ŞAN OLSUN BAĞIMSIZLIĞIN MÜJDECİSİ 30 AĞUSTOS ZAFERİ’NE! ŞAN OLSUN 30 AĞUSTOS ZAFERİ’Nİ YARATANLARA!

ŞAN OLSUN BAĞIMSIZLIĞIN MÜJDECİSİ 30 AĞUSTOS ZAFERİ’NE!

ŞAN OLSUN 30 AĞUSTOS ZAFERİ’Nİ YARATANLARA!

 

Bugün 30 Ağustos Dumlupınar (Başkomutanlık) Meydan Savaşı’nın-Zaferi’nin 89’uncu yıldönümünü kutluyoruz.

26 Ağustos 1922 yılında başlayıp 30 Ağustos’ta Mustafa Kemal’in Başkomutanlığı’nda kazanılan bu zafer sonrasında işgalci Batılı Emperyalistler ve onların kuklası-maşası Yunanlılar topraklarımızdan defedilmiş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

İşte bu yüzden 30 Ağustos, birlikte savaşmış Türk ve Kürt Halkının kutlamakta haklı ve gururlu olduğu bir zaferdir.

Şan olsun bu zaferi yaratanlara!

Şan olsun Mustafa Kemal’e ve Türk ve Kürt Halkının yiğit, fedakâr evlatlarına!

Ancak ne yazık ki, bu şanlı zaferin sonucunda kazanılan bağımsızlığımız elden gidiyor… Laiklik elden gidiyor… Cumhuriyet elden gidiyor…

Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabe’sinde söylediği gibi, bugün: Cebren ve hile ile aziz vatanın” cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, meclis başkanlığı, yargı kurumları, üniversite kürsüleri yani “bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları”(“Ergenekon Davası”, “Balyoz Davası” Saldırılarıyla yurtsever, Mustafa Kemalci unsurlar bertaraf edilerek) “dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş”tir. Hatta “Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet” değil ama külliyen “hıyanet içinde”dirler. “Millet, fakr ü zaruret (fakirlik ve sıkıntı-çok sıkıntılı günler) içinde harap ve bîtap düşmüