Halkımızın kanını kuruttun… Orman, dağ, dere, ırmak bırakmadın… Şimdi de zulmünü zavallı, çaresiz, savunmasız hayvanlara yönelttin, değil mi?..

Böyle başa böyle tarak…

Böyle kanunsuz, hak hukuk tanımaz despota aynı şekilde kanunsuz, hak hukuk bilmez Yargıtay…

Bildiğimiz gibi Tayyipgiller, FETÖ’nün mirasını sahiplenmekle onun Yargıyı hukuki anlamda nasıl ele geçirip çökerttiğini, sonrasında da onu bir operasyon silahı olarak hasımlarına karşı nasıl acımasızca, vicdansızca kullandığını çok iyi biliyorlar. Üstelik bilmekle kalmayıp tümüyle benimsiyorlar, kendileri de eksiksiz biçimde aynısını yapıyorlar.

İşte bu sebepten ne Anayasa Mahkemesi kaldı ne Yargıtay kaldı ne Danıştay kaldı ne de alt düzeydeki adliyeler kaldı. Hepsi doğrudan doğruya, sistematik bir biçimde Kaçak Saray’a ve onun şefi Tayyip nam Hafıza bağlıdır artık…

İşte bu vahim durumun son bir uygulamasına bugün tanık olduk.

Neymiş?

Bundan böyle apartmanların, sitelerin yönetim planlarında evcil hayvan beslenemez, diye bir karar varsa, oralarda hiç kimse, kimseye zarar vermemiş, hiç kimseyi rahatsız etmemiş bile olsa, evcil hayvan bulunduramayacakmış…

Ya, her türlü hukuku, kanunu çöpe atmaktır bu be…

Ne diyor 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu?

“Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.”

Demek ki neymiş?

Bırakalım evlerdeki sahipli bakılan hayvanları, sokaklardaki sahipsiz hayvanlar bile keyfi olarak; şu ya da bu istemiyor diye alınamıyormuş.

Güçten düşmüş, hasta, yaralı hayvanların kamu kurumları tarafından alınıp tedavi edilmeleri, sağlıklarına kavuşturulmaları, sonrasında da alındıkları yere yani doğal yaşam alanlarına bırakılmaları esasmış…

Demek ki sokaklardan hiçbir kişi ya da kurum, sahipsiz bir hayvanı alma, onun yaşamını olumsuz yönde etkileyecek biçimde yerini değiştirme ya da herhangi bir işlem yapma hakkına sahip değilmiş. Yani sahipsiz sokak hayvanları, bulundukları yerlerde yaşamalıymışlar.

Şimdi gelelim Tayyip’in verdiği kanunsuz fetvaya:

“Öncelikle sahipsiz hayvanların yerinin sokaklar değil barınaklar olduğunu unutmamalıyız.” (https://www.ensonhaber.com/gundem/cumhurbaskani-erdogan-sokak-hayvanlarina-guvenli-barinaklar-kuralim)

Görüyorsunuz, arkadaşlar; her zaman ve her konuda olduğu gibi kanun, yargı, vicdan merhamet umurunda değil adamın.

Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değilmiş.

Neresiymiş Hafız?

Barınakmış.

Peki yasa ne diyor?

Yaşadıkları doğal alan, diyor…

Türkiye’de bütün hayvanseverlerin çok net olarak bildikleri ve tanık oldukları gibi, barınakların hemen hemen tamamı, o sahipsiz, savunmasız hayvanlar için birer ölüm yuvasıdır…

Oraya götürülen hayvanlar, özellikle yavruysalar, hemen Barınak Hastalığına yakalanıp zalim avcının nişangâhına düşmüş kuşlar gibi art arda ölüp ölüp giderler…

Evimizin bitişiğindeki metruk gecekondunun kömürlüğüne yavrulamıştı bir köpek anne; 9 yavru. Apartmanımızdaki zalim komşu kadın şikayet etti. Oysa bakmıştık; hepsi dörder beşer kilo olmuştu. Nasıl güzel oynaşıp zıplarlardı birbirleriyle…

Alıp götürdüler. 3 tanesi birkaç gün içinde öldü orada, diğerleri de hastalandı. Üsküdar Barınağındaki Veterinerle de tanışıyor olmamızdan dolayı arayınca vicdana geldiler. Gönderelim yerlerine, dediler. 6 tanesi geldi. Fakat hepsi hasta…

Hemen antibiyotikli güçlendirici ilaçlarla tedaviye giriştik fakat 3 tanesi daha öldü. Bir hafta on gün içinde geriye kaldı 3 yavrucak. Şimdi de onlarla uğraşıyor mahallemizdeki zalimler. Tayyipgiller’den etkili şahısları devreye sokarak aldırtmaya çalışıyorlar hayvanları. Mahallemizin alayı Tayyipçi… Rizeli, Kemahlı, Giresunlu, Kastamonulu, Suşehrili… Kadınları siyah feraceli ya da çarşaflı. Erkekleri camiye koşar ezan vakitleri.

Ama yürüyen hayvana düşmanlar, uçan kuşa düşmanlar. Ağaca düşmanlar ve tabiî insana da düşmanlar. Ve hatta birbirlerine de düşmanlar… Daha bugün eşim, şikayet edildi diye Belediye ekiplerince alınmak üzere olan o üç yavrumuzdan birini kurtarmış ellerinden.

Yine bugün, kendini sokak hayvanlarının bakımı ve korunmasına adamış bir saygıdeğer dostumuz olan Şenay Hanım anlattı:

3 yavru köpeciği almış Üsküdar Belediyesi. Şenay Hanım hemen koşturmuş Belediye görevlilerine. Yahu hastalanır orada bu yavrular, ölür, dese de; “Biz gençlik aşısı filan yapacağız, öldürmeyiz”, demişler. Fakat iki tanesi birkaç gün içinde ölüp gitmiş. Kalan tek yavruyu çekip almış Şenay Hanım. Onu bari öldürmeyin de yaşatalım, demiş.

Bu durum hemen hemen tüm barınaklar için geçerlidir. Daha önce de söz etmiştim bu durumdan. Dokuz on yıl önce de yedi yavrumuzu alıp götürmüşlerdi evimizin yanı başından da biri hariç hepsi ölmüştü orada. O birini de, onları ziyarete giden, onlara yiyecek götüren eşim, hayvan sahiplenmek için o an barınağa gelen bir delikanlıya verip sahiplendirdiği için kurtarabilmiş.

Demek ki arkadaşlar; barınaklar ölüm yuvasıdır. Hastalanıp kısa sürede ölmeyenler de demir parmaklıklı kafeslerin içinde, beton zeminlerde, kakalarının üzerinde, önlerine konan kalitesiz kuru mama dışında hiçbir şey yiyemeden acı çekerek daha uzun bir süre içinde ölüp giderler. Ve hemen her barınağın bahçesinde ya da müsaitse dış kısmında kepçeyle açılmış, uzayıp giden çukurlar vardır. Ölen hayvanlar buralara atılıp üzerleri toprakla örtülür.

Şimdi gelelim Tayyip’in, Kaçak Saray’ın bir hukuk bürosuna dönüştürmüş olduğu Yargıtayın vermiş olduğu kanun ve vicdan dışı karara.

***

Yargıtay “Beslenemez” dedi… Hayvanseverleri üzen karar

Yargıtay, mevzuatımızda yasak olmamasına rağmen apartman veya sitenin Yönetim Planı’nda ‘Hayvan beslenemez’ yazılı olması halinde binadaki bağımsız bölümlerde kesinlikle kedi-köpek beslenemeyeceğine karar verdi.

Hürriyet’ten Oya Armutçu, bugünkü yazısında Yargıtay’ın hayvanseverleri üzen kararından bahsetti. Karara göre, site ve apartmanlarda kedi-köpek beslenemeyecek.

Davalı bir hayvanseverin başvurduğu ‘karar düzeltme’ yolu ise bu konuda verilecek kararlara emsal niteliğinde olacak.

Oya Armutçu’nun yazısı şöyle:

“Site ve apartmanlarda kedi-köpek beslenmesi mevzuatımızda yasak olmadığı gibi, yasal olarak da koruma altında. Ancak, sürekli tartışılan bir konu. İstanbul başta birçok apartman ve sitede bu yüzden vatandaşlar birbirleriyle mahkemelik. İstanbul’da bir köpeğin tahliyesi için açılan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (YHGK) önüne kadar uzanan davada, yüksek mahkeme hayvanseverleri üzen tartışmalı yeni bir karara imza attı. Yargıtay, apartman veya sitenin yönetim planında (YP) ‘Hayvan beslenemez’ yazılı olması halinde, binadaki bağımsız bölümlerde kesinlikle kedi-köpek beslenemeyeceğine karar verdi. Üstelik bu karar hukukçulara göre sadece hayvanseverleri değil herkesi ilgilendiriyor. Önce, bu kararın nasıl verildiğine göz atalım:

YEREL MAHKEME DİRENDİ

İstanbul’da, 2012’de köpeği havladığı için şikâyet edilen bir vatandaşa açılan davayı İstanbul Anadolu 12. Sulh Hukuk Mahkemesi 2014’te reddetti. Bu kararı davacı komşu, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nde temyiz etti. Daire, 2017’de, YP’deki yasağı gerekçe göstererek, mahkeme kararını bozarak, “Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 28. maddesine göre bütün kat maliklerini bağlayıcı sözleşme niteliğinde olan yönetim planında, bağımsız bölüm ve eklentilerinde kedi, köpek gibi hayvanların beslenmesi açıkça yasaklanmışsa, bağımsız bölümde beslenen köpek çevresine rahatsızlık vermemiş olsa bile uyuşmazlık halinde mahkemece yönetim planının uygulanması zorunludur” dedi. Bozma kararı üzerine yeniden yapılan yargılamada İstanbul Anadolu 12. Sulh Hukuk Mahkemesi ilk kararında direndi. Davacı avukatı da mahkemenin direnme kararını bir üst kurul olan YHGK’de temyiz etti. YHGK, 18 Ocak tarihli 2017/(18)5-3018 esas 2022/6 karar sayılı kararı ile 18. Hukuk Dairesi’ni haklı buldu ve mahkemenin direnme kararını bozdu. Bozma kararında, “Bağımsız bölümlerde hayvanların beslenmesini açıkça yasaklamış olan yönetim planı hükmüne tüm kat malikleri uymak zorundadır” vurgusu yapıldı.

EVDEN ATILACAKLAR

Köpeğinden ayrılmamak için hukuk savaşı veren davalı hayvansever avukatı kanalıyla Yargıtay’ın bu kararına karşı son çare olarak “karar düzeltme” yoluna başvurdu. Eğer karar düzeltme aşamasında da karar değişmezse YP’de, “hayvan besleme yasağı” olan apartman ve sitelerdeki evcil hayvanlar; koku, ısırma veya başka şekilde bir rahatsızlık verip vermediklerine ilişkin bilirkişi incelemesi ve keşif yapılmadan evlerinden atılacaklar. Hayvanseverler şimdi, Yargıtay’dan çıkacak son kararı bekliyor.

‘ADALET VE VİCDANA AYKIRI’

Karar düzeltme başvurusuna ilişkin gerekçeleri, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi önceki dönem başkanı Avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu’na sordum. Avukat Kalafatoğlu’nun, kararın uygulanması ve karar düzeltme başvurusuna ilişkin çarpıcı değerlendirme ve uyarıları bakın şöyle: “Kurul bozma gerekçesi olarak sadece; YP’nin hukuki niteliğini, mahiyetini ve bağlayıcılığını göstermiştir. Bu karar, kanunlara, normlar hiyerarşisine, anayasal ilkeler doğrultusunda temel haklara, adalet ve vicdan kavramlarına açıkça aykırıdır. Çünkü, daha önce Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2019/142 Esas, 2019/682 sayılı kararında da detayları ile açıklandığı üzere; YP, kat malikleri arasında kurulan üstelik uygulamada genellikle kat maliklerinin katılımı olmaksızın yalnızca müteahhit tarafından hazırlanan bir sözleşme mahiyetindedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesinde sayılan sözleşme özgürlüğünü kısıtlayan durum ve hususlar, YP bakımından da geçerlidir. Bu madde kapsamında, hukuka, ahlaka ve adaba aykırı sözleşmeler kesin hükümsüzdür.

HÜKÜMSÜZ SAYILMALI

Hukukumuzun birer parçası olan Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi, Anayasa’nın ‘Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir’ maddesini içeren 90/son maddesi uyarınca Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, 14 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe giren 7332 Sayılı Kanun hayvanları can ve dost olarak görerek, mal kapsamından çıkarılarak canlı olduğunu ve hayvanların kişilik hakkının bulunduğunu kabul etmiş ve hayvanların terk edilmesi de isabetli olarak yasaklamışlardır. Belirtilen uluslararası sözleşme ve kanuna aykırılık teşkil eden bir hükmün, sözleşme niteliğindeki YP ile düzenlenmesi durumunda, kesin olarak hükümsüz sayılması gerekir.”

TEHLİKELİ BİR EMSAL OLUR

Kalafatoğlu, kararın tehlikeli bir emsal oluşturacağına da dikkat çekti: “Hayvanları Koruma Kanunu uyarınca; bakım ve muhafaza altındaki hayvanın terki de suç olarak kabul edilmektedir ve tespiti halinde para cezası bulunmaktadır. Kanun ile yapılması yasaklanan bir eylemin, yargı üzerinden gerçekleşmesini sağlama yönünde hareket etmek tüm hukuk sistemine aykırıdır. Komşular arasındaki yükümlülüğün taşkın davranış olarak addedilip edilmeyeceği hususunun tespiti için mutlaka yerinde yapılacak keşif ile Kat Mülkiyeti Kanunu madde 18 ve Türk Medeni Kanunu madde 737 çerçevesinde değerlendirme yapılması gerekir. Dolayısıyla, hayvanın sadece varlığının yönetim planında yasaklanması nedeniyle tahliyesine karar verilmesi mümkün değildir. Bu kararı emsal teşkil edecek olup ileride site yönetim planlarına, kanuna ya da normlar hiyerarşisine açıkça aykırı olsa da, kumarhane işletme gibi ya da konut dokunulmazlığına aykırı olsa da bir bağımsız bölümde en fazla 2 çocuk olması, bazı müzik türlerinin yasaklanması, bekârların sitede yaşayamaması gibi çoğaltabileceğimiz ve hayvan sevsek de sevmesek de hepimizi ilgilendirecek daha onlarca örnek düzenlemenin eklenmesinin yolunu açacaktır.”

APARTMAN VE SİTELER GETTOLAŞIR

YP’ye kayıtsız şartsız üstünlük tanınması, diğer hukuka aykırı uygulamaların da önünü açacak olması bakımından sosyal barışı bozacak ölçüde tehlikelidir. YP’lere, kayıtsız şartsız üstünlük tanınması; hukuk düzeninde olması amaçlanan birliği de bozacaktır. Çünkü hukuki birliği; Anayasa, kanunlar, ölçülülük ilkesi çerçevesinde sağlanabilir. Bu unsurların yok sayıldığı bir ortamda, her site ve apartmanın, YP çatısı altında, kendi küçük gettolarını oluşturabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır.” (https://odatv4.com/yasam/yargitay-beslenemez-dedi-hayvanseverleri-uzen-karar-238710)

***

Yargıtay bu zalimane kararı verirken yaptığının kanunsuzluk olduğunu bilmiyor mu?

Adı gibi biliyor…

Fakat onlar için kanun yazılı, hukuki metinler değil ki. Onlar için biricik kanun, Kaçak Saraylı Hafız’ın iki dudağı arasından çıkan buyruk. O buyrukları Tanrı Buyruğu mertebesinde görüp uygulasınlar diye oraya getirildi onlar, liyakatleriyle filan gelmediler oraya. Yasal yollardan, kültür haline gelmiş teamüllerden süzülüp gelmediler. Hepsini Kaçak Saraylı alıp paraşütle indirdi oraya. İşte o yüzden böylesine kanunsuz, acımasız ve hayvana düşman olabiliyorlar, acımasızca davranabiliyorlar. Yani hepsi de Tayyip’in cüppeli birer kopyasıdır bunların.

Neymiş?

Site yönetim planının bu konudaki maddesiymiş, onlar için uyulması gereken kural, yasa…

Site ya da apartmanın yönetim planı hukuki bir metin midir ki?

O binaları yapan müteahhit kafasına nasıl eserse yapar, yaptırır o yönetim planını. Kanun, ahlâk, vicdan da hiç umurunda olmaz. O zaman kanunları atalım çöpe, sadece site yönetimi ne buyurmuşsa onlara uysun insanlar. Kanun yapıcı, site yönetimi olsun.

Şunların hukuk anlayışına bak, vicdan anlayışına bak, verdikleri kararlara bak. Acır insan bunlara ya…

Diyelim ki site yönetim planında 18 yaşını doldurmuş bütün erkeklerin bir karıştan daha kısa sakalı olamayacağı yazılmış olsun. Yazılır mı yazılır… Hani Tayyip’in; “Türkiye’nin, inancıyla alakalı ters bir noktası yok”, dediği Afganistan Taliban’ı da, biliyorsunuz, yasa çıkardı, erkeklerin tamamı sakallı olacak, diye.

Köseler bile ne yaptı?

Takma sakal takmak zorunda kaldı.

Tayyip’in “Yüksek Yargı” dediği Hafızlar da hukuktan, yasalardan, insanlıktan, vicdandan, haktan, adaletten hareketle hükme varmıyorlar. Apartman yönetim planından hareketle hükümler kuruyorlar, kararlar veriyorlar…

Asıl başka türlü davranmaları şaşırtıcı olurdu bizim için…

Türkiye insanının canına okudu Tayyipgiller, kanını kuruttu. Yiyecek ekmeğe muhtaç etti. Üniversite mezunu her iki gencimizin biri işsiz. Gençlerimizi genel planda hesaba kattığımız zaman her üçünden biri işsiz. Ülke İşsizlik ve Pahalılık Cehennemine dönmüş. Adamların umurlarında değil ya…

1165 odalı Kaçak Saray’ında “manda yoğurdu”, “Medine hurması”, “kestane balı” muhabbeti yapıyor hazret… Dediği yoğurdun kilosu 110 liraymış. Halkımız bırakalım manda yoğurdunu, zincir market yoğurduna bile hasret… Biz birkaç gün önce bakkaldan 2 kiloluk yoğurt aldık, 33,5 lira verdik. Yani hayat pahalılığının düzeyi böylesine yükselmiş…

Hayat işte böylesine cehennemcil bir hal almış, alınteriyle geçim sağlayan insanlarımız için. Haftada Merkez Bankasına 5,5 milyar dolar sattırmasına rağmen, doların yükselişini tutamıyor. Partiye gelirken gördük otobüsün penceresinden: Döviz bürosunun tabelasında 15,80 TL yazıyordu 1 dolar için. 1 yıl önce bunun yarısından bile daha düşüktü doların seviyesi, 7 liraydı. Tayyip’in TÜİK’i bile enflasyon yüzde 70, diyor. 10 küsur milyon asgari ücretli açlık sınırının altında yaşıyor. Yine benzer sayıdaki emekli, asgari ücretliden bile çok daha kötü şartlar altında hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Hiç ihtiyaç yokken havaalanları, köprüler, yollar yapacağım, madenler çıkaracağım diye on milyonlarca ağacımızı kesti, kuruttu bunlar. Limanlarımızı kıyılarımızı sattılar ya… Ege’de 20 Ada’mızı sattılar Yunanistan’a, ABD’li ve AB’li efendilerine şirinlik edebilmek için.

Tabiî Kaçak Saraylı Hafız başta gelmek üzere tüm avanesinde bir dirhem olsun vicdan, merhamet, acıma duygusu bulamazsınız.

Durumları bu olunca hayvanlara mı acıyacaklar?

Sahipli ya da sahipsiz, korunmasız, çaresiz, zavallı canlara mı acıyacaklar?

Tabiî ki acımazlar…

İşte Tayyip’in o buyruğu üzerine, bütün Belediyeleri, doğrudan Saray’ına bağladığı Yüksek Yargısı hemen fayrap etti. Bizim izlediğimiz kadarıyla başta İstanbul Bağcılar Belediyesi, ki on yıllardır damardan Tayyipçi olmuştur bu Belediye, olmak üzere hemen hemen bütün AKP’li Belediyeler hayvan toplamaya giriştiler sokaklardan.

İşte Yargısı da böylece sahibine hizmette kusur etmediğini göstermiş oldu.

Fakat alayı yolun sonuna geldiler artık…

Yıkılacak Kaçak Saray’ları başlarına.

Tüm avaneleriyle birlikte bakalım nerelere kaçmaya çalışacaklar…

Onca zulmettikleri yoksul, çilekeş insanlarımızın ahıyla birlikte canlarından ettikleri bu garip paticiklerin âhı da bırakmayacak onların yakalarını…

Biz, İlkel Komuna Gelenekli Atalarımız gibi ağaçların, nehirlerin, göllerin de kutsallığına inanırız. Onların da canlılığına inanırız. O bakımdan katlettikleri doğamızın, ırmaklarımızın, ağaçlarımızın âhı da tutacak onları.

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

16 Mayıs 2022

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı