Partimiz İstanbul Sözleşmesi’nin hukuksuz, kanuna aykırı feshini Danıştaya taşıdı!

Halkın Kurtuluş Partisi’nin ilk Genel Başkanı, Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı Usta, “Kadın Sosyal Sınıfımız” isimli eserinde Ortaçağcı gericiliğin kadına bakışını şöyle dile getiriyordu:

“Türkiye’de olanlar, belki Dünyanın hiç bir yerinde demeyelim isterseniz, ama pek az yerinde görülür. Halkı sömürüp ezen gerici sınıflar, ezip soydukları alt sınıfları her yerde aldatarak güderler. Ama hiçbir yerde bu aldatış, bizdeki kadar hep en utanmazca ve hayvanca gerekçelerle Kadın öne sürülerek yapılamaz.

“Türkiye’de, alt sınıfların herhangi bağımsız bir düşünce ve davranışı daha ilk adımını almaya görsün… Gericiler o saat Kadının saçlarını ellerine dolayıp, halkın karşısına, daha doğrusu vicdanına, ruhuna kazık gibi dikilirler, çalışan insanımızın ruhça, maddece sömürülmekten kurtulmaya doğru yönelmeyi denemesini felce uğratmak için kadını zehir gibi kullanırlar. Sömürenler, Dünyanın hiçbir yerinde gericiliklerini mahkûm kadın sınıfının durumu ile maskeleyerek bizdeki kadar utanmazca ve hinoğluhince Kadın adlı ırz ve namus demagojisinden en namussuzca yararlanmayı beceremezler.”

Dolayısıyla, Tarihin en asalak ve en gerici sermaye sınıfı olan ve bin yıllardır din bezirgânlığı yaparak sömürü düzenlerini sürdüren Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının iktidardaki temsilcisi AKP’giller’in yaptıkları kadın düşmanlığı ve kadına yönelik saldırıları, sınıf karakterlerinin gereğidir.

Tayyipgiller iktidarı İstanbul Sözleşmesi’nden bu nedenle çekilme kararı almışlardır. Sınıf temelinde dayandıkları Ortaçağcı, şeriatçı cemaat ve örgütler bunu istemişlerdir kendilerinden. Fıtratı akıl, bilim ve vicdandan uzak bir iktidarın kadın hakları konusunda tutarlı davranması da beklenemezdi zaten.

“Ben zaten kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum”, “Kadın cinayetleri abartılıyor”, “Makyaj yapan kadın, kaportası bozuk araba gibidir”, diyen bir anlayış kırıntı da olsa kadın haklarına tahammül edemezdi.

İnsanlığın yarısı olan kadını hem üretimde hem politik mücadelede en önde görmeyi amaç edinmiş bir parti olarak bu kanunsuzluğa eylemlerimizle karşı durduk. Bu gün de Anayasaya aykırı şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma ile ilgili çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararının iptali için Danıştay’da dava açtık.

Çünkü bu karar hem temel insan haklarına aykırı bir karardır hem de şekli olarak Anayasaya aykırıdır. Cumhurbaşkanlığı kararıyla kanun niteliğinde olan ve hatta Anayasanın 90’ıncı maddesine göre kanunlardan da üstün tutulan bir düzenleme, Cumhurbaşkanının tek başına vereceği bir kararla ortadan kaldırılamaz. Temel haklar Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle düzenlenemez. Recep Tayyip Erdoğan, Meclisin yetkisini ve Anayasayı gaspetmiştir. Bu karar, tam kanunsuzluk halidir! Yok hükmündedir!

Bugün açtığımız davanın ardından kısa bir açıklama yapan HKP Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Av. Ayça Okur Yoldaş, Danıştay önünde şu ifadelere yer verdi:

“Değerli Halkımız, Çilekeş, vefakâr kadınlarımız ve kız kardeşlerimiz;

“AKP’giller’in Genel Başkanı tarafından bir gece yarısı operasyonuyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilindi. İşte biz buna sessiz kalamazdık, mücadelemiz her yerde, her safhada devam ediyor. Ama bugün bir tarihi belgeye daha imza attık. Danıştayda dava açtık. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilinmesi kararının iptaline karşı 2021/1479 esas numarasıyla Danıştay 10. Daire Başkanlığına dilekçemiz verilmiştir. Bir şey ummuyoruz ama mücadelemize devam ediyoruz.”

Halkın Kurtuluş Partisi, kendi tüzüğünde belirtilen amaç maddesine uygun olarak insan hak ve hürriyetlerinin ayaklar altına alınmasına karşı sessiz kalmayacaktır. Tüm insanlığın kan ve gözyaşlarıyla edinmiş olduğu evrensel değerlerin çiğnenmesi, kanunsuzca insanların elinden alınması anlamına gelen bu tür işlem ve düzenlemelere karşı HKP tüm gücüyle mücadele etmektedir.

Açtığımız bu davayla da bu kez, hukuksuz, kanunsuz bu işin ihtiyat-i tedbir talebimizle Danıştay tarafından derhal durdurulmasını istedik. Bu gün değilse bile elbette bir gün tam bağımsız bir ülkede emri hukuktan ve vicdanından alan, adalet ve insan haklarını temel ilke edinmiş namuslu yargıçlar, işlenen bu suçların hesabını soracaklardır. 22.03.2021

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi

Print Friendly, PDF & Email