Kimine göre bir dinin bir başka dine karşı kazandığı zafer, kimine göre sınavda ya da bilgi yarışmalarında sorulmasından öteye gidemeyen, kimine göreyse sadece gericiler tarafından anılan ve ilerici hiçbir yönü olmayan bir tarih 29 Mayıs.
Ancak Halkın Kurtuluş Partisi için bu üç yaklaşım da bilimsel değildir elbette. Marks-Engels-Lenin-Kıvılcımlı Ustalar; Tarihi, toplumu, Tarihin ve toplumun gelişimini incelememiz için biz gerçek devrimcilere bir bilimsel metotlar bütünü bırakmışlardır. Bu bilimsel düşünme metodunu, Diyalektik Materyalizmin tarihsel süreçlerin gelişimini incelemesi -yani Tarihsel Materyalizm- ve Hikmet Kıvılcımlı Usta’nın “Tarih Devrim Sosyalizm” anıt eseriyle bu yöntemlere yaptığı katkılarla birlikte değerlendirirsek; İstanbul’un Fethi, İlkel Sosyalist gelenekli Osmanlı’nın, çürümüş feodal ilişkilerle yok oluşa giden Bizans’a karşı kazandığı bir zafer, dolayısıyla bir Tarihsel Devrimdir.
Dönemin Bizans’ı, halkına ciddi vergi yükleri bindirmiş, kiliseyi ve bazı kesimleri bu vergilerden muaf tutmuş, dolayısıyla yoksulluğun-açlığın kol gezdiği, köylünün ve esnafın sırtına yük üstüne yük bindiren, bu yoksulluğun ve çürümüş ilişkilerin imtiyazlı zümrelerin arasında dahi çatışmalara yol açtığı bir medeniyetti. Yani Hıristiyan halk, Hıristiyan sömürenlerinin yönetiminde inim inim inlemekteydi. Osmanlı ise, Dirlik Düzeni ve ilkel sosyalist geleneklerle toplumun idare edildiği, haksızlığın olmadığı bir yaşam tarzı olarak İstanbul’da yaşayanlar için bir örnek teşkil ediyordu.
Hikmet Kıvılcımlı’nın “Fetih ve Medeniyet” eserinde de alıntıladığı fetih zamanında yaşayan bir Rum tarihçisi Kritovulos’un “Tarih-i Sultan Mehmet Han Sani” eserinde Fatih Sultan Mehmet’in Konstantinopolis’e askeri hamleden önce yaptığı iki hamle bulunmaktadır.
Bunlar;
“l– Osmanlılıkta derebeyileşme istidatlarını [eğilimlerini] yok etti: “Ahalinin şikâyeti vâki olan vülât [valiler] ve hükkâmı [hakimleri] azletti.” Bugün bile “şikayet”in ne yaman iş olduğu göz önüne getirilsin. Bizans çağında, Osmanlı’nın ahaliden bizzat Padişah eliyle şikâyet toplayabilmesi; ve sonra, doğrudan doğruya halkın şikâyeti üzerine Beyleri ve Kadıları azletmesi ibret alınacak örneklerdendir.
II– Toprak düzenindeki aksaklıkları giderdi: Zaten derebeyi unsurların temizlenmesi demek, toprak üzerindeki Dirlik Düzeninin saf Osmanlı şekline indirgenmesi demekti. Fatih: “Muhassil ve hâcipleri korkutarak ifayı vazifeye [görev yapmaya] sevk etti. Münhal vukuunda, namuslu ve emniyetli [güvenilir] ve kifayetli [yeterlikli] memurlar tayin etti. Bu sayede varidat-ı devlet [devlet gelirleri] müddet-i kalîle zarfında [kısa sürede] tezayüt etmiştir [artmıştır].”
İşte Fatih bu iki hamle ile Anadolu, Balkanlar ve İstanbul’da yaşayan Hıristiyan ve Musevilerle işbirliği yapabilme fırsatı bulmuştur. Böylece fethi sadece bir “dış müdahale” olmaktan da çıkarmış, orada yaşayanların kurtuluş yolu haline getirmiştir.
Fetihten sonra ise gayrimüslimleri köleleştirmemiş, onların inanç ve yaşam tarzlarına karışmamıştır. Dirlik Düzeni’nin getirdiği daha eşit ve adaletli bir yönetimi ve toprak düzenini aynı zamanda daha ucuz bir yaşamı olanaklı kılmıştır. Amerika Kıtası’nın Keşfi ve diğer önemli ve olumlu tarihsel sonuçlara sebep olması açısından da Tarihe ileri yönde katkı yapmıştır.
Dolayısıyla bugün İstanbul’un Fethi’ni AKP’giller veya diğer irili ufaklı örümcek zihniyetli Ortaçağcı gericilerin bir ümmet zaferi olarak propaganda malzemesi yapması ne kadar yanlışsa, bunu zulmün başladığı bir gün olarak nitelemek, hele hele de bunu ilericilik, devrimcilik adına yapmak da o derece yanlıştır.
Zaten AKP’giller’in Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da katıldığı bir televizyon programında fethi “işgal” olarak adlandırarak mensubu olduğu sınıfın gerçek yüzünü ortaya saçmıştır. İşte bu nedenle 29 Mayıs 1453 İstanbul’un Fethi ne burjuva tarihçilerine ne de Ortaçağcı gericilere ve kafatasçı-milliyetçi faşistlere bırakılmayacak kadar önemli bir gündür. Bir Proletarya Sosyalistinin de yapması gereken, bu günü Marksist-Leninist açıdan incelemek, çözümlemek ve halka anlatmaktır. İşte Halkın Kurtuluş Partisi bu görevini yerine getirmektedir.
İstanbul’un Fethi bir Tarihsel Devrimdi, yani kapitalizm öncesi dönemde Tarihin önünü tıkayan, çürümüş medeniyetlerin İlkel Sosyalist Barbarlar tarafından yok edilmesi, bir diğer deyişle insanlığın önünün açılmasıydı. Ancak günümüzde insanlığın önünü tıkayan, insanın gerçek insan gibi yaşamasını engelleyen hem Ortaçağcı hem modern gericiliktir. Ve bunları ortadan kaldırmak için sosyal devrimler gerekmektedir.
Bunu bu topraklarda gerçekleştirme görevi, hem Antika Tarihi ve Tarihsel Devrimleri, hem de Modern Tarihi ve Sosyal Devrimleri anlayan, anlatmaya çalışan ve sosyal kurtuluşun ilk adımı olan Demokratik Halk İktidarını kuracak olan Halkın Kurtuluş Partisi’ndedir. 29.05.2020
Halkın Kurtuluş Partisi
İstanbul İl Örgütü