Sonunda Rusya’nın, İran’ın, Suriye’nin önünde de diz çöktün Hafız… İyi de bugüne kadar bu konuda işlediğiniz onca ağır suç ne olacak?

Gördün mü Kaçak Saraylı Psikozlu Despot!

İşin sonu nereye vardı?

Suriye’de 11 yıldır vatanını ABD-AB Emperyalistlerinin, Siyonist İsrail’in ve bölgedeki senin gibi, Suudiler gibi, Birleşik Arap Emirlikleri gibi, Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi gibi ABD piyonlarının saldırılarına karşı savunan Suriye’nin Lideri Beşşar Esad’ın ve BAAS İktidarının önünde de teslim bayrağını çekmeye vardı…

Prag’da “Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi” toplantısında “Beşşar Esad’la görüşecek misiniz?”, sorusu üzerine aynen şu söylemde bulunuyorsun.

***

Video oynatıcı

00:00
01:01

Videonun Tapesi

Şu an itibarıyla tabiî böyle bir şey söz konusu değil. Ama “mümkün değildir”, gibi bir ifadeyi kullanmam da. Alışılmış bir siyasetçi değilim. Dolayısıyla bir vakti saati geldiğinde, biz Suriye’nin Başkanıyla da görüşme yoluna gidebiliriz. Şu an itibarıyla zaten alt düzeyde görüşmeler yapılıyor. Fakat bizim bütün arzumuz, Suriye’deki terör gruplarının buradan arındırılması. Ve terör gruplarının buradan arındırılmasıyla birlikte, biliyorsunuz biz şu anda burada briket evler yapmak suretiyle geri dönüşü hızlandırmanın adımlarını atıyoruz.

***

Madem böylesine diz çöküp teslim olacaktın da 11 yıldır meydanlarda, ekranlarda niye höykürüyordun; “Zalim Esed”, “Diktatör Esed”, “Halkına zulmeden, katliam yapan Esed”, diye?

Devşiricin, yapımcın ABD Emperyalistlerinin ve akıldanen meczup, kafayı yakmış Davidson Ahmet’in gazına ve dolduruşuna geldin, değil mi?

Suriye’nin meşru BAAS İktidarını yıkacaktınız hemen birkaç hafta içinde, BOP çerçevesinde Suriye’yi üç parçaya bölecektiniz; sen de bu işte en heveskâr uşak olarak gözüne girmiş olacaktın efendinin. Bu arada da orada IŞİD benzeri bir Müslüman Kardeşler Devleti kuracaktınız, parçaların birinde. Hesabınız buydu. Siyonist İsrail’in de Irak ve Libya’dan sonra en önde gelen Arap düşmanını ortadan kaldıracaktınız elbirliğiyle. BOP’ta da bu işte aktif olarak rol alacağın sözünü vermiştin ya, ABD’li efendilerin Çamlıca’da, Abdurrahim Karslı’nın evinde sizleri devşirirken onlara…

ABD Emperyalist Haydudu kazanacaktı. Çünkü Suriye’yi parçalama fikri ve arzusu o çakalda 1950’li yıllardan bu yana hep vardı. İsrail kazanacaktı, güçlü bir düşmanından daha kurtulmuş olduğu için.

Ve sen kazanacaktın, değil mi aklınca?

Hem efendilerinin gözüne girecektin, hem de Rabia simgeli Müslüman Kardeşler Din Devletini kuracaktın Suriye’de. O devletin de hamisi rolünü sen oynamış olacaktın böylelikle.

Fakat Rusya’nın ve Devlet Başkanı Putin’in cesaret toplayıp ve Libya’da yaptığı vahim hatadan ders çıkarıp Suriye’de Beşşar Esad İktidarının yanlısı olarak sahaya inmesi, İran’ın aktif desteğini sürdürmesi, Çin’in pasif de olsa meşru yönetime destek atması, hepinizin planını altüst etti…

Gerçi ABD Emperyalist Çakalı her zaman olduğu gibi burada da tümüyle olmasa bile büyük ölçüde kazançlı oldu. Amerikancı Burjuva Kürt Devleti’ni yani PKK-PYD-YPG Devletini kuruverdi Kuzeydoğu Suriye’de, yerel müttefiki olan Kürt Hareketi’ne. Ayrıca da şu an Suriye petrollerinin yüzde 80’inin bulunduğu bölgeyi bu Amerika’nın yerel ortağı Kürt Hareketi’yle birlikte kendi işgali altında tutmaktadır. Ve işgal altında tuttukları Suriye’nin üçte birlik bölümündeki topraklar üzerinde 4 tam donanımlı askeri üs kurmuş bulunmaktadır. Anadolu Ajansı’nın konuya ilişkin tespiti de şudur:

“Terör örgütü YPG/PKK’ya desteğini sürdüren ABD güçleri, hâlihazırda Suriye’de, Humus Çölü’ndeki El Tanıf Üssü’nün yanı sıra Haseke, Rakka ve Deyrizor illerinde örgüt işgalindeki bölgelerde çok sayıda üs ve askeri noktada varlık gösteriyor.” (https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-suriyedeki-iki-ussunu-yeniden-faaliyete-gecirecek/2574047)

Emperyalistler ve yerli piyonları cephesinden en büyük kayba uğrayan Türkiye oldu. Diğer ABD uydusu Arap Devletleri sadece buraya harcamış oldukları parayı kaybettiler. Türkiye ise çok yönlü felaketlere uğratıldı, bu bataklığa çekilmekle.

Birincisi; 600’ü aşkın vatan evladı, Tayyipgiller’in izlediği bu ihanet politikası sonrasında yok yere hayatını kaybetti.

İkincisi; Türkiye, bu bataklığa çekiliş felaketi yaşaması sebebiyle 250 milyar dolar civarında maddi kayba uğradı.

Üçüncüsü ise; 8 milyonu aşkın Suriyeli kaçkın İstanbul gibi en büyük şehrimiz de dahil olmak üzere Türkiye’nin hemen bütün şehir ve kasabalarını işgal etti. Hatay, Kilis gibi güney illerimizde bu Suriyeli kaçkınların sayısı, yerli nüfusa neredeyse denk düşer hale geldi. Diğer pek çok şehrimizde ise bazı mahalleler bu kaçkınların işgali altına sokulduğu için TC vatandaşları oralarda yabancı durumuna düşürüldü. Yani hayatları karartıldı o insanlarımızın. Normal yaşamlarını sürdüremez hale geldiler.

Tabiî Suriye’de de milyonlarca insan, üstelik de Müslüman insan, emperyalistlerin BOP çerçevesindeki bu yıkım planı, saldırısı ve işgali yüzünden hayatını kaybetti. Cehenneme döndürüldü Suriye, Libya ve Irak’ta olduğu gibi…

Demek ki arkadaşlar; Tayyipgiller adlı Ortaçağcı mafyatik suç örgütü, sadece Türkiye sınırları içinde suç işlemekle kalmadı; uluslararası planda komşu ülkeler göz önüne alındığında oralarda da insanlık suçları ve savaş suçları işledi.

Dünyanın değişik ülkelerindeki, Avusturalya, Yeni Zelanda, Kanada’sından tutun da eski Sovyet Cumhuriyetlerinden, İngiltere, Fransa, Almanya gibi Avrupa ülkelerinden ne kadar kafayı yakıp Muaviye-Yezid Dininin afyonuyla meczuplaştırılmış insan varsa, Türkiye’ye getirildi bunlar Tayyipgiller tarafından. Suudi ve yukarıda andığımız Arap Devletleri, Emirlikleri paralar gönderdi, Türkiye toprakları üzerinde askeri kamplar kurulup bu devşirilmiş meczuplara askeri eğitimler verildi. Sonra bunlar her türden silahla donatıldı, Suriye’nin meşru hükümetine karşı savaşmak üzere oraya gönderildi.

Bu ihanet projelerine de Tayyipgiller ve efendileri olan ABD-AB Emperyalist Çakalları ne ad verdi?

“Eğit-Donat”

IŞİD’le, Taliban’la, El Kaide’yle bire bir aynı dinsel anlayışa sahip bu meczuplardan kurulu 35 bin kişilik “ÖSO” (Özgür Suriye Ordusu) adlı bir ordu kurdu bu saldırganlar. Sonra bu emperyalistlerin kukla ordusunun adını “Suriye Milli Ordusu (SMO)” diye değiştirdi efendileri.

Tabiî bu girişimlerin ve saldırıların tamamı, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler üyesi egemen bir devlete karşı yapılmış saldırılardır. Uluslararası hukuk, Birleşmiş Milletler hükümleri uyarınca bu suçların tamamı “savaş suçu” kapsamındadır. Bu suçlar, saldırganların hepsinin Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanıp cezalandırılmasını gerektirir.

11 yıl boyunca, ABD-AB Emperyalistleri ve bölgedeki Tayyipgiller dahil yerli piyonları, bu savaş suçunu işlemeyi sürdürdüler ve halen de sürdürmektedirler.

Tayyip ve avanesi, Rusya’nın ve İran’ın da etkin baskısı ve sıkıştırması sonucunda gerçeği görüp kabule yanaşmaya başlamıştır, yukarıdaki videoda gördüğümüz beden dilinden ve söylenenlerden anlaşıldığına göre. Burada netçe görüldüğü gibi Tayyip, artık bir klasiği haline gelmiş olan dönüşlerinden birini daha yapıyor olduğu için “hık mık” ediyor, lafı gevelemeye çalışıyor, doğru dürüst cümle kurmakta zorlanıyor fakat sonuçta dönüşünü de ortaya koyuyor açıkça; “Suriye’nin Başkanıyla da görüşme yoluna gidebiliriz. Şu an itibarıyla zaten alt düzeyde görüşmeler yapılıyor”, diyerek.

Ve orada kurduğu ve kurmakta olduğu şehirlerin ve yüz bin civarındaki konutun gerekçesini de şöyle açıklıyor: “Geri dönüşü hızlandırmanın adımlarını atıyoruz.”

Hatırlayacaksınızdır; Tayyip orada Şeriatçı bir İslam Devleti kuracaktı, IŞİD benzeri. Onun da hamisi, bir anlamda Halifesi kendisi olacaktı. Yıllar boyu aklında olan buydu. Görüldüğü gibi şimdi tümüyle bu hayallerinden vazgeçmiştir…

Neyi görüşecekmiş Beşşar Esad’la Tayyip ileride?

Onu da şöyle ortaya koyuyor:

“Fakat bizim bütün arzumuz, Suriye’deki terör gruplarının buradan arındırılması.”

Yani PKK-PYD ve YPG’nin oradan Türkiye’ye geçerek silahlı hareketler yapmasının önlenmesini, geçişin engellenmesini.

Buna Beşşar Esad tabiî ki olumlu bakar. O da ne diyecektir?

“Sen Suriye topraklarını terk et, ben ülkemin sınırlarını korurum. Sen de kendi ülken içinden sınırlarını korursun. Mesele böylece hallolmuş olur.”

Demek ki arkadaşlar; Tayyip şu anda Suriye hayallerinin tümünden vazgeçmiştir. Suriye’ye yönelik bütün iddialarını geri çekmiştir. Rusya’nın, İran’ın ve Suriye BAAS Rejimi’nin öne sürdüğü tezlerin tamamını kabul etmiştir. Tayyip’in Prag’daki söyleminden anlaşılması gereken budur…

Tabiî ki Tayyip, 11 yıldır Irak, Libya ve Suriye Müslüman Halkının ABD’li, AB’li Emperyalist Efendileriyle birlikte katlinden sorumludur. Bu haydut emperyalistler ve onların bölgedeki, Tayyipgiller’in de dahil olduğu yerli ortakları, beraberce 10 milyon civarında masum Müslümanın kanını dökmüşlerdir.

İşte biz bu sebepten daha önceki yazılarımızda ve Tayyip’in savcıları ve mahkemeleri karşısında defalarca; “1500 yıllık İslam Tarihinin Ümmete en fazla kötülük edeni” demişizdir. Böyle tanımlamışızdır Tayyip ve avanesini.

Yukarıda andığımız, Suriye bağlamındaki suçlarının tamamından yargılanıp hesap verecektir, Tayyipgiller. Tabiî diğer alanlarda işlediği binbir hırsızlık, yolsuzluk ve vatan satıcılıkla ilgili suçlarıyla birlikte…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

8 Ekim 2022

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email