Destansı Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın kazanımı olan Lozan Antlaşması’nın 99’uncu yılında sesleniyoruz: Lozan 2023’te bitmiyor ancak AKP’giller tarafından bitirilmek isteniyor!

Son sözümüzü baştan söyleyelim:

Lozan’a karşı olmak Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mıza, onun eseri olan Laik Cumhuriyet’e karşı olmaktır.

Batılı Emperyalistler Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan hemen sonra, önce Mondros Ateşkes Antlaşması adlı utanç vesikası yolu ile ülkemiz topraklarını işgale girişmişti. Ardından ise hain Vahdettin’in başında bulunduğu çökkün Osmanlı İmparatorluğu adına Damat Ferit’in vatan haini hükümeti; ülkemizi parçalara bölen, İngiliz, Fransız, İtalyan Emperyalistlerine ve onların kuklaları olan Yunanistan ve Ermenistan’a vatan topraklarımızın paylaştırıldığı “Sevr Antlaşması” denilen utanç vesikasını imzalamıştır.

Ancak vatan topraklarımızın Batılı Emperyalistlerin bölüştüğü bir pastaya dönüşmesini izlemekle yetinmeyen, bu ihanete kayıtsız kalmayan başta Mustafa Kemal gelmek üzere Birinci Kuvayilliyeci atalarımız bir kâğıt parçasından ibaret saydıkları Sevr Antlaşması’nı yırtarak emperyalistlerin suratına atmış ve ülkemizi emperyalist işgalden kurtararak bağımsızlığımızı bizlere kazandırmışlardır.

İşte, Batılı Emperyalistlerin yenilgiyi kabul ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü tanımak zorunda kalmaları da 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile olmuştur. Lozan, cephede kazanılan tarihi bir zaferin masada taçlandırılması ve kalıcılaştırılmasıdır.  Bu anlamda her yıl 24 Temmuz’da, verili koşullar göz önünde bulundurulduğunda diplomatik bir zafer olan Lozan Antlaşması’nın yıldönümü ne kadar kutlansa azdır.

Ancak ABD-AB Emperyalizminin, onların Ortadoğu’daki Bekçi Köpeği Siyonist İsrail’in kuklası olan işbirlikçi AKP’giller, yine insan soyunun düşmanı olan bu güçler tarafından ülkemizin başına iktidar olarak geçirilmesinden sonra, Lozan Antlaşması’na ve onu imzalayan İsmet İnönü’ye yani doğal olarak Mustafa Kemal’e sistematik olarak hakaretler yağdırmaktadırlar. Alenen Tarihi çarpıtarak yalan söylemekte, Lozan’ı, bir hezimet gibi göstermeye çalışmaktadırlar.

Ve sadece hakaretler etmekle de kalmayıp Lozan’da kazandığımız vatan toprakları olan 20 Adamızı ve bir Kayalığımızı Yunanistan’a peşkeş çekmişlerdir. Yunanistan, ülkemize ait bu topraklara ilkin bayrak dikmiş, ardından asker çıkartmış ve devamında ise buraları yerleşime açmıştır. Bununla da yetinmeyen Yunanistan Devleti, bize ait olan bu topraklarda askeri tatbikatlar yapmaya başlamıştır. Ülkemize yüzme mesafesinde olan bu Adalarımıza Yunanistan’ın Cumhurbaşkanları, Bakanları, Genelkurmay Başkanları, Kuvvet Komutanları vb. bütün siyasi ve askeri yetkilileri, hem de Türk Hava Sahasını ihlal ederek girip çıkmaktadırlar. Düzenledikleri törenleri ve askeri tatbikatları dünyaya duyurmaktadırlar. AKP’giller’in “Düşük Profilli” Başbakanı Milyar Ali ise bu adalarımıza pasaportla giriş yapma onursuzluğunu yaşatmıştır ülkemize.

ABD Emperyalistlerinin Ege’deki ileri karakolu haline gelen Yunanistan devleti, AKP’giller’in ihanet potansiyelinden aldığı cesaretle o kadar pervasızlaşmıştır ki hava sahamızı ihlal eden Yunan Bakan; kendisini uyaran Türk askeri yetkililerine galiz küfürler edebilmektedir. Hem de Türkçe olarak…

Bütün bu işgal, ilhak ve ihlaller ve hatta küfürler karşısında AKP’giller iktidarı ve şürekâsı ise ölü numarası yapmakta, bilmezlikten görmezden gelmektedir.

İşte bu yüzden 2004 yılından bu yana 24 Temmuz’lar; iktidardaki AKP’giller’in Lozan Zaferi ile kazandığımız vatan topraklarımızın Yunanistan’a peşkeş çekilmiş olması nedeniyle buruk kutlanmaktadır. Ya da kutlanmamaktadır. Daha doğrusu, devlet makamlarını işgal eden bu Laiklik ve Cumhuriyet düşmanı Ortaçağcı gericiler diğer Ulusal Bayramlarımız gibi Lozan’ı da unutturmak istemektedirler.

Tüm bunların sebebi; AKP’giller’in Reisi Tayyip Erdoğan’ın ABD Emperyalizmine vermiş olduğu ihanet sözünü, yani “Yeni Sevr”in-“BOP”un hayata geçirilmesinde taşeronluk etme sözünü bütünüyle hayata geçirmeye çabalamasıdır. AKP’giller’in Reisi, 20 yıldır açıkça bunu yapmaktadır. Bunu yaparken aynı zamanda Cumhuriyetimizin en önemli kazanımlarından biri olan Laiklik ilkesine hiç yorulmadan ve dinlenmeden saldırmaktadır. Bu öyle bir saldırıdır ki AKP’giller’in Fesli Deli Kadir’i bu düşmanlıklarını “Keşke Yunan galip gelseydi” diyerek açık bir şekilde söylemiştir. Ve bu düşünce sadece Deli Kadir’e değil tüm Laiklik düşmanlarına, tüm Ortaçağcı gericilere ait bir düşüncedir.

Ancak asla unutulmamalıdır ki; AKP’giller ve tüm Ortaçağcı gericiler, cemaatler, tarikatlar, Lozan’a saldırmakla Mustafa Kemal’e, İsmet İnönü’ye ve silah arkadaşlarına saldırmaktadırlar.

İşte yıllar boyu artarak devam eden ve artık had safhasına ulaşmış bulunan bu saldırıya karşı Halkın Kurtuluş Partisi olarak mücadele etmeye, Lozan Antlaşması’na sahip çıkmaya, Mustafa Kemal’e ve Birinci Kuvayimilliyecilere sahip çıkmaya devam ediyoruz, edeceğiz. Lozan’a sahip çıkmayanlar Sevr özlemcileridir. Ve Sevrcilik, açıkça Vatana İhanet suçudur.

Bu Ortaçağcı gerici kuşatma böyle gitmeyecek, bu devran dönecektir. Mustafa Kemal’e ve Laik Cumhuriyet’e küfür edenler tüm küfürlerini bir bir yiyeceklerdir. Laikliği ortadan kaldırıp Ortaçağcı Faşist Din Devleti kurmayı hedefleyenler, aynı yüz yıl önce olduğu gibi ezilecek ve yenilecektir.

Ve kuracağımız Demokratik Halk İktidarımızda halk düşmanı ve vatan haini suçlular; eninde sonunda yargılanacaklar ve hak ettikleri cezalara çarptırılacaklardır.

Tabiî Yunanistan’ın işgali altındaki Adalarımız da tek tek vatan topraklarımıza katılacaktır…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

23 Temmuz 2022
HKP Genel Merkezi

Print Friendly, PDF & Email