KORKULAN OLDU: KÜTAHYA’DA SİYANÜR SUYA KARIŞTI

KORKULAN OLDU: KÜTAHYA’DA SİYANÜR SUYA KARIŞTI

Kütahya’da Mayıs ayında Eti Gümüş İşletmelerinde seddenin yıkılması üzerine siyanürün suya karışma ihtimaline karşı halk isyan etmiş, meslek odaları ayağa kalkmış, ama Tayyipgiller umursamaz bir şekilde seçim çalışmalarına devam etmiş, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu korkulacak bir şey olmadığını söylemişti.

Beklenen oldu, Kütahya Eti Gümüş İşletmelerindeki siyanürün karıştığı Dulkadir Köyü’nde su şebekesini kullanan hayvanlar telef oldu,

7 kişi suyu içmedikleri, sadece ellerini yüzlerini yıkadıkları halde zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Bu köylülerin zehirlenmesi kader değildir. Bu konuda önlem almayanlar suçludur.

Eti Gümüş İşletmesi Müdürü utanmazca “Ortada bir sabotaj var” dedi. Kılıç şöyle konuştu: “Dulkadir Köyü’ne giden bir su hattı var. Dün öğleden sonra nasıl olmuşsa biri gitmiş, fabrikanın özelleştirilmesinden bu yana gerektiğinde Dulkadir Köyü’ne su verilen ve 2 aydır tamamen kapalı olan hattın vanasını açmış. O hatta bizim içme suyu hattımızın dışında, özelleştirmeden önce devletin yaptığı bir şebeke suyu var. O vanayı kim açmış bilmiyoruz. Oraya gönderdiğimiz bir içme suyu yok. Regülatör suyu ile bir bağlantımız yok. Depolar boş, hiçbir şekilde depoda su yok. Bunlar İl Sağlık Müdürlüğü tarafından tespit edildi. Durup dururken havuzdaki siyanürlü suyu, vanayı açıp köye verir miyiz? Ne olduğunu araştırıyoruz.”

“ŞÜPHELENDİĞİMİZ KİŞİLER VAR”

“Bunun bir “suikast” olduğunu savunan Eti Gümüş A.Ş. Genel Müdürü Ergun Kılıç, “Hem güvenlik güçlerinin, hem de bizim şüphelendiğimiz kişiler var. Bu suyun kesinlikle Dulkadir’e gitmemesi gerekiyor. Fabrika dışından olması muhtemel kişi veya kişilerce vana açılmış. Bu su, işletme içerisinde kullanılıyordu ve bu olay meydana geldi” diye konuştu.

“BAZI KİŞİLERİN BİZDEN PARA KOPARMAK İÇİN YAPTIĞI BİR İŞ”

“Kılıç, devlet kurumlarının kendilerinden Dulkadir Köyü’nün bulunduğu alanı satın alınmasını istediğini, aksi takdirde kamulaştıracaklarını söylediklerini, bunun üzerine köylülerle görüştüklerini belirtti. Kılıç, “Orada dağdan gelen arsenik sorunu var ve bizimle hiçbir ilgisi yok. Köylüler, köyü terk etmek istediklerini söyledi. 100’den fazla dönümlük bir alan söz konusu. Köylülere, burayı alabileceğimizi söyledik. Ancak bize geldiler ve aile başı yüklü miktarlarda para istediler. Bu sabotaj, bazı kişilerin bizden para koparmak için yaptığı bir iş” ifadelerini kullandı.” ( Star Gazetesi, 15.06.2011)

İşveren, yıldırmak ve ucuza kapatmak için köy arazilerinden halkı uzaklaştırmak istiyor. İnsanlar bıksın, orada yaşamaktan korksun, arazileri ucuza kapatayım, diye düşünüyor. Bu sabotajı, işyeri alanını ve vananın yerini iyi bilen kişi yapmışsa bu neden işverenin bilgisi içinde yapılmış olmasın?.. İşverenin gerekçeleri, daha doğrusu çıkarı var; insanların köyden soğuması için bu yola başvurabilir. Nitekim yukarıda görüldüğü gibi işveren, farkına varmadan, vanadan zehirli suyun verilmesinin kendi yararına olduğunu itiraf ediyor.

MUHTAR: “BU SUYU YILLARDIR KULLANIYORUZ”

“Bu şebeke suyunu yıllardır kullandıklarını söyleyen Muhtar Selim İlhan ise, köyden kimsenin vananın yerini bilmediğini, zaten su hattının da kapalı olmadığını iddia etti.” (Star Gazetesi, 15.06.2011)

Biz de soruyoruz sayın müdüre: tel çitlerle çevrili maden sahasına girip de hangi insan köylüsünü ve geçim kaynağı hayvanların zehirlenmesini ister?

Bu akıl almaz görüş; önlem almayan, uyarıları dikkate almayan işverenin panik içindeki suçu başkasına at, kurtul mantığıdır.

Atık devridaim suyu köye verilince önce dana ölüyor. Sonra onunla temas eden çocuklar mide bulantısıyla hastaneye kaldırılıyor, sonra da abdest almak için suyu kullanan kadınlar hastalanıyorlar. Temiz su yerine atık devridaim suyunu, yani regülatör suyunu köye içme suyu olarak verenler, köylüyü bu arazilerden uzaklaştırmak, yıldırmak isteyenlerdir. Çünkü işveren Eti Gümüş İşletmesine çok yakın olan bu köyün arazilerini ucuz fiyata kapatmak istemekte, köylü de bunu kabul etmemektedir.

Kullanılmayan ve açılması sabotaj olarak değerlendirilen vana, Eti Gümüş İşletmeleri içindedir ve güvenliğini sağlamak Eti Gümüş işverenindir.

Yeterince önlem almayan, kâr hırsıyla üretimi çoğaltan, çevre köylülerin arazilerine el koymak için oyunlar düzenleyen, siyanürlü gümüş üretiminde çalışan işçilerin sağlıksız koşullarda çalışmasına göz yuman işveren yargılanmalı; teknik önlem almayan ve halkın sorunlarıyla ilgilenmeyen vali ve bakanlık yetkilileri hakkında soruşturma açılmalıdır.

Seçimlerde % 65 oy da verseler Kütahya Halkı burayı güllük gülistanlık gösteren Tayyipgiller’in gerçek yüzünü yaşayarak görecektir. Siyanürle zehirlenmek Kütahya Halkının kaderi değildir. Kütahya Halkının Temiz Çevre–Yaşanabilir Doğa ve Sağlıklı Yaşam’a ihtiyacı vardır. Devlet yetkililerinin görevi bunu yerine getirmektir. Yoksa o koltuklarda oturmaya hakları yoktur.

Türkiye Halkları bir gün mutlaka bu sağlıksız gidişe dur diyecek, başta Kütahya Halkı olmak üzere toplumun TEMİZ ÇEVRE, YAŞANABİLİR DOĞA ve SAĞLIKLI YAŞAM’A kavuşması için Halk İktidarını kuracaktır. Bunu başarabilmek, yazgısını değiştirebilmek için halkımız Kurtuluş Partisi etrafında kenetlenmelidir. Birleşik Örgütlü Halkların yenemeyeceği hiçbir güç yoktur. 16.06.2011

 

HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ

GENEL MERKEZİ