Partimiz, Ankara Katliamı’ndan dolayı Başbakan Ahmet Davutoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu

ahmet_davutoglu_Partimiz, Ankara Katliamı’ndan dolayı Başbakan Ahmet Davutoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA  

SUÇ DUYURUSUNDA

BULUNAN…………….:Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı

Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA

V E K İ L L E R İ…….: Av. Orhan ÖZER, Av. Metin BAYYAR, Av. Ayhan ERKAN,

Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN, Av. Ayça ALPEL, Av. Halil AĞIRGÖL, Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN

Sezenler cad. 4/15 Sıhhıye/ANKARA

Ş Ü P H E L İ L E R…..: 1- Ahmet Davutoğlu (Başbakan)

2- Selami Altınok (İçişleri Bakanı)

3- Hakan Fidan (MİT Müsteşarı)

4- M. Celalettin Lekesiz (Emniyet Genel Müdürü)

5- Mehmet Kılıçlar (Ankara Valisi)

6- Kadri Kartal (Ankara Emniyet Müdürü)

4- Suça karıştığı tespit edilecek diğer Yetkililer

SUÇ……………………:

1- Birden çok kişinin ölümüne sebebiyet verme (TCK. 83),

2- Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi (TCK. 279)

3- Suçluyu kayırma (TCK. 283)

İHBAR VE BEYANLARIMIZ:

  Bilindiği gibi, 10 Ekim 2015 Cumartesi günü Ankara’da Cumhuriyet Tarihinin en kanlı CIA/kontrgerilla yani ABD güdümlü katliamı gerçekleşti. Bu vahşice, alçakça, kalleşçe işlenen cinayetin piyonlarının, bombayı patlatanlarının ABD yetiştirmesi IŞİD canileri olduğu kanıtlanmış bulunmaktadır. Bu alçak saldırıda ikisi çocuk, yaşlısı, genciyle resmi açıklamaya göre an itibarıyla 96, Tabipler Odasının açıklamasına göreyse 100 masum insanımız katledilmiş, bir kısmı ağır olmak üzere yüzlerce insanımız da yaralanmıştır.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bu alçakça katliamın hemen sonrasında, Türkiye’deki IŞİD’lı “canlı bombaların” listesinin bilgileri dahilinde olduğunu ama bir şey yapamadıkları, bir suç işlemeden de kendileri hakkında tutuklama veya gözaltı işlemi yapmalarının hukuka aykırı olacağı yönündeki açıklaması tüm medya organlarında yer almıştır.

Yani Başbakan A. Davutoğlu bu “canlı bombaların” serbestçe dolaşmalarına müsaade etmiştir. Devletin bu suçluyu kayırma suçu neticesinde ellerindeki “canlı bomba” listesinde bulunan iki cani 100 masum insanımızın canını almıştır.

2- Artık bir “kumpas” olduğu en yetkili ağızdan, sağlı-sollu herkes tarafından kabul edilen Ergenekon, Balyoz vb. gibi davalarda yüzlerce masum insan, hem de orduda komutan, üniversitede profesör veya ünlü yazar-çizer, sanatçı, avukat olduğuna bakılmaksızın asılsız “cami bombalayacaklardı” vb. gibi uyduruk şüphelerle yıllarca zindana tıkılmadı mı? O zaman da başbakan, olmasa da hükümette görevli olan A. Davutoğlu bu masum insanlar hakkında “suç işlemeden tutuklamamız hukuka uygun olmaz” şeklinde bir itirazda bulundu mu? Aksine, zamanın tüm AKP’lileri gibi, kendisini bu davaların savcısı ilan eden Tayyip Erdoğan’ın arkasında yer aldılar.

İşçilerin, emekçilerin, devrimci, ilerici, yurtsever aydınların, sendikacıların 1 Mayıs vb. gibi insanlık tarihinde önem arzeden, kutlanan günlerin öncesinde hiçbir suç işlemedikleri halde, “önlem almak” gerekçesiyle toplu gözaltına alınmaları da herkesin malumudur.

Kaldı ki, ABD yetiştirmesi ve AKP beslemesi IŞİD canilerinin en acımasız suçları işleyeceği ne kadar mutlak bir gerçeklikse; yukarıda andığımız siyasi davaların, tezgahların mağdurlarının, işçilerin, emekçilerin, devrimci, ilerici, yurtsever aydınların insanlığa karşı asla suç işleme ihtimalinin olmayacağı da o kadar mutlak bir gerçekliktir. 

3- Ayrıca basına sızdığı kadarıyla bu alçakça katliamı yapan 2 “canlı bombanın” aileleri, aylar, günler öncesinden evlatlarının suç işleme hazırlığında olduklarına ilişkin kuşkularını ve tutuklanmaları taleplerini yetkili makamlara iletmişlerdir. (Konuya ilişkin bilgiler ve deliller 15.10.2015 tarihli Sözcü Gazetesi ve diğer yazılı, görsel, sosyal medya organlarından toplanabilir.) 

4- Radikalin bugün tarihli haberine göre de “99 yurttaşın öldüğü saldırıda ikinci canlı bomba olduğu iddia edilen Ömer Deniz Dündar’ın ablası Fatma Dündar’ın iki yıl önce hem Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER), hem de Cumhurbaşkanlığı’na ihbarda ve şikayette bulunduğu ortaya çıktı. Abla Fatma Dündar, kardeşlerinin Suriye’ye gitmesinden iki hafta sonra ve altı gün arayla yolladığı iki ayrı ihbarda, ikiz erkek kardeşleri Mahmut Gazi ve Ömer Deniz’in ‘cihat’ diye kaldırılarak Suriye’ye götürüldüğünü, Adıyaman’da bu şekilde 100’e yakın ailenin bulunduğunu belirterek, “Bu nasıl bir din anlayışı? Kimin için savaşıyor bu çocuklar? Neden yoksul ailelerin çocukları? Niye benim ikiz kardeşlerim? Bir savaşın içindeydik nerede devletin askerleri?” diye sordu.

İki kardeşin Suriye’ye gitmesinden sonra anne Asiye Dündar, 9 Eylül 2013’te Adıyaman Fatih Polis Merkezi’ne başvurarak, şikayette bulundu. Ardından abla Fatma Dündar, 18 Eylül 2013’te Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BIMER) gönderdiği 789498 numaralı başvuru ve şikayette” bulunduğu anlaşıldı. (http://www.radikal.com.tr/turkiye/canli-bombayi-hem-basbakanliga-hem-cumhurbaskanligina-ihbar-etmis-1452833/)

Görüleceği üzere devletin elinde katillerle ilgili gerekli tüm bilgiler mevcuttur. Buna rağmen haklarında hiçbir işlem yapılmamıştır.

İlgili başvuru ve şikayetin de savcılığınızca kayıtlardan araştırılmasını talep ediyoruz.

4- IŞİD gibi cani bir kontrgerilla terör örgütü üyelerinin tutuklanması veya gözaltına alınması için bir eylem yapmasını beklemek A. Davutoğlu’nun dediği gibi yasaya uygun davranmak değil; tam tersi yasaya aykırı davranmak, birden fazla insanın ölümüne sebebiyet verme suçunu işlemektir.

Bütün dünyaca suç örgütü olduğu kabul edilen örgüt üyeleri hakkında üstelik “canlı bomba listesi” de mevcutken ve 10 Ekim mitingine bombalı saldırı yapılacağına dair internet paylaşımları da yapıldığı halde “bir şey yapamamak”, önlem almamak hangi hukuka, hangi vicdana sığar. O zaman evrensel hukukta olduğu kadar Ceza Kanununda da yer alan “Teşebbüs Hükümleri” ne güne duruyor.

Kaldı ki, bu katliamı yapan “canlı bombalar”ın Gaziantep’ten Ankara’ya ayrı araçlarla gelerek katliamın yaşandığı bölgede keşif yapmaları da katillerin İCRA HAREKETLERİNE BAŞLADIKLARINI göstermektedir. Dolayısıyla artık teşebbüsten çıkmış, neticeye yönelmiş icrai eylem mevcuttur. Acımasız katliamları da eylemin neticesi olmuştur bildiğimiz gibi…

Kısacası CUMHURİYET TARİHİMİZİN EN KANLI, EN ALÇAK, EN KALLEŞ SALDIRISININ BAĞIRA BAĞIRA GELDİĞİNİ BİLEN VE BİLMESİ GEREKEN, yukarıda bahsettiğimiz sözüyle katilleri bildiğini ancak hareketsiz kalarak katliamın gelmesine göz yumduğunu ÇOK AÇIK OLARAK İKRAR EDEN başta başbakan Ahmet Davutoğlu gelmek üzere diğer tüm şüpheliler alenen TCK. 83, TCK. 279 ve TCK. 283. üncü maddelerinde tanımlanan “birden çok kişinin ölümüne sebebiyet verme”, “kamu görevlisinin suçu bildirmemesi”, “suçluyu kayırma” suçlarını işlemişlerdir.

Bu nedenle yargılanmaları için işbu suç duyurusunu yapma zorunluluğu doğmuştur. 

SONUÇ ve İSTEM  : Yukarıda açıklandığı üzere öncelikle;

1- Gerek internetten gerekse yazılı ve görsel basında çıkan 10 Ekim 2015 tarihli katliama ilişkin bilgilerin temini açısından medya kuruluşlarından tüm video, resim ve haberlerin yazarları ve fotoğraf çekenlerin tespit edilerek bu delillerinin istenmesine,

2- Şüpheli Ahmet Davutoğlu’nun “elimizde canlı bombaların listesi vardı ama bir şey yapamazdık” açıklamasına ilişkin Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve Davutoğlu’nun beyanat verdiği medya çalışanlarının tanık sıfatıyla ifadelerinin alınmasına,

3- Fatma Dündar, 18 Eylül 2013’te Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BIMER) gönderdiği 789498 numaralı başvuru akibetinin sorulmasına,

3- Şüphelilerin TCK. 83, TCK. 279 ve TCK. 283. üncü maddeleri uyarınca müşterek fail olarak yargılanması için soruşturulmasına,

4- Soruşturma sırasında ortaya çıkabilecek ve resen takdir edeceğiniz diğer şüpheliler hakkında da işlem yapılması ile delillerin kaybolmaması için olaya ilişkin yazıların, olay yeri görüntülerinin temini için derhal emniyet görevlilerine yazı yazılmasına, yazıların ve görüntülerin zaman içinde silinmesini engellemeye yönelik tedbirlerin alınmasına karar verilmesini,

Sonuçta da şüpheliler hakkında soruşturma başlatılarak, iddianame düzenlenip anılan maddelerden yargılanmaları ve cezalandırılmaları için kamu davası açılmasını vekâleten dileriz. 16/10/2015

Suç Duyurusunda Bulunan Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı

Vekilleri

Avukat Metin BAYYAR Avukat Sait KIRAN    Avukat Doğan ERKAN