Böyle olur Kaçak Saray Faşist Din Devleti’nin Yargısı

Böyle olur, Kaçak Saray Din Devleti’nin Yargısı…

1 Eylül’de güya Adli Yılın Açılışı yapıldı ya, işte onun töreni de muhalefetsiz olarak Kaçak Saray’da yapıldı, mevcut hazin durumun özüne uygun olarak.

Cumhuriyet Gazetesi’nin konuya ilişkin manşeti şöyleydi:

***

“Bu otobüs nereye?

“Yeni adli yıl açılışı için hâkim ve savcılar belediye otobüsleriyle Saray’a taşındı. Törene katılım zorunlu tutuldu. Yargıtay Başkanı konuşmasında Atatürk’ten bahsetmedi, dini referanslar verdi.

“HADİSLİ MESAJLAR

“SARAY’daki adli yıl açılışı muhalefetsiz yapıldı. Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da törene katılmadı. Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, 28 sayfalık konuşma metninde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün adını hiç anmadı, padişahların reform çabalarına özel vurgu yaptı, hadisli mesajlar verdi.

“ERDOĞAN’A TEŞEKKÜR

“CİRİT, iktidarın “Ver papazı al papazı” diyerek ABD ile pazarlık konusu yapılan Brunson konusunda ise tek yetkilinin bağımsız yargı olduğunu iddia etti. Cirit, kuvvetler ayrılığı ve liyakata dikkat çektiği konuşmasında, sağlık harcamaları ve yeni bina için Erdoğan’a teşekkür etti.

“Yargıtay-Saray hattı

“YARGITAY’DA görevli yüksek yargıçlar otobüslerle Saray’a böyle taşındı. Bazı yargıçların ayakta yolculuk yaptığı görüldü. Erdoğan olmamasına rağmen güvenlik tedbirleri yoğundu. Yargıçlar iki kez X-ray cihazından geçti. Hiçbir yüksek yargıç polis aramasına itiraz etmedi.”

***

Tayyipgiller Din Devleti’nin merkezi Kaçak Saray olduğu için Adli Yıl Açılış Töreni de Kaçak Saray’da yapılıyor.

Yargıtayda görevli bin kadar savcı ve yargıç, belediye otobüslerine tıkış tıkış bindiriliyor. Sabah işine yetişme telaşındaki gariban halkımız gibi…

Tabiî önemli bir kısmı da ayakta yolculuk ediyor.

İşin en vahim tarafı da, arkadaşlar; bu Yüksek Yargı mensubu hukukçular, Saray’ın güvenlik görevlilerinin gözetiminde, hem de iki kez, X-ray cihazından geçirilerek aranıyor üstleri başları, çantaları…

Bir teki olsun bu aşağılayıcı muameleye tek bir sözcükle itiraz edemiyor. Hepsi de kaderlerine razı. İşlerini kaybetmemek için boyunlarını eğmişler, kuzu kuzu kendilerine reva görülen davranış biçimlerini benimsiyorlar.

Törene katılım, 10 yıllardan bu yana Tayyipgiller avanesinin mensubu olan, bugünün Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit tarafından zorunlu kılındığı için mecburen hepsi de oraya gidiyor.

Düşünün; Kaçak Saray’ın Sultanı Tayyip yok Sarayında. O, Kırgızistan’da. Resmi toplantılara katılıyor. İşin bir diğer enteresan tarafı da, hiçbir resmi sıfatı olmamasına rağmen “Sıfırlayamadım Babacım Bilal” de Kaçak Saray Devleti’ni temsilen toplantılarda yer alıyor, diğer resmi zevatla birlikte.

Oh, ne âlâ, değil mi?..

Damat Berat Bakan. Oğul Bilal resmi toplantılar mensubu.

E, geriye kalanlar var ama hâlâ: Sümeyye var, Enişte var. Onlara da haksızlık etmemek lazım. Bir şekilde Kaçak Saray Din Devleti’nde bir yüksek makam icat edip oturtmak lazım onları da oralara…

Tasalanmayalım pek, ileride o da olur…

Hani ne demişti Tayyip?

“Hazmettire hazmettire gidiyoruz biz.”

Öyle yapıyor aynen.

Hatırlanacağı gibi, İsmail Rüştü Cirit bir zamanlar Üsküdar İkinci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanıdır. AKBİL yolsuzluğundan yargılanan Tayyip Erdoğan’ı beraat ettirerek hukuk dışı bir kararla kurtarıveriyor, İsmail Rüştü Cirit.

Oysa namuslu kamu denetçilerinin raporlarına göre Tayyip ve o zamanki İstanbul Belediye Başkanlığındaki şürekâsı kesinkes suçludur.

İşte o günlerden bu yana, bu İsmail Rüştü Cirit, Tayyipgiller’in diğer avaneleriyle birlikte “beraber yürüyorlar” bu Din Devleti’ne giden yollarda.

İsmail Rüştü Cirit, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’le birlikte Rize’de Tayyip ve Emine’yle yan yana çay toplamıştı, hatırlanacağı gibi.

Ne diyor, Cumhuriyet Gazetesi’nin verdiği haberde?

İsmail Rüsşü Cirit, 28 sayfalık konuşmasında bir kere olsun Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten söz etmedi.

E, etmez tabiî…

Onlar 10 küsur yıl uğraşarak yıkıp yerle bir ettiler Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve silah arkadaşlarının kurduğu Laik Cumhuriyet’i. Onun yerine, merkez üssü Kaçak Saray olan Tayyipgiller Faşist Din Devleti’ni inşa ettiler.

Bu yargı, işte bu Faşist Din Devleti’nin yargısıdır. Birinci Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın zaferi üzerine kurulan Laik Cumhuriyet’imizin yargısı değildir, zinhar. İkisini birbirine kesinlikle karıştırmamak gerekir. Karıştırdığınız anda çuvallarsınız. Kafanız Çingene dağarcığına döner. Hiçbir toplumsal olayı doğru görüp, doğru kavrayıp, doğru değerlendiremezsiniz.

Ve bir de ne diyor Cumhuriyet?

İsmail Rüştü Cirit, konuşmasında sık sık dini referanslar verdi.

E, adam Din Devleti’nin Yüksek Yargısı’nın Başkanı. Muaviye-Yezid Din Devleti’nin ya da CIA-Pentagon-Washington Din Devleti’nin Yüksek Yargısı’nın Başkanı. E, elbette dini kaynaklara göndermelerde bulunacak.

Hukukun evrensel ilkelerinden söz edecek değil ya…

Bir de ne yapıyor, İ. R. Cirit?

Kaçak Saray Sultanı Tayyip’e teşekkürlerini sunuyor.

Tekrarlayalım mı?

“Cirit, Yargıtay üyelerinin sağlık giderlerinin de AYM üyeleri gibi karşılanarak “yüksek mahkemeler arasındaki eşitliğin sağlanması” ve İncek’te yapımına başlanan yeni Yargıtay binası için de Erdoğan’a özel teşekkür etti.” (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1072551/Ataturk_suz__muhalefetsiz__hadisli_adli_yil_acilisi.html)

Tören sonrasında geldikleri gibi gidiyor, bin civarında yüksek savcı ve yargıç. Onu da şöyle anlatıyor Cumhuriyet:

“Açılışa damgasını vuran anları ise tören sonrasında yüksek yargıçların belediye otobüsleri ile Yargıtay’a taşınması oldu. Ellerinde kisveleriyle Saray’dan çıkan yüksek yargıçlar ve diğer yargı üyeleri, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın tahsis ettiği belediye otobüslerine bindi. Otobüslerde oturacak yer bulamayanlar ise ayakta yolculuk yapmak zorunda kaldı. Yargıçların Saray önünde boş otobüs bulabilmek için çaba harcamaları ilginç görüntü oluşturdu. Yargıtay üyelerinin, törene de bu otobüslerle getirildiği öğrenildi. Bu görüntüler, daha önce AKP mitinglerinde belediye otobüsleriyle alana yapılan taşımaları anımsattı.” (agy)

İşte bu muameleyi çekiyor Kaçak Saraylı Hafız, emrindeki yargının mensuplarına.

Onları nasıl da ezip aşağılıyor her aşamada, değil mi?

Eee, bir Saray Sultanı olarak ne diyor o?

“Menem diğer nist.”

Yani “Yalnız ben varım. Başka kimse yok. Benim dışımda hepiniz hiçsiniz.”, diyor.

Ha AKP’giller mitinglerine belediye otobüsleriyle taşınan cahil ve bilinçsiz “hülooğğ”cular, ha Tayyipgiller Din Devleti’nin Yargısı’nın hâkim ve savcıları…

İşte böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz, arkadaşlar. Acı ama gerçek budur…

Bütün diktatörler gibi, bütün mafyatik yapılar gibi bunların da sonu gelecek elbet. Hem de çok hazin olacak sonları.

Peşinen söylemiş olalım, Tarihe bir not düşmek babında…

Yaşayanlar görecektir bunu…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

5 Eylül 2018

Nurullah Ankut

HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email