Ekim Devrimi bir başlangıçtı…

Ekim Devrimi bir başlangıçtı

Buz kırılmış yol açılmış

Mazlum Halklara insanlığın kurtuluş yolu gösterilmişti

Devrimler Kartalı Lenin, ne kadar güzel tanımlıyor Ekim Devrimi’ni:

“Biz başlangıcı yaptık. Ne kadar zamanda, ne zaman, hangi ulusun proleterleri bu eseri sonuna kadar vardırırlar, bunun önemi yok. Önemli olan, buzun kırılmış, yolun açılmış ve gösterilmiş olmasıdır.” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt: 6, s. 522, İnter Yayınları)

Bu ülkede, buzu kırmak, yolu açmak, 1917’de insanlığın önüne konulan muazzam eseri sonuna kadar vardırmak görevi omuzlarına tarihen yüklenmiş ve Bilimsel Sosyalizmin 20. Yüzyıldaki en büyük geliştiricisinden biri olan Hikmet Kıvılcımlı’nın öğrencileri olarak, tüm devrimci heyecanımızla, devrimci coşkumuzla, devrimci inancımızla, Ekim Devrimi’nin 100’üncü yılını kutluyoruz

Vladimir Mayakovski, Ekim Devrimi’nin ikinci yıldönümüne adamış bu şiirini:

 

Damla damla da olsa

bırakın

kızıl korunuz, sarsın dünyayı

ve

işçilerin büyük eylemine

şu ‘devrim’ dediklerine

kıvılcım olsun.

Kapıyı çalan

       yok mu kutlamak için?

Korkudan

ilahiler

duymaya mı başladılar?

       Yok onlara ihtiyacımız.

       Biz

       -bundan hiç kuşkum yok!-

       100. yıldönümünü

kutlayacağız! (N. Krupskaya, Lenin’den Anılar,  s. 494)

 

100 yıl önce kızıl kor önce dünyanın altıda birini sardı. İkinci Emperyalist Paylaşımından sonra kızıl kor dünyanın üçte birini sardı.

2017 yılı dünyasında, Kahraman Gerilla Che’nin deyimiyle insan soyunun en büyük düşmanları AB-D Emperyalistlerinin dizginsiz ve pervasızca dünya halklarına kan kusturdukları bir dönemde, Ekim Devrimi ve önderi Lenin Usta, halklara yol göstermeye, değerinden hiçbir şey kaybetmeyen bir altın gibi parlamaya devam ediyor.

100’üncü yılında Ekim Devrimi, AB-D Emperyalistlerinin kararttığı dünyamızda, insanlığı aydınlığa kavuşturacak ve ısıtacak, ama aynı zamanda insanlık düşmanlarını yakıp kavuracak bir güneş olarak, Dünya Halklarının önünde bir umut olarak duruyor.

Hiç kuşku yok ki, insanlığın görmüş olduğu bu en büyük sosyal devrim yeniden kızıl kor olup dünyayı saracak.

Çünkü; “Bu büyük gün bir o kadar geride kaldıkça, Rusya’daki proleter devrimin önemi bir o kadar berraklaşıyor, biz de bir bütün olarak çalışmamızın pratik deneyimlerinin anlamını bir o kadar derinden idrak ediyoruz.” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt: 6, s. 516, İnter Yayınları)

Ne diyor Fransız Şair Pierre Jean De Beranger:

 

Yolun düşerse kıyıya bir gün,

ve maviliklerini enginin seyre dalarsan,

dalgalara göğüs germiş olanları hatırla.

selamla, yüreğin sevgi dolu.

çünkü onlar fırtınayla çarpıştılar

eşit olmayan savaşta

ve dipsizliğinde enginin yitip gitmeden,

sana liman gösterdiler uzakta…

 

Mark-Engels Ustalar ilk önce gösterdiler o limanı insanlığa. O limanda kavuşacaktı halklar özgürlüğe, eşitliğe ve insanın insanı ezmeyeceği, sömürmeyeceği bir düzene. Lenin Usta önderliğinde gerçekleştirilen Ekim Devrimiyle, Bilimsel Sosyalizmin kurucuları tarafından gösterilen o limana ulaştırıldı halklar. Artık umut elle tutulur, gözle görülür olmuştu insanlık için. Capcanlı bir şekilde insanlığın önünde duruyordu. Mazlum Halklar, Sovyet Halklarının demir attığı limana ulaşmak için başladılar mücadeleye. Ulaşanlar oldu, yaklaşanlar oldu, kenarından, kıyısından geçenler oldu. Ama Halkların, Gerçek Devrimcilerin mücadelesine, isyanına hep yol gösteren oldu Lenin Usta ve Ekim Devrimi.

İşte o yüzden yüzyıllar geçse de, gerçek insancıl düzenin en büyük örneği Ekim Devrimi unutulamaz.

Eşit olmayan savaşta gerici azgın dalgalara göğüs germiş olanlar unutulamaz.

Fırtınayla çarpışarak halkların umudunu yaşama geçirenler unutulamaz.

Çünkü insanlık izin vermez, insanlığın kurtuluş mücadelesinin en şanlı bölümü olan Ekim Devrimi’nin unutulmasına.

Lenin Usta’nın dediği gibi:

“6-7 Kasım Devrimi, Sosyal Devrimler çağını açmıştır. İşçi Hareketi, barış ve sosyalizm adına başarıya ulaşacak ve alınyazısını çizip bitirecektir.”

İnsana yaraşır bir düzendir Sosyalizm ve eninde sonunda tüm dünya Fidel Yoldaş’ın dediği gibi “tek bir sosyalist aile olacak.”tır.

“Nazım Moskova’da iken, Finlandiya’ya gidip gelmiş arkadaşlarından bir efsane gibi anlattıkları şu hikâyeyi duymuştu. 1917 senesinde Lenin Helsinki’de başka bir isim altında gizleniyormuş. Günün birinde sokaktan geçen bir arabanın neredeyse bir kız çocuğunu ezeceğini görmüş. İlyiç kaldırıma fırlayarak çocuğu tekerleklerin altından kapıp kurtarmış. Etraftan kalabalık toplanmış. Polis çocuğu kurtaranı şahitlerle birlikte karakola götürmeye kalkışmış. Ramak kalmış ele geçmesine. Arkadaşlarından biri ona şöyle sitem etmiş: ‘Bu risklere girmenin manası ne? Kız çocuğu ölse ihtilâle bir zarar gelmezdi, hâlbuki bir önderin ölmesi davaya büyük zararlar verir.’

“-Yani sizce, bir parti lideri kendi kendine karşı olan saygısını kaybetse, ihtilâle bir halel gelmeyecek mi? diye haykırmış Lenin.” (Rady Fısh, Nazım’ın Çilesi, s. 62)

Mücadelelerinin merkezine insan sevgisini koydukları için unutulmuyorlar, hâlâ yaşamaya devam ediyorlar Lenin ve Ekim Devrimi. Ve insanlık işte böyle hikâyelerle anıyor, Ekim Devrimi’nin önderi Lenin Usta’yı.

İnsan sevgisi o kadar yoğun ki Lenin ve önderlik ettiği kitlelerde, yumuşak kalpliliği mücadelede çekinilecek bir zaaf olarak görüyorlar:

“(…) İlyiç, düşmanlara karşı mücadele söz konusu olduğunda, deyim yerindeyse, ‘dizginleri sıkı tutmaya’ özen gösteriyordu; kendisinin ve kitlelerin yumuşak kalpliliğinden çekiniyordu.” (N. Krupskaya, Lenin’den Anılar,  s. 370)

Böyle bir önder, böyle bir devrim nasıl yaşamaz halkın gönlünde ve mücadelesinde!

Devrim, Lenin Usta için sanattı. Devrime giden yolda “ayaklanmaya bir sanat olarak yaklaşmadıkça, Marksizme, devrime” sadık kalınamayacağını ve Devrim Sanatının inceliklerini öğütlüyordu 100 yıl öncesinden bugünün Devrimcilerine:

“Başarılı olması için ayaklanma bir komploya değil, bir partiye değil, en ileri sınıfa dayanmalıdır. Bu birincisi. Ayaklanma halkın devrimci atılımına dayanmalıdır. Bu ikincisi. Ayaklanma, gelişmekte olan devrimin tarihinde, halkın öncüsünün aktivitesinin en yüksek, düşman saflarda ve devrimin zayıf, yarım gönüllü, kararsız dostlarının saflarında yalpalamaların en fazla olduğu bir dönüm noktasına dayanmalıdır. Bu üçüncüsü.” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt: 6, s. 226-227, İnter Yayınları)

Lenin Usta Küçükburjuva Devrimcilerine, yüz yıl öncesinden gösteriyor Devrimin nasıl gerçekleştirileceğini:

“Marks’a göre bu sanatın en önemli kuralları şunlardır:

“Ayaklanmayla asla oyun oynama, ama ona bir kez başladın mı, sonuna dek gitmek zorunda olduğunu bil.

“Tayin edici yerde ve tayin edici anda büyük bir güç üstünlü­ğü yoğunlaştırılmalı, çünkü aksi halde, daha iyi yetişmiş ve örgütlenmiş olan düşman, isyancıları yok edecektir.

“Ayaklanma başlar başlamaz, en büyük kararlılıkla hareket etmek ve her koşulda ve mutlaka saldırıya geçmek gerekir. ‘Savun­ma, silahlı ayaklanmanın ölümüdür.’

“Düşman gafil avlanmaya çalışılmalı ve birliklerinin dağınık olduğu an kollanmalı.

“Her gün (eğer söz konusu olan bir kentse, her saat diyebiliriz) küçük de olsa başarılar sağlanmalı, ve böylece ne pahasına olursa ol­sun ‘moral üstünlük’ elde tutulmalı.” (N. Krupskaya, Lenin’den Anılar,  s. 357)

İşte Ekim Devrimi’yle buz, Devrim için yaşamsal değerdeki bu ilkeler Lenin Usta tarafından yaşama geçirildiği için kırıldı, yol açıldı ve insanlığa gösterildi.

O kadar ders var ki Lenin Usta’dan ve Ekim Devrimi’nden alınacak. Onu da ancak Marksizm-Leninizm’i etüt edenler algılayabilir, Lenin Usta’nın vasiyeti doğrultusunda bilimi kendi ülke orijinalitesine uyarlamış bir ustanın öğrencileri algılayabilir, bu bilime gerçekten inanlar, onu yaşam kılavuzu yapanlar algılayabilir.

Lenin Usta yine gösteriyor, Ortaçağcı Gericiliğin simgesi Türbana kılık kıyafet özgürlüğü adı altında destek veren, Ortaçağcılardan Antiemperyalistlik bekleyen Sevr’ci Soytarılara:

“Rusya’da devrimin dolaysız ve en yakın görevi burjuva-demokratik görevdi: Ortaçağ kalıntılarını ortadan kaldırmak, onu son taşına kadar yok etmek, Rusya’yı bu barbarlıktan, bu yüzkarasından, ülkemizdeki her kültür ve ilerlemenin bu en büyük frenleyicisinden temizlemekti.”

“Ve biz; halkın geniş kitlesine etkisi açısından bu temizliği,125 yıl önceki Büyük Fransız Devrimi’nden daha kararlı, hızlı, akıllıca, başarılı bir şekilde, çok daha derinlemesine gerçekleştirdiğimizden dolayı haklı bir gurur duyabiliriz.” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt: 6, s. 516, İnter Yayınları)

Lenin Usta, Türkiye’yi ve HKP’yi anlatıyor sanki. Ve bugün bu ülkede Ortaçağcı gericiliğe karşı en aktif, militan mücadeleyi yürüten tek parti olarak haklı bir gurur duymak onurunu taşıyoruz. Biz temizleyeceğiz bu molozdan bu ülkeyi, Halkın İktidarını kurduğumuzda.

Lenin Usta HKP’yi anlatmaya devam ediyor:

“Düşmanlarımız bize boş yere ‘kaya gibi sağlam insanlar’, ‘kemik gibi sert politika’nın savunucuları demiyorlar. Fakat Devrimde gerekli olan başka bir sanatı da, hiç değilse belirli bir ölçüye kadar olsun öğrendik: esneklik, taktiğimizi hızla ve aniden değiştirebilmek, değişen nesnel koşulları göz önünde bulundurmak, eğer daha önceden tuttuğumuz yolun içinde bulunduğumuz zaman dilimi içinde amaca uygun olmadığı, imkânsız olduğu ortaya çıkmışsa, hedefimize varacak değişik bir yol seçmek.” (agy., s. 523)

Bundan daha güzel anlatılamaz, Ekim Devrimi’ni ve önderini örnek alan, bilimi kendi ülkesinin koşullarına uyarlayan Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı’nın ideoloji ve pratiğini sahiplenen ve günün koşullarına uyarlayan Halkın Kurtuluş Partisi.

Lenin; “(…) devrimin içinde bulunduğu durum kritiktir. Devrimi, başka kimsenin değil, yalnızca sizlerin kurtarabileceğini unutmayız…” diyor.

İşte bu ülkede yeni bir Sovyetler, yeni bir Ekim Devrimi havası yaratmakla kendimizi görevli kılmışız. Yaratacağımız bu dalgayla yeniden tüm insanlık Devrim Şarkılarıyla canlanacak. Buna inancımız tam.

“İnançsızları, bocalayanları, kuşku duyanları, burjuvazinin korkuttuklarını, ya da dolaylı dolaysız suç ortaklarının çığlıkları önünde hemen teslim oluverenleri bırakalım utançlarıyla baş başa kalsınlar.” (John Reed, Dünyayı Sarsan On Gün, s. 299)

Ant olsun ki; “Ne pahasına olursa olsun, geçiş dönemi acıları, ızdırap, açlık ve yıkıntı ne denli büyük olursa olsun, cesaretimizi kırdırmayacağız ve eserimizi zaferle taçlandıracağız”. (Lenin, Seçme Eserler, Cilt: 6, s. 525, İnter Yayınları)

Ve Rus Halkının ruhunu yansıtan marşla selamlayalım Lenin Usta’yı, Ekim Devrimi’nde düşen devrimcileri, insanlığın kurtuluş mücadelesinde düşen bütün devrimcileri:

 

Halkınıza adadığınız kutsal aşkın kurbanı olarak

Bu korkunç kavgada birer birer öldünüz.

O’nun için, hayatı, onuru, bağımsızlığı için

Her şeyinizi verdiniz.

Taş yürekli cellâtlarca mahkûm edilerek

Soğuk zindanlarda çile çektiniz.

Zincirler ayağınızda öğrendiniz sürgünün ne olduğunu,

Güle güle kardeş, soylu bir yol izlediysen…

Halkın uyanacağı zaman gelecek

Büyük, güçlü ve bağımsız,

Güle güle kardeş, sana güle güle…

 

06 Kasım 2017

 

Halkın Kurtuluş Partisi

Genel Merkezi

Print Friendly, PDF & Email