Parababaları Cehennem Kuyularına Çevirdikleri Madenlerde İşçi Katliamı Yapıyorlar!
Kadınlar bekleşiyor bu akşam maden
ocağının başında
dehşetten kalpleri ha durdu ha duracak
kirli gökyüzünde hortlaklar gibi bakan
çarklara dikmişler gözlerini
altında esir hayatı yaşanan
ölü sessizliğindeki çarklara
kaderin sessiz çarklarına.
Fırtınadan kaçıp sığınmış koyunlar gibi
toplanmışlar küme küme
dururlar kımıldamadan
dururlar sessiz soluksuz.
İngiliz şair Joe Corrie’nin şiirindeki gibi, Zonguldak’ta da kadınlar bekleşiyor maden ocaklarının başında.
Her sabah olduğu gibi o sabah da gönderdiler eşlerini, oğullarını, yavuklularını yeraltındaki zindanlara; bir daha geri gelemeyecekleri ihtimalini bile bile…
Yeryüzü sıcak olsun diye akıtıyorlardı alın terlerini maden işçileri; çocukları gülsün diyeydi yaşam kavgaları…
17 Mayıs günü saat 13.30 sıralarında, Zonguldak’ta, Türkiye Taş Kömürü Kurumu’nun Karadon Maden Ocağında grizu patlaması meydana geldi. Patlama sonucu, 540 metre derinlikteki galeride çalışma yapan taşeron firmada çalışan 30 madenci mahsur kaldı. Patlamayla birlikte ocakta elektrik sistemi devre dışı kaldı, kafes denilen asansörlerde ve galerilerde mahsur kalan madencilerin tahliyesi güçlükle yapılırken 30 işçiye ulaşılamıyor. Yakınlarının 75. Yıl Cumhuriyet Kuyusu önündeki bekleyişi sürüyor.
Yüreğimiz acıyor, kanıyor işçilerimizle ilgili böyle haberler karşısında. İsyan ediyoruz bu kahrolası düzene bir kez daha…
Bu yaşananların sorumluları kim mi?
Tabiî ki halk düşmanı, insanlık düşmanı, emperyalistler ve yerli uşaklar, yerli yabancı Parababaları…
Özelleştirme talanıyla ülkemizi, topraklarımızı, madenlerimizi yerli yabancı Parababalarına, akbabalara peşkeş çekenler sorumlu…
Onlar için bir insan ölmüş, on insan ölmüş ne fark eder ki?.. Nasıl olsa bulurlar sömürecek yeni insan. Dışarıda bekleyen binlerce milyonlarca işsiz var; biri gider bini gelir…
Aslında patlamanın meydana geldiği maden ocağı, Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK)’ya ait. Ancak Taşeron Yapı-Tek firması tarafından “Karadon YSK Bağlantı Galerisi” çalışması yapılıyor madende. Madende çalışan işçiler, Yapı-Tek adlı firmanın TTK için yaptığı projeyi zamanında bitiremediğini ve projeyi bir an önce tamamlamak için güvenlik önlemlerini ikinci plana atarak pazar günleri dâhil, işçileri çalıştırdığını, daha önce beş kişinin yaptığı işin bir madenciye yaptırıldığını belirtiyorlar. Madende yeterli sondaj yapılmadığını ve böylece grizu patlamalarına açık halde olduğunu belirtiyorlar.
Ayrıca, TTK’nin özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamaları sonucu, yeraltı işçisi sayısı 1990’da 21 bin iken, 2009’da 8 bin 754’e, yerüstü işçisi ise 13 bin 325’ten 2 bin 225’e kadar geriledi.
İşte Tayyipgiller’in de öve öve bitiremediği özelleştirme politikalarının sonuçları bunlar. Daha fazla kâr etmek için insan hayatını hiçe sayan politikalarını sonucu. Boşuna söylememiş halkımız “kâr eden ar etmez diye”. Kendisini ülkenin padişahı olarak gören Başbakan Tayyip, bugünkü konuşmasında bu olayı “işçilerin kaderi” diyerek örtbas etmeye çalışmaktadır, utanmadan.
Maden İşçilerinin madenlerde ölmesi “kader” değildir.
Parababalarının dizginsiz sömürü, vurgun, kâr hırsıdır bu “kader”i yaratan.
Satılık iktidarlardır bu “kader”i yaratan.
Kamu mallarını yerli yabancı Parababalarına özelleştirme adı altında peşkeş çeken Tayyipgiller’dir bu “kader”i yaratan.
Tayyipgiller’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in yaptığı açıklamalar da çelişki dolu. Daha kaç madencinin mahsur kaldığını bile tespit edebilmiş değiller. İlk anda kazada ihmal ve kusur yok derken bir yandan araştırıldığını belirtiyor. Ocağa gidip yerinde bilgi alacağını açıklayan devlet Başkanı Gül ise halkın tepkisinden korkmuş olacak ki son anda gitmekten vazgeçiyor.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak bu olaydan dolayı işçilerimizin ailelerine sabır diliyor ve işçi düşmanı, halk düşmanı Parabalarından mutlaka ama mutlaka hesap soracağımızı belirtiyoruz.
Eninde sonunda bu insanlık dışı karadüzeni yıkacağız ve insanın insana kulluğunu yok edeceğiz.
Bizde zaman aşımı da yoktur. Bu böyle biline! 19.05.2010
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi