Dün Teğmen Kubilay’ı Menemen’de katleden Derviş Mehmet neyse, bugün Korgeneral Vural Avar’ı Sincan Zindanında infaz eden FETÖ ve Tayyipgiller de aynen odur…

92 yıl önce Teğmen Kubilay’ın katli, tam da 92 yıl sonra Sincan Zindanında Kubilay’la aynı ruhiyatı ve değerleri taşıyan Vural Avar Paşa’nın katli…

Cellatlar da bire bir aynıdır…

Derviş Mehmet ve meczuplaştırılmış müritlerinin ruhiyatı ve ideolojisi neyse; FETÖ-Tayyipgiller İttifakını oluşturan Amerikan yapımı Ortaçağcıların ruhiyatı ve ideolojisi de bire bir odur.

Aslında Tayyipgiller’in FETÖ’yle de Ortaçağcı diğer Din Derebeylikleri olan tarikat ve cemaatlerle olduğu gibi ittifakları ve izledikleri hainane yolda yürüyüşleri hiç değişmeden aynen sürüp gitmektedir.

Yani Tayyipgiller’le FETÖ, aslında ortak hedefleri konusunda hiç ayrılığa düşmemişlerdir. Onların görünüşteki ayrılığı sadece el birliğiyle yıktıkları Laik Cumhuriyet’in ganimetini paylaşma konusunda olmuştur. Bunun en açık ve kesin kanıtlarından biri de Vural Avar Paşa’yı yine el ele, omuz omuza bir duruş sergileyerek infaz etmeleridir.

Bakın, arkadaşlar; Vural Avar Paşa’yı ve diğer 28 Şubat’çı Paşalarımızı yargılayıp ağırlaştırılmış müebbete mahkûm eden savcı ve yargıçların tamamı FETÖ’cüdür. Bunların bir bölümü şu anda FETÖ’cülükten içeride yatmaktadır, geri kalanları da meslekten ihraç edilmiştir. Yani bu hukukçu cübbesi ardına gizlenen Ortaçağcı, ABD devşirmesi hainlerin hiçbiri şu an Yargıda görev yapamamaktadır.

Peki, bunların verdiği mahkûmiyet kararını Üst Yargı aşamalarında yani saf Tayyipgiller sözde hukukçularından oluşan İstinafta, Yargıtayda ve Anayasa Mahkemesinde onayan Tayyipçi Hafızlar ne yapmıştır?

FETÖ’cü Hafızların yaptığının bire bir aynısını…

Yani sürecin yarısını FETÖ’cüler götürmüş, diğer yarısını da Tayyipçiler…

Konuya ilişkin Emekli Amiral Aydan Erol’un avukatı şu açıklamayı yapmıştı aşağı yukarı bir buçuk ay önce:

***

FETÖ’den tutuklu Eski Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili tarafından iddianamesi yazılan ve hukuksuz içeriği çeşitli uzmanlarca değerlendirilen 28 Şubat Davası kararlarının infazı, yaşları 74-90 arasında değişen askerler için yaşamsal tehdit aşamasına geldi.

Tutukluluğu sırasında kanseri nükseden Aydan Erol’un tedavisinin hastane şartlarında sonuç vermemesi üzerine yapılan başvuru sonucu infaz erteleme kararı verildi. Kararı gazetemize değerlendiren Erol’un avukatı Fethi Öztürk, “Öncelikle zor bir durum. Ağız içi kanseri olduğundan ötürü Aydan Paşa’nın özel beslenmesi gerekiyor, bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesi ve ortamın hijyenik olması da önemli. Tutukluluk öncesi sıfırlanan kanserinin yeniden nüksetmesi ihtimali nedeniyle tutukluluk öncesi yaptığımız başvuru dikkate alınmadı. Korktuğumuz oldu. Sonrasında da hapishane koşullarında devam eden tedavi süreci sonuç vermedi” dedi.

‘BELGELER DİKKATE ALINMADI’

Davanın siyasi yanına dikkat çeken Öztürk, “İnfaz erteleme kararı üçer aylık periyotlarla yeniden gözden geçirilen bir süreç. Müvekkilimin sağlık durumu iyileşirse yeniden hapse girecek. Bu hukuksuz süreçle ilgili her türlü başvurumuzu yapıyoruz. Hukuksuz kâğıt parçalarının belge sayılarak hazırlanan iddianamenin sonucunda verilen kararı temyize götürdük. 3 bin 833 sayfalık gerekçeli karar bulunan yaklaşık 200 bin sayfalık iddianameyi ve dava dosyasını Yargıtay 16. yeni adıyla Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 79 günde okudu. Bu kadar kapsamlı bir dosyanın sayfalarını tek tek çevirseniz bile bu kadar kısa sürede karar veremezsiniz” diyerek karara tepki gösterdi.

Eğitim için tankların Sincan’da ilgili bölgeden geçmesinin siyasi bir yönü olmadığına ilişkin belgeler dikkate alınmadığının ve Mahkeme ile Cumhuriyet Başsavcılığının da bu durumu görmezden geldiğinin altını çizen Öztürk, “Eylül 2021’de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptığımız, yargılanmanın yenilenmesi ve karar düzeltme talebimiz kabul edilmedi” ifadeleri kullandı. Öztürk, Aydın Erol ile ilgili son gelişmeden sonra önceki gün AYM’ye yeniden bir başvuru yaptıklarını söyleyerek dosyanın bir an önce incelenmesi çağrısında bulundu.[1]

***

Görüldüğü gibi, bu dürüst avukat arkadaş da FETÖ’yle Tayyipgiller’in hâlâ iç içe bulunduklarını ve Türkiye’yi Ortaçağ’ın karanlıklarına doğru sürüklemeye devam ettiklerini söylüyor.

Ne demişti Tayyip yıllar önce, 15 Temmuz’un hemen sonrasında, FETÖ’yle kendilerinin işbirliklerini gerekçelendirirken, arkadaşlar?

“(…) Allah dedikleri için müsamaha gösterdik. Ortak bir yanımız var dedik. Ama aynı menzile giden farklı yollardan bir yapı gördüğümüz yapının sinsi emellerin örtüsü olduğunu uzun süre göremedik.”[2]

Ne diyor açıkça?

“Ortak bir yanımız var”, “Aynı menzile giden farklı yollardan bir yapı.”

İşte bu ortaklık ve “menzil” kardeşliği, hiç bozulmadı FETÖ’yle Tayyipgiller arasında.

28 Şubat Kararlarını alan namuslu, vatansever, Kuvayimilliyeci, Mustafa Kemal ve İnönü Gelenekli, Laik Cumhuriyet Savunucusu Askerlerimize ve Aydınlarımıza neden düşmandır Tayyipgiller, FETÖ ve bilumum “tarikat ve cemaat” adlı tekke ve zaviyeler?

28 Şubatçılar; 1924-1925 ve 1934’e kadar devam eden sonraki tarihli Devrim Yasalarını, Değiştirilmesi Teklif Dahi Edilemeyen Anayasanın Başlangıç İlkelerini, Anayasanın 174’üncü maddesinde zikredilen hususları ve onlardan kaynaklanan, Laik Cumhuriyet’i savunan yasa maddeleri uygulansın, diyorlar. Anayasa ve kanunlar dışı, Ortaçağ’ın karanlıklarına doğru Türkiye’yi sürüklemek isteyenlerin önü kesilsin, istiyorlar. Yani özetçe; Anayasa ve yasalarda bulunan Laik Cumhuriyet’i savunmakla ilgili maddeler uygulansın, istiyorlar. Türkiye, Laik bir Kanun Devleti olsun istiyorlar.

Peki, FETÖ, Tayyipgiller ve şu an pıtrak gibi Türkiye’nin dört bir yanını sarmış olan “cemaat ve tarikat” adlı Ortaçağ’ın Din Derebeylikleri ne istiyorlar?

Laik Cumhuriyet’i yıkmak, onun yerine Ortaçağcı, Faşist bir Din Devleti kurmak…

İşte bu sebeple de 28 Şubatçı Askerlerimizi, bu Ortaçağcı gidişin önüne set çekmek istedikleri için İblisçe suçlarla, bahanelerle kriminalize edip en ağır cezaya çarptırmış oldular, FETÖ ve Tayyipgiller Yargıları.

Kaderin şu İblisçe oyununa bir bakar mısınız, arkadaşlar?

Anayasa ve ondan kaynaklanan Laik Cumhuriyet’i savunan kanun maddeleri uygulansın, diyen askerlerimiz suçlu oluyor; her türlü kanunsuzluğu yapmayı kendilerinde hak gören bu karanlıklar dünyasının baronları suçsuz sayılmakla kalmıyorlar, üstelik biri Pensilvanya’da çiftlikte, diğeri başta Atatürk Orman Çiftliği arazisine kondurdukları Kaçak Saray olmak üzere yığınla sarayda devran sürüyor. Ve açlıktan kırılmakta olan ve hayatta kalma mücadelesi veren, alınteriyle geçinmeye çalışan insanlarımızla alay edercesine bu saraylarda manda yoğurdu, kestane balı, Medine hurması muhabbeti yapıyor Tayyip. “Her akşam yatmadan önce bunları yerim, şifadır”, diyor.

Evet, arkadaşlar; işte bu ABD devşirmesi vatan satıcılar, bu Ortaçağ’ın karanlıklar dünyasının zebanileri, 80’li yaşlarındaki yurtsever, Mustafa Kemal’ci, Kuvayimilliyeci Askerlerimize ahir ömürlerinde Firavunların, Nemrutların bile yapmaya tenezzül etmeyecekleri zulümleri uyguluyorlar.

Ama bunlar böyledir işte. 1993’te Sivas Madımak’ta 34 aydınımızı hayvani naralar atarak, haykırışlar yaparak katletmedi mi bunlar?..

Yine 1978’de Kahramanmaraş’ta, şu an Tayyipgiller’le ittifak halinde olan Kaçak Saray’ın Arka Bahçeli’sinin başkanlığını yaptığı, CIA yönetimindeki Süper NATO’nun-Kontrgerilla’nın siyasi parti görünümündeki paramiliter bir yapılanmasına mensup MHP’li faşist cellatlar 111 masum canımızı, kadın, çocuk, genç, ihtiyar demeden canavarca hislerle ve naralar eşliğinde katletmediler mi?

Arkadaşlar, hep söyleyegeldiğimiz gibi, bu Ortaçağcı ve Süper NATO’cu-Kontrgerilla’cı canavarlarda-cellatlarda-katiller güruhunda vicdan, merhamet, acıma ve insanlık aramayacaksınız. Bulamazsınız. Bunlarda vicdan ya hiç oluşmamıştır ya da az buçuk oluşmuşsa bile sonradan silinip yok edilmiştir.

Ve sonuç olarak bunların her biri potansiyel birer cellattır, canavardır, arkadaşlar. Tıpkı IŞİD’ci, El Kaideci, El Nusracı, Talibancı Ortaçağcı cellatlar gibi… Zerrece bir fark bulamazsınız aralarında. Zaten yıllar önce (2014’te) Tayyip’in o zamanki Dışişleri Bakanı Davidson Ahmet Hafız ne demişti IŞİD için?

“IŞİD radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir ama katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu.”[3]

Tayyip ne demişti, bir buçuk yıl önce-2021 Temmuz’unda, bugün Afganistan’ı cehennem ortamında tutan Taliban için?

“Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum.”[4]

Türkiye’nin değil ama Tayyipgiller’in Taliban inancıyla ters bir yanı yok. Bu tespit yüzde yüz doğrudur.

Ne yapıyor Taliban bugün?

Muhaliflerinin kollarını arkadan bağlayıp, ayaklarını prangalayıp yan yatırarak aynen koyun boğazlar gibi boğazlıyor, boğazlama bıçağıyla. Tayyipgiller’in cellatları da 15 Temmuz 2016’da Boğaziçi Köprüsü üzerinde 20 yaşındaki melek yüzlü, melek kalpli Hava Harp Okulu öğrencilerini ve vatani görevlerini yapmak üzere asker ocağına uğurlanmış er Mehmetçiklerimizi, tıpkı Taliban’ın yaptığı gibi boğazlama bıçaklarıyla boğazlarını keserek katlediyor.

Bugün ne yapıyor Taliban?

Kadınların üniversite ve ilkokul dahil bütün okullara gitmesini, eğitim ve öğretim görmesini yasaklıyor. Yani kadını eve hapsediyor.

Tayyipgiller avanesinin başta Kaçak Saraylı Tayyip nam Hafız olmak üzere cenazesine ful kadro katıldığı, Gelecekçi Davidson Ahmet ve Yeni CHP’li İlhan Kesici vb. gericilerin de dahil olduğu İsmailağa Tekkesi’nin şeyhi Oflu Mahmut Ustaosmanoğlu ne diyor?

“Kızlar ancak ilkokulu okuyabilirler. Ondan sonrasına gidemezler, gitmemelidirler. Evlerinde oturmalıdırlar. Erkeklerine hizmet edip çocuk büyütmelidirler. Cenaze törenime de katılmasınlar.”

Aslında Tayyipgiller’in ve FETÖ’nün de kanaati farklı değildir bu konularda…

Uzatmayalım, arkadaşlar. İslam Dünyasının neresinden olursa olsun, bu Ortaçağ’ın cehennem zebanilerinin ideolojisi hep aynıdır. Yerel bazda ayrıntılarda bazı küçük farklılıklar olabilir. Ama öze yönelik konularda aralarında hiçbir fark bulundurmazlar.

Bunların ruhiyatını ve ideolojisini Hikmet Kıvılcımlı Usta, ta 1969’da “Türkiye’de Sınıflar ve Politika” adlı eserini oluşturan yazılarında aynen şu şekilde karakterize ediyordu:

“Türkiye’de “kozmopolit” olma bakımından Finans-Kapitale tıpatıp uygun ve çarkla dişli gibi içiçe gelen tek bilinçli ve kasıtlı sosyal sınıf Tefeci-Bezirgân Sınıfıdır. Çünkü bu sınıf, oldu olasıya modern “MİLLET” karakterini bilmemiş ve tanımamıştır. İlk Mekke ve Medine kentlerinden beri Antika Toplumun kutsal “ÜMMET” düzeyini yaşamaktadır. Ümmetçiliği aşamadığı için, kendiliğinden “VATANSIZ” ve “MİLLETSİZ” olan Tefeci-Bezirgân Sınıfı, ister istemez 1300 yıllık Hilafet ve Saltanat düşkünlüğüne bağlıdır. Saltanatı kendi toprağının devletçiliğinde bulamadığı gün, Finans-Kapitalin uluslararası yapısına giren yerli şubesini başına taç etmekte sakınca bulmaz. O zaman gözünü kırpmaksızın bütün kasaba eşraf ve agavatını Türkiye devrimci güçlerine karşı, Sen Bartelmi katliamlarına taş çıkartan, kana susamış eğilimiyle Haçlılar Seferi açmış durumda buluruz.

“Bu durum, Türkiye’de hayli sol ve sosyalist edebiyatı, kitaplarda okumuş, millete “turist bakışlı” kimseleri şaşırtmaktadır. Bu kimseler, formüllerini biraz gözü kapalı ezberledikleri bir “MODERN KAPİTALİST SINIF” önünde bulunuyormuş izlenimine aldanırlar. Bir avuç Finans-Kapitalist ile ülke düzeyine yaygın fakat yeri geçmiş çağlarda duran Tefeci-Bezirgân Sınıfının kaynaşması, bu izlenimi “Hafız-ı Kapital” olanları kolayca aldatabilir. Aldanılmamalıdır.”[5]

Bütün tarikat ve cemaatler denen Ortaçağ’ın Din Derebeylikleri yani tekke ve zaviyeler kimin ideolojisini savunurlar?

“Yeri geçmiş çağlarda duran” Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının ideolojisini.

Tayyipgiller neyi savunmaktadırlar?

Aynı ideolojiyi…

Yani arkadaşlar; bu tarikat ve cemaatlerin din anlayışlarıyla Tayyipgiller’in din, siyaset ve hukuk anlayışları, bu Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfıyla kaynaşmış bulunan Modern Finans-Kapital Zümresinin oluşturduğu yapının ideolojisinin birer parçasıdır. O ideolojiyi oluşturan birer bölümdürler. Modern Finans-Kapitalin bu Antika Sınıfın ideolojisiyle yakınlığı yok, diye düşünmeyelim.

Lenin ne demişti?

“Emperyalistler, yağmalamak için bir ülkeye girdikleri zaman oradaki en gerici sınıf ve tabakalarla ittifak ederler.”

CIA’nın Ortadoğu Masası Şefi Graham Fuller ne demişti?

“Kemalizm miadını doldurdu, artık piyasacı-küreselleşmeci İslam’ın ana belirleyici olduğu Osmanlı benzeri Yeni Türkiye’nin zamanı geldi.”[6]

İşte bu aşağılık, hain iki ABD işbirlikçisi sınıfın ortak ideolojilerini kaynaştırıp yaratan da bunun gibi CIA ideologlarıdır, CIA şefleridir.

İşin garibi ve insanı kahreden bir diğer yönü de arkadaşlar; Sorosçu Kemal ve avanesi tarafından dönüştürülerek eski hattının tam zıddına çevrilip “Yeni CHP” diye tarif edilen şekle büründürülen, muhalifi oynayan siyasi partinin yönetim kadrosu da 28 Şubatçı Askerlerimize ve aydınlarımıza karşı Ortaçağcılarla aynı kin ve nefreti paylaşmaktadır. Ve tabiî muhalifi oynayan ve kendilerini “Altılı Masa” diye adlandıran Amerikancı Sermaye Partileri de bunlarla aynı tutum içindedir. Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi’nin siyasi plandaki temsilcisi HDP de bunlarla aynı kapsam içinde yer almaktadır. Bir ülke için hava, ekmek, su kadar gerekli olan Laiklik gibi bir değere sahip değildir bunlar. Tek dertleri koltuktur, makamdır, ündür, pozdur…

Tabiî bunlar vicdani ve insani değerler de taşımazlar. O vesileyle de 28 Şubatçı yurtsever, Kuvayimilliyeci, Mustafa Kemal-İnönü Gelenekli ve Laik Cumhuriyet savunucusu askerlerimize aynı oranda düşmanlık göstermektedirler, kin ve nefret beslemektedirler.

Ve hep söyleyegeldiğimiz gibi, bunların alayının oynatıcısı CIA’dır, Pentagon’dur, Washington’dur…

Tabiî yine hep söyleyegeldiğimiz gibi, benzer durum Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrasında da, “Mütareke Dönemi” denilen işgal yıllarında da yaşanmıştı.

Fakat ne dedi, Birinci Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi Mustafa Kemal, bu işgalci, kan dökücü, ırza geçici Batılı Emperyalistler ve yerli işbirlikçileri için?

“Geldikleri gibi giderler!”

Biz de aynı şeyi diyoruz. Bunların sonu da 100 yıl önceki benzerlerinin sonundan farklı olmayacaktır.

Yine biz kazanacağız!

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

27 Aralık 2022

Nurullah Efe Ankut
HKP Genel Başkanı

[1] https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/28-subat-davasinda-tutuklu-komutanlarin-sagligi-kotulesiyor-1999085.

[2] https://www.ntv.com.tr/turkiye/rabbim-de-milletim-de-bizi-affetsin,a-10dDB6SEucoS9ZT8sSmQ.

[3] https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/davutoglu-isid-icin-ofkeli-cocuklar-dedi-mi-cumhuriyetcomtr-sordu-iste-anket-sonucu-651414.

[4] https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/erdoganin-turkiyenin-talibanin-inanciyla-alakali-ters-bir-yani-yok-sozlerine-tepki-yagdi-seriat-devleti-mi-olduk-1854110.

[5] Hikmet Kıvılcımlı, Türkiye’de Sınıflar ve Politika, Derleniş Yayınları, 4’üncü Baskı, 1993, s. 19-20.

[6] 1990, https://www.odatv4.com/makale/bir-cia-projesi-olarak-ataturke-saldirmanin-dayanilmaz-kustahligi-0905171200-115479.

Print Friendly, PDF & Email