BİRİNCİ KUVAYİMİLLİYECİLİK CUMHURİYETLE TAÇLANDI
İKİNCİ KUVAYİMİLLİYECİLİK SOSYALİZMLE TAÇLANACAK
Tarih 1918. Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası. Emperyalist 7 Düvel, binlerce yıldır Türk ve Kürt Halklarının uğruna kan dökerek ortak vatan yaptığı güzelim vatan topraklarını işgal etmekte. Binlerce yıldır üzerinde yaşadığımız topraklar halklara zindan ediliyor. İşte Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı, kendi topraklarında esaret altında yaşamayı kabul etmeyen Türk ve Kürt Halklarının şahlanışıdır.
Ey Halkım! Sakın unutma, dünya halklarına örnek olan bu şahlanışı…
Emperyalist esaretten kurtulmanın bedelini, bir milyon şehit, 220 bin kayıpla ödedik. Toplara karşı tüfekle, en gelişmiş silahlara karşı bıçakla mücadele ettik. Sırtımızda yırtık gömlekle üşüdük, soframızda yavan ekmekle aç kaldık, susuz kaldık ama “geldikleri gibi göndermek” için düşmanı canla başla mücadele ettik. Ve yendik düşmanı. Çünkü Emperyalistlerde olmayan, dünyanın en etkili silahı bizde vardı: Ölümü (yani Bağımsızlığı) göze almış insan!
Ey halkım! Sakın unutma, Dünya Halklarına Emperyalistlerin de yenilebileceğini gösteren ve öğreten Birinci Kuvayimilliyecileri…
Emperyalist 7 Düvelin zulmü değildi sadece Halklarımızın çektiği. İçerideki düşmanla da mücadele edilerek kazanıldı Kurtuluş Savaşı. Emperyalistler, Derviş Vahdettinlerle, Damat Feritlerle, Ali Kemallerle, Ortaçağcı Şeriatçılarla ittifak ederek gerçekleştirdiler işgallerini ve katliamlarını.
Mustafa Kemal de, Ortaçağcılığın yok edilmedikçe Cumhuriyetin tehlikeye gireceğini dâhice öngörüsüyle nasıl da görüyor.
“Okuyamayan yazamayan, yurttaş olamamış bir halkla Ortaçağı nasıl yeneriz? Cumhuriyeti nasıl koruruz? Sağlıklı bir demokrasiyi nasıl gerçekleştiririz? Derviş Vahdettinler, Ali Kemaller, Damat Feritler, Şeyh Saitler bunları kolayca etkiler, bağnazlığa, hurafelere, yanlışlıklara yönlendirir. Sonuç, cumhuriyeti bile tehlikeye sokar.”
Ey Halkım! Sakın unutma, bizleri Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın aydınlığından Ortaçağın karanlığına götürmeye yemin eden, evlatlarımızın katline ferman, kadınlarımızın ırzına tecavüz eden düşmana geçit, halklarımızı meczup hale getirmek için uğraş veren bu hainleri…
“Hasta Adam” Osmanlı’ya son vuruşu yapmaya, öldürmeye gelmişti neredeyse tüm dünya. Tüm dünya karşımızdaydı sanki. Ama doğudan bir ışık, bir dost imdadımıza yetişti. Lenin Usta ve ülkesi Sovyetler Birliği… Arkamızı sağlama almıştık. Bu karanlık günlerde maddi ve manevî yardımlarına sınır koymamış tek müttefikimizdi Lenin Usta’nın Ülkesi Sovyetler Birliği. Büyük pay Lenin Usta’nın ve Ülkesinin, Dünyaya ilk örnek olan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin zaferle taçlanmasında.
Ey Halkım! Sakın unutma, Türk ve Kürt Halklarının Emperyalistleri yeneceğinden hiçbir zaman kuşku duymamış, elinde avucunda ne varsa Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin hizmetine sunmuş dostlarını, Lenin Usta ve Büyük Ekim Devrimcilerini…
İkinci Kurtuluş Savaşı’nın stratejisini çizen, Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı Usta’da, yaşı daha 17 iken, neredeyse çocuk denilecek bir yaşta, Yörük Ali Efe Çetesi’nde düşmana karşı savaşıyor ve bileğinin hakkına Köyceğiz Kuvayimilliye Komutanlığına yükseliyor. Sosyalizme sempatisini, kişiliğini ve sosyalist kimliğinin olgunlaşmasını Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’na daha baştan gözü kara girmesi sağlıyor.
Ey Halkım! Sakın unutma, Hikmet Kıvılcımlı’nın Teorisi ve Pratiğinin gerçek kurtuluşa, Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’nı mantıkî sonucu olan Sosyalizme ulaştıracağını, bugün dış düşman emperyalistlerden, iç düşman yerli satılmışlardan kurtuluşun yolunu Hikmet Kıvılcımlı’nın ve O’nun düşünce oğulları ve düşünce kızlarının gösterdiğini…
Bakın Cumhuriyetin ne olduğunu bize nasıl gösteriyor Usta’mız:
“Bunu, bize en iyi özetleyen kişi, Cumhuriyet’in ölümsüz kurucusudur.
“Mustafa Kemal, Türkiye’yi yüzyıllardan beri iki büyük kahredici gücü, iki büyük lanetleme gücü ezdiğini haykırdığı gün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gönderesine ilk Cumhuriyet bayrağını çekmişti.
“Bu iki kahredici, lanetleme, baş belası güç neydi?
“Mustafa Kemal’e göre; birisi Emperyalizm, öteki Saltanat’tı.
“(…)
“Onun için Türkiye’de Cumhuriyet demek, Türk Milletinin bağrına oturmuş olan emperyalizmle Saltanat’a karşı kurduğu bir savunma kalesi demektir. (…)
“Cumhuriyet Saltanat kazanını devirip, emperyalizmin ateşini Türkiye’de söndürdüğü için, bir Millî Kurtuluş yarattı.
“Cumhuriyet emperyalizme, yani Cihan Finans-Kapitalizmine ve Saltanat’a, yani Osmanlı Tefeci-Bezirgânlığına karşı savaşarak doğdu.
“Türkiye’de Cumhuriyet’in anlamını yücelten ve kutsallaştıran, Mustafa Kemal’in hiç hayale kapılmaksızın pek açık belirttiği, o her iki irtica cephesinde, her iki gericilik cephesinde başardığı savaştır.
“(…)
“Cumhuriyetinin başlıca “hikmeti vücudu”: Birincisi, saltanatı (Türkçesi: DOĞU GERİCİLİĞİNİ), İkincisi Emperyalizmi (Türkçesi: BATI GERİCİLİĞİNİ) yok etmekti.” (Hikmet Kıvılcımlı, Cumhuriyet Bayramı Nedir? 29 Ekim 1968)
87’nci yılını kutladığımız Cumhuriyet bugün tehdit altında. Çok büyük bedeller ödeyerek inlerine gönderdiğimiz Emperyalistler bugün ülkemizi yerli satılmışlar eliyle Yeni Sevr’e doğru götürüyorlar. Kapıdan kovduk kan dökerek, önce bacalarımızdan girdiler, bugün Yerli Satılmışlar eliyle ellerini kollarını sallayarak kapıdan içeri giriyorlar. 87 yıl önce gelişmiş silahlarıyla alamadıkları topraklarımızı para vererek alıyorlar. Ülkemizin Kuvayimilliye yadigârı kamu kurumları, ağır sanayi tesisleri, madenleri, limanları, iletişim sistemleri, bankaları, toprakları, vatan tanımaz, halk düşmanı bu ümmetçi kafa tarafından, yangından mal kaçırırcasına, haraç mezat yerli-yabancı Parababalarına, özelleştirme adı altında peşkeş çekilmekte.
87 yıl önce de Emperyalistlerle işbirliği yapıp vatanı Sevr’e götürdü Ortaçağcı Şeriatçılar. Bugünlerde yine ABD ve AB (AB-D) Emperyalistleriyle elbirliği edip ülkemizi Yeni Sevr’e doğru götürüyorlar Ortaçağcı Tayyipgiller. Mustafa Kemal ve Arkadaşlarının, yani Birinci Kuvayimilliyecilerin bizlere emaneti olan bütün kurumların başında Ortaçağcılar çöreklenmiş durumda. AB-D Emperyalistleri, Tayyipgiller maşasıyla Halklarımızı, “Ilımlı İslam” adını verdikleri Ortaçağ karanlığına doğru sürüklüyorlar.
87 yıl önce Türk ve Kürt Halkı ortak mücadele ederek gerçekleştirdik Ulusal Kurtuluşu. Bugünlerde bin yıllık bu kardeşliğin temellerine dinamitler döşenmekte…
“Birinci Kuvayimilliyecilik: SİLÂHLI, askercil, sıcak savaştı. Bu savaşın bütün yokluklarına rağmen cephesi açıkça belirliydi. Stratejisi ve taktiği az çok genel kurallara göre basitti. Hedefi ise olağanüstü kolay anlaşılırdı.” (Hikmet Kıvılcımlı, agy)
87 yıl öncekine göre durum daha vahim. Karşıdevrimci cephe daha da genişlemiş durumda. ABD ve AB (AB-D) Emperyalist canavarlarının yanında yerli Parababaları (TÜSİAD, TİSK, TOBB, MÜSİAD), Ortaçağcı-Şeriatçı Tayyipgiller, pezevenkleşmiş medya kalemşorları, gafilliğinden AB-D yolunu savunan, farkında olmadan solculuk yaptığını sanıp bu cephenin içinde yer alan Sahte Solcular, hainliğinden AB-D kucağında gönüllü yer alan Sorosçu uşaklarla, Yeni Sevr’ci Cephe 87 yıl öncesine göre bir hayli genişlemiş durumda. Genişlemiş bu Yeni Sevrci Cepheyle adım adım bataklığa sürüklüyorlar ülkemizi.
Ama bu acılı günler gelip geçici.
Ey Halkım! Sakın unutma: İnsanlar sürgit hayvan yerine konamaz!
Yerli satılmışlar ve yerli satılmışlara kan ve can veren Emperyalistler de şunu unutmasınlar:
Birleşen, direnen halklar karşısında “emperyalistler kâğıttan kaplandır!”
Son duruşmada ya da son muharebede kazanan yiğit devrimci halklar olacaktır. İnsanlığın başbelası, alçak emperyalist haydutlara bel bağlayanlar, onlardan medet umanlar, onlarla ittifaka girenler ve AB-D yolunu çözüm diyerek savunanlar, sonunda hüsrana uğrayacaktır.
İşçi Sınıfımız, üretmen halkımız, esnafımız, namuslu aydınlarımız, Sivil-Asker Gençliğimiz ve Kürt kardeşlerimizle omuz omuza vererek, hainlerin-işbirlikçilerin egemen olduğu bu soygun ve vurgun düzenini, yerli-yabancı Parababaları düzenini yıkacağız. Demokratik Halk İktidarını kuracağız.
Biz, Hz. Muhammed’in, İbn-i Haldun’un, Şeyh Bedreddin’in, Marks-Engels’in, Lenin’in, Mustafa Kemal’in, Birinci Kuvayimilliyecilerin, Denizler’in, Mahirler’in ve Hikmet Kıvılcımlı’nın mirasçıları ve gerçek devamcılarıyız. Bu büyük önderlerin özlemlerini, ideallerini gerçekleştireceğiz. Geç olacak, ama mutlaka olacak bu…
Başaracağız, Kazanacağız, Yeneceğiz! 29.10.2010
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi