Çanakkale Köprüsü mü, Vurgun Köprüsü mü? Partimiz; Çanakkale Köprüsü vurgununu yargıya taşıdı

AKP’giller, vurguna doymak bilmiyor!

Geçen gün açılışı yapılan Çanakkale Köprüsü’nün tamamını vatandaşın ödeyeceği maliyeti, 11 yılda 1.806.750.000 Avro, bugünkü döviz kurundan TL karşılığı ise 29 milyar 612 milyon 632 bin 500.

Köprü ve otoyolları 11 yıl boyunca konsorsiyum tarafından işletilecek, yani geçiş ücretlerini köprüyü yapan şirketler alacak.

Adına “Yap-İşlet-Devret” denilen modele (gerçeklikte vurgun modeli) göre konsorsiyumla Karayolları Genel Müdürlüğü arasında imzalanan sözleşmede, köprüden yıllık geçiş için hazine garantisi verilen araç sayısı 16 milyon 425 olarak belirlendi. Bu da günlük 45 bin araç yapıyor.

Bu sayının altında araç geçişi olursa, geçiş ücreti yani 200 TL (15 Avro) ile eksik kalan araç sayısı çarpılacak ve bu para garanti kapsamında Hazineden alınacak.

Çanakkale Boğazı’nda feribot seferleri yapan GESTAŞ firmasının Kovid-19 salgını öncesi, 2019 verilerine göre tüm hatlarda (sadece Çanakkale Boğazı geçişleri değil) günlük feribotla araç geçiş sayısı 12 bin 500’e yakın.

Pandemiyle başlayan seyahat kısıtlamalarının kalkması sonrası araç geçiş sayılarına dair güncel veriler henüz kamuoyuyla paylaşılmadı. Ancak Hazineden ödeme yapılmaması için bu sayının günlük 45 bine ulaşması, yani en az üç katı kadar artması gerekiyor.

Böylesi ballı vurgunda “Beşli Çete” yer almazsa olur mu hiç?

Elbette olmaz. Vurgunu yapan 4 şirketten birisi de LİMAK. Yani ünlü çeteyi oluşturan 5 “çete elemanı”ndan biri. Eh, bu vurgunu sağlayanlar da komisyonlarını alacak elbette.

Ne diyor atasözü diye yutturulan, kadim (6.500 yıllık) soyguncu Tefeci-Bezirgân vurgununu, kamu malı hırsızlığını, düzenbazlığını meşrulaştırmak için?

Bal tutan parmağını yalar.

Yalasınlar bakalım Para Tanrısına tapanlar. Ama günü gelince Adalet Tanrısı tarafından çarpılacaklarını da kulaklarına küpe etsinler.

İşte Adalet Tanrısının çarpacağı sopadır yapmış olduğumuz bu suç duyurusu.

Suç duyurusu sonrası Partimizin MYK Üyesi Adnan Okur Yoldaş’ın yaptığı açıklama aşağıdadır:

***

Saygıdeğer Halkımız;

AKP’giller, vurguna, soyguna, düzenbazlığa doymak bilmiyor!

Bugün Halkın Kurtuluş Partisi olarak AKP’giller’in Çanakkale Köprüsü vurgununu yargıya taşıdık. Öyle bir vurgun vuruyor ki AKP’giller, bedelini sadece 84 milyon insanımız değil, gelecek kuşaklar, çocuklarımız, torunlarımız ödeyecek. Yarınları emanet edeceğimiz nesiller bir de AKP’giller’in bıraktığı bu borç yükü ile uğraşacaklar.

Vurgunlarına uygun modellerinin adı: Yap-İşlet Devret.

Vurgun Yeri: Çanakkale.

Köprüden geçiş garantisi verdikleri araç sayısı: günde 45 bin.

Köprüden 200 TL verip de geçecek olan araç sayısı: en fazla 15 bin.

Aradaki fark: 30 bin.

Kim karşılayacak bu farkı?

AKP’giller’in Reisi Açıklıyor:

“Eğer buradan aldığı aylık ve yıllık bedel, yüklenici firmanın aleyhineyse farkı kim ödeyecek? Onu devletin kasasından biz ödeyeceğiz”.

Yani alınteriyle geçinen emekçi milyonlara havale ediyorlar Çanakkale Köprüsü’ndeki vurgunlarının maliyetini.

Ne kadar süre ile ödeyeceğiz?

Sözleşmeye göre 11 yıl.

11 yıl ile yetinmediler, süreyi daha da arttırdılar.

Nasıl mı?

Oyun bitmez AKP’giller’de.

Uygulama sözleşmesindeki bir madde oyunuyla, işletme süresini 1 yıl 5ay 28 gün daha uzatmış oldular. Toplam İşletme süresi böylece 12 yıl 5 ay 28 güne çıkmış oldu.

Peki ne kadar ödeyeceğiz?

Tam tamına 2 milyar 202 milyon 597 bin Euro.

Güncel kurdan TL karşılığı 36 milyar 78 milyon 538 bin.

Ey Halkımız, şimdi soralım bu köprü;

Çanakkale Köprüsü mü?

Vurgun Köprüsü mü?

Vurgun Köprüsünün ihale süreçlerinden bugüne bütün aşamaları incelendiğinde ortaya çıkacaktır vurgunun boyutu. Ve bu süreçlerdeki etkili-yetkili-sorumlu kişilerin eylemleri Türk Ceza Kanunlarına göre suçtur. İşte AKP’giller ve iş yaptıkları sömürgenler bu suçlardan yırtmak için Türk Yargısını devreden çıkartıp İngiliz Mahkemelerini yetkili kılıyorlar. Yani AKP’giller kendi hukuk bürolarına dönüştürdükleri Yargıya bile güvenmiyorlar.

Ama biz en Türkiye’deki en kamucu, en Vatansever, Halksever parti olarak Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, 84 milyonun ve gelecek kuşakların omuzlarına vurgunun maliyetini yükleyenler hakkında; TCK’de tanımlanan “Nitelikli Dolandırıcılık”, “Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi” ile “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama” suçlarını işledikleri için Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk.

Omuzlarına AKP’giller’den ve Yerli-Yabancı Parababalarından borç yükü binen gelecek kuşaklar hesap sorabilsinler diye…

Çocuklarımızın, torunlarımızın ellerinde “Suçluları Mahkemelere çıkartıp yüzlerine veya gıyaplarında okunacak hazır iddianameler olsun, suçluların yaptıkları vurgunlar, soygunlar, düzenbazlıklar yanlarına kalmasın, diye…

Gün gelip devran dönünce Adalet Tanrısı tarafından çarpılsınlar diye…

21 Mart 2022

HKP Genel Merkezi

Konuyla ilgili Suç Duyurusu Dilekçesini aynen yayımlıyoruz:

ÇANAKKALE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

SUÇ DUYURUSUNDA

BULUNAN                                    : HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI

Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA

VEKİLLERİ                                   : Av. Metin BAYYAR – Av. Ayhan ERKAN – Av. Ali Serdar ÇINGI – Av. Tacettin ÇOLAK – Av. Sait KIRAN – Av. Azime Ayça OKUR – Av. Halil AĞIRGÖL – Av. Pınar AKBİNA – Av. Doğan ERKAN

Korkut Reis Mah. Sezenler Cad. No:4/15 Sıhhiye/ANKARA

 

ŞÜPHELİLER      : 1-Recep Tayyip Erdoğan

                             2-Binali Yıldırım (Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Eski Bakanı ve dönemin Başbakanı)

                              3-Ahmet Arslan (Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Eski Bakanı)

                            4-Mehmet Cahit Turhan (Ulaştırma ve Altyapı Eski Bakanı)

                           5-Adil Karaismailoğlu (Ulaştırma ve Altyapı Bakanı)

                          6-Nureddin Nebati (Hazine ve Maliye Bakanı)

                         7-Lütfi Elvan (Hazine ve Maliye Eski Bakanı)

                         8-Berat Albayrak (Hazine ve Maliye Eski Bakanı)

                        9-Naci Ağbal (Hazine ve Maliye Eski Bakanı)

                        10-Dr. Yalçın Eyigün (Altyapı Yatırımları Genel Müdürü)

                       11-Nihat Özdemir (Limak Holding Kurucu Ortağı)

                        12-Ebru Özdemir (Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı)

                       13-Limak Grup Yönetim Kurulu Üyeleri

                        14-Hamdi Güleç (Kamu İhale Kurumu Başkanı)

                        15-Kamu İhale Kurulu İkinci Başkanı ve Üyeleri

SUÇ                                        : 1- Nitelikli Dolandırıcılık (TCK m. 158/1 d-e)

                                                  2- Görevi Kötüye Kullanma (TCK m. 257)

                                               3- Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi (TCK m. 279)

                                              4- Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (TCK m. 301)

SUÇ TARİHİ                     : 26 Ocak 2016 ve sonrası

 

AÇIKLAMALAR             :

Suç Duyurumuza Konu Olay:

18 Mart 2022 günü açılışı yapılan “1915 Çanakkale Köprüsü”nün ihalesini 26 Ocak 2017 tarihinde Daelim (Güney Kore) – Limak – SK (Güney Kore) – Yapı Merkezi OGG kazanmıştı. Daha sonra Başbakan olan Binali Yıldırım o tarihte Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı idiKöprünün temeli ise 18 Mart 2017 tarihinde Başbakan Binali Yıldırım, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ve Güney Kore Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Ho-InKang’ın da katıldığı törenle Lapseki’de atıldı.

Köprü ve otoyolları 11 yıl boyunca konsorsiyum tarafından işletilecek yani geçiş ücretlerini köprüyü yapan şirketler alacak.

Adına Yap-işlet-devret denilen modele göre konsorsiyumla Karayolları Genel Müdürlüğü arasında imzalanan sözleşmede, köprüden yıllık geçiş için hazine garantisi verilen araç sayısı 16 milyon 425 olarak belirlendi. Bu da günlük 45 bin araç yapıyor.

Bu sayının altında araç geçişi olursa, geçiş ücreti yani 200 TL. (15 avro) ile eksik kalan araç sayısı çarpılacak ve bu para garanti kapsamında Hazine’den alınacak.

Bunu da şüpheli Recep Tayyip Erdoğan Köprünün açılışında yaptığı konuşmada açıkça itiraf ediyor: “Çanakkale Boğazı’na inşa edilen 1915 Çanakkale Köprüsü, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla açıldı. Açılış töreninde kamu-özel işbirliği projelerini öven Erdoğan, ilk bir hafta boyunca geçişin ücretsiz olduğunu söyleyerek, ‘Otomobil geçişleri ile ilgili fiyatı 200 TL olarak belirledik. İlk bir hafta ücretsiz olacak’ ifadelerini kullandı. Erdoğan, yaptığı konuşmada, ‘Eğer buradan aldığı aylık ve yıllık bedel, yüklenici firmanın aleyhineyse farkı kim ödeyecek; onu devletin kasasından biz ödeyeceğiz’ dedi.” (https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/erdoganin-actigi-1915-canakkale-koprusunde-milyarlarca-liralik-vurgun-1917414)

Çanakkale Boğazı’nda feribot seferleri yapan GESTAŞ firmasının Covid-19 salgını öncesi, 2019 verilerine göre tüm hatlarda (sadece Çanakkale Boğazı geçişleri değil) günlük feribotla araç geçiş sayısı 12 bin 500’e yakın.

Pandemiyle başlayan seyahat kısıtlamalarının kalkması sonrası araç geçiş sayılarına dair güncel veriler henüz kamuoyuyla paylaşılmadı. Ancak Hazine’den ödeme yapılmaması için bu sayının günlük 45 bine ulaşması, yani en az üç katı kadar artması gerekiyor.

Her gün 15 bin araç geçtiğini varsayarsak her gün geçmeyen 30 bin aracın da 15 Euro’dan ödemesini Hazine yani millet yapacak. Bu da günde 450.000 Euro, yılda 164.250.000 Euro, 11 yılda 1.806.750.000 Euro eder. O da bu günkü döviz kurundan 29 milyar 612 milyon 632 bin 500-TL

Kısacası bu korkunç rakamları hazine yani hazinenin gelirini temin eden biz vatandaşlar ödeyeceğiz. O da şimdiki döviz kurundan.

Maalesef geçsin geçmesin bütün toplum ücret ödemeye devam ediyor. Geçmeyi hayal etmeyen insanlar bile para ödüyor. Yıllarca bu garantili geçiş ile yapılan yap-işlet-devret modelinin özelliği bu. Çalış veya çalışma, yap veya yapma, uç veya uçma, geç ya da geçme bunların parasını ödemek zorunda kalıyorsun. Ekonomik sorunlarla boğuştuğumuz bu dönemde bunların çok daha ciddiyetle incelenmesi lazım. Maalesef tam bir kapalı kutu. Kaça mal olduğu, sözleşmesi belli değil. Değişik sözleşmelerle yapılıyor. Ayrıca yerli ve milli olduğunu iddia eden bir iktidar döneminde Türk mahkemeler devre dışı bırakılarak tamamen İngiliz mahkemeleri yetkili kılınıyor. Şeffaf ve denetlenebilir olunması lazım. Ayrıca bu hesabı Türkiye’nin ödememesi gerekiyor.” (https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/chp-genel-baskan-yardimcisi-veli-agbaba-gecmeyi-hayal-etmeyen-insanlar-bile-para-oduyor-1917804)

Sözleşme gerçekleştirilen oynamalarla da hazineden yana halkımızdan çıkacak olan para daha da artıyor:

“SÖZLEŞME OYUNU

Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, ”AK Parti’nin Çanakkale Köprüsü’ndeki vurgunu” başlığıyla milyarlarca liralık vurgunu kaynak ‘CİMER’ diyerek tek tek sıraladı. “Görevli şirkete yapılacak garanti ödeme tutarlarının bir sözleşme oyunuyla 395 milyon 847 bin Euro artırıldığını tespit ettik” diyen Yavuzyılmaz, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

Sözleşmeye göre; köprünün resmi işletme süresi: 10 yıl 8 ay 12 gün. Köprünün hedeflenen açılış tarihi: 16 Eylül 2023. Köprünün fiili açılış tarihi: 18 Mart 2022. Bu durumda köprünün kamuya devir tarihinin 30 Kasım 2032 olması gerekirken uygulama sözleşmesindeki bir madde oyunuyla, köprünün kamuya devri için sözleşme süresi sonu olarak 28 Mayıs 2034 tarihi belirlendiği için köprünün fiili açılış tarihi öne çekildiği halde, kamuya devir tarihi öne çekilmiyor!”

“Böylece işletme süresinin 10 yıl 8 ay 12 günden 12 yıl 2 ay 10 güne uzatılmış olduğunu belirten Deniz Yavuzyılmaz, oluşan kamu zararını şöyle hesapladı:

‘Uzatılan işletme süresi: 1 yıl 5ay 28gün (543gün)

‘Araç geçiş ücreti: 15 Euro+KDV

‘Araç geçiş garantisi: 45 bin adet/gün

‘Kamu zararı: 395 milyon 847 bin Euro

‘Güncel kurla: 6 milyar 480 milyon 15 bin 390 TL’

(https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/erdoganin-actigi-1915-canakkale-koprusunde-milyarlarca-liralik-vurgun-1917414)

Eğer illa da köprü yapılacak ise çok daha ucuza mal edilmesi mümkünken, “beşli çete”nin birisi olarak bilinen LİMAK HOLDİNG ve köprüyü yapan diğer şirketlere haksız kazanç temin eden işlem, TCK da tanımlanan Nitelikli Dolandırıcılık (TCK m. 158/1 d-e), Görevi Kötüye Kullanma (TCK m. 257) ve Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi (TCK m. 279) suçlarını oluşturmaktadır aleni bir şekilde. Sözleşme de Türk Mahkemelerinin devre dışı bırakılıp İngiliz Mahkemelerinin yetkili kılınması ise (TCK m. 301) suçunu oluşturmaktadır. 

SUÇ NİTELEMELERİ :

  • Suç duyurumuza konu ihalede 1.806.750.000 Euro (29.612.632.500-TL) ve sözleşmedeki bir madde oyunuyla uzamasıyla artı 6 milyar 480 milyon 15 bin 390 TL tutarındaki bir kamu zararı söz konusudur. Söz konusu zarara sebep olan bütün şüphelilerin TCK 158/1 d-e maddelerine göre “Nitelikli Dolandırıcılık” suçlarını işleyerek kamuyu zarara uğrattıkları alenidir. Dolayısıyla bu hükümler doğrultusunda haklarında soruşturma açılıp cezalandırılmaları gerekmektedir.
  • Suç duyurumuza konu ihalede 1.806.750.000 Euro (29.612.632.500-TL) ve sözleşmedeki bir madde oyunuyla uzamasıyla artı 6 milyar 480 milyon 15 bin 390 TL tutarındaki bir kamu zararı söz konusudur. Yukarıda da belirtildiği üzere ihale mevzuatı içerisinde yer alan kanunlara aykırı hareket söz konusudur. İhalenin Devlet tarafında yer alan şüpheliler dolayısıyla TCK m. 257’de tanımlanan “Görevi Kötüye Kullanma” suçunu işlemişlerdir. Ve “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü doğrultusunda cezalandırılmaları gerekmektedir.
  • İhale süreçlerinden Köprünün açılışına kadar olan süreçlerin aşamalarında yer alan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bürokratları, Kamu İhale Kurumu Bürokratları bu ihaledeki yolsuzlukları, ihale mevzuatına aykırılıkları gerekli makamlara bildirmeyerek TCK m. 279’da tanımlanan “Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçunu işlemişleridir ve “Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü doğrultusunda cezalandırılmaları gerekmektedir.
  • Türk mahkemelerin devre dışı bırakılarak tamamen İngiliz Mahkemelerinin yetkili kılınması Türk Yargısını alenen aşağılamaktır. Türk Mahkemelerinin bir işlevinin kalmadığının, hiçbir işlevinin olmayacağının ilanıdır. Dolayısıyla şüphelilerin “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü uyarınca haklarında kamu davası açılıp cezalandırılmalarını talep ediyoruz.

SONUÇ VE İSTEM                        Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet Savcılığınca re’sen araştırılacak sebeplerle, şüphelilerin eylemlerine uyan suçlardan yargılanıp cezalandırılması amacıyla haklarında gerekli soruşturmanın yürütülerek Kamu Davası açılmasını Müvekkil Parti adına vekâleten talep ediyoruz. 21.03.2022

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNAN

HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI VEKİLLERİ

Av. Metin BAYYAR    Av. Sait KIRAN      Av. Azime Ayça OKUR     Av. Doğan ERKAN 

Print Friendly, PDF & Email