On binlerce insanımızı attın ateşlere, hain!

Ey Hainler Haini Kaçak Saray’da Mukim ABD Devşirmesi!
Demek “Bilim Kurulu” ve Sağlık Bakanlığının “Gidilmemeli” yönündeki rapor, karar ve önerilerine rağmen, hepsini elinin tersiyle iterek, Umreci 21.500 kişiyi Suudi Arabistan’a gönderen sensin ha!..

Dönüşlerinde de bunların tamamına yakınına uçakta Parasetamol verip ateşlerini düşürerek, havaalanındaki kontrollerde “sağlıklıdır” şeklinde kayda geçirtip Türkiye’nin dört bir yanına, büyük şehirlerimizden kasaba ve köylerimize kadar canlı bombalar halinde salan da sensin…

Böylece de yüz binlerce, giderek de milyonlarca insanımızı Covid-19 virüsüyle enfekte ettirdin.

On binlerce ve belki de yüz binlerce insanımızın bu virüs eliyle canının alınmasına sebep olacaksın ecelsiz… Yani kanına gireceksin bunca masumun.

Küçük ölçekli işletmelerin kapanmasına, yine milyonlarca işçimizin işsiz, ekmeksiz ve susuz, yersiz yurtsuz kalmasına sebep olacaksın…

Tabiî Türkiye yansa tutuşsa, senin 1165 odalı, 600 metrekare mutfaklı Kaçak Saray’ının karanlık dehlizlerinden birinde saklanan sana ve de ailene, avanene bir şey olmaz. Sen onun rahatlığı içindesin.

Halkı ateşlere attığın bugünlerde bile vurgun, talan ve sömürü ve Kamu Malı Hırsızlığı işlerine hiç ara vermiyorsun.

Türkiye’ye ihanetten, ABD Emperyalist Efendine hizmetten ve Türkiye coğrafyasının yıkımından, tahribattan başka hiçbir anlamı olmayan “Kanal İstanbul” ihalesi açıyorsun… Ovaları, gölleri, nehirleri yağmalatıyorsun yandaş şirketlerine.

Sahillerimizdeki, koylarımızdaki doğal alanları yağmaya açıyorsun…

Yeni Kaçak Saray’lar yapımına hız veriyorsun. Atatürk Orman Çiftliği’ni talan ederek oraya yaptırdığın Kaçak Saray’ına 14 yeni lüks araç kiralamak ya da almak için harekete geçiyorsun…

Ne gözü doymaz adamsın sen ya!..

Hep söylediğimiz gibi, sizin gözünüzü ancak Toprak doyurur…

Firavun’ların, Karun’ların, Sultan Süleyman’ların Hazineleri bile senin ailenin ve avanenin Kamu Mallarından aşırarak biriktirdiği -lüpleyip küplediği- hazinelerinizin yanında Asgari Ücret veya emekli maaşı gibi kalır be!..

Ne diyor, Deniz Harp Okulu Eski Komutanı Koramiral Türker Ertürk?

“Beyaz Saray, Erdoğan’ın Kaçak Sarayı’nın yanında ancak onun bir müştemilatı gibi kalır.”

Evet, ihanet üstüne ihanet, vurgun üstüne vurgun ve de durup dinlenmeden halka düşmanlık, zulüm, kötülük…

Dönersek bu en son halk düşmanlığınıza:

Tek başına sen karar vererek gönderiyorsun, 21.500 Umreciyi Suudi Arabistan’a, Mekke ve havalisine…

Hiçbir bilimsel görüşe, karara itibar etmiyorsun. Bak, bunu sadece biz söylemiyoruz. Bilim insanı, Biyolog Prof. Ali Demirsoy da iddia ediyor. Kuşkusuz, duyuma dayanan bir bilgi onunkisi. Şöyle diyor aynen Odatv’de yayımlanan bir söyleşisinde:

“Türkiye’de virüsün en yaygın olduğu üç yerdeki virüslerin kökeni araştırıldığında şu üç yorum ortaya çıktı (ya da çıkacak). İzmir’dekilerin virüs benzerliği çoğunluk İtalyan; İstanbul Almanya ve Avrupa; Anadolu diğer yerleri Konya başta olmak üzere umreye giden vatandaşlarımızdan bulaşmış. Neden umre dedim diye söylenmeyen küfür kalmadı. Çünkü devletin kararı ile önlenebilecek, yasaklanabilecek tek grup umre yolcularıydı. Türkiye bu kararın bedelini ağır ödeyecektir. Diğerleri denetimi zor olan bireysel yolculuklardı (öğrenci, iş adamı, turist vs.).

“NE ANAM KALDI NE BABAM

“Sağlık Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu kesinlikle umreye gidilmesin diyor; Sağlık Bakanlığı da bu mealde fikir beyan ediyor. Birisi gidilsin diyor ve gidiliyor. Hacılarımız orada yalnız başlarına umrelerini yapıyorlar. Çünkü çoğu İslam ülkesi umreye hacılarını göndermiyor. Bizim ülkemizden gidenlerin bir kısmı hastalanıyor orada kalıyor; büyük bir kısmı elini kolunu sallayarak ülkesine dönüyor; ancak hastalar yüksek ateşten dolayı gümrükten geçemeyeceği için onlara önceden ateş düşürücü parasetemol veriliyor. Hacılar Türkiye’nin yüzüne dağılıyor; dağıttıkları hurmalar ve verdikleri hacı yemekleri ile Türkiye’yi yangın yerine çeviriyorlar. Sağlık Bakanlığı’nın bu kadar alana etkin olarak ulaşması çok zor. Bunları söyledik diye ne anam ne babam kaldı…

“Bilimsel düşünememenin bedeli, şimdi yüz binlerce insanın feci şekilde ölümüyle ödeniyor; ama turpun büyüğü heybede; yarın bu bedel milyonlarca insan çocuğuna bir dilim ekmek götüremediği zaman ödenmeye devam edecek. O zaman kimin ahlâklı kimin ahlâksız; kimin akıllı kimin akılsız olduğu anlaşılacak…” (https://odatv4.com/prof.-ali-demirsoy-aslinda-kimdir-10042052.html)

Açıkça anlatıldığı gibi, eğer salgın Çin-Wuhan’da görüldüğü anda hem Avrupa’dan hem İran’dan gelenler sıkı bir karantinadan geçirilseydi ve kara, hava, deniz trafiği durdurulsaydı, yani sınırlar kapatılsaydı, Umreciler de gönderilmeseydi, ülkemiz bu salgınla yüz yüze gelmeyecekti. Binlerce canımız ecelsiz gitmeyecekti. Daha gideceklerden başka… Zaten ayakta zor duran ekonomi çatırdamaya başlamayacaktı…

Belirtelim; Prof. Ali Demirsoy solcu filan değil. Bir burjuva bilim adamı.

Bu söyleşinin önceki bölümlerindeki beyanlarından da netçe anlaşılacağı, görüleceği gibi adam antikomünist ve Amerikancı. Yani jeolog Prof. Celal Şengör’ün bir benzeri. Ve hemen bütün burjuva bilim insanları gibi mekanik materyalist.

Görüldüğü gibi arkadaşlar; bu hainler haini Kaçak Saraylı ve avanesi bugüne kadar ettiği onca ihanete ilave olarak bir de bu ihaneti etmiştir halkımıza.

Hep söylediğimiz gibi, bu Tayyipgiller iktidarı tepeden tırnağa suça batmıştır. Ve inanın bunlar, halkımız ve ülkemiz için Covid 19’dan bin kat daha zararlıdır, tehlikelidir.

Ülkemizi imha etmekle yani Yeni Sevr’i-BOP’u hayata geçirmekle görevlendirmiştir bunları ABD Emperyalist Haydudu. BOP taşeronudur bunlar. 18 yıldan beri de bu hainane görevi yapıyorlar…

Fakat er geç ama mutlaka hesaba çekilecekler…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

12 Nisan 2020

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı