KANLI ZALİM ABD, KATLİAMLARINA DEVAM EDİYOR…

KANLI ZALİM ABD, KATLİAMLARINA DEVAM EDİYOR…

HKP İzmir İl Başkanı Tacettin Çolak’ın ABD İzmir Konsolosluğu önünde yaptığı açıklama;

Bilindiği gibi ABD Emperyalizmi, Sosyalist Kamp ayaktayken Ortaçağcı güçleri yetiştirdi, eğitti, teknolojinin son sözü silah, cephane ve para ile donatarak Sosyalizme karşı savaştırdı.

ABD, 1960’tan sonra hayata geçirdiği “Yeşil Kuşak Projesi” ile Sovyetler Birliği’ni güney alt karnından bir İslami, Şeriatçı ülkeler kuşağıyla bağlayarak, sosyalizmin daha fazla aşağıya inmesini, Güney Asya’ya ve Afrika’ya, Ortadoğu’ya yayılmasını engellemeyi amaçlamıştı.

İşte bu planın bir parçası olarak Usama Bin Laden de Taliban’la birlikte ABD Emperyalizmi tarafından Şeriatçı ideolojiyle doktrine edilerek Sosyalizme karşı savaştırılanlardandı.

Bu savaşta, Marksist-Leninist ilkeleri terk etmiş, bürokratik sosyalizme kaymış Sovyetler Birliği, Afganistan’daki Sosyalist İktidarı ve Afgan Halkını; ABD, AB ve diğer emperyalist devletler ve Ortadoğu’daki Ortaçağcı-Şeriatçı Krallıklar, Emirlikler, Şeyhlikler karşısında kendi kaderiyle baş başa bıraktı. Bu eşitsiz savaş sonucunda 25 Nisan 1992’de Dr. Seyit Muhammed Necibullah Yoldaş yönetimindeki Sosyalist İktidar yıkıldı.

Başkent Kabil’e giren Ortaçağcılar, Sosyalist Necibullah yönetimine son verdiler. Kabil’i terk etmeyi reddeden Necibullah, Birleşmiş Milletler binasına sığındı. Kabil’in düşmesinden sonra Taliban askerleri tarafından sığınmış olduğu Birleşmiş Milletler binasından zorla çıkarıldı. İşkence edildikten sonra götürüldüğü Başkanlık Sarayı’nda kurşunlanıp, yaralı haldeyken bir elektrik direğine asılarak katledildi. Böylece Afganistan’daki Sosyalist İktidar yıkıldı, yerine Taliban Hareketi iktidara getirildi.

Necibullah Yoldaş, Afgan Cumhuriyeti adını verdiği ülkeyi, özellikle kadınlar ve çocuklar için cennete çevirmişti. Kadınların hayatın her alanında en aktif bir şekilde görev almalarının önündeki bütün engeller kaldırılmıştı. Eğitim ve sağlık alanında çok önemli ilerlemeler kaydedilmişti. Yeni bir Anayasa yapılmış ve halkın tüm taleplerine cevap verilmeye çalışılmıştı. İşte Necibullah Yoldaş’ın bu uygulamaları AB-D Emperyalistlerinin hafakanlarını kaldıran en önemli nedenlerdendi.

Sosyalist Kamp yıkılana kadar da ABD Emperyalizmi Afganistan’daki bu Ortaçağcı güçleri kullanmayı sürdürdü. Ancak Sosyalist Kamp yıkılınca, AB-D Emperyalistleri için Şeriatçı güçlere ihtiyaç kalmamıştı. Dolayısıyla ada Taliban ve Bin laden tasfiye edilmeliydi.

Ancak Bin Laden kendi Şeriatçı İdeolojisi-inancı doğrultusunda savaşçılığa devam etti.

Peki, Şeriatçı ideoloji ne demekti?

Dini yaymak ve bunun için cihat yapmaktı.

Bin Laden, aldığı eğitimin gereği yeryüzünü “dar-ül harp” olarak görüyor ve tüm dünyaya İslam’ı hâkim kılmakla görevli olduğuna inanıyordu.

Usame Bin Laden’in bu amacının yanında bir de asıl ekonomik, ulusal amacı vardı. ABD’yi, kutsal topraklar dediği Arap topraklarından, Ortadoğu’dan söküp atmak istiyordu. Bu anlamda Ulusal Kurtuluş Savaşı vermek istiyordu. Ve ABD’yi, başdüşman ilan etmişti. O amacını gerçekleştirmek için harekete geçtiğinde karşısında hep başta ABD gelmek üzere, emperyalist dünyayı görüyordu. Bu nedenle bütün eylemlerinde, doğrudan ABD’yi hedef alıyor ve ABD’ye en ağır darbeyi vurarak, en fazla tahribatı yapmayı amaçlıyordu. Ve 11 Eylül’de ABD’yi kendi evinde vurarak Tarihinde en büyük darbeyi vurmuş oldu.  İşte o zamandan bu yana ABD Emperyalizmi için Bin Laden, ortadan kaldırılması gereken bir düşman idi.

Ve aradan geçen on yıldan sonra, tekniğin son sözü silahlara sahip ABD Yankeeleri tarafından, Pakistan’da, kuş olsa kaçamayacağı bir evde, bir gece yarısında, 02 Mayıs’ta sabaha karşı katledildi…

“Barack Obama’nın terörle mücadele danışmanlarından John Brennan, Seçkin Amerikan askerlerinin El Kaide liderini mümkün olursa sağ yakalamayı hedeflediklerini, ancak bin Ladin’in direndiğini, bunun üzerine başından vurulduğunu söyledi.” (www.bbctürkçe, 02 Mayıs 2011)

“Usame bin Laden’in yakalanmaktan ise ölmeyi tercih ettiği için, korumasından kendisini vurmasını istediği yolunda söylentiler bulunuyor.” (www.bbctürkçe, 02 Mayıs 2011)

Olayın açıklanmasıyla birlikte, eski ABD Başkanı George W Bush’tan Bill Clinton’a,  İngiltere Başbakanı David Cameron’dan Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’e, Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek’ten İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’ya kadar emperyalist ülke yetkilileri bin Laden’in öldürülmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

Sadece emperyalist devletlerin liderleri mi?

Hayır. Ortadoğu’daki Krallar, Emirler, Sultanlar, liderler de aynı düşünceleri dile getirdiler.

Ve Türkiye’den de cumhurbaşkanı A. Gül de bu koruya katıldı. Ve şöyle söyledi:

“Bu şunu gösteriyor; teröristler ve terör örgütlerinin başlarının sonu, eninde sonunda canlı veya cansız ele geçirilmektir.

“Dünyanın en tehlikeli ve sofistike başının da bu şekilde ele geçirilmiş olması, herkese ibret vesilesi olmalı.

(http://www.bbctürkçe/ 02 Mayıs 2011)

ABD Emperyalistleri, bu alçakça cinayetleriyle yetinmediler. Bin Laden’in cenazesini de, Umman Denizi’ne attılar!

Günümüzde Libya lideri Kaddafi de Bin Laden’le aynı kaderi paylaşmaktadır. O da bir zamanlar (Sosyalist Kamp ayaktayken) antiemperyalist söylemlerle AB-D Emperyalizmine kafa tutuyordu. Ne zamanki Sosyalist Kamp yıkıldı ve dünya AB-D Emperyalizminin babasının çiftliğine döndü, Irak işgal edildi, Saddam ortadan kaldırıldı, Kaddafi de eski antiemperyalist söylemlerinden vazgeçip, emperyalistlerle iyi geçinmeye başladı. Onların seçim harcamalarını dahi finanse ederek, kişicil ilişkiler kurarak emperyalistlerle dost oldu. Emperyalistler, Kaddafi ve oğullarıyla her türlü beraberdiler.

Ancak emperyalistler için dostluk da arkadaşlık da hep bir çıkara dayanmalıdır. Çıkarlarının gerektirdiğinin dışında davranmadıkları için, son programsız Arap Halk hareketlerinden sonra Libya’nın kaliteli petrol yataklarının ele geçirilmesinin fırsatı doğar doğmaz Kaddafi’yi de bir anda gözden çıkardılar. Kaddafi, çaresizce bu saldırganlığa karşı çıktığı için bir anda düşmanları oldu.

Artık ne insan hakları, ne savaş hukuku onları bağlardı. Yağmadan pay kapmak için kendi savaş örgütleri NATO kararını dahi beklemeden Libya’yı bombalamaya başladılar. Giderek sivillere yöneldiler, Kaddafi’nin oğlunu ve torunlarını öldürdüler. Pis amaçlarına ulaşana kadar da dünyanın gözü önünde benzer katliamlarını yapamaya devam edecekler.

Dünyanın baş haydut devleti, kanlı zalimi, en büyük teröristi, insanlığa “özgürlük ve demokrasi” dersi vermeye kalkıyor.

Cenazeyi denize atmak, masum sivillerin, çocukların bulunduğu evleri bombalamak, ülkelerin seçilmiş liderlerini devirmek, idam etmek hangi savaş kuralına sığar?

Ama bu alçak emperyalistlerin Tarihleri bu gibi insanlık dışı eylemlerin yüzlerce, binlerce örneğiyle doludur.

Bildiğimiz gibi ABD Emperyalistleri 100 yıldan bu yana yaklaşık olarak 200 milyon masum insanın canına kıydılar. Çıkardıkları Birinci ve İkinci Emperyalist Paylaşım ve Yağma savaşlarıyla tüm dünyada, Türkiye’de, Çin’de, Vietnam’da, Küba’da, Endenozya’da, Yugoslavya’da, Irak’ta, Afganistan’da…

AB-D Emperyalizmi dünyayı babasından miras kalan bir çiftlik olarak gördüğü için, kendisine karşı olan herkesi cani, terörist, insan hakkı düşmanı olarak görüyor ve gösteriyor. Oysa Yugoslavya’da Kuzey Kore’de Küba’da Venzuella’da Çin’deki rejim karşıtları ise “özgürlük savaşçısı” oluyorlar. Onların her türden insanlık dışı saldırıları, masum sivillere yönelik katliamları “demokrasi hareketi” olarak gösteriliyor. Venezuella’da uçak düşürerek masum sivilleri katleden katilleri bile kendi ülkesinde serbest bırakıyor.

Kısacası AB-D Emperyalistleri bugün için “köpeksiz köyde değneksiz geziyor.” Ama bütün bu acı günler geçecektir.

Çünkü biliyoruz ve inanıyoruz ki, inanmış ve örgütlenmiş insan karşısında hiçbir emperyalist güç duramaz. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Bunun yakın tarihteki en canlı örneği ise ülkemizdeki Ulusal Kurtuluş Savaşımızdır. Bundan seksen yıl önce Emperyalizme karşı dünyada başarıyla sonuçlandırılmış ilk Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı vermiş bir ülkenin çocukları olarak, Emperyalizmin yenileceğini adımız gibi biliyoruz. Günümüzde dünya halkları çok acılar çekmekte olsa da AB-D Emperyalizminin yenilgisi kaçınılmazdır. 05/05/2011