Kurtuluş Partili Kadınlar olarak 8 Mart’ta Mücadele Bayrağını daha da yükseğe taşıyacağız!

Bundan 165 yıl önce ABD’nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisi kadın “Eşit İşe Eşit Ücret” talepleri ile direnişe geçerler. Köle gibi çalıştırılan Dokuma İşçisi Kadınlar, Parababalarının güdümündeki polis saldırısıyla fabrikalarına kilitlenir ve barikatlar kurularak dışarı çıkmaları engellenir. Çıkan yangından kurtulamayan 129 kadın dokuma işçisi yanarak yaşamını kaybeder. Kısaca işveren tarafından vahşice katledilirler.

1910 yılında, 8 Mart, II. Enternasyonal’e bağlı Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı’nda, Clara Zetkin’in önerisiyle, Parababalarının katlettiği kadın işçileri anmak ve mücadele günü olarak kutlanmak üzere “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak oybirliğiyle kabul edilir.

İnsanlık ve kadınlar, canları pahasına yanmayı göze alarak mücadele eden bu cesur kadınları unutmamıştır, unutmayacaktır!

Bugün ülkemizde Parababaları ve onların işbirlikçisi AKP’giller kadın ve erkek tüm emekçilerimizi, işçilerimizi İşsizlik ve Pahalılık Cehenneminde inim inim inletmektedir. AKP’giller sözde Asgari Ücreti arttırmış, 4.250,00 TL’ye çıkarmıştır. Ancak Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) hesapladığı rakamlara göre yıllık enflasyon Ocak 2022’de yüzde 114,87’dir. Bu nedenle ülkemizde bu Sefalet Ücreti ile geçinemiyor çalışanlarımız.

İnsanımız açlığa mahkûm edilmiş, AKP’giller’in Ortaçağcı gerici soygun düzeninde bir kuru ekmeğe muhtaç hale getirilmiştir. Mutfaklarımızda tencere kaynamıyor, işçi-emekçi halkımız açlık ve sefalet içinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Kadınımız, erkeğimiz, gencimiz, çocuklarımız dayatılan bu düzende inim inim inliyor. Oysa Parababaları ve AKP’giller bir eli yağda, bir eli balda kârlarına kâr katarak lüks ve şatafat içinde yaşamaktadır.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi, Ortaçağcı gerici AKP’giller’in sömürü düzeninde kadınlarımız katlediliyor…

AKP iktidarında kadın cinayetleri ve kadına şiddet artarak devam ediyor. AKP’giller kadınlarımıza biraz da olsa nefes aldıran İstanbul Sözleşmesi’ne bile tahammül edemediler. 20 Mart 2021’de hukuksuz biçimde Sözleşme’den çekildiler. Sonuç, artarak devam eden kadın katliamları… 2021 yılında 416, 2022 yılının ilk iki ayında ise 68 kadınımız yaşamdan, çocuklarından, ailelerinden insafsızca koparıldılar, katledildiler. (http://anitsayac.com/?year=2021) Hem de en çok yakın çevrelerindeki erkekler tarafından…

Ya çocuklarımız… Gerçek İnsan, Gerçek Devrimci, Genel Başkan’ımız Nurullah (Ankut) Efe’nin deyişiyle “Analar olarak yüreklerimizin, göğüs kafeslerimizde değil, onlarda olduğu, sayıları kadar parçalara bölündüğü, her bir parçasının onlarla birlikte olduğu ve kaybettiğimizde bir parçamızın kopup gittiği ve yoklukları bizi ömrümüz boyunca eksik bırakan çocuklarımız!..”

Onlar da şiddete, cinsel tacize uğruyor, hayatlarını kaybediyorlar. Müslüme, Sıla kalbimize kazındı, yaşadıkları canımızı çok yaktı, yakıyor. Hepsi bir parçamızı alıp gidiyor, eksik bırakıyor bizleri.

Çocuklarımızı yaşamdan yalnızca bedenen koparmıyor AKP’giller. Zihnen ve ruhen de yaşamlarına son veriyorlar onların. Okullarımızı medreselere çevirdiler, sıbyan mektepleri açıyorlar. Çocuklarımızın bilimden uzak sadece dini eğitim alması için yasa ve yönetmelikler çıkarıyorlar. En son anasınıfı çocuklarımıza da el attılar.

Keza gençlerimiz… Bilimsel, laik, demokratik eğitim göremedikleri gibi barınma hakları da ellerinden alınıyor. Yurt yok, kiralar ateş pahası… Gençlerimiz geleceklerinden umutsuz, diplomalı işsizler haline getiriliyorlar. Ne acı ki, gençlerimiz canlarına kıyıyor bu nedenle.

Yüreklerimiz dağlanıyor, yanıyor…

Parababaları düzeninde ve onların işbirlikçisi AKP’giller’in iktidarında Anayasadaki Laiklik ilkesinden iyice uzaklaşılmıştır. Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın önderi Mustafa Kemal’in biz kadınlara verdiği haklar geri alınmaya çalışılıyor. AKP iktidarının hedefinde bu kez de kadınlar olarak eşitliğimizi kazandığımız “Medeni Kanun” var. Onu da ortadan kaldırmak istiyorlar. İlk adımı da attılar ve imamlara nikâh kıyma hakkı verdiler. Kadınlarımız toplum yaşamından, iş yaşamından soyutlanarak adeta eve hapsediliyor. Ortaçağcı gerici AKP’giller’in istedikleri, hedefledikleri tam da böyle bir toplum düzeni olan Şeriattır. Bu nedenle “Kadın” üzerinden saldırıları devam etmektedir. Bizler Afganistan’daki kadınların çektiği acıları, insanlık dışı yaşamı istemiyoruz!

İşte bu nedenlerle, biz Kurtuluş Partili kadınlar;

“Şeriat Ortaçağdırkadının köleliğidir”, diyoruz!

Laiklik kadının özgürlüğüdür, özgürlüğümüzden asla vazgeçmiyoruz!

Yine bir burjuva akımı olan Feminizm kadın sorununa asla sınıfsal açıdan yaklaşmaz. İçinde bulunduğumuz Emperyalist-Kapitalist Düzende insanlığın ve kadınlarımızın kurtuluşunun yolunu açacak biricik sınıf olan İşçi Sınıfı mücadelesini yok sayar. Erkek düşmanlığı üzerinden sözüm ona bir mücadele pompalar kadınlarımıza. Ve böylelikle Feminizm egemen sınıfların ona verdiği görevi layıkıyla yerine getirir.

Bizler, Kurtuluş Partili Kadınlar; Kadın Sorunu’nu evrimsel süreç içerisinde, hayvanlıktan son hayvanlık konağı olan Kapitalizme geçiş sürecinde, oradan da Gerçek İnsanlığa yani Sosyalizme giden yolda inceleyen, Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı’dan devraldığı bayrağı daha da yükselterek Kadın Sorunu’nun günümüz şartlarındaki çözümüne çok önemli ve özgün katkılarda bulunan Genel Başkan’ımız Nurullah (Ankut) Efe’nin “Kadın – İnsanlığa Geçiş, Tarih, Sosyalizm” adlı kitabında vurguladığı gibi; “Kadını ezen tüm kurumlara karşı mücadele yükseltilmeli ama asıl kurtuluş toplumu dönüştürmede, Sosyalizmdedir” şiarıyla mücadele ediyoruz.

Çünkü bizler biliyoruz ki, bugün yaşadığımız tüm sosyal sorunların çözümü, ancak insanın insanı sömürmesine ve ezmesine dayanan sınıflı toplum düzeninin ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşecektir. Bu sömürü düzeni, talan düzeni sürdükçe kadının ezilmişliği de kaçınılmazca sürecektir. Kadın hem sınıfsal, hem de cinsel olarak çifte sömürüye uğramaya devam edecektir.

İşte bu nedenle biz Kurtuluş Partili Kadınlar, her 8 Mart’ta var gücümüzle “Kadının Kurtuluşu İşçi Sınıfının Kurtuluşundan Bağımsız Değildir; Kadının Kurtuluşu Devrimde, Sosyalizmde”, diye haykırıyoruz!

Bu karanlık tabloda umutsuz muyuz?

Hayır!

Biz Kurtuluş Partili Kadınlar bu gidişe “Dur!” diyeceğiz. İstediğimiz, insanın insan gibi yaşadığı bir düzen… Bunun için mücadele ediyoruz ve bu düzeni kuruncaya kadar da tüm kararlılığımızla mücadeleye devam edeceğiz.

Tarihsel süreci içerisinde ve Türkiye toprağında Kadın Sorunu’nu teorik anlamda çözüme kavuşturan, Partimizin ilk Genel Başkanı, Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın dediği gibi; “İnsanlığın yarısı kadınsa mücadelenin de yarısı kadın olmalıdır.”

Biz, bu anlayışla, devrim mücadelesinin bayrağını en ön saflarda, kazanıncaya kadar taşımaya ant içiyoruz! Bütün kadınlarımızı, erkeklerimizi, gençlerimizi bu mücadele bayrağını yükseltmeye çağırıyoruz.

Gelin beraberce bu Ortaçağcı gerici gidişe dur diyelim, karanlığı yok edelim. Demokratik Halk İktidarını birlikte kuralım!

Selam olsun 8 Mart’ı yaratanlara!

Laiklik kadının özgürlüğüdür!

Laiklik yoksa bilim, demokrasi ve özgürlük yoktur!

Kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin sorumlusu Parababaları Düzeni ve Ortaçağcı Gericiliktir!

Kadının Kurtuluşu İşçi Sınıfının Kurtuluşundan Bağımsız Değildir!

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

08.03.2022

Kurtuluş Partili Kadınlar

Print Friendly, PDF & Email