Öyle görünüyor ki FETÖ’nün askerleri tam anlamıyla…

Saygıdeğer Halkımız;              

Öyle görünüyor ki FETÖ’nün askerleri tam anlamıyla keleğe getirilmiş.

CIA, Tayyipgiller’i pusuya yatırıp bekletmiş.

FETÖ’nün askerleri de ölü üstüne gider gibi gitmişler 15 Temmuz’da, kendileri için kurulmuş bulunan ölümcül tuzağın üstüne…

Son günlerde art arda ortaya çıkan belgelerin ortaya koyduğu gerçekler göstermektedir ki, Tayyipgiller’in aylar, hatta yıllar öncesinden 15 Temmuz’a ilişkin bilmedikleri hiçbir şey yokmuş. CIA kesin güvence vermiş, Tayyipgiller’e. FETÖ, bırakın devletin diğer kurumlarına olduğu gibi Ordu içine de yerleşsin. Komuta kesiminin de bir bölümünü var ele geçirsin. Siz korkmayın. Biz onu, şartların iyice olgunlaştığına karar verdiğimiz anda harekete geçireceğiz. Hadi artık devletin tamamını, askerlerini kullanarak eline al. Tayyip ve avanesini de iktidardan tekerlendir, diyeceğiz.

Feto da tamam diyecek. İştahla atılacak öne. Fakat, beraberce şu tuzakları kuracağız ona. Gelip düşecekler tuzağımıza. Böylece de sen, hezimete uğratmış olacaksın onu. Kesin bir zafer elde edeceksin.

Onun verdiği güçle de hem FETÖ’cülerin tamamını tasfiye edeceksin Ordudan, Yargıdan, Polisten, Eğitimden, Yerel Yönetimlerden; hem de senin için de baş belası olan şu Mustafa Kemal Geleneğini benimsemiş Laik unsurları, askerleri, yargıçları, bürokratları, bilim insanlarını, aydınları… Türkiye de artık senin için de, bizim için de dikensiz gül bahçesi haline gelmiş olacak.

İşte o yüzden Tayyip, 2016’nın 15 Temmuz’una kadar FETÖ’nün Ordu içindeki askerlerinin kılına dokunmadı. Tam tersine, aşağıda aktaracağımız belgede de görüleceği gibi, 2014 ve 2015 Yüksek Askeri Şuralarında FETÖ’cülerin önü açılarak, onların daha üst komuta kademelerine gelmeleri sağlandı.

Bu son birkaç gündür ortaya çıkmış olan belgeler, yani Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun yaptığı açıklamalar ve aktaracağımız belgenin ortaya koyduğu gerçek, olayın bu arka planını açığa çıkardı. 15 Temmuz Kanlı Hesaplaşmasının tam aydınlanamayan arka planı da netçe ortaya çıkmış oldu artık.

Burada CIA’nın, Pentagon ve Washington’un stratejik amacı, Türk Ordusu’nu tarumar ederek, inmeli hale getirerek saf dışı etmek ve BOP’a, yani Yeni Sevr’e giden yolun üzerindeki en önemli engeli böylece ortadan kaldırmış olmaktı. Nitekim bu alçakça amacına da ulaşmış oldu. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Ordunun şu anki savaş kapasitesi, özgüveni, caydırıcılığı, saygınlığı yerlerde sürünür durumdadır. Bir anlamda beli kırımlmıştır, Türk Ordusu’nun.

Askerlik, artık eskiden olduğu gibi saygın bir meslek değildir. Hatta, Tayyip’in yaptırdığı 15 Temmuz afişlerinde de açıkça görüldüğü gibi lanetlenmiş bir meslektir, Şeytanlaştırılmış bir meslektir. CIA, işte bu alçakça amacına ulaşabilmek için tertipledi bu tezgâhı, bu kumpası, bu oyunu…

Daha önce de pek çok kez dile getirdiğimiz gibi “Ergenekon Davası” adlı CIA Operasyonlarında Tayyip’le Fethullah birlikte rol almış ve Türk Ordusu’na elbirliğiyle kumpas kurmuşlardı, tabiî CIA’nın direktifleri doğrultusunda.

Ordunun ne kadar Laik, Mustafa Kemal ve Kuvayimilliye Geleneğine bağlı yurtsever askeri ve komutanı varsa saldırıya uğrayıp tasfiye edilmişti. Silivri, Sincan, Hasdal Zindanlarına doldurulmuştu.

İşte kumpasın ikinci ayağı da 15 Temmuz ve sonrasında uygulamaya kondu.

“Ergenekon Davası” adlı operasyonlarla ağır yara almış olan Ordunun son ölüm vuruşuyla yere serilip bitkisel hayata sokulması, işte kumpasın bu ikinci ayağıyla gerçekleştirilmiş oldu.

Tayyipgiller de böylece hem eski ortakları FETÖ’den, hem de Mustafa Kemal Gelenekli askerlerin oluşturduğu Ordu kesiminden kurtulmuş oldular. Tabiî üniversitelerdeki, medyadaki, eğitimdeki; kısaca bürokrasideki Laik unsurlardan da…

Şu anda Tayyipgiller kayıtsız şartsız iktidardadırlar artık. ABD’nin, CIA’nın, Washington’un, Pentagon’un emirlerini pervasızca uygulamaya koymaktadırlar. Ve Türkiye’yi adım adım BOP cehennemine doğru götürüp gitmektedirler. Ve bu hainane, hayâsızca gidişe karşı da bizim dışımızda hiç kimse ses çıkaramamaktadır, tepki ortaya koyamamaktadır.

Türkiye, işte böylesine kara günleri yaşamaktadır şu anda.

Bizim dışımızdaki hiçbir hareket, oluşum, bu gidişin farkında değildir, bu gerçeğin kavrayışında değildir. Herkes sanki normal günlerde yaşıyormuşuz gibi rahatlık içindedir. Oysa Türkiye, felaketi yaşamaktadır şu anda. Mezbahaya götürülen zavallı hayvancıkların durumuna düşürüldük. Güle oynaya, birbirimizle itişe kakışa, katledileceğimiz, yok edileceğimiz o son durağa doğru gidiyoruz. Daha doğrusu, sürülüp götürülüyoruz. Yani sürü durumundayız, arkadaşlar…

Nereye gidiyoruz, nasıl bir felaketle yüz yüze geleceğiz, diye bir soru, bir tereddüt kimsenin aklına gelmiyor.

Bütün çabamızla uyarmaya çalışıyoruz halkımızı ama işte dört bir taraftan da kuşatılmış durumdayız. Yiğit şairimiz Ahmet Arif’in dediği gibi “Dört yanımız olmuş puşt zulası.”

Tüm medya bize karşı, bize düşman. Sağcısıyla solcusu arasında, yandaşıyla yandaş olmayan arasında zerre fark yok. Çünkü hepsinin ortak paydası Amerikancılık. Hepsi bu haydut devletin ve onun temel müttefiki AB’nin yandaşı olmuş.

Bakın, geçenlerde bu ABD haydutunun Dışişleri Bakanı Rex Tillerson geldi Türkiye’ye. Her zaman olduğu gibi yalnızca biz protesto ettik bu emperyalist çakalı. Bizim dışımızda kimseden çıt çıkmadı. Çünkü hiç kimsenin anitemperyalist olmak gibi bir anlayışı kalmamış artık.

Sosyalist Kamp’ın yıkılışı ve emperyalizmin dünya çapında bu hayâsızca saldırısı, siyasi ve entellektüel alanda da ölümcül tahribatını yapmış. Silindir gibi dümdüz edip geçmiş zihinleri.

İşte durum böylesine içler acısı bir hal alınca, çok yadırgı kalıyoruz Türkiye’de. Sanki başka bir dünyadan gelmişiz, kimsenin bilmediği bir dil konuşuyormuşuz gibi anlaşılmaz kalıyoruz.

Tabiî bizi anlamayanlar halkımız değil. Halkımızla ezilen, sömürülen, alınteriyle geçim sağlayan insanlarımızla hiçbir iletişim sorunumuz yok. Bizi anlamayan, küçükburjuva aydınlar. Diğer sol, sosyalist, komünist ya da sosyal demokrat kimliğe sahip olduğu iddiasındaki gruplar, partiler, siyasiler… Çünkü bunlar da, bir kısmı gafilliğinden, bir kısmı hainliğinden, bir kısmı korkusundan, “ABD’nin Sol Tabelalı Şark Ekspresi”ne binmiş gidiyor. Bunların içindeki gafiller ve korkaklardır, bizi anlamayanlar. Hainlerse, tabiî ki bizi anlıyorlar ama görevleri gereği ihanetlerini sürdürmeye devam ediyorlar.

Sözü fazla uzatmayalım, arkadaşlar. İsterseniz, aktaracağımızı, yukarıda belirttiğimiz belgeyi de aktarıverelim. Belge, Yeniçağ yazarı Aslan Bulut’un yazısında geçmektedir. Biz konunun tam anlaşılırlığını kolaylaştırması için Aslan Bulut’un yazısının tamamını aktarıyoruz:

***

Genelkurmay’da ele geçen, tüyler ürpertici bilgi notu!

2011-2015 arasında Genelkurmay Başkanlığı yapan emekli orgeneral Necdet Özel, kendisine TSK’daki FETÖ kadrolaşması sorulduğunda, “Konuyla ilgili MİT ve Emniyet’ten bilgi istedik, gelmedi. İmzasız ihbarla işlem başlatmayız.” diyerek hukuka uygun hareket etmek zorunda olduklarını belirtmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılığı, FETÖ’cü darbenin önde gelenlerinden Genelkurmay Başkanlığı Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Mehmet Partigöç’ün bürosunda yapılan aramada ele geçen belgelerin bilirkişi incelemesini yine Genelkurmay’a yaptırdı. Biri tuğgeneral, ikisi albay üç kişilik bilirkişi heyeti incelemelerini tamamladı, raporu yazdı ve savcılığa gönderdi. Rapor, konuyla ilgili davalardan birinin görüldüğü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne de gönderildi.

***

Partigöç’ün bürosunda ele geçen belgelerden biri, 14 sayfalık imzasız ama 2014 Yüksek Askeri Şurası sonrasında hazırlandığı belirtilen bir bilgi notu…

Bilgi notunda, FETÖ örgütünün TSK’ya ne zamandan beri hangi yöntemlerle sızdığı ve koca bir orduyu nasıl ele geçirmeye çalıştığı ile ilgili detaylı bir analiz yapılıyor.

Raporda şu uyarılar yapılıyor:

-Örgüt bu şekilde kadrolaşmaya devam ederse, TSK, savaşma kabiliyetini kaybeder. Gireceğimiz herhangi büyük çaplı ciddi bir silahlı çatışma durumunda, örgüt mensupları ağabeylerinden emir bekleyecek ve “savaşmayın” emri alırlarsa savaşmayacaktır. Örgütün dış kaynaklı olduğunun en büyük delili bu durumdur.

-Ermenistan, Barzani, Yunanistan veya Suriye gibi küçük çapta bile olsa herhangi bir silahlı güç, Türkiye’ye savaş ilan etse, örgüt elemanları “savaşmayın” emri aldığı takdirde, düşman bir günde Ankara’ya gelebilir.

-Örgüt, kendisini TSK içinde yeterince güçlü hissettiği anda bedeli Türkiye’yi kaybetmek dahi olsa ihtilâl yapmaktan çekinmeyecektir. TSK’ya hâkim olmak mutlak bir amaç içindir ve en geç 2017 yılında Türkiye’yi bir ihtilâl veya savaşa sürükleyeceklerdir.

-Örgüt, dindar çocukları, “Hocaefendi Allah ile görüşüp ondan aldığı emirleri bildiriyor” diye şartlandırarak yetiştirdiği için şimdi TSK içinde bulunan bu çocuklar verilen emirleri harfiyen yerine getirecektir.

***

Tüyler ürpertici değil mi? Türkiye’yi Allah korumuş! Ordusu, dışarıdan yönetilen bir cemaat tarafından ele geçirilmiş olan Türkiye, Kesnizani tarikatının hâkim olduğu Irak gibi herhangi bir saldırıda teslim olacaktı!

14 sayfalık bilgi notu, Necdet Özel’in bahsettiği imzasız ihbar mektuplarından biri olsa gerek! Zira 14 sayfalık bilgi notunun Jandarma Genel Komutanlığı’ndaki FETÖ’cü komutanların listesini belirten sayfasının kenarında, 31 Ocak 2015 tarihli ve kırmızı kalemle yazılmış, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in “Sayın Jandarma Genel Komutanı, İnceleyin/Araştırın/Tetkik edin/Sonucu bana arz edin” yazısı ve parafı var.

***

Buradan ister istemez 2014 ve 2015 şuraları akla geliyor!

FETÖ’nün darbe yapabilmek için yeteri kadar generali yoktu. Tugay seviyesindeki birlikleri yönetecek tuğgenerallere ihtiyaçları vardı!

Mehmet Alkanalka, “Karartılmış Yıldızlar” adlı kitabında yazdı! Piyade komando kurmay albay olarak, 100 tam puanla birinci sırada olduğu halde, 2014 ve 2015 Yüksek Askeri Şuraları’nda, tuğgeneralliğe terfi ettirilmeyip, kendi astının emri altında çalışmaya mecbur edilince emekliliğini istedi.

Sonradan ortaya çıktı ki kendisi terfi ettirilmezken, 2014 şurasında general yapılan 19 albaydan 12’si ve 2015 şurasında general yapılan 23 albaydan 20’si, 15 Temmuz darbesine karıştıkları gerekçesiyle TSK’dan atıldı!

Kısacası, Türkiye’yi uçurumun kenarına getiren, TSK’nın yıldız isimlerini karartan 2014 ve 2015 YAŞ kararları oldu!

Kamuoyunun bilgisine sunulur! (http://www.yenicaggazetesi.com.tr/genelkurmayda-ele-gecen-tuyler-urpertici-bilgi-notu-43582yy.htm)

***

Demek ki, iyi niyetli askerler de bizim gibi bütün imkânlarıyla çabalamışlar, bu hainane gidişi engelleyebilmek için. FETÖ’cülerin Ordu içine ekin tarlalarını istila eden çöl çekirgeleri gibi istila edercesine yerleşmeye başladığını, bu durdurulmazsa 2015, en geç 2017’de kesin olarak bir askeri harekâtla devleti ele geçirmeye girişeceklerini söylemişler. FETÖ’cü askerlerin, generalinden alt düzeydekine kadar listesini sunmuşlar, komutanlarına, MİT’e, Polis İstihbaratına. Ama hiçbiri, görüldüğü gibi, kılını kıpırdatmamış. Tam tersine, FETÖ’cü istilanın önünü açmış, ona yardımcı olmuş. Çünkü bunlar da FETÖ’cüler gibi devşirilmişler, CIA tarafından. Bunları da aynı emperyalist efendi yönetmekte.

Denmiş ki bunlara “bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler…”

Bunlar da öyle yapmış…

Ve sonunda CIA, işbirlikçi aktörlerini oynatmış, alçakça projesini uygulamaya koymuş, başarıya ulaştırmış. Elde etmek istediği sonucu fazlasıyla elde etmiş.

Burada Tayyip’in 15 Temmuz’u “Eniştemden öğrendim.” kandırmacası aklımıza geliyor, değil mi?

Milletimizi bir kere daha ahmak yerine, salak yerine koyuyor böyle demekle Tayyip.

Böyle bir şey olabilir mi ya?

Böyle bir zırvanın doğru olma ihtimali hiç olabilir mi?

O zaman binlerce kişilik kadroya sahip MİT ne oluyor?

Emniyet İstihbaratı, Jandarma İstihbaratı, Genelkurmay İstihbaratı ne oluyor?

Bunun doğruluğunu varsaydığımız anda, bu adı kallavi istihbarat örgütlerinin kadrolarının tamamını çayıra salmak lazım.

Böyle bir şey olamaz arkadaşlar, zinhar olamaz. Zaten Tayyip’in bugüne dek has adamlarından Hakan Fidan’a tık dememesi bu sebeptendir. Genelkurmay Başkanı Hulusi’yi her yerde yanında taşıması bu sebeptendir. Çünkü hepsi oyunun içinde. Ortaklaşa oynamışlar, ihanet oyununu. O yüzden konuşmuyorlar. Tayyip de, “Eniştemden öğrendim.”, diyerek eşeklerin bile inanmayacağı bir yalana bizleri inandırmaya kalkışıyor.

Tabiî biz, FETÖ’nün ordusuna elbirliğiyle tuzak kurduk ve onları kapanımıza düşürdük, diyecek hali yok.

Burada keleğe gelen, FETÖ’nün askerleri oldu, onun cemaati oldu.

Onlar sandılar ki bugüne dek olduğu gibi CIA, Pentagon, Washington yanlarında olduğu sürece önlerindeki her kapı açılacak, her amaçlarına ulaşacaklar. İşte o kör inançlarından dolayı, bebelerin bile kanmayacağı 15 Temmuz harekât planına kandılar. O planın başarı şansının sıfır olduğunu hiç göremediler. CIA böyledir işte. Kullanır ve yeri geldiği anda da hiç gözünün yaşına bakmadan harcar. Hep deriz ya; emperyalistlerin ve onların ajan örgütlerinin dostu olmaz, kuklası olur, piyonu olur, uşağı olur.

Boşuna dememiştir İsmet İnönü; emperyalistlerle, kendi deyişiyle “Büyük devletlerle ittifaka girmek, ayıyla yatağa girmeye benzer”, diye.

Tabiî burada ABD’nin ve CIA’nın asıl vurmak istediği büyük avı Türk Ordusu’ydu, Türk Milleti’ydi, Türk Vatanı’ydı. Türk Ordusu’nu vurdu, bu namussuzca oyunuyla. Türkiye de her geçen gün adım adım Yeni Sevr’e doğru sürüklenip götürülüyor.

Saygıdeğer Halkımız;

İşte şartlar bu kadar ağır, gidiş bu kadar vahim…

Bizi bekleyen tehlike bu kadar korkunç…

Durumu olanca açıklığıyla görmezsek, ortaya koymazsak, göstermezsek devrimci sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmemiş oluruz.

Fakat asla umutsuz değiliz. Daha önce de hep söylediğimiz gibi büyük felaketler yaşayacağız. Çok daha dayanılmaz acılar yaşayacağız. Çok daha kara günler göreceğiz. Kurbanlar vereceğiz. Bunlara hazırlıklı olmalıyız.

Ama, en sonunda yine biz kazanacağız…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

21 Temmuz 2017

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

 

 

Print Friendly, PDF & Email