Seren Yoldaş’ımız sadece bedence aramızdan ayrıldı… Ama sevgisiyle, insanlığıyla mücadelemizde yaşamaya devam edecek!

Seren öldü mü, diye soranlara Mevlana versin yanıtı:

“Hangi tohum yere atıldı, ekildi de tekrar bitmedi, topraktan başkaldırmadı? Niçin insan tohumu hakkında yanlış bir zanna düşersin?

Seren Yoldaş’ımız insanlığın insanca yaşayacağı, sevginin her şeyin temeline konduğu bir dünyaya inandı, inandığı bu kutsal dava için mücadele etti. Kısa yaşamını devrimci olarak geçirdi. Gerçek Devrimci olabilecek yegâne teoriyi Partimizde, Partimizin İdeolojisinde, pratiğinde buldu. Tüm içtenliğiyle, temizliğiyle, sakinliğiyle, hep gülen yüzüyle girdi saflarımıza. Gençlikte, Kadın komitelerinde elinden gelen katkıyı sunmaya çalıştı, doğru bir yola girdiğinin inancıyla. Çok sevdi arkadaşlarını, yoldaşlarını. Yoldaşları da çok sevdi onu. Daha çok şey yapacaktı ama talihsiz bir kaza bedence aramızdan aldı 28 yaşındaki Seren’imizi. Bedence kaybı çok acı oldu.

Yiğit iken kaybettik onu; arkada kalan, mücadelesini devam ettiren Yoldaşları için gök ekini biçer gibi acı verdi aramızdan bu kadar erken ayrılışı. Anısı mücadelemizde yaşayacak. Unutmayacağız Seren’imizi. Çorum’un köyünde uğurladık Seren’imizi sonsuzluğa. Yoldaşları gözyaşları içerisinde mezarının başında söz verdiler genç yoldaşımıza: Seni mücadelemizde yaşatacağız!

Partimizin Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Ayça Yoldaş’ın, Seren’imizin mezarı başında yaptığı konuşmayı aşağıda yayımlıyoruz:

***

Değerli Yoldaşlar,

Ben ilk defa böyle bir konuşma yapmak zorunda kaldım. Dilerim başka da yapmak zorunda kalmam…

Seren Yoldaş, bedence kaybı üzerine Partimizin sitesinde yayımlanan yazıdan hepimizin öğrendiği gibi, İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı’nda Ben devrimci olmak istiyorum. Devrimcilik nasıl bir şey, öğrenmek istiyorum” demişti. Tüm saflığıyla, temizliğiyle, içtenliğiyle…

Partimizi tanıdı, Partimizde örgütlendi, Hikmet Kıvılcımlı’nın teorisi ve pratiğiyle, Partimizin Genel Başkanı Nurullah Ankut’un önderliğinde mücadeleye daldı, bizim bir sıra neferimiz oldu.

Seren’i hepimiz biliyoruz. Birbirimize anlatmamızın bir anlamı yok aslında. Az önce, tören başlamadan önce, caminin hocası demişti ki; “Bu dünyada geriye sadece iyilik kalıyor”. Gerçekten de öyle…

Seren bütün insanlığın iyiliği için, kurtuluşu için doğru bir mücadeleye gönüllü katılmıştı. Çok çalışkan, hanım, ağır, aklı başında bir kızımızdı Seren. Yine dün böyle bir görev gerekirse ne söylerim, diye düşündüğümde bir söz buldum:

er gerçekten sevgiyi yaşamak istiyorsanız, gerçek sevgiyi tatmak istiyorsanız, bir evlat dünyaya getirin. Gerçek bir acıyı yaşamak istiyorsanız da onu gömün.”

İşte biz gerçek bir acı yaşıyoruz şu anda. Bizler doğurmamış olabiliriz Seren’i, annesi gibi yanıyor muyuz, yanıyoruz herhalde…

Yanıyoruz. Yine bir büyüğüm, Allah yavrum, kuzum diye ağlatmasın, Anam diye ağlatsın” der. Sırasız ölümler çok kötü gerçekten. Biz kuzumuz diye ağlıyoruz şu anda. Neye yanacağımızı bilmiyoruz. Bir kör kurşunla kaybetsek öfkemizi haykırırdık. Şimdi onu bile haykıramıyoruz. İpek gibi, küçük yoldaşlarımı hep çiçeğim, kelebeğim diye severim. Artık öyle sevmeyeceğim. Çiçekler erken soluyor, kelebekler çok erken ölüyor.

Seni Unutmayacağızç… Seni Mücadelemizde yaşatacağız Seren. Her soluğumuzda, her sloganımızda bizimle olacaksın. Bir kez de nefesimizi senin için haykıracağız. Ruhun şad olsun.

Bir de annene babana demişsin ki, Ben ablalarımı çok seviyorum”. Biz de seni çok sevdik, Seren. Yoldaşların olarak, kardeşin olarak, ablan olarak, abin olarak, annen olarak seni çok sevdik. Gülen yüzünü, gülümseyişini hiç unutmayacağız. Sakinliğini hiç unutmayacağız.

Seni diğer Yoldaşlarımızın; abilerimizin, ablalarımızın yanına uğurluyoruz. Onlara bizden selam et.

Yaşasın Partimiz!

Yaşasın Seren Yoldaş!

Seren Yoldaş Ölümsüzdür!

Yaşasın Halkın Kurtuluş Partisi!

9 Şubat 2020

HKP Genel Merkezi