BEKLENEN OLDU:
Tayyipgiller, Emperyalistlerin Kasap Satırlığına Soyundu AB-D ’li Efendilerinin Verdiği “Suriye’yle Savaşa Gir” Emrini Uygulamak İçin İlk Adımı Attı
Günlerdir, hatta aylardır Suriye’ye karşı savaş naraları attılar. Olmadı, sınırlarımızı emperyalistlerin maşası “muhalif”lere açtılar. Para, silah, cephane yardımı yaptılar. Ülkemizde açtıkları eğitim merkezlerinde CIA ajanlarınca eğitilen emperyalist kuklalarla Esad sonrası geçiş dönemini dizayn ettiler.
Büyük bir çoğunluğu Suriyeli bile olmayan eli silahlı, Ortaçağcı katiller sürüsünü sınırlarımızdan girip Suriye’de katliamlarını yaptıktan sonra üslerine (Hatay’a) döndürdüler. Bir gün, beş gün, on gün, bir ay değil tam bir buçuk yıldır dünyanın gözünün içine baka baka ülkemiz toprakları, egemen bir ülkenin rejimine karşı savaşan güçlerin savaş merkezi haline getirildi.
Ne için?
Emperyalist ağababaları kendilerini biraz daha iktidarda tutsun diye. Çünkü uyguladıkları ekonomik politikaların halkı canından bezdirdiğini kendileri de çok iyi biliyorlar. İşçiye, memura sefalet ücretlerini reva görürken, halkın en temel tüketim maddelerine yaptıkları yüzde 30-40’lara varan, hatta bazı maddelerde yüzde 100, yüzde 200’leri bulan zamların kendilerinin sonunu hızlandırdığının bilincindeler. En son yaptıkları elektrik ve doğalgaz zamlarının kış aylarında emekçi halkın cebini yakacağı ortadadır.
Bu son savaş tezkeresi ile şaşırtmaca yapmaktalar. Uyguladıkları zulüm politikalarına karşı emekçi halkların tepkisini engellemek için “vatan millet” edebiyatı ile ülkemizi Savaşın içine çektiler. Akçakale’ye düşen top mermilerini bahane ederek Suriye’ye karşı fiilen savaş başlatılmış oldu.
Oysa günlerdir Suriye sınırlarını kevgire çeviren sen değil misin?
Kendilerine “özgürlük savaşçısı” yaftası takan AB-D Emperyalizminin kuklası çapulcuların, milletvekillerine dahi kapatılan kampları Suriye’ye karşı savaşın merkezi haline getirmelerine izin veren sen değil misin?
Öyleyse Uluslararası Hukuka göre egemenlik hakkı olan bir devletin kendi sınır güvenliğini koruması ve sınırındaki tehlikelere karşı savunma hakkını kullanması kadar doğal ne olabilir ki?
Bir buçuk yıl öncesine kadar Ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yapacak kadar, Esad’la ailecek tatile çıkacak kadar ve hatta Esad’a kızının düğün davetiyesini özel uçakla götürecek kadar yakınken, ne oldu da birden düşman kesildiniz?
Çünkü Emperyalist ağababalarınız öyle istiyor. Çünkü onlar Afganistan’da, Irak’ta nasıl batağa saplandıklarını çok iyi biliyorlar. Suriye’de ise bataktan çıkamayacaklarını görüyorlar. Onun için sizin gibi maşalar varken niye ellerine ateşe soksunlar?..
Adamlar, 27 Haziran 2012’de Washington’da bir araya gelerek “Suriye Krizi” ile ilgili oynadıkları savaş oyunlarını adım adım uygulamaya koymaktalar. Gaziantep’te masum insanlarımızın canına mal olan bomba eylemi de Kahramanmaraş Pazarcık’ta tren yoluna konan (tesadüfen patlamayan ve fark edilen) bomba da en son Akçakale’ye düşen top mermileri de bu savaş oyunlarının bir parçasıdır. Amaç ülkemizi hızla sıcak çatışmanın içine çekmektir. Maalesef bunda da başarılı oldular…
Ülkemizde din alıp satarak halkı kandıran Tayyipgiller, Müslüman Suriye Halkına karşı Emperyalist Haçlı Seferinde “kasap satırlığı” yapmaktan çekinmemektedir. Çünkü onların dini CIA dinidir.
Bu savaşın kazananının Suriye ve Türkiye Halkları olmayacağı bellidir. Emperyalistler, yerli satılmışlar eliyle “it de ölse kârdan kurt da ölse kârdan” hesabı ile Müslümanı Müslümana kırdıracaklar. Bu canavarların, Suriye’nin işini bitirince İran’a ve arkasından da ülkemize yönelecekleri gün gibi ortadadır. Öyle ki, bugün Suriye’ye karşı savaş açmak aynı zamanda kararlıca bu ülkenin arkasında durmakta olan İran’a, Rusya’ya ve Çin’e karşı da savaş açmak anlamına gelmektedir.
Ayrıca savaşın, başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere büyük kayıplara, yıkımlara yol açacağı, halkı yerinden yurdundan edeceği kaçınılmazdır. Daha şimdiden Akçakale’de halk ilçeyi terk etmeye başlamıştır bile. Akçakale Halkının can güvenliği talebi ile Kaymakamlığa yürümesi ise copla, biber gazı ile önlenmiştir. Yani yerli satılmış Tayyipgiller, emperyalistler karşısında kuzu; kendi halkı karşısında aslan kesilmektedir.
Savaş karşıtı eylemlerin polis zoru ile bastırılmaya çalışılması; Devrimcilerin, Sosyalistlerin, İlericilerin, Emekçi Halkların sesini kesemeyecektir. Bu savaş; Suriye ve Türkiye Halklarının değil, “kuburdan aşağı süpürülmeden” biraz daha iktidarda kalabilmek için AB-D Emperyalizminin desteğinin devamını sağlamak isteyen Tayyipgiller’in savaşıdır.
Bu savaş, Türkiye ve Suriye Halklarına yıkımdan, ölümden, kandan, zulümden başka hiçbir şey getirmeyecektir. Son tahlilde bu savaşın kaybedeni Türkiye olacaktır. Şöyle ki: Askeri sonucu ne olursa olsun bu savaş, Türkiye’ye karşı özelde Suriye ve Arap Halklarının, genelde tüm İslam dünyasının on yıllarca sürecek nefretini doğuracaktır.
Bu nedenle Suriye’ye karşı Emperyalist Savaşa şiddetle karşı çıkıyoruz. Sonuna kadar da var gücümüzle karşı çıkmaya ve Tayyipgiller’in ihanetlerini sergilemeye devam edeceğiz. 04/10/2012
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi