Şimdi sıra geldi, Tayyipgiller’in en ağır ev ödevlerinin yapılmasına…
Yani BOP’un Türkiye ayağının hayata geçirilmesine…
Artık hepimizin bildiği gibi, BOP’un Irak ve Suriye ayağı netçe hayata geçirildi. Bu her iki ayağın da koruyucusu, kollayıcısı ve yaratıcısı, yani oluşturucusu ABD Emperyalist Haydut Devletidir. Hemen her işlerinde olduğu gibi, AB Emperyalist Haydutları da ABD’ye bu işte yardımcılık etmiştir.
Sonradan sahaya Rusya girdi, yine bilindiği gibi. Rusya da, BOP’un bu iki ayağına anında sahip çıktı. O da artık bunların koruyucusu durumundadır. Tabiî Rus Emperyalist Çakalları da; “Yahu bu Kürtleri ne diye ben alıp kendi yörüngemde kullanmayayım? Atlantik ötesinden Amerika’nın gelip bunları yedeklemesine niye sessiz kalayım?” diyerek; o da Kürt kartını oynamaya başladı.
Önce de söylediğimiz gibi, bölgedeki Burjuva, Amerikancı Kürt Hareketleri artık her türden emperyalist devletin iştahını kabartan işbirlikçilerdir, taşeronlardır. Neredeyse paylaşılamamaktadır, emperyalist haydutlar arasında.
Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi de emperyalistler arasındaki bu çekişmeyi ustaca değerlendirip kullanmaktadır. ABD yörüngesine yerleşmiş olmakla birlikte, Rusya’ya da gülücükler göndermekten geri durmamaktadır.
BOP’un bu iki ayağının pratiğe geçirilmesinde, bir yerel işbirlikçi, Amerikancı Hareket daha vardı: Kaçak Saraylı Reis’in AKP’giller’i. Bunlar da yapımcıları ve efendileri ABD’nin vermiş olduğu her emri harfiyen uyguladılar, bu konuda. Yani, bölge Müslüman Halklarına karşı hiç duraksamadan ihanetlerini gerçekleştirdiler. Ve, bugüne dek hayatını kaybeden 10 milyon masum Müslüman insanın, ABD-AB Emperyalistleri tarafından katledilmesinde suç ortaklığı ettiler. Tayyipgiller’in de elleri bunca Müslümanın kanına bulanmıştır.
Şimdi sıra artık Türkiye’ye gelmiştir…
Dikkatle izleyin; göreceksiniz. Tayyipgiller, artık Dolmabahçe’de mi olur, Yıldız’da mı olur, yoksa Oslo benzeri bir yerlerde mi olur; PKK’nin legal plandaki temsilcisi HDP’yle masaya oturacaktır.
Zaten ne demişlerdi, Oslo ve Dolmabahçe mutabakatları sonrasında?
“Yüzde 90 oranında anlaştık.”
Geriye kalan yüzde 10’u da tamamlamaya girişecekler, önümüzdeki süreçte.
Geçenlerde, avanesiyle birlikte Amerika’ya gidip yeni patronlu White House’u tavaf etti ya Tayyip; oradan yeni emirlerle döndü. Suriye konusunda artık laga luga etmeceksin, dendi kendisine. Bu işi biz PYD’yle, YPG’yle götüreceğiz. Sen, istersen seyredersin, istersen görev talep edersin bizden. Bizim dediklerimizi uygularsın sadece de…
Ayrıca da, artık ülkendeki Kürt temsilcilerle “barış masası”na bir an önce döneceksin. Bak seni Kaçak Saray’ına Başkan da seçtirdik. Artık her türden söz de, karar da, yetki de sende… Biz emredeceğiz, sen uygulayacaksın. Kimse de gıkını çıkaramayacak… Bak, gördün işte, ne ordu kaldı korkacağın, ne yargı. Hepsinin işini bitirdik. Meclisi de senin eline verdik tümden. Eee, hadi gayrı, daha fazla ayak sürüme!
“Hayır”cılardan ya da senin “Evet”çi hülooğğcularından bir tepki gelir diye de endişelenme. Onlar zaten örgütsüz, darmadağınık. Bir iki mızıldanırlar, orada kalır iş…
Sonra sen, usturuplu gideceksin başta, tabiî. Eyalet sistemine geçeceğiz, filan diyeceksin. Türkiye büyük ülke. Her tarafı merkezden yönetmek hem zor, hem de verimsiz. Yönetim erkini bölgelerle paylaşırsak, çok daha verimli hale gelir işler. Türkiye, 1923’e, 1953’e füze hızıyla gelişerek girer, diyeceksin; böylece de kandıracaksın o biçareleri.
Başta bazıları kanmasa da, mecburen kabullenecekler. Sen bu işin ustasısın zaten. Bize karşı olanlar, Türkiye’nin gelişmesini istemeyen teröristlerdir, ya da dış odakların etkisinde kalan güçlerdir, filan diyeceksin.
Daha da kesmezlerse seslerini, seçim öncesi dediklerini tekrarlarsın. Bunlar teröristtir, dersin. DAEŞ’çidir, dersin. Hatta ve hatta; “Bize karşı çıkarak bu dünyanızı da, öbür dünyanızı da tehlikeye atmayın.”, der çıkarsın işin içinden. O zaman bak hülooğğcuların sesi ve itirazı bitiverir, kesiliverir…
İşe eyaletle başlarsın, sonra özerkliğe filan geçersin, bu özerklik meselesinin sınırlarını de kerte kerte genişletirsin. Bak Öcalan yıllar öncesinden bizim emrettiğimiz şekilde bu işi yazılı hale getirdi. Oradan biraz kopya çekersin. Zaten, HDP temsilcileri de söyleyeceklerdir bunları sana. Ayrıca, bu seferki “Barış Masası”nda İngiltere’nin yanı sıra bizim de ve hatta İsrail’in de temsilcileri olacak. hakem rolünü biz oynayacağız.
Bir anda hepsini yap, bitir, demiyoruz sana. İşi biraz zamana yayacaksın. Şark metodu yani… Sen de bunu akıllı bir öğrenci gibi kavrayıp telaffuz etmiştin ya yıllar öncesinde; “Hazmettire hazmettire gideceğiz.”, demiştin ya… İşte yine öyle yapacağız.
Evet, aynen bunlar söylendi, Kaçak Saraylı Reis’in avanesine. Okeyleştiler…
Bekleyin, göreceksiniz olacakları…
Saygıdeğer arkadaşlar;
Kürt Meselesi’nin Amerikancı çözümü, zaten çok önemli gelişmeler gösterdi, çok yol aldı. Fiiliyatta da, bir ölçüde gerçekleşti zaten. Bugün Kürt illerinde ikili iktidar var. Bölge halkı da psikolojik olarak Türkiye’den önemli oranda kopmuş durumdadır artık.
İş, bunun resmiyete büründürülmesine kalmıştır. Biçimce de belirlenmesine kalmıştır.
Malum; bu aşamaya iki taktik uygulamayla gelinmiştir: Savaş ve Barış…
Savaşla başlanmıştır ve uzun yıllar sürdürülmüştür savaş. 2009 sonrasındaysa, Barışçıl planda yürütülmüştür işler. Oslo’da, Habur’da, Dolmabahçe’de, İmralı’da, Kandil’de “Çözüm Masaları” kurulmuştur. Onların başına oturtulmuştur taraflar.
Sonra, yeniden Savaş yöntemine dönülmüştür, 2015 Temmuzu’ndan itibaren. İşte o günden bu yana da, Savaşçıl bir yol izlenmektedir. Binlerce Türk ve Kürt genci, işte bu 2015 sonrasında başlayan Savaşta hayatlarını kaybetmiştir, genç yaşlarında.
Bizce, önümüzdeki süreçte yeniden Barışçıl metoda geçilecektir.
Peki, bu sürecin nihai sonucu ne olacaktır?
Ortadoğu’da ikinci bir İsrail’in oluşturulması…
ABD’ye Ortadoğu’da yeni bir petrol bekçisi devletin oluşturulması…
Yani, Müslüman bir İsrail’in kurulması…
İşin noktalanacağı yer orasıdır.
Zaten ABD, bu planını on yıllar öncesinden açıkça ortaya koymuştur.
