Bu CIA-Pentagon Dincileriyle Süper NATO Milliyetçileri bir kez daha fabrika ayarlarına döndü…
Nedir bunların belirleyici ortak karakteristikleri?
1- Antikomünistlik.
2- Amerikan uşaklığı.
3- Halk düşmanlığı ve kamu malı vurgunculuğu…
2011’den bu yana efendileri ABD çakalının buyruğu üzerine balıklama daldıkları Suriye bataklığındaki debelenişleri ve debelendikçe batışları, onları yeniden yapımcıları ve efendileri ya da sahipleri ABD Emperyalist Haydudu önünde esas duruşa geçirtti.
Şimdi onlar uluslararası her türden kanunu, sözleşmeyi, insani ve ahlâki değerleri hiçe sayarak girdikleri dost, kardeş, Müslüman ülke Suriye’de son 10 gün içinde 13 şehit verdirttiler. Yoksul, çilekeş halkımızın 13 evladı, bunların ABD’ye hizmet aşkları ve meczupça Ortaçağcı-İhvancı hayalleri yüzünden hayatlarının baharında kara toprağa düştü…
Oysa aklı başında ve namus taşıyan onlarca askeri, sivil uzman ve aydın, yüzlerce kez uyardı bunları; Suriye bataklığından en az zararla çıkışın biricik yolu, o ülkenin meşru yönetimiyle yani Beşşar Esad liderliğindeki BAAS İktidarıyla anlaşmaktan geçer, diye.
Biz de 2011’den bu yana durup dinlenmeksizin uyarıyoruz bunları…
Ama bunlarda söz anlayacak, söz dinleyecek akıl fikir mi var, vicdan, insanlık mı var…
Efendilerinin verdiği buyruktan ve çizdiği yoldan milim sapmıyorlar. Biz BOP’un yani; “Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Afrika Projesi’nin eşbaşkanlarından bir tanesiyiz, bu görevi yapıyoruz”, diyorlar da zinhar başka bir şey demiyorlar.
Yahu Suriye, Birleşmiş Milletler’e üye, onun tanıdığı özgür bir ülke. Birleşmiş Milletler Ana Sözleşmesi’ne göre hiç kimse böyle bir ülkenin iç işlerine müdahale edemez. Toprak bütünlüğüne zarar veremez. Ve onun egemenliğini tanımamazlık edemez.
ABD Emperyalist Çakalı zaten dünyanın baş haydut devletidir. Onun amigosu konumundaki Avrupa Emperyalist Haydutları da çakallıkta onunla yarış halindedirler. Bunlar insan soyunun en ağulu düşmanlarıdır.
Hukukun da, ahlâkın da, vicdanın da, her türden erdemin de en önde gelen katledicisidir bunlar. Emperyalist haydutça çıkarlarının dışında hiçbir şeyi görmez bunların gözleri. İblis’in bile aklına gelmeyecek binbir hile, yalan ve demagojiyle saldırırlar bunlar mazlum ülkelere ve oraları ölüm tarlalarına çevirirler.
O mazlum ülkelerin milyonlarca insanını katlederler acımaksızın. Liderlerinin bazısını astırırlar, bazısını linç ettirirler.
Ne acıdır ki insanlık da bunlardan hesap sorabilecek bilince ve örgütlülüğe sahip değildir şu an. İşte o sepeble de bunlar hiç utanıp arlanmadan dolaşırlar ülkelerde, meydanlarda, ekranlarda, kürsülerde. İnsanı insanlığından utandıran hayâsızca yalan ve demagojilerini geveleyip dururlar.
İşte bu emperyalist haydut sürüleri bu aşağılık işlerini, bu insanlık dışı işlerini yaparken yerel taşeronlar kullanırlar. Hani “Vekâlet Savaşçıları” denir ya bunlara da; işte öyle uşaklar kullanırlar. Karşılığında da bu uşakların kimisini iktidarlara getirirler, kimisine yeni devletçikler kuruverirler, kimisinin de küp doldurmasına yardımcı olurlar.
İşte bu yerel taşeronların en önde gelenleri ABD’nin Ortadoğu’daki savaş ve işgal yıllarının başlangıcı olan 1990’dan (Birinci Körfez Savaşı’ndan) bu yana Ortadoğu’da kimdir?
Aşağılık Suudi Krallığı’dır, Katar’dır, Birleşik Arap Emirlikleri’dir, Ürdün’dür ve ne yazık ki Türkiye’dir.
