Kuvamilliye’nin, Laik Cumhuriyet’in ve Mustafa Kemal’in Korkusuz Savunucusu Cüneyt Arkın’ı kaybettik, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz

Yeşilçam’ın kuşaklar boyu en çok seyredilen filmlerinde başrol oynayan, ülkemizdeki sinemaseverlerin gönlünde ayrı bir yeri olan Cüneyt Arkın’ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz.

Eskişehir’in merkezine bağlı Karaçay köyünde 1937 yılında bir halk çocuğu olarak dünyaya gelen Cüneyt Arkın, kendisinin de ifade ettiği gibi Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mız sonrası kurulan Laik Cumhuriyet’in sunduğu imkanlar sayesinde okuyarak doktor olmuş, 1964 yılında sinemaya ilk adımını atmış, sonrasında ise Yeşilçam’ın vazgeçilmez aktörlerinden biri haline gelmiştir.

Bilindiği gibi Arkın, İşçi Sınıfı duyarlılığının ön plana çıktığı, Patronların İşçi Sınıfı üzerindeki aşağılık sömürüsünün teşhir edildiği filmlerde rol aldı. Kimi filmlerinde ise Köylülüğü tahakkümü altına alan toprak ağalarına başkaldırdı. Canlandırdığı karakterlerde kimi zaman kapitalist toplumun çürümüşlüğünü gözler önüne serdi, kimi zaman kız çocuklarını okula göndermeyen Ortaçağcıların karşısına dikildi.

Ancak ne yazık ki sanat hayatında iki önemli yanlışa imza attı Cüneyt Arkın. Birinci ve en büyük yanlışı 1978 yapımı “Güneş Ne Zaman Doğacak” isimli gerici filmde oynamış olmasıdır. Bilindiği gibi MİT, CIA ve Kontrgerilla’nın Özel Örgütü MHP’li katiller bu filmi, Maraş Katliamı’na giden yolda araç olarak kullanmışlardır. Maraş’taki Çiçek Sineması’nda filmin gösterildiği sırada MHP’li faşistler sinemaya bomba atmışlar, bombanın devrimciler tarafından atıldığı yalanını söyleyerek provokasyon yapmışlar, halkı galeyana getirmişler, daha sonra körüklenen olaylarda 100’den fazla masum insanımızın acımasızca katledilmesine neden olmuşlardır. Söz konusu gerici filmde oynadığı için eleştirilen Cüneyt Arkın ise daha sonra yaptığı açıklamada, filmde oynaması için MHP’li katiller tarafından tehdit edildiğini, çocuklarının hayatını kurtarmak adına filmde oynamayı kabul etmek zorunda kaldığını belirtmiştir. Oysa bu durumda takınılması gereken tutum, kendisini tehdit eden faşist cellatları teşhir etmek ve böylesine bir filmde oynamayı reddetmek olmalıydı. Arkın’ın ikinci yanlışı ise zaman zaman Ortaçağcılığı ön plana çıkaran, bunun propagandasını yapan kimi filmlerde rol almayı kabul etmesi olmuştur.

Ne var ki Cüneyt Arkın, ABD Emperyalistlerinin AKP’giller eliyle Türkiye’yi iyiden iyiye Ortaçağ karanlığına götürmeye başladığı 2000’li yılların başlarında izlemesi gereken çizgiye gelmiş, Laik Cumhuriyet’i, Mustafa Kemal’i ve Kuvayimilliye’yi savunmuş, Parababalarının işsizlik, pahalılık, zam, zulüm cehenneminde halktan yana tutum almış ve bu tutumunu hayatının sonuna dek sürdürmüştür. Örneğin geçen yıl verdiği bir röportajda gençlerin sorunlarıyla ilgili AKP’giller’i de teşhir eden şu ifadeleri kullanmıştır:

“Gençlerimizi ne yapıp ne edip belli bir düzeye getirmemiz ve refaha kavuşturmamız gerekiyor. Burs alıyor, borçlanıyor, çıkar çıkmaz iş bulmadan ‘borcunu öde’ diye bastırıyoruz çocuğa.

“Üniversiteye gelecek, yurt meselesi, yatacak yeri yok… Yahu iki tane yurt yapmak şey mi yahu… Saraylar yapıyoruz niye yurt yapmıyoruz ya?..”

Kısacası Cüneyt Arkın, özellikle 2000’li yıllarla birlikte Kuvamilliye’nin, Laik Cumhuriyet’in ve Mustafa Kemal’in Korkusuz Savunucusu olmuştur.

Yeşilçam’ın en çok tanınan ve en çok sevilen sanatçılarından biri olan Cüneyt Arkın, 85 yıllık yaşam serüvenini dün gece noktalamıştır. Arkın’ın vefatından dolayı ailesinin acısını paylaşıyor, ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

28 Haziran 2022

HKP Genel Merkezi