Efendilerinin biçtiği kullanım süresini dolduranlar

Aslında sen de çok iyi biliyorsun ki Kaçak Saraylı Hafız; 23 Haziran’da hezimete uğrayarak tepetaklak düşen sensin. Tabiî sonra da senin oynattığın avanen…

17 yıldan bu yana günler, geceler boyu, hiç ara vermeksizin ekranlardan, meydanlardan, kürsülerden yaptığın kin ve nefret dolu bağırtılardan, kin ve nefret fışkıran o surattan, o gözlerden, o cümlelerden artık gına geldi insanlarımıza.

Sonuçta milletimizi karpuz gibi ortasından ikiye bölüp birbirine hasımlaştıran o bağırtıların rantını devşirdin, devranını sürdün bugüne kadar. Tüm sülaleni ve avaneni dolar milyarderleri yaptın. Eşini dostunu, yakınlarını yerleştirdin devletin en tepe noktalarına.

Başta FETÖ gelmek üzere, tüm Ortaçağcı, insanlık düşmanı, ahlâk ve namus yoksunu Adnan Hoca’cılar gibi, Kırklari Dergâhı Şeyhleri gibi, Ensar’cılar gibi, Cübbelisinden Cübbesizine tüm Ortaçağcı tarikat ve cemaatleri doldurdun devlete.

Ve hatta FETÖ’yle yarı yarıya paylaştın devleti, tüm kurum ve birimleriyle. Ordudan Polisine, MİT’inden Eğitimine, TRT’sinden medyasına varıncaya kadar…

Anayasayı da, TCK’yi de aldın ayaklarının altına. Tıpkı “her türden milliyetçiliği” aldığın gibi…

Çıkar amaçlı, Ortaçağcı, despotik bir din devleti oluşturdun…

Dinin ahlâkla, vicdanla, insanlıkla olan içten bağını kesip koparıp aldın ve yok ettin. Hz. Muhammed ve Kur’an Dinini içini boşaltarak Tapınak Dinine çevirdin, Muaviye ve Yezid’in Dinine çevirdin, CIA-Pentagon Dinine çevirdin. İnsanlarımızın temiz din duygularını zalim bir bezirgân gibi alıp satarak sömürebilmek için durup dinlenmeden “din” dedin, “Allah” dedin, “Kitap” dedin. Maksat, Kur’an’ın deyişiyle saf, bilinçsiz insanlarımızı “Allah’la Aldatmak”tı.

Becerdin de bu işi yıllar boyu. Onların zihinlerini karanlık tarikat şeyhleri gibi fesada uğratarak iradelerini yok ettin. Onları, toplumu, dünyayı, hayatın gerçeklerini görüp algılayamaz, kavrayamaz, düşünüp yorumlayamaz hale getirdin. Hayaller âleminde yaşayan meczuplara döndürdün zavallı, bilinçsiz insanlarımızı.

Ama bu arada iki şeye de hiç ara vermeden devam ettin:

Bir; ABD-AB Emperyalist Haydutlarına hizmetkârlığa, taşeronluğa, yani kendi deyişinle “BOP Eşbaşkanlığı”na.

İkincisi de başta ailen gelmek üzere tüm avanenin kamu mallarını hayâsızca yağmalayıp aşırarak küp doldurmaya.

O hale geldiniz ki Karun’un, Firavun’un hazineleri bile, sizin kamu mallarından aşırıp biriktirdiğiniz hazinenin yanında ancak çerez parası mesabesinde kalabilir.

Hâlâ da gözünüz doymuyor be Hafız. 1165 odalı Kaçak Saray kesmiyor seni. İstanbul’daki sarayları kullanıyorsun, Vahdettin Köşkü’nü kullanıyorsun, Okluk Koyu’nda on binlerce ağacı katlederek yazlık saray yaptırıyorsun, Malazgirt’te saraylar yaptırmaya kalkıyorsun. Velhasıl; günler boyu susuz kalmış çöl yolcularının bir vahaya ulaşınca suya kanamamaları gibi bir türlü saraya kanamıyorsun. Uçaklara da öyle, lüks zırhlı arabalara da öyle.

Önüne Şeytan düşmüş be Hafız…

Yapmadığın kötülük kalmadı vatana millete. Ve Ortadoğu’nun kardeş, Müslüman Halklarına, ülkelerine.

Bu arada 18 Adamızı ve 1 Kayalığımızı ellerinle peşkeş çektin Yunanistan’a, ey vatan satıcı hain! Avrupa Birliği’nden müzakere takvimi alabilmek için bilerek ve isteyerek yaptın bu ihaneti.

Şehit Muammer Kaddafi’nin, ABD-AB Emperyalist Çakallarınca katledilmesinde onlara suç ortaklığı ettin. Ellerin o şehidin ve 70 bin Libyalı Müslüman şehidin kanına bulandı. Suriye’de yarım milyon Müslümanın kanına bulandı. Irak’ta milyonlarca Müslümanın kanına bulandı.

Efendin ABD Emperyalist Çakalı’nın ve AB Çakallarının, sen ve avanenin Ortadoğu’daki Suudiler gibi, Katar, Kuveyt gibi hainlerin ellerindeki kanı okyanusların bütün suları yıkayıp temizlemeye yetmez.

Ne diyor namuslu ilahiyatçımız yaşar Nuri Öztürk?

“2002’den bu yana sürdürmüş olduğu iktidarlarının tamamı gulül suçlarıyla dolu bu AKP’giller’in Müslüman sıfatıyla namazları kılınamaz. Bunların gittikleri camilerde namaz olmaz.”

İşte busunuz siz!

İşte tepeden tırnağa binbir suça batmış bu hallerinizi, masum, cahil, bilinçsiz insanlarımız çok yavaş bir biçimde de olsa, görmeye, sezmeye, anlamaya başladı artık.

İşte çöküşünüzün ve bayır aşağı hızla yuvarlanarak gidişinizin en önde gelen iki sebebinden biri budur.

Bir diğeri de; ABD ve AB Emperyalist Çakallarının artık sana biçtikleri miyadın dolmuş olmasıdır. Sen onların yüklediği görevi yerine getirdin. Laik Cumhuriyet’i yıktın. Anayasayı ve kanunları darmaduman ettin, Orduyu, Yargıyı, Eğitimi mahv-ı perişan ettin. Ve yukarıda da belirttiğimiz gibi, insanlarımızı din ve mezhep temelinde ortadan bölerek birbirine hasımlaştırdın.

Ne kadar kamu kuruluşu varsa, ne kadar Kuvayimilliye yadigârı KİT varsa, hepsini, aldığın yağlı komisyonlar karşılığında yerli-yabancı Parababalarına yok fiyatına yeyim ettirdin.

Ülkeyi, halkımızı kuru soğana, fasülye, mercimek nohuta ve hatta samana muhtaç ettin. Tarım diye bir şey bırakmadın memlekette be!

Eğitimi çökerttin, sanayiyi çökerttin, işsizlik aldı başını gitti. Ülke pahalılık cehennemine döndü. Yaz ortasında domates 5 Lira. Kuru soğan 5 Lira. Yeşil biber 7-8 Lira. Çünkü zam üstüne zam yaptın mazota, tohuma, gübreye, tarım ilacına. Çiftçimiz maliyetini bile karşılayamaz oldu ürettiği ürünün. Üretimden vazgeçti. Köyler boşaldı, köy gençleri işsizler ordusu biçiminde şehirlerin varoşlarına doldu…

Tüm bunlara ilaveten, 5 buçuk milyon Suriyeliyi ülkemize doldurarak, başta sınır kentlerimiz gelmek üzere önemli şehirlerimizin nüfus yapısını değiştirdin. O vatan millet duygusundan yoksun, önemli bir bölümünü lümpenlerin oluşturduğu Suriyeli göçmenleri, halkımızın alınterinden gasp ettiğin paralarla beslemektesin 2011’den bu yana.

Diyorsun ki “40 milyar dolar harcadık Suriyeli göçmenler için.”

Yalan! Bunun iki mislini harcadın. Halkımızı aç, yoksul, işsiz bıraktın, bu kaçkınları besledin. Derdin neydi de girdin bu işe! ABD’li efendilerin emir verdi, değil mi?

Washington’daki İblislerin bir buyruğu üzerine, “Kardeşim Esad” bir anda oluverdi “Zalim Esed”. Bu ne hainlik yahu…

Suriye cehenneminin yaratıcısı kim?

ABD ve AB Emperyalist Haydutları.

Peki, o cehennemin ateşi kimi yakıyor?

Suriye Halkını ve bizi. O vatansız kaçkınları niye emperyalist çakalların ülkelerine göndermiyorsun, Türkiye’de tutuyorsun? Halkımızın başına bela ediyorsun? Zaten onlar da Avrupa’ya gitmek istiyor öncelikle.

ABD’li ve AB’li efendilerimi kızdırmayayım, onlara hizmette kusur etmeyeyim diye, değil mi?

Özetçe, Hafız; ABD ve AB Çakalı, “Sen görevini yaptın, senin miyadın doldu” diyor artık. İşte öngöremediğin bu oldu. ABD’nin ve AB’nin tüm hain hizmetkârlarının, üzerinde yazılı bir son kullanım tarihleri olur. Sen kendini bu kuraldan muaf saydın, değil mi?

Öyle oldu. Çünkü ne Tarih bilgin vardı, ne sosyal bilgin, bilincin…

“Ben saltanatımı bir kurdum mu Emeviler Saltanatı gibi sürer gider…”, dedin. O dünya bitti. Tarih oldu o günler, o çağlar. Saltanatlar devri geçti, Hafız…

Ve işte geçen Pazarki hezimetinin ikinci temel sebebi de budur. Yani devşiricin, yapımcın, efendin ABD Emperyalistlerinin ve onların müttefiki AB Emperyalistlerinin, ardından çekilmeleridir.

Senin yerine kullanacakları hizmetkâr mı yok Türkiye’de?

Sürüyle…

Ne yazık ki 6 bin yıldır Firavun’ların, Nemrut’ların, Şah’ların, Sultan’ların cirit attığı ve zehirleyip çürüttüğü bu topraklarda ruhlarını ve insanlıklarını satmaya hazır binlerce insan hazır ve nazırdır…

Velhasıl, Hafız; suçu kimsede arama. Ya da neden hezimete uğradık diye kimseyi suçlama. Bu işin kanunu budur. Her hainin, her ABD işbirlikçisi piyonun bir ömrü vardır, bir kullanım süresi vardır. O da biter…

Hikâyenin özeti bu, Hafız…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

27 Haziran 2019

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email