Tayyipgiller, Türk ve Türkiye dostu Muammer Kaddafi’nin katlinde suç ortaklığı etmişlerdir, emperyalist haydut efendilerine. Şehit Muammer Kaddafi’nin kanlarına bulanmıştır bunların elleri ve yüz bin masum Libya Halkının kanına bulanmıştır. Yarım milyon masum Müslüman Suriye Halkının kanına bulanmıştır. Ve Ortadoğu’da on milyonu aşkın Müslümanın kanına bulanmıştır bunların elleri.
Bunlar CIA-Pentagon İslamcıları oldukları için saf, masum Müslüman halkın da düşmanıdırlar. Tabiî Türkiye Halkının da düşmanıdır bunlar. Türkiye vatanının da düşmanıdır. Laik Cumhuriyet’in de düşmanıdır, Kuvayimilliye’nin de düşmanıdır bunlar.
Suriye BAAS İktidarının Suriye Arap Ordusu ne yapmaktadır?
Sınırları Birleşmiş Milletler yasalarıyla kabul edilmiş bulunan vatan topraklarını korumaya çalışmaktadır. Vatan topraklarını Ortaçağcı, insan kafası kesen, insan yakan ABD yetiştirmesi, insanlık düşmanı, cihatçı teröristlerden temizlemeye çalışmaktadır.
Tayyipgiller ne yapmaktadır ve neyi amaçlamaktadır?
Bu insan yakan ve baş kesen, insanlıktan çıkmış Ortaçağcıları korumaya, kollamaya ve onlara bir Ortaçağcı Din Devleti kuruvermeye çabalamaktadır.
Buna asla güçleri yetmemiştir ve yetmeyecektir de…
Kimdir bu Ortaçağcı gruplar, bir kez daha analım isterseniz:
“İdlib’i, 2015 Martında “Fetih Cephesi” adıyla bir araya gelen Ahraru’ş-Şam, Nusra Cephesi, Livau’l-Hak, Şam Tugayları, Cundü’l-Aksâ, Ceyşü’s-Sünne, Ecnadü’l-Şam ve Feylakü’ş-Şam örgütleri Beşşâr’ın çapulcularından almıştı.” (https://www.yenicaggazetesi.com.tr/idlib-nereye-varir-54845yy.htm)
Gördüğümüz gibi Yeniçağ’ın bu NATO Milliyetçisi, Amerikanofil yazarı Arslan Tekin bile, Tayyipgiller’in İdlib’de kimlerle kaynaşık olduğunu işte böyle açıkça yazıyor.
Bunların tamamı ABD’nin Pakistan’daki on binlerce medresede yetiştirip Afganistan’daki Sosyalist Muhammed Necibullah liderliğindeki iktidarın üzerine saldığı Taliban, El Kaide adlı grubun döküntülerinden derleşiktir.
Kuvayimilliye’nin zaferi üzerine kurulmuş Laik Cumhuriyet’in bugünlerde içine düşürüldüğü hazin durumu görebiliyor musunuz, arkadaşlar?
Türkiye işte bunların koruyuculuğunu yapmaktadır. Çünkü Tayyipgiller de ruhiyatça ve ideolojice bunlarla tencere kapak gibi uyum içindedir.
Hatırlanacaktır; Tayyipgiller taraftarları da Boğaziçi Köprüsü üzerinde 15 Temmuz’da komutanlarının emri üzerine oraya getirilmiş olan Mehmetçiklerin ve 20 yaşındaki Harp Okulu Öğrencilerinin başlarını kesmediler mi?
ABD Çakalı Suriye’ye ilk saldırısını başlattığı anda ne dedik biz?
Rusya, İran ve Çin, Suriye’ye sırtını dönmediği sürece oradaki BAAS İktidarını dünyada hiçbir güç yıkamaz.
Bu öngörümüz bugün kesinkes doğrulanmış durumda mıdır?
Evet, aynen öyledir.
Tayyip kurusıkı sallıyor, yaşattığı ağır yenilgilerin “hülooğğ”cularında ve halkımızda oluşturduğu infialin üzerini örtebilmek ve onu nötralize edebilmek için.
Şöyle diyor:
“Erdoğan, Şubat ayında rejimin gözlem noktalarının gerisine çekilmesini umut ettiklerini belirterek, “Rejim bunu yapmazsa Türkiye Cumhuriyeti bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacaktır” ifadelerini kullandı.” (https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/050220202)
Tayyip böyle sallar da kaset tutsağı, Saray’ın Arka Bahçeli’si durur mu?
O da gariban, kandırılmış gençlerinin gazını almak için katmerli sallıyor:
“Türk milleti gerekirse, başka da seçenek görülmezse, Şam’a girmeyi şimdiden planlamalıdır… Mehmetlerimizi şehit eden alçaklara ses çıkarmayıp Türk devletini suçlayanlar ortadadır… Esad devrilmelidir, zulüm şatoları yıkılmalıdır.” (https://www.gazeteduvar.com.tr/politika/2020/02/11/bahceli-gerekirse-sama-girilmeli/)
“Katil Esad defolup gidesiye kadar yüreğimiz soğumayacaktır. Yansın Suriye, yıkılsın İdlib, kahrolsun Esad…” (https://www.haber3.com/guncel/politika/bahceli-turkiye-sama-girmelidir-haberi-5080686)
Bu zavallı tutsak Arka Bahçeli’ye sormak lazım:
Şam’a yalnız mı gideceksin yoksa kaset partnerin de olacak mı yanında?
Bu acınası vatandaş, hatırlanacaktır, bir tarihlerde Abdullah Öcalan’ı idamdan kurtaran yasa değişikliğinin yani ölüm cezasını kaldıran değişikliğin mimarlarındandır.
Ama yine hatırlanacaktır ki daha sonrasında bu vatandaş, seçim meydanlarında kürsülerden; “İmralı canisini niye asmıyorsun? İp mi bulamıyorsun?”, diye sorarak, dinleyicilerin üzerine kement yapılmış urganlar atar. “Al, ip bulamıyorsan biz verelim”, der sonrasında da.
NATO uşaklığını Parti Programına varıncaya kadar geçiren faili meçhuller kraliçesi Meral Akşener Hanım bunlardan geri mi kalır?
O da aynı meczuplar kervanının ateşli katılımcılarındandır. Şöyle üfürür o da:
“Siz daha neyi bekliyorsunuz? Diplomasi seçeneği elbette kıyıda durmalı ama Mehmedim toprağa düşerken ve bunu bir devletin askeri yaparken lafı uzatmanın anlamı yok. Mikrofon delikanlılığını artık bırakın ve gereğini yapın.” (https://www.demokrat.tv/mobil/haber/3848/aksener-mikrofon-kabadayiligini-birakin-geregini-yapin.html)
Bu hanımefendiye söylemek lazım: Egemen bir devletin toprağında o dediğini yapmak Sakarya-Düzce civarlarında Kürt işadamlarını faili meçhule uğratmaya benzemez Meral Hanım!
Gerçi sen de bilirsin bunun böyle olduğunu da; ama Arka Bahçeli’nin üfürüğünün gerisine düşmemek için aynı makamda sallıyorsun. Çünkü kandırıp, tuzağa düşürüp safınıza çektiğiniz bilinçsiz, cahil, zavallı gençler ne yazık ki bu tür palavralara kanacak durumdadırlar…
Böyle işte bunlar…
Bunlardaki bu fabrika ayarlarına dönüşü görür görmez ABD Haydudu da hemen harekete geçti, biliyorsunuz, bunları esaslı bir şekilde sıkıca kucakta tutalım, diye. Yani Rusya’yla, Çin’le, İran’la bağlarını tümden koparıp kendi yörüngemize kesince yerleştirelim, diye.
ABD Başkanı Faşist Bunak Trump, hemen Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’i ekibiyle birlikte Ankara’ya gönderdi. Bu emperyalist leş yiyicilerden olan akbaba, havaalanına iner inmez; “Suriye’de Türkiye’ye desteğimiz tam anlamıyla sürecektir. Esad yönetimine karşı Türkiye’nin yanındayız”, açıklamasını yaptı.
Tabiî Emperyalist ABD Çakalı, yerel ortağı PKK-PYD-YPG güçleriyle birlikte Fırat’ın doğusundaki Suriye’nin petrol ve doğalgaz kaynaklarını elinin altına almış bulunmaktadır.
Tayyipgiller’se Suriye Ordusu’nu İdlib’de tutarak ABD ve PYD-YPG’nin Fırat’ın doğusunda elini rahatlatmakta, orayı iyice tahkim etmesine yardımcı olmaktadır. Yani özetçe; Tayyipgiller, Kaçak Saraylı Hafız’ın yıllar öncesinde defalarca belirttiği gibi BOP görevlerine sadakatle devam etmektedirler.
Tayyip’in ve Kaçak Saray’ın Arka Bahçeli’sinin bu üfürükten meydan okumalarını Suriye alayla karşılamıştır. Şöyle deniyor Suriye Dışişleri Bakanlığı açıklamasında:
“Türk rejiminin başının yaptığı içi boş açıklamalar ancak cahil olduğu kadar gerçeklikten kopuk bir kişiden gelebilir.” (https://www.istanbulgercegi.com/suriye-turk-rejiminin-basinin-yaptigi-ici-bos-aciklamalar-ancak-cahil-oldugu-kadar-gerceklikten-kopuk-bir-kisiden-gelebilir_213252.html)
Rusya’nın da bir açıklaması var, bilindiği gibi, arkadaşlar. O da Türkiye’yi Astana Mutabakatı’nda altına imza koyduğu sözleri tutmaya çağırmaktadır:
“Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, İdlib’de Esed rejimi ve Rus askerlerine yönelik her türlü saldırının sona ermesi ve Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik Rus-Türk mutabakatının uygulanması gerektiğini söyledi.
“Rusya’nın İdlib’deki durumdan endişe duyduğunu belirten Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “İdlib’deki gerilimi azaltma bölgesinde bulunan teröristlerin uzun süredir oldukça rahat hareket etmelerinden duyduğumuz endişeyi saklamadık. En önemlisi de, bu gruplar rahat davranmakla kalmıyor, Suriyelilere ve Rus tesislerine yönelik saldırılar ve saldırganlık eylemleri düzenliyor” dedi.
“Peskov, bu durumu düzeltme sorumluluğunun Türk tarafına ait olduğunu kaydederek “Bu hususa Soçi anlaşmalarında yer verildi. Biz, herhangi bir değerlendirme yapmıyoruz, imzalanan belgede yer alan metne dikkat çekiyoruz. Burada herhangi bir değerlendirmeye veya yoruma yer yok” diye konuştu.” (https://www.mepanews.com/rusya-idlibde-rejim-ve-rus-askerlerine-yonelik-saldirilar-sona-ermeli-33760h.htm)
Rusya’nın da dikkat çektiği gibi, Tayyipgiller Astana ve Soçi Antlaşmalarında verdikleri sözleri yerine getirmiyorlar. El Kaide, El Nusra döküntüsü cihatçı, Ortaçağcı grupları silahlardan arındırmıyorlar. Tam tersine; onlarla birlikte İdlib’de bir din devleti oluşturma uğraşı içine giriyorlar.
Bunlar gerçeklerden kopuk, meczupça hayallerin ötesinde hiçbir anlam taşımamaktadır.
Tayyip’in uzun yıllar danışmanlığını, dışişleri bakanlığını ve başbakanlığını yapan Davidson’un “Stratejik Derinlik” adlı bu türden deli saçması hayallerden oluşan kitabı da aynen bu içeriğe sahiptir. Tayyip Davidson’la siyasi birlikteliğine son vermiş ama görüldüğü gibi yollarını ayıramamıştır.
Onların hayalini gördükleri böyle bir dünya yoktur…
Sadece kendilerini kandırmaktadır onlar. Ama ne yazık ki olan vatan evlatlarına olmaktadır, Türkiye Halkına olmaktadır, Türkiye ekonomisine olmaktadır.
Aklı başında ve namuslu uzmanların yaptıkları araştırmalara göre Tayyipgiller’in akla ziyan bu Suriye politikalarının Türkiye ekonomisine verdiği zarar 200 milyar doları çoktan aşmıştır.
Ne diyelim, arkadaşlar…
Bunlara Allah akıl fikir versin, desek boşuna…
Bunlar iflah olmaz…
Hiç durup kendilerine sormazlar; yahu bizden başka dünyada bu Suriye bataklığına dalıp debelenen ve debelendikçe daha da derine batan bir başka devlet var mıdır, diye. Bizim kadar dünyada bir başka BOP heveskârı taşeron var mıdır, diye. Kafa gitmiş bunlarda…
Türkiye Halkı bunlardan kurtulmadıkça bunların verdikleri zararlar, yaptıkları kötülükler de son bulmayacaktır, arkadaşlar…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
13 Şubat 2020
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı