CIA, 15 Temmuz’da Feto karşısında Tayyip’i neden mi galip getirmiş?
İşte somut bilgiye dayanarak anlatıyor, Serdar Akinan.
Biz, 15 Temumz’dan bir gün sonra Pensilvanyalı İmam’ın FETÖ’sü ile Kaçak Saraylı Tayyip’in TAYTÖ’sü arasındaki, elbirliğiyle yıktıkları Laik Cumhuriyet’in Mirasını Paylaşım Savaşı’na ilişkin yaptığımız değerlendirmede aynen şöyle demiştik:
CIA, FETÖ’nün askerlerini, çocukların bile kanmayacağı bir harekât planına ikna ederek oyuna getirip hezimete uğratmıştır, Tayyip karşısında.
Tabiî, CIA, Pentagon ve Washington, bunun karşılığını alacaklardır Tayyip’ten. Zaten bu konuda anlaşmışlardır da.
Nedir bu karşılık?
Başta Kürt Meselesi’nin Amerikancı Çözümü’nün Tayyipgiller eliyle, PKK ile masaya oturularak gerçekleştirilmesi.
Suriye konusunda ABD’nin emirlerine ve komutlarına Tayyipgiller’in harfiyen riayet etmesi.
Bunun dışında ABD’nin bölgeye ilişkin her söz ve davranışının Tayyipgiller tarafından desteklenmesi. Tabiî bu arada da ABD Emperyalistlerinin Ortadoğu’daki stratejik müttefiki İsrail’in her alanda Türkiye tarafından da destek görmesi.
İşte bu emellerine ulaşmak için ABD, Feto’nun askerlerini hezimete uğrattı ve Tayyip ve avanesine zafer kazandırttı.
Tabiî bu arada Tayyip’e de şunu göstermiş oldu:
Bak, gördüğün gibi, iktidardan tekerlenmen, benim bir emrime, bir sözüme ya da bir işaretime bağlı. İstediğimiz anda seni alaşağı edebiliriz. Seni nasıl iktidara taşımışsak, aynı şekilde başaşağı getirebiliriz. Haddini bil. Kendini bil. Efendi ol!
Tayyip, bu mesajları aynen kabul ederek iktidarda kalmasını sağlayabildi. Feto’nun askerlerinin elinden paçayı kurtarabildi.
Biz, teori gücümüzle görmüştük olayı, anında. Hep deriz ya; teorinin görevi önceden görmektir, net görmektir, duru görmektir, diye.
Olayın bu şekilde olduğunu, kıdemli gazeteci Serdar Akinan, geçen ay çıkan “Buz Dağı-Naziler’den FETÖ’ye Siyasal İslamcıların Tarihi” adlı kitabında şu şekilde ortaya koyar. Okuyalım:
“Ve en kritik soru: Bu darbe girişiminin AKP içindeki üst düzey paydaşları kimlerdi?
“Doğrulatamadığım bir senaryo şu:
“Marmaris’te kaldığı villanın üst katında istirahat eden Erdoğan’a saat 15.00 sularında çok yakınında bulunan biri veya birileri tarafından darbe olacağı söyleniyor…
“Erdoğan önce Hakan Fidan’a, sonra Efkan Ala’ya, ardından Hulusi Akar’a ulaşmaya çalışıyor…
“Yanıt alamayınca, gene bu haberi getirenler tarafından, “Efendim, bu Amerikan darbesi, Büyükelçi’yi arayalım,” deniliyor…
“Amerikan Büyükelçisi Bass’a ulaşılıyor ve Büyükelçi böyle bir girişimden haberi olmadığını söylüyor… Ancak telefonu kapatırken, “Sayın Erdoğan, bu bilgiyi araştırıp size geri döneceğim,” diyor…
“Bunun, o haberi getirenler tarafından bir mesaj olarak algılandığı ve Erdoğan’a “Bu darbeyi önlemek mümkün. Üç konuda teminat verelim. Kıbrıs, Kürt Meselesi ve Suriye.” dendiği, Erdoğan’ın bunları kabul ederek onay verdiği de duyumlarım arasında.
“Büyükelçi’nin bir kez daha aranarak telekonferans yapıldığı ve bizzat Erdoğan tarafından teminat verilmesi üzerine, tasfiye için düğmeye basıldığı da belirtiliyor.
“Hatta bu iddianın devamı, Erdoğan, Hande Fırat’a bağlandığında ve milleti sokağa çağırdığında, “ayıklama” işlemini başlattığı, yani finalin ne olacağını çoktan bildiği şeklinde.
“Elbette bu iddiayı asla doğrulatamayacağımızı düşünüyorum.” (Serdar Akinan, age, s. 248-249)
İşte olay aynen de böyle olmuştur…
Tabiî, biz olayın ayrıntılara ilişkin yönünü bilemezdik. Görüldüğü gibi, Serdar Akinan tüm ayrıntılarıyla anlatıyor olayı. Ya da, Tayyip’le Büyükelçi Bass kanalından ABD Dışişleri arasındaki antlaşmayı.
15 Temmuz’dan bu yana da Kaçak Saraylı Hafız ve avanesi bu görevi yapmaktadırlar, sadakatle. Ha, arasıra ettikleri gak guka bakmayın. O, işin doğası gereğidir. Yine hep söyleriz ya; ABD ve CIA, devşirdiği hizmetkârlarının arasıra antiamerikan söylemde bulunmalarını, rahatsız olmak bir yana, ister, diye. İşte o kapsamdadır bu da.
Yalanla, dümenle, binbir demagoji ve hileyle kandırıp kündeledikleri halkı daha iyi uyutsunlar diye işbirlikçi ajanlarına; “Ara sıra Amerika’ya yani bize atıp tutun.”, derler. Zavallı, cahil, yoksul, bilinçsiz insanlar da; “Vay be, liderimiz koca Amerika’ya kafa tutuyor.”, diye gönül ferahlatırlar. Hayaller aleminde mutlu olurlar.
Daha önce de yazıp söylemiştik:
Tayyipgiller ve Meclisteki diğer muhalefet rolünü oynayan 3 ABD işbirlikçisi burjuva partisi, yani CHP, MHP ve HDP, Tarihe Türkiye’yi parçalayanlar olarak geçecekler.
Tayyip ve avanesi ne kadar Amerikan işbirlikçisiyse, Sorosçu Kemal’in CHP’si, Sarayın Arka Bahçelisi’nin MHP’si ve PKK’nin HDP’si de o kadar Amerikan işbirlikçisidir, Amerikan hizmetkârıdır.
Yok bunların bu yönden birbirinden farkı. Bunların biri dinci oynar, öbürü laikçi. Biri Türk milliyetçisini oynar, öbürü Kürt milliyetçisini. Böylece Türk ve Kürt Halkını kandırıp, götürüp giderler. ABD’nin hizmetine sunarlar, kitlelerin eylem gücünü, alınterini, ülkemizin maddi varlıklarını.
Hep söylediğimiz gibi, bu ihanet düzenini, bu ihanet oyununu sadece biz bozabileceğiz. ABD ve AB Emperyalist çakallarını defedeceğiz, ülkemizden, bölgemizden.
Yerli hain işbirlikçilerini ise, hukuka göre çalışan, vicdanının buyruklarını dinleyen, bağımsız mahkemeler önüne çıkaracağız. Vatana ve halka ihanetten ve işlemiş oldukları diğer tüm suçlardan hesaba çekeceğiz!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
19 Haziran 2017
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı