Bu ölüsü kokmuş Amerikan uşağı insan sefaletlerini hâlâ lider belleyen, CHP için bunların olumlu işler yapacağını sanan gariban, içtenlikli CHP’liler var ise; biz bunlara acırız…
Allah bu akıl fikir fukaralarına ihsanda bulunsun da akılları biraz işler hale gelsin, gördüklerini kavrar hale gelsin, deriz.
Kırk yılın kaşarı, bunak, Amerikan piyonu Baykal’dan başlayalım isterseniz.
Gazetelerin yazdığına göre, Enis Berberoğlu’nun eşi Oya Berberoğlu, bu insan sefaletini, fizik tedavi görmekte olduğu GATA’da ziyaret etmiş.
Bu ahlâk ve namus yoksunu sefalet ise şunları buyurmuş:
“Bağımsız, tarafsız yargı arayışı ve hükümetin çabasından memnunum. (…) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ivedilikle, net biçimde örnek davranış sergileyerek iktidara cesaret vermesi, yargı ve topluma da moral vermesi elzemdir.” (https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/ic-hesaplasmayi-bitirin-2617202/)
Şu anlayışa bakın, arkadaşlar…
Yahu, kırk yılın din tüccarı, Ortaçağcı kaşar Abdurrahman Dilipak bile Tayyip’e ve hükümete zaman zaman yazdığı yazılarla daha açık muhalefet etmekte be…
Ülkede sanki hukuku da, yargıyı da, orduyu da, eğitimi de yerle bir ederek bitirenler bunlar değilmiş gibi, Tayyip İktidarına övgü düzüyor ya…
İnsanın bu 50 yılın kaşarı, Amerikanofil, ölüsü kokmuş burjuva siyasetçisinin hâlâ bu sözleri ediyor olabilmesi karşısında midesi bulanıyor, buna karşı beslediği nefret katbekat artıyor.
Hatırlanacaktır; Kaçak Saraylı Tayyip’in Türkiye’nin başına bela edilmesinde en büyük etkenlerin başında gelen iki yerel kişiden biridir, Baykal. Öbürü de, zamanın YSK Başkanı Tufan Algan’dır.
Bunlar bir taraftan Anayasa değişikliği yaparak, bir taraftan kanunları hiçe sayarak önünü açıp Tayyip’i Parlamentoya taşımışlardır. Oradan da Başbakanlığa…
Adam, gördüğümüz gibi, 16 yıl sonrasında bile, bugün hâlâ Tayyip yalakalığı yapabilmekten çekinmemektedir.
Bunun neresi muhalefet milletvekili, muhalefet lideri yahu?..
Bu bal gibi yandaş…
Enis Berberoğlu’nun eşi Oya Berberoğlu da bizce zerre miktarda olsun akla, fikre, siyasi bilgiye, bilince sahip değildir.
Ahlak sefaleti Baykal, Berberoğlu’na yönelik şu sözleri ediyor ya:
“Enis Berberoğlu’nun suçsuz yere uzun zamandır hapsedilmesine, tek ve rehin tutulmasına çok üzülüyorum. Ayrıca tekrar milletvekili seçildi. Anayasa açık, nettir, sözü bellidir. Dokunulmazlık kazanılmıştır. Enis’in derhal hiç tereddütsüz, hemen tahliye edilmesi zorunludur.” (agy)
Sanki bu durum bilinmez bir şeymiş, ya da bugüne dek kimsenin dile getirmediği bir şeymiş gibi dört elle sarılıyor buna, Oya Berberoğlu. O sefalet bunları söyledi diye şöylesine güzellemede bulunuyor ona:
“Hastanede ama güncel olayları çok yakından izlediğini anladım. Bir insan bu kadar ülkesinin sorunlarına hakim olur ve gereği için uğraşır. Kendisine hayran oldum. Yani o kadar dolu, anlayışlı kibardı. Her zamanki gibi hoştu, yakışıklıydı maşallah. Sohbetimizde tahlillerinin sonu hep adalete çıkıyordu.” (age)
İşte görüyorsunuz, zavallılıktaki seviyenin durumunu…
Bu kadın ve eşi güya yıllarca gazetecilik yapmışlar memlekette.
İnsanlar ne kadar tuhaf, değil mi arkadaşlar…
Biz iğreniyoruz bu namus, ahlâk ve insan sefaletinden; öbürü “ona hayran oldum”, diyor.
Çağrışım oluyor, ister istemez, Mevlana’nın şu ünlü deyişi aklımıza geliyor:
“Bok böceği gül bahçesinin kokusunu ne bilsin…”
Bunların tamamının ömrü, bok yuvarlamakla geçmiş. Başka bir dünyanın varlığından bihaberler.
Bu Baykal denen iğrenç yaratıkta zerre miktarda utanma arlanma bulunmuş olsaydı, çekilirdi bir köşeye, kimselere görünmeden ömrünün geri kalan bölümünü geçirip giderdi.
Ama bu sefalet, sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki hiçbir ahlâksızlıkta bulunmamış gibi meydanlarda dolaşıyor, Meclise gelip ceylan derisi koltuklara kuruluyor, kendisine takılan olunca da “eee, eee, eee”li üslubuyla, yukarıda örneğini gördüğümüz gibi cevherler yumurtlamayı sürdürüyor.
Ar damarı çatlamış bunların, arkadaşlar…
Bunlar suretâ insan. Yani Kabuk insan bunlar. İçleri boş… İnsani olan hiçbir şey bulamazsınız bunların içinde. Birer yaratıktır bunlar…
Gelelim öbürüne, Sorosdaroğlu Kemal Efendi’ye…
Sorosdaroğlu da CHP’nin 95’inci Kuruluş Yıldönümü münasebetiyle Anıtkabir’e çıkıyor. Konuşma yapıyor. Anı Defteri’ne yazılar yazıyor, onu okuyor, özetçe şunu diyor:
“Ata’nın yolunda yeni bir mücadeleye atılacağız.”
Bu ahlâk fukarasına, bu insan sefaletine de soruyoruz şimdi:
Yahu, daha dün “Biz 30’ların 40’ların CHP’si değiliz.”, diyerek reddi mirasta bulunmadın mı sen?
Mustafa Kemal’i, İnönü’yü ve silah arkadaşlarını Ermeni, Pontus, Süryani ve Dersim Katliamları, Soykırımları yapmakla suçlayan sen ve senin avanen olan TR-705’ler, Canan Kaftancıoğulları vb. değil mi?
27 Mayıs Politik Devrimi’mize alçakça bir saldırıyla “27 Mayıs’ı yapanlar şu anda yaptıklarından utanç duyuyorlar.”, diyerek iftiralarda ve karalamalarda bulunan sen değil misin?
Kıbrıs’ın Türklerden alınarak bütünüyle bir Rum Adası statüsüne kavuşturulmasını öngören ABD ve İngiltere yapımı “Annan Planı”nı ve onu yapan Kofi Annan’ı övgülere boğan, hem de daha dün, sen değil misin?
Ne demiştin?
“Nobel Barış Ödüllü Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ı, Kıbrıs barışı için verdiği mücadele dolayısıyla hep saygıyla hatırlayacağız” (https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/kilicdaroglundan-kofi-annan-mesaji-2582721/)
Sorosçu Kemal Efendi!
Türkiye BOP çerçevesinde parça parça edilerek imha edilse sevinçten havalara zıplarsın sen. Senin içyüzün kesinkes budur.
Nasıl ki Tayyip Türkiye’yi BOP’a göre imha etmekle görevlendirilmişse ABD Emperyalist Haydudu tarafından; sen de Mustafa Kemal’lerin, İnönü’lerin CHP’sini imha edip Tarihe gömmekle görevlendirildin. Hepiniz bu hainane görevlerinizi yapıyorsunuz.
Ama ne yazık ki, bilinçsiz, anlayışsız, kavrayışsız CHP seçmeni ve içtenlikli CHP tabanı bu gerçekleri görememektedir.
Bu yaşımıza kadar edindiğimiz devrimci kavga dersleri bize göstermiştir ki, insanları siyaseten kandırmak, bir hayvanı kandırmaktan daha kolaydır. Bir hayvanı nihayetinde bir kere kandırabilirsiniz. Ama ihanetinizi gördüğü anda bir daha asla size güvenmez ve artık onu kandıramazsınız.
Ama insanlar öyle değildir. Usta’mız Kıvılcımlı’nın da belirttiği gibi insanlarda “sosyal sınıf körlüğü” dediğimiz bir körlük vardır.
Bu sebeple de tekrar tekrar kandırabilirsiniz onları…
Nitekim Tayyipgiller de bunu yapıyor, Sorosçu Kemal ve avanesi de bunu yapmaktadır…
Oysa gerçeği azıcık da olsa görebilseler, Sorosçu Kemal ve avanesinin liderliğindeki bir CHP’nin bir milim bile gelişme ve etkinlik gösteremeyeceğini kesince kavrarlar.
Fakat göremiyorlar işte…
Zaten moralsiz ve umutsuzdurlar da şu zamanda. Boşvermişlik hali içindedirler. Oysa yapmaları gereken; partilerine sahip çıkmak, Mustafa Kemal’in ve İnönü’nün kurduğu CHP’yi yeniden ortaya çıkarıp canlandırmak için bir çabaya girişmektir.
Sorosçu ve benzeri sözümona liderlerle CIA’nın, MOSSAD’ın, CHP’nin başına musallat ettiği bu sefaletlerle CHP’nin hiçbir yere gidemeyeceği, Tayyipgiller karşısında hiçbir varlık ortaya koyamayacağı da bugünkü yaşananlar ışığında kesinkes ortaya çıkmıştır. Bunu görmemek için kör olmak gerekir. Hatta sadece kör olmak da yetmez; anlayışsız ve kavrayışsız olmak da gerekir.
Kaşar Amerikan uşağı Baykal sefili diyor ki, Oya Berberoğlu’na aynı görüşmede; “Parti içinde iç hesaplaşma bir kenara bırakılmalı.”
Nedir bu sözün anlamı, arkadaşlar?
CHP’nin başına Amerika tarafından getirilmiş olan Sorosçu Kemal ve ekibi orada kalmaya devam etsin. Kimse bunları değiştirmek için, oradan indirmek için bir mücadeleye girmesin.
Kaşar hain nasıl da biliyor, ihanetini sürdürmenin ağulu yolunu, yöntemini…
Oysa CHP’nin en yakıcı sorunu Sorosçu Kemal ve ekibinden saniye gecikmeksizin kurtulmaktır. Bu ekipten kurtulmadığı sürece CHP, sadece ve sadece Tayyipgiller’e payandalık görevi yapabilir. Asla muhalefet rolü yapamaz, hele hele iktidar olma doğrultusunda bir santim bile yol alamaz.
Eğer Tayyipgiller 16 yıldan bu yana Türkiye’de gönüllerince, ABD’yi arkalarına alarak at oynatabilmişlerse, bunda Baykal sefaletinin de, Sorosdaroğlu sefaletinin de çok etkin rolü olmuştur. Adamlar bu rolü gizlememiştirler de. Kaç kez teşekkür etmiştir Tayyipgiller, bu sahte muhalefete. “Böyle muhalefet dostlar başına”, diyerek bunların kendilerine sunduğu hizmeti açıkça dile getirmişlerdir.
Türkiye’de dert çok, arkadaşlar. Hangi birine değinsek, içler acısı bir durumla yüz yüze gelmekteyiz.
Kurtuluşun tek çaresi, halkımızın bu yakıcı gerçekleri bir an önce görmesi, kavraması, değerlendirmesidir. Dolayısıyla da bizi anlamasıdır.
Bizi anlamazsa, daha önce de belirttiğimiz gibi, bunların binbir yalanıyla başa çıkamaz. İşte bu sebepten, biz tek bir şey istiyoruz halkımızdan: Anlaşılmak…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
11 Eylül 2018
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı