Vatansever Amirallerimize, CIA-FETÖ-Tayyipgiller tarafından kurulan 2021 model KUMPAS’a, Yargıtay ve Danıştay da tez zamanda yetişerek dahil oldu…
Böylece de Tayyipgiller’in, Yargı diye yasalarla çalışan, bağımsız bir devlet kurumu bırakmadığı çok net biçimde görülmüş oldu.
Bunu nasıl yaptıklarını görmemiz için Emekli Yargıç Mustafa Karadağ’ın Odatv’de çıkan yazısından ilgili kısmı aktaralım:
“Bildiri hakkında çeşitli spekülasyonlar yapıldı, acilen bildiri hakkında TCK’nin 316/1 maddesine göre “Devletin Güvenliğine ve Anayasal Düzene Karşı Suç İşlemek için Anlaşma” suçundan soruşturma açıldı, imzacı bazı amiraller hakkında gözaltı kararı alındı. Amiraller halen gözaltında, umalım buradan bir tutuklama ve dava çıkmasın. Zira Yargıtay ve Danıştay Başkanlıkları birer karşı bildiri yayınladılar. Kurnazlık yapıp Yargıtay “Anayasal ve yasal hiçbir yetkiye dayanmayan ve milletin iradesini hedef alan hiçbir güç ve oluşumun” kabul edilemeyeceğine dikkat çekti. Danıştay ise “Hukuk ve demokrasiye aykırı girişimleri çağrıştıran ifade ve üslup ile devlet organlarının egemenlik yetkisine müdahale edilmesinin demokrasiye ve hukuk devletine zarar verdiğine, yakın geçmişte hukuka ve demokrasiye darbe vurmak isteyenlerin bugün yargı mercileri önünde hukuka uygun şekilde yargılandığına” işaret etti.
“AÇIKLAMADA NE DARBE İMASI VAR NE DE EMEKLİ AMİRALLERİN DARBE GÜCÜ
“Aslında, bir grup eski parlamenterin açıklamasında da yer verildiği üzere amirallerin bildirisi, tamamen düşünce açıklama hak ve özgürlüğü kapsamında ve tümüyle şiddetten arınmış bir dil ile yazılmış, barışın ve Türkiye’nin menfaatlerinin korunmasına yönelik bir metin. Bu açıklamanın bir darbe iması içermediğini, hiçbir demokratik müessese ve anayasal düzeni hedef almadığını, ilkokulu beş yılda bitirmiş herkes anlayabilir. Anlayabilir diyorum, çünkü müesses nizamın bazı koruyucuları anlayamamış belli ki soruşturma açıldı, karşı ve “uyarıcı, yol gösterici” açıklamalar yapıldı. Amirallerin lojman ve koruma hakları ellerinden alındı.” (https://odatv4.com/sorusturma-sureci-etki-altina-alindi-10042118.html)
Açıkça görüldüğü gibi, Yargıtay ve Danıştay birer hukuk kurumu gibi davranmıyorlar. Vatanseverlerin açıklamalarını “Buram buram darbe kokuyor” diye baştan mahkûm eden Kaçak Saraylı Tayyip nam Hafız’ın ağzıyla konuşuyorlar. “Sahibinin Sesi” durumu yani…
Tayyip’in Yüksek olmayan sözde Yargısı-Ankara Cumhuriyet Savcısı neden açmıştı soruşturmayı?
Yani neyle suçlamıştı Amirallerimizi?
Şununla:
“TCK’nin 316/1 Maddesine göre, ‘Devletin Güvenliğine ve Anayasal Düzene karşı suç işlemek için anlaşma.’”
Yani Tayyip’in deyişiyle “Darbe için anlaşma.”
Görüyor musunuz Kumpasın büyüklüğünü?
Aynen FETÖ’nün Kumpaslarında olduğu gibi…
Malum ya; FETÖ’yle Tayyipgiller aynı toptan kesmedir… Bu sebeple bunların Kumpasları da biçim, içerik ve yöntem olarak aynı olur…
Bunlara, yahu azıcık da olsa utanın sıkılın, vicdan merhamet sahibi olun, ahlâk sahibi olun, demek boşunadır. Tüm bu yapıp ettiği zulümler, ihanetler, vatan satıcılıklar, kamu malı hırsızlıkları, iftira ve yalanlar, kin, nefret, kötülük dolu oluşları onların cibilliyetleri iktizasıdır-doğaları gereğidir.
Hep söyleyegeldiğimiz gibi bu Tayyipgiller, insanlık düşmanı Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının siyasi plandaki temsilcileridir… Bu sınıf ve temsilcilerinde insani, vicdani ve ahlaki hiçbir değer bulamazsınız…
Bunlar ne yapıp edip FETÖ’yle kankayken yıllar boyu sürdürdükleri, Ganimet Paylaşım Savaşı’na girince de yarım bıraktıkları hainane işi tamamlamak isteyeceklerdir. Özetçesi; Kuvayimilliye ve Mustafa Kemal Gelenekli Laik Türk Ordusu’nun işini bitirip, izini tozunu silip yerine “Tekkedeki Sarıklı Amiral” benzeri meczuplardan oluşmuş ÖSO gibi, El Kaide, El Nusra, Tahrir-üş Şam gibi ve hatta IŞİD gibi bir Ortaçağcı cellatlar ordusu oluşturmak istiyorlar…
Hatırlanacaktır; bunlar da IŞİD ve diğerleri gibi 15 Temmuz 2016’da Boğaz Köprüsü üzerinde en ufak bir suçu olmayan, Vatani Görevlerini yapmak için askeri üniforma içinde olan askerlerimizi, 20 yaşındaki Hava Harp Okulu öğrencilerini boğazlarını keserek katletmişlerdi…
Efendileri Amerikan Emperyalistleri böyle buyurdu onlara…
Mustafa Kemalci Orduyu yok edin, İslam devletine geçin…
CIA Ortadoğu Masası Şefi Graham Fuller açıkça söylemedi mi bunu?..
Malum; bunlar 2008’de başlattıkları Birinci “Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Askeri Casusluk” gibi adlarla adlandırdıkları CIA projeli ve yönetimli operasyonlarda da aynı amacı gütmüşlerdi. İşte Tayyipgiller Yargısı, yine CIA yönetiminde tamamlamak istiyor bu haince; vicdan, ahlâk ve kanun dışı operasyonu. Olay budur…
“Biz Amerika’yla, İngiltere’yle ve İsrail’le birlikte BOP’u uygulayacağız. Türkiye’yi BOP Haritası çerçevesinde üç parçaya böleceğiz. Montrö’yü de, Lozan’ı da yok edeceğiz… Kimse de bize gık diyemeyecek. Diyen olursa, onların başına bu Emekli Amirallerin başına geleni getiririz…
“Ne demek bize laf söylemek? Ne demek vatanı savunmak, ne demek milleti, halkı gözetmek, geçin bunları”, diyorlar…
Ne yapmış Amirallerimiz?
Montrö’yü, Lozan’ı ve Laikliği savunmuş. Bu değerlerin önemini ve Türkiye’nin vatanı milleti ve halkı için ne denli önemli olduğunu belirtmişler. Hepsi bu… Yaptıkları sadece düşünce açıklamak, dolayısıyla da Anayasal bir hakkın kullanımı…
Fakat Tayyipgiller’in rotası ve stratejik hedefi vatan millet ve halk değil… Bunları düşünmek, savunmak değil.
Ve hep söyleyegeldiğimiz gibi onlar-Tayyipgiller; ABD, AB, İngiltere Emperyalistleri ve Siyonist İsrail’le Türkiye’nin en ağulu düşmanları arasındadır…
Böyle hain takımını, ünlü Gençliğe Hitabe’sinde çok net biçimde ortaya koyar Mustafa Kemal:
“Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!
“Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
“Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
“Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.
“Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u-zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
“Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!”
Biz 1967’de Devrimci Kavga’ya ilk adımımızı attığımız günden beri bu savunma içindeyiz…
“Emperyalistler, işbirlikçiler, Geldikleri Gibi Gidecekler!” diye haykırıyoruz… Ve gideceklerdir de!..
Saygıdeğer Arkadaşlar!
Tayyipgiller, Vatansever Amirallerimize, bütün takım taklavatlarıyla saldırıya geçtiğine göre, öyle görünüyor ki az zulüm etmeyecekler…
Ahir ömürlerinde kendilerini de, yakınlarını da Firavun’lara, Nemrut’lara has zulümle acıtacaklar. Acılar çektirecekler…
Malum; Tarihteki tüm zalim despotlar, yollarının sonuna yaklaştıkça zulümlerini artırmışlardır. Bunlar da öyle…
Bu Kaçak Saray’da merkez üssü bulunan organize suç örgütü, bu çıkar amaçlı, Amerikan yapımı Çete, eninde sonunda çelik bilezikle ve Tarafsız, Bağımsız Yargıyla tanışacak…
Tüm suçlarının hesabını verecek…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!..
11 Nisan 2021
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı