Kanlı Zalim ABD Emperyalist Haydudunun yörüngesinde fır dönen, devşirilmiş pervaneler

Bir biz miyiz; onuru, namusu, ahlâkı, dürüstlüğü, mertliği, yiğitliği ve taşıdığımız prensipleri en önde tutan!

Bakıyoruz da Amerikan devşirmesi burjuva ve küçükburjuva siyasilerine, en sağcısından en solcusuna varıncaya kadar hepsi binbir türlü hesap kitap, hile, dümen peşinde…

En tepedekinden başlayalım; Kaçak Saray’da mukim Sultan Tayyip nam Hafız’dan…

İnsanlık düşmanı canavarca bir ruh taşıyan HÜDA PAR’la bile anlaşma, kaynaşma, oy devşirme derdinde.

Oysa ne demişti bu Tayyip, 2011’de bu Ortaçağcı, canavarlıkta, insan boğazlamakta IŞİD’le ve Taliban’la yarış halinde bulunan Hizbullah’a ve onun HÜDA PAR’ına ilişkin?

Aynen şunu:

 ***

Videonun Tapesi

Ak Parti’yi Hizbullah ile herhangi bir terör örgütüyle ilişkilendirme gayreti içerisine girmek bir densizliktir, namertliktir. Bunu açıklamadığı sürece bu densizlik, bu namertlik onun üzerinde ve camiasında kalacaktır.[1]

***

Evet, ne diyor Tayyip?

“Bizi Hizbullah’la ilişkilendirmek densizliktir, namertliktir”, diyor değil mi?

Ve geldik bugüne…

Tayyip’in “Allah’la Aldatarak” peşine takıp oyunu devşirdiği cahil, bilinçsiz insanlarımızın sayısı günbegün azalmaktadır artık. Çünkü Tayyip bu insanları kuru ekmeğe, kuru soğana muhtaç hale getirdi. Böyle olunca da Tayyip başladı nereden ne oy devşiririm, hesabını yapmaya. Hep söyleyegeldiğimiz gibi onun herhangi bir inancı, ilkesi tilkesi yoktur. O ve avanesi biricik Tanrı’ya taparlar: Para Tanrısı’na. Koltuk, ün ve küp doldurma tehlikeye girince, Tayyip yeni oy devşirecek alanlar arama derdine düştü. Bu Hüda-Par’mış, Hizbullah’ın siyasi plandaki temsilcisiymiş, hiç umurunda olmaz Tayyip’in. PKK-HDP’yle de ittifaka girer, kendisine ağır hakaretlerde bulunan MHP’nin Bohçalı’sıyla da, BBP’nin Testici’siyle de…

Ve hatta, 2011’de şiddetle karşı olduğu HÜDA PAR’la da ittifaka girer. Yıl 2018. İşte Tayyip ve HÜDA PAR Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu yan yana, el eleler.

Ve bugüne gelince de, ne yaptıklarına ilişkin Tayyip’in damardan yandaş medya organı Yeni Şafak anlatsın onu da size:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti Genel Merkezinde HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu’nu kabul etti

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nu kabul etti. Görüşme sonrası açıklamada bulunan Yapıcıoğlu ‘Görüşmeler sürecek. Konular netleştikçe kamuoyu ile paylaşacağız. Başlıklardan biri de seçimlerdi.’ ifadelerini kullandı.”[2]

Görüşmeler sürmüş, Z. Yapıcıoğlu’nun dediği gibi ve şu sonuca varılmış. Buyurun onu da kendilerinden dinleyelim ya da izleyelim mi diyelim…

***

Videonun Tapesi

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Cumhur İttifakı adayı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı aldık. Bu kararın milletimize, memleketimize hayırlı olmasını diliyorum. Parlamento seçimleriyle ilgili de görüşmelerimiz devam ediyor. Şimdilik konuyla ilgili yapacağımız açıklama bu kadar. Konuyla ilgili sorularınız varsa, cevaplandıralım inşallah.[3]

***

İş nereye varmış Tayyip?

Anlaşmaya, kaynaşmaya, değil mi, Hizbullah’ın siyasi plandaki partisi olan HÜDA PAR’la-“Allah’ın Partisi”yle yani Hizbullah’ın tâ kendisiyle?

Bu durumda “densizlik ve namertlik” kimin üzerinde kalır, Tayyip:

Hadi gör hayrını…

Gelelim Anamuhalefetin tepesine yani CHP’nin tepesine ABD Emperyalist Haydudu tarafından çöktürülen Sorosçu Kemal nam Hafız’a…

O ne demişti 4 yıl önce?

Şunu:

Videonun Tapesi

“Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”

Bir partinin genel başkanı nasıl tarafsız olur?

Ben tarafsız mıyım?

Efendim, bir partinin genel başkanı Cumhurbaşkanı adayı olmamalı.

Bir partinin genel başkanı Cumhurbaşkanı adayı olursa, velev ki seçildi, nasıl gidecek, namusu ve şerefi üzerine yemin edecek ben tarafsız olacağım diye?

Benim namusum ve şerefim bu kadar ucuz mu?

Ben nasıl namusum ve şerefim üzerine, Tarih huzurunda ve Büyük Türk Milletinin önünde diyeceğim ki “Tarafsız davranacağım.”

O zaman demezler mi; “Ya kardeşim, tarafsızsan sen nasıl falan partinin üyesisin?”

Ya bunun akılla mantıkla bağdaşır yönü var mı?

Namus ve şeref kavramı bu toplum için, bu topraklar için, hepimiz için çok değerlidir. Bu kadar ucuzladığını, emin olun anlamakta zorluk çekiyorum.[4]

***

Şimdi nerede Sorosdaroğlu Kemal Hafız, arkadaşlar?

Özel olarak oluşturduğu “Altılı Masa”sının başkan adaylığında, değil mi?

Ne kadar Ortaçağcı, laiklik, Kuvayimilliye, Mustafa Kemal ve Gerçek-Eski CHP düşmanı din meczubu varsa toplamış etrafına, “Altılı Masa” kurmuş. Diyor ki onlara; “Siz beni başkan adayı olarak gösterin, ben de size CHP seçmeninin oylarıyla kazanılmış 6’şar milletvekilliği ve birer bakanlık vereyim.” Al gülüm ver gülüm hesabı yani…

O ölüsü kokmuş Ortaçağcı Amerikan uşakları da tabiî havada kapıyorlar Sorosçu’nun bu teklifini. Çünkü bunların tamamı siyasi ömürlerini tamamlayıp çöplüğe atılmış dinci meczuplardan oluşmaktadır.

Ve Sorosçu da sonra ne dedi çıkıp?

“Altılı Masa beni aday seçti, ben CB adayıyım.”

Oysa kamuoyu yoklamalarında Tayyip karşısında hep 5-10 puan fark atarak önde bulunan, CHP’li belediye başkanı vardı: Ekrem İmamoğlu. İnsanda zerre miktarda dürüstlük, mertlik, hakkaniyet duygusu ve delikanlılık bulunsa, o genç belediye başkanının hakkını gasp etmez. Tayyipgiller adlı mafyatik bir suç örgütünden başka hiçbir şey olmayan Kaçak Saray Saltanatının da yıkılıp yerle bir edilme olasılığını riske atmaz bir insan. Ama bu değerlerin hiçbirini taşımaz tabiî Sorosçu Kemal. Hem o gencin hakkını gasp etti hem Tayyipgiller’den halkımızın kurtulma ihtimalini riske attı. Hem de kendi deyişiyle “şerefini ve namusunu” ayaklar altına aldı.

Demek ki neymiş mesele, Sorosçu Kemal?

Mesele sende; “namusun ve şerefin bu kadar ucuz” olmasıymış…

Bir de PKK’nin siyasi plandaki temsilcisi HDP’nin genç lideri var, değil mi arkadaşlar?

Bu, Amerika tarafından keşfedilip devşirilmiş ve Amerikalara götürülüp Uluslararası Ziyaretçi Liderlik Programı denen üç haftalık CIA’nın doktrinasyon programından geçirilmiş bulunan Selahattin Demirtaş’tır, değil mi arkadaşlar?

Wikileaks belgeleri bunu yüzde yüz kesinlikte ortaya koydu…

Ve bu Demirtaş, daha önce de pek çok kez söyleyegeldiğimiz gibi 22-30 Nisan 2012 tarihleri arasında Gültan Kışanak, Ahmet Türk ve Nazmi Gür’le birlikte “Amerikan Düşünce Kuruluşu” adlı derin devlet kuruluşlarını ziyaret ediyorlar ve orada sadakatlerini tazeliyorlar efendilerine.

Sonra da hiç utanıp sıkılmadan açıklıyorlar, değil mi?

Ne diyorlar dönüşlerinde Cumhuriyet ve Radikal Gazetelerine verdikleri demeçte?

Aynen şunu:

“Suriye’de işin çok zor olduğunun farkındalar. Beklentiler muhalefetin biraz güçlenmesi yönünde. Kürt muhalefetinin dışlanmamasını ve sürece dahil edilmesini talep ettik. Katkı yapmak istediğimizi, rol üstlenebileceğimizi söyledik.”[5]

ABD Emperyalist Haydudu rol verdi mi bu Hafızlara Suriye’de?

Verdi, hem de fazlasıyla, değil mi?

Suriye’nin üçte birinde, Siyonist İsrail çizgisinde bir Kürt devleti oluşturuverdi. Ve bu devlete 90 bin kişilik, 200 bin TIR dolusu her türden silahla donatılmış bir de ordu kuruverdi. Şimdi Amerikan Özel Kuvvetleri’nin emrinde Suriye’de verilen rolü oynuyor bu vatandaşlar.

Demek ki neymiş arkadaşlar?

Bu PKK-HDP sıfır numara Amerikan uşağı, Amerikan işbirlikçisi, Amerikan piyonu, Amerikan kuklasıymış.

Bu PKK-HDP, bizim 2013’teki şanlı Gezi İsyanı’mızı sırtından vurdu mu?

Bu namussuzca ihanetlerini övünerek nasıl anlattı Demirtaş?

Şöyle:

“(…) Ama şöylesine bir hareket içerisine de girildi. ‘Bu şekilde hükümeti devirecek, darbeye doğru götürecek bir halk hareketini çıkarabilir miyiz? Ya da bu halk hareketini darbeye kanalize edebilir miyiz?’ Böyle bir arayış oldu. Bunu, biz hem sokaktaki gözlemlerimizle hem de arkadaşlarımızın tespitleriyle rahatlıkla ifade edebiliyoruz. Bu bir spekülasyon değil. Biz bu kısmına şiddetle karşı çıktık. Bu yüzden de bir mesafe koyduk. Buradan bir darbe çıkarmak isteyenlerle birlikte olmayız biz.”[6]

Bunlar bırakalım solluğu, demokratlığı; düpedüz Amerikan uşağı, gerici partilerdir.

Ve gelelim işin bizce en hazin bölümüne, arkadaşlar…

Bizim “Sevrci Soytarı Sahte Sol” diye adlandırdığımız solların çoğunluğu da ne yaptı?

Gitti bu PKK’nin-HDP’nin, dolayısıyla da ABD’nin kucağına oturdu. Orada solculuk oynuyorlar. PKK ve HDP “Sopa ve Havuç” yöntemiyle aldı bunları yörüngesine. ABD Emperyalist Haydudu, PKK ve HDP’ye sadece kendiniz bana hizmet edin, bu yeter, demedi. Aynı zamanda sol, sosyalist ve hatta komünist geçinenleri de devşirip, toplayıp, yörüngenize alıp hep birlikte benim kucağıma geleceksiniz, dedi. Onlar da efendilerinden aldıkları bu emri aynen, başarıyla yerine getirdi.

Yani, arkadaşlar; bu ABD Haydudu, sol, sosyalist, komünist geçinen solu da piç edeceksiniz ve benim emrim altına alacaksınız, dedi. Ve onlar da bunu yaptılar işte…

Ne yapıyor PKK-HDP?

Birer ikişer milletvekilliği veriyor bunlara, bunlar da onun etrafında pervane oluyorlar. O ne söyler ne yaparsa, onlar da “hınk deyiciliğini” yapıyorlar. Yani bunların alayının PKK ve HDP’nin ideolojisinin kapsamı dışında kalan bir söz ve eylemi yoktur, olmamıştır. Yani nasıl Dünya Güneş’in uydusu, Ay da Dünya’nın uydusuysa, işte o çerçevede bu Sahte Sol da PKK-HDP’nin ve Amerikan Emperyalist Çakalının uydusu olmuştur.

Şimdi bu insan sefaletleri de PKK ve HDP’yle bir ahlâksız pazarlık içindedirler, öbür siyasiler gibi. Bize kaçar milletvekili vereceksin, Meclise kaç kişimizi taşıyacaksın, biz de sana çevremizde bulunan bizim gibi zavallıların oylarını taşıyacağız. Üstelik böylece sana sol bir makyaj da çekmiş olacağız, diyorlar.

Sonuç olarak arkadaşlar; bu her boydan ve soydan siyasi, hep empasın ve kumpasın, hilenin ve dümenin, çıkarın derdindedir durup dinlenmeden. Başka da bir derdi yoktur bunların.

Ve işte bir tek biziz; onuru, namusu, ahlâkı ve en yüce insancıl, devrimci değerleri hep yükseklerde tutarak taşıyan. Ve hep en önde tutan…

Bunların alayıyla hiçbir zaman sayımız suyumuz, ilişiğimiz, selamımız sabahımız olmamıştır ve olmaz da. Bunların bir tekiyle bir el sıkışsak, ömür boyu o elimizi tam temizlenmemiş hissederiz biz. Onlarla aynı mekâna girsek, bir gaz odasına düşmüşüz gibi soluk alamaz, boğuluruz. Yakından yüzlerini görsek içimiz kalkar, midemiz bulanır.

Ve özetçe biz, bunlarla aynı varlık âleminden değiliz. Biz Gerçek İnsan ve Gerçek Devrimciyiz. Bunların alayı gazel yaprakları gibi bugün vardırlar, yarın yok olup gidecekler. Hainlikte ve gericilikte en önde gelenlerinse adları, Tarihin lanetli sayfaları arasında yer alacak.

Biz sadece insanlığımızın ve devrimci teorimizin, ideolojimizin, onurumuzun hakkını veriyoruz, böyle bir hat izlemiş olmakla. Ve biz, hep kazanıyoruz aslında.

Neden mi?

Şundan:

Biz insan olarak yaşıyoruz, Gerçek Devrimciler olarak yaşıyoruz ve öylece de ayrılacağız bu dünyadan. Yani insan olmamızın hakkını vererek yaşıyoruz biz.

Ha, şu denebilir belki:

“İyi de zafer kazanmadınız…”

Evet, kazanmadık. Ama henüz kazanmadık. İleride mutlaka kazanacağız. Muhakkak kazanacağız.

Ne diyor yiğit, devrimci şairimiz Arif Damar? 

İlle görmek için mi beklenir güzel günler,

Beklemek de güzel!

Ve biz bu müthiş anlam ve duygu dolu dizelere bir dize daha ekliyoruz: 

Belki de değil, muhakkak ki en güzeli,

O güzel günler için savaşmaktır!

İşte hep bunu yapıyoruz biz…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

22 Mart 2023

Nurullah Efe Ankut
HKP Genel Başkanı

[1]https://t24.com.tr/video/erdogan-2011-de-ak-parti-yi-hizbullah-la-iliskilendirmek-densizliktir-ve-namertliktir-demis,52855

[2] https://www.yenisafak.com/gundem/cumhurbaskani-erdogan-huda-par-genel-baskani-yapicioglunu-kabul-etti-3899884

[3] https://www.youtube.com/watch?v=EAIABS7TPe8&ab_channel=Sabah

[4] https://www.dailymotion.com/video/x5kq5an

[5]https://t24.com.tr/haber/abdliler-turkiyenin-demokratik-ozerklige-karsi-cikmasina-sasirdi,203034

[6]https://www.odatv4.com/guncel/agactan-devrim-diyen-demirtas-gezi-direnisine-bakin-ne-demisti-1507141200-61762

Print Friendly, PDF & Email