BAĞIMSIZ DEĞİL! CİA GÜDÜMLÜ FETHULLAHÇI YARGI İŞ BAŞINDA!

BAĞIMSIZ DEĞİL!

CİA GÜDÜMLÜ FETHULLAHÇI YARGI İŞ BAŞINDA!

 

Seçilmiş Vekiller Cezaevlerinde…

Önce Hatip Dicle’nin vekilliğini düşürdüler. Neymiş? Kesinleşmiş hapis cezası varmış… Yargıtay Dicle hakkındaki kararı 22 Mart’ta, yani 12 Haziran seçimlerinden yaklaşık 3 ay önce kesinleştirdi. Hatip Dicle, milletvekilliği adaylık başvurusunu 11 Nisan 2011’de, kararın kesinleşmesinden 20 gün sonra yapmıştı.

YSK, Hatip Dicle’ye, “terör örgütü üyeliği mahkûmiyeti”ni gerekçe göstererek “hayır” dedi önce. Dicle mahkemeden, “memnu”, yani “yasaklanmış” haklarının iade edildiğine dair karar alınca “milletvekilliğine aday olabileceğine” hükmedilmişti.

Daha sonra, H. Dicle’nin kesinleşen dosyası mahkemesine gelmiş, mahkeme bu hükmü H. Dicle’nin adli siciline kaydettirerek infaz için dosyayı 2 Haziran’da İnfaz Bürosuna göndermiş. İnfaz Bürosu da 9 Haziran da YSK’ye H. Dicle hakkında bildirimde bulunuyor. Yani YSK, seçimden 3 gün önce H. Dicle’nin kesinleşen mahkûmiyetini öğrenmiş bulunuyor, ama bir şey yapmıyor.

YSK, H. Dicle 77.709 oyla seçildikten 9 gün sonra 21 Haziran’da, “milletvekili seçilme yeterliliği yok” diyerek milletvekilliğini düşürüyor.

YSK’nin ilk engelini aşan H. Dicle, seçimi kazandıktan sonra çıkartılan ikinci engeli aşamayarak cezaevinde yatmaya devam ediyor.

Şimdi bu sürecin hukuk neresinde? Bırakın koca koca yargıçları, profları, ilkokulu yeni bitirmiş bir çocuk bile önüne konan bu “hukuk”u kaldırıp çöpe atacaktır.

Ha bir de, YSK’nin H. Dicle’den aldığı mazbatayı, apar topar AKP’den seçilememiş bir adaya vermesi var!.. Hangi yetkiyle, hangi teamülle?.. Bunu artık ilkokulu bitirmemiş çocuğa bile yutturamazsınız.

Hukuk sadece yazılı metinlerden mi ibarettir? Yazılı metinlerin hayatın akışıyla çeliştiği durumlarda çelişki, hayatın akışı yönünde giderilmez mi?

Dünyanın her yerinde her çağda ve her sistemde üstyapı kurumu olan hukuk alt yapıdaki değişimlere er veya geç kendini uydurmak zorunda kalmıştır. Ama sınıflı toplumlarda hukuk ve yargı emekçilerin boyunduruk altına alınmasını sağlamak içindir son tahlilde. Tâ ki zor oyunu bozana kadar.

Seçim öncesi YSK, AKP’nin emriyle bazı adayların başvurusunu geri çevirince Kürt Halkı bu oyunu bozmuştu. Şimdi de ya aynı şekilde zor oyunu bozacak, ya da defalarca olduğu gibi AKP ve AB-D ile pazarlık/uzlaşı arayışları uğruna yapılanlar sineye çekilecektir. Biz birici yolu tercih etmelerini dileriz.

Sanırız seçimi kazanan 6 KCK tutuklusunun tahliye talepleri de ret olunacak, aynı sözde savcı-yargıç güruhu tarafından…

Balbay ile Haberal’in tahliye talepleri de hukuka aykırı bir şekilde reddedildi.

Onların kesinleşmiş mahkûmiyetleri de yoktu.

Zaten hukuka, vicdana, insanlığa aykırı bir şekilde cezaevinde tutuluyorlar.

Yargılandıkları “Ergenekon” adı takılan dava süreci de; değil yasayla, hukukla, değil en temel insan haklarıyla, en ufak bir insani değerle, en ufak bir ahlâkla, en ufak bir namusla, en ufak bir onurla, en ufak bir vicdanla zerre kadar alakası olmayan; tamamen düzmece, sahte delillere dayanan, insanların mahremiyetlerine el atan ve bunları Fethullahçı medya ve Parababalarının pezevenkler medyası vasıtasıyla çarşaf çarşaf teşhir eden ahlâksız, vicdansız bir CIA operasyonudur.

AB-D (ABD ve AB) emperyalistlerinin Yeni Sevrci saldırılarının önündeki en ciddi direnç noktası olan Kuvayımilliye gelenekli, Mustafa Kemalin antiemperyalist, laik değerleriyle yetişmiş Ordu Gençliğini, namuslu aydın, yazar ve yargıçları etkisizleştirmek için hukuk kılıfı giydirilmeye çalışılan bir operasyondur “Ergenekon”, “Balyoz” vb. gibi davalar.

Son anayasa referandumunun birincil amacının yargıyı AKP’nin hukuk bürolarına dönüştürmek olduğunu söylemiştik, haykırmıştık. Ne kadar haklıymışız…

Referandumda boykotçuluk yapanlar… Hiç sızlanmayın şimdi. Herkes ektiğini biçermiş…

Bir söz de “Yeni CHP”ye… Halkın oyu namusunuz olmalı. Hukuksuz, vicdansız bir şekilde CIA beslemesi Fethullahçı savcılar, yargıçlar vasıtasıyla esir tutulmaya devam olunun Vekilleriniz onurunuz olmalıdır. Ya türban açılımı, Yeni Sevrci diğer açılımlar ve 27 Mayıs Devrimi düşmanlığıyla kanıtladığınız gibi AB-D emperyalizmin dümen suyunda seyretme “yeni”liğinize devam edeceksiniz, ya da Mustafa Kemallerin, İnönülerin Kuvayımilliyeci CHP’sine dönüp Vekillerinizle birlikte onur ve namusunuzu koruyacaksınız.

Ya yumuşak mızıldanmalarla onur ve namusunuzu çiğnetecek ya da parlamentoyu boykotla, % 26 seçmen tabanınızla her türlü meşru militan direnişlerle onurunuza ve namusunuza el uzatanlara gereken karşılığı vereceksiniz.

Son söz de AB-D emperyalistleriyle onların yerli uşaklarına: Anayasa Referandumundan evetle çıkmış, seçimlerde % 50 oy almış olabilirsiniz. Hatta yapacağınız yeni Anayasayı da, belki CHP ve BDP’nin de yardımlarıyla istediğiniz gibi sonuçlandırabilirsiniz.

Ama hiç kuşkunuz olmasın! Birinci Kurtuluş Savaşı’nı başaran bu halklar, sizin tüm bölme çabalarına rağmen, el-ele, omuz-omuza Halkın Kurtuluş Partisi önderliğinde İkinci Kurtuluş Savaşı’nı da başarıya ulaştıracak, bir daha gelmemek üzere sizi yerli uşaklarınızla birlikte inlerinize dek kovalayacak, İşçi Sınıfı ve tüm Dünya Halklarla birlikte ininizi başınıza yıkacaklardır. 25 Haziran 2011

 

Halkın Kurtuluş Partisi