ÇÜRÜYEN BU SOYGUN VE VURGUN DÜZENİNDE EN BÜYÜK ACIYI YİNE KADINLARIMIZ…

ÇÜRÜYEN BU SOYGUN VE VURGUN DÜZENİNDE EN BÜYÜK ACIYI YİNE KADINLARIMIZ VE ÇOCUKLARIMIZ ÇEKİYOR!

2018 yılına girdiğimiz şu günlerde ardı ardına çeşitli demokratik kitle örgütlerinden ya da kendi deyimleriyle sivil toplum kuruluşlarından yürek burkan ama bir o kadar da acı raporlar gelmeye başladı. Bu yazımızda kadın cinayetleri ve çocuk istismarına dair olan rapora yer vereceğiz.

2 Ocak 2018 tarihli yazılı ve görsel medyada bu rapor gündem edildi. Ne yazık ki hiçbir haberde de konu gerçek nedenleriyle incelenmedi. Toplumumuzun büyük bir kesimi için her güntelevizyonlarda ve sosyal medyada bir kadın cinayeti, kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı ya da tecavüzü ile ilgili haberleri izlemek sıradan bir olay olmaya başladı. Ne yazık ki bu türden haberler bir yandan bizim vicdanımızı sızlatırken bir yandan da buna sebep olanlarla aynı havayı teneffüs etmekten utanıyoruz. Bizler bu insanlarla aynı türden olamayız diye düşünüyor ve kahroluyoruz.

Nasıl kahrolmayalım? Gelin birlikte şu verilere bakalım:

*2015 yılında 303 kadın

 *2016 yılında 328 kadın

 *2017 yılında ise 409 kadın öldürüldü.

Yine;

* 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. Sadece Aralık ayında 45 kadın en yakınları tarafından cinayete kurban gitti.(Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Raporu)

Bu acı rakamlar haber bültenlerinde yer aldı ama dedik ki hiç konunun nedenleri üzerinde gerçek anlamıyla durulmadı. Bu rakamlar somut durumun somut tahlilinde sadece birer araçtır. Gelin asıl nedeni biraz irdeleyelim.

Konumuz Türkiye olduğu için buradan hareket edelim. Öncelikle içinde bulunduğumuz bu kangrenleşmiş düzeni yani emperyalizmi netçe anlamalıyız. Burada sözü Türkiye Devriminin Önderi Hikmet KIVILCIMLI’ya bırakalım. Usta “Emperyalizm Geberen Kapitalizm” adlı eserinde bu düzeni şöyle tarif eder.

“Lenin der ki: Emperyalizm, kapitalizmin tarih yolunda vardığı son konaktır; emperyalizm çürüyüp dağılan ve sonuna eren kapitalizmdir. Emperyalizm, kapitalizmin ta kendisinden başka bir şey değildir ama, ihtiyarlamış, bir ayağı çukurda, düşüncesinde ve vücudunda iler tutar yer kalmamış, hazır yiyici, iliklerine kadar bozulmuş, bunamış, yatalak, ölüm döşeğine düşmüş bir kapitalizmdir. Emperyalizmde görülen zorbalık, bir canlılık ve gürbüzlük alâmeti değildir; bu, tıpkı gebermek üzere olan bir hayvanın son fizyolojik debelenişine benzer.”

İşte “gebermek üzere olan” bu“hayvan” bir ülkeye girdiğinde ilk önce o ülkenin en gerici, en asalak sınıfıyla ittifak kurar. Yani kendisine girdiği ülkede yerli uşaklar, işbirlikçiler arar. Şu anda ABD-AB emperyalistlerinin bizim ülkemizdeki yerli uşakları, işbirlikçileri de AKP’gillerdir.2002’den bu yana ülkemizin yeraltı ve yerüstü tüm zenginliklerini hem emperyalist ağababalarına hem de kendi yandaşlarına peşkeş çektiren, doğamızı, suyumuzu, tüm tarihi güzelliklerimizi vurgun ve talan eden, işçi sınıfı ve çalışan halkımızın işgücünü yerli ve yabancı parababalarına sömürten ve sömüren ve geleceğimiz olan çocuklarımızın ve gençlerimizin beyinlerini ve ruhlarını Peşaver tipi medrese eğitimiyle harap eden Antika Tefeci- Bezirgan sınıfın ülkemizdeki siyasi temsilcisi işte bu AKP’gillerdir.

Şimdi içinde bulunduğumuz düzeni netçe ortaya koyduğumuza göre gelelim diğer bir konuya. Bildiğimiz üzere Ortaçağcı gericiliğin tarih boyunca kitleleri afyonlaştırdığı en önemli silahlarından biri din ise diğeri de kadın = namus denklemi olagelmiştir. Bugün bunun tipik örneğinide ülkemizde yaşamaktayız. Üretimden tamamen uzak, vurguncu, soyguncu, gerici, ümmetçi ve ideolojisi şeriat olan bu sınıfın faşist dinci iktidarı altındaen büyük yıkımı kadınlarımız çocuklarımız ve gençlerimiz yaşamaktadır.

İçimiz acısa da buyrun gazetelerde her gün yer alan bazı yaşanmışlıklarabakalım:

*İstanbul’da Sultan Taşar ekmek aldığı fırından çıkarken taksici tarafından ‘O şortla ekmek almaya gelmişsin. O ekmek sana haram. Boğazından geçen her şey sana haram, o babana söyle sana nasıl giyineceğini anlatsın’ şeklinde sözlü saldırıya uğradı. (5 Temmuz 2017 tarihli internet gazeteleri)

*Yine İstanbul’da, Melisa Sağlam ‘Ramazan’da böyle giyinmeye utanmıyor musun’ diyerek Ercan Kızılateş tarafından minibüste saldırıya uğradı.(21 Haziran 2017 tarihli gazeteler)*Eminönü’nde bir adam “üstüne başına dikkat et, milleti azdırıyorsun” diyerek Canan Kaymakçı isimli kadına sözlü saldırıda bulundu.(29 Haziran 2017 tarihli gazeteler)

*Aralık ayında Ankara’da yaşayan 20 yaşında bir üniversite öğrencisi evine gitmek için indiği otobüsten takip edilip evinin önünde tacize uğradı. Saldırgan sosyal medyadaki dayanışma sayesinde bulundu. Saldırgan ifadesinde “Mini etek giymişti tahrik oldum” dedi.

Midemiz artık bu türden haberleri kaldırmıyor. Hele bir de konu çocuklarımız olunca.

Aynı raporda çocuklarla ilgili verilere bakalım.

*Aralık ayında 41 çocuk, 2017 toplamında ise 387 çocuk cinsel istismara uğradı. Bu yıl öldürülen 20 çocuğun yarısı, yani 10 çocuk babası tarafından öldürüldü.

Rapordaki şu tüylerimizi ürperten, vicdanlarımızı sızlatan örneklere bakınız.

*Van’da daha 4 kilogram ağırlığındaki yeni doğan bebek istismara uğradı. Hastaneye getirilmesiyle, uğradığı istismar sonucu yaşamını yitirdiği ortaya çıktı.

*Yalova’da çocuk parkından kaçırılan 5 yaşındaki E.U. isimli kız çocuğu ölü bulundu. E.U.’yu M.Ş.A.’nın kaçırdıktan sonra cinsel istismarda bulunarak öldürdüğü öğrenildi.

*Diyarbakır’da 9 yaşındaki M.Ö.’nün 37 yaşındaki babası M.S.Ö tarafından 1 ay boyunca tecavüze uğradığı ortaya çıktı. M.S.Ö. mahkemede kendisini, “Çocuğumun kabızlık sorunu var” diye savundu.

Bu arada şunu da paylaşalım. Konumuzla ilgili internette araştırma yaparken gördük ki artık büyük haber ajansları ve bazı sosyal medya portalları son dakika güncel çocuk istismarı konusunda ayrı başlıkta yayınlar ve haberler yapıyor. Bu durum bile işin ne kadar iç sızlattığını ve bu düzenin vardığı iğrençliği göstermeye yetiyor.

Bu çürümüş düzende öyletiksindirici olaylarla karşılaşıyoruz ki hangisini yazalım. Ya tarikat ve cemaat evlerinde istismara ve tecavüze maruz kalan masum çocuklarımıza ne demeli? Çorum’da, Karaman’da Ensar Vakfında çocuklara yapılanları unutmadık. Her gün bir eğitim kurumunda öğretmeni, arkadaşı, müdürü veya hizmetlisi tarafından cinsel tacize uğrayan gencecik bedenleri ve bunları yaşadığı için intihar eden yavrularımızı da unutmadık. İşte en son Konya’da yaşanan olay. Hatırlanacağı üzere Ayşe Kemal İnanç Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde görevli Felsefe öğretmeni Ercan Harmancı sosyal medya hesabından beden eğitimi dersinde eşofman giyen öğrencilerden tahrik olduğunu ima ederek, ‘Kız öğrencilerin giydiği eşofman onları çıplak yapar’, şeklinde paylaşımlar yayınlamıştı.

Yine haberlerden öğrendiğimize göre bir başka imam hatip lisesinde görev yapan öğretmen öğrencisine tacizde bulunmuş ve verilen cezaya itiraz ederek şeriat mahkemesinde yargılanmak istediğini söylemişti. Bu 4. tür insanın davranışı tam da AKP’gillerin bizleri götürmek istediği Ortaçağ karanlığı ve bataklığında kalmış toplumların düzeninde yaşanabilecek örneklerdir. Che GUEVARA ne güzel demiş;

Aynı evrende yaşamamalı cellatlar ve çocuklar;

Ya ölmeli cellatlar, ya da hiç doğmamalı çocuklar.

Aslına bakıldığında 9 yaşındaki kızın evlenebileceğine dair fetva veren Diyanetin olduğu yerde bu türden vakalar çoğu insana normal geliyor. Ama biz meselenin gerçek nedenini yukarıda yazmıştık. Bakın Hikmet KIVILCIMLI da ne güzel tespit etmiş;

Hangi ülkede hangi çocuğun kaç lokma ekmek yiyeceğine, servet sahiplerinin biraraya geldikleri kahvaltılarda ve yemeklerde karar verilir.”

Şimdilik yerli ve yabancı parababaları ve onların yerli uşakları bu türden uygulamalarla sömürülerine, vurgunlarına, talanlarına, hırsızlıklarına devam ediyor olabilirler. Zihinlerini mankurtlaştırdıkları kitleleri ve onların ülkelerini kolayca bin devletçiğe bölüp yutabilirler.

Ama onların hesaba katmadıkları bir şey var. “İnsanlığın başdüşmanı” haydutların bu sömürü, soygun ve vurgun düzenleri ilelebet devam etmez. Eninde sonunda insanlık Fidel’in dediği gibi “tek birsosyalist aile” olacaktır. İşte o zaman “çocuklar”ımız“şeker yiyebilecek” ve “bütün yasak edilmiş güçler gibi, yeraltında, gizli, sağır, derinden derine işleyen”,“yarımız” olan kadınlar insanca bir yaşam sürecektir. (Hikmet KIVILCIMLI-KADIN – Sosyal Sınıfımız)

 

 

 

Print Friendly, PDF & Email