meczuplaştırılmış taraftarlarına; bakın geçmişte bizi yenen, iktidardan uzaklaştıran Halifeliği kaldıran, Laikliği, Cumhuriyeti getiren, Birinci Kuvayimilliye’yi, 27 Mayıs’ı, 28 Şubat’ı ve 27 Nisan’ı yapan, Türbanı yasaklayan Mustafa Kemalcileri, Mustafa Kemalci Ordu Gençliği’ni dize getirdik. İşte gördüğünüz gibi “Artık topuk selamı verip” emrimize girdiler, diye moral vermektedir.

Tayyipgiller bir yandan da, “darbecileri yargılıyoruz” diyerek, 12 Eylül’ün Faşist gorilleri Kenan Evrenleri ifade vermeye çağırmakta, böylece, yıllarca 12 Eylül Faşizminin zulmü altında inleyen Türk ve Kürt Halkının ağzına bir parmak bal çalarak kandırmaya, aldatmaya çalışmaktadır.

Kim inanır buna?..

Bunlar bir de böyle operasyonlar yaparak, 12 Haziran seçimlerinde halklarımızın oylarını avlamak istemektedirler…

Bunlar CIA’nın yönetimindeki gerçek Kontrgerillacılarla etle tırnak gibi kaynaşmışlardır. Bunlar CIA’nın Kontrgerilla operasyonunun uygulayıcıları, emireridirler.

Bunlar kendilerine karşı olan herkese karşı, bir caninin acımasızlığı içindedirler. İşte daha dün Hopa’da, ÖDP Üyesi emekli öğretmen Metin Lokmacı’yı bunlar katlettiler. Hopa Halkına acımasızca saldırdılar, onlarcasını gözaltına aldılar.

Bu ülke AB-D Emperyalistlerine ve Ortaçağcı Fethullahçılara-Tayyipgiller’e bırakılmayacaktır.

Gerici-işbirlikçi-vatan haini iktidarlar (Vahdettinler, Damat Feritler, Ali Kemaller, Rıza Tevfikler, Dürrüzadeler vb.leri) geçmişte boylarının ölçüsünü almışlardır. Bunlar da mutlaka alacaklardır. Bundan adımız gibi eminiz!

Birinci Kuvayimilliyecilerin, Mustafa Kemalcilerin parolası belliydi. Bugün da parola bellidir:

Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!

Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız!

Kahrolsun Emperyalizm!

Kahrolsun Ortaçağcılar!

02.06.2011

HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ

GENEL MERKEZİ

Print Friendly, PDF & Email