Fakat, Müslüman İsrail’in oluşumuyla da bölgeye barış gelmiş olmayacaktır. Hatırlanacağı gibi, ABD’nin bir de Ermeni kartı vardır. Ermenistan, şu anda Kars ve Moskova Anlaşmalarıyla belirlenmiş olan Türkiye-Ermenistan arasındaki sınırı tanımadığını beyan etmiştir. Yani bu iki anlaşmayı da geçersiz saymaktadır; hem Ermenistan Anayasa Mahkemesi, hem Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan, hem de Ermeni Diasporasının ABD’deki ve Fransa’daki temsilcileri…
Bugünkü Kürt illerinin çoğunluğunu kapsayan coğrafyayı, Tarihi Ermenistan’ın sınırları içinde görmektedir, bu Ermeni kurum va temsilcileri. “Bizim Batı Ermenistan’daki tarihi haklarımız meşru ve geçerlidir.”, demektedirler.
Böylece de bir Ermeni-Kürt ve Türk Savaşı başlayacaktır. Başlatılacaktır daha doğrusu, emperyalist haydut devletler tarafından. Halklar, Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda olduğu gibi yeniden birbirlerinin boğazına saldırtılacak ve birbirlerine katlettirileceklerdir.
Ondan sonra, Türkiye üç parçaya bölünmüş olacaktır, BOP Haritası’nda öngörüldüğü üzere.
ABD Haydut ve Çakal Devleti, bu kanlı hesaplaştırma yöntemine ne ad vermektedir?
“Kaostan düzen çıkarma.” İngilizcesiyle “Order from Chaos.”
O kan içici haydut hep bu yöntemle uygular planını, projesini.
Saygıdeğer Halkımız;
İşte böylesine kara günler beklemektedir ülkemizi, vatanımızı ve sizi. Bu kanlı ihanet senaryosunun baş aktörü de Kaçak Saraylı Reis’in AKP’giller’i ve onun yedeğindeki, Kaçak Saray’ın Arka Bahçelisi olacaktır. Yardımcı oyuncularıysa, Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi’nin temsilcisi PKK, PYD, YPG ve HDP ile Sorosçu Kemal’in Yeni CHP’si olacaktır.
Bu hainler güruhu, şimdiden anlaşmış bulunmaktadır. Dikkat edelim; Bahçeli’nin MHP’si de, Sorosçu Kemal’in Yeni CHP’si de ve Amerikancı Kürt Hareketi’nin HDP’si de Referandum sahtekârlığını meşru saymaktadırlar. Bu, apaçık bir biçimde kanunların hiçe sayılarak, insanların ahmak, hatta hayvan yerine konularak yapılan sahtekârlığı, düzenbazlığı ve kandırmacayı; meşru görmekte ve kabul etmekte ve kendisine bel bağlamış insanlara da kabul ettirmeye çalışmaktadırlar. “Yahu geçelim artık bu Referandum işini, 2019’a odaklanalım”, demagojisini tekrarlayıp durmaktadırlar.
Çünkü, dediğimiz gibi, bunlar Meclisin Amerikancı Dörtlü Çetesidir. Hepsinin Kıblesi Washington’dur, Kâbesi ise Beyaz Ev’dir.
Hep diyoruz ya; bunlar aynı senaryonun farklı karakterlerini canlandıran değişik oyuncularıdır. Bunların ihanet oyununun yapımcısı da, yönetmeni de ABD’dir, CIA’dır, Pentagon’dur, Washington’dur.
Bunların tamamını ipe çekmekle tehdit etseniz bile, bir tekine “Katil Amerika, Ortadoğu’dan Defol!”, dedirtemezsiniz, asla.
Hep ne der bunlar?
“Amerika müttefikimiz, dostumuzdur.”
Türkiye’nin, Türkiye Halkının ve vatanının en büyük düşmanını dost sayar bu ABD işbirlikçileri.
Che’nin deyişiyle; “İnsan soyunun başdüşmanı” olan ABD Emperyalist Haydutlarını dost sayarlar.
Bunlardan halka zerrece fayda gelmez…
Bunlardan umut uman, Şeytandan iyilik ummuş olur. Sinsidir, yalancıdır, dolapçıdır bunlar. Yalanlarına, oyunlarına gelmemek için çok uyanık olmak gerekir, bilinçli olmak gerekir. Aynı zamanda da bilgili olmak gerekir.
Olayları, yakıştırma sebeplerle değil, gerçek sebepleriyle görüp, anlayıp, kavrayıp, değerlendirmek gerekir.
Saygıdeğer Halkımız;
Bize kulak ver. Bizi anla. Gerçek dostun sadece biziz…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
27 Mayıs 2017
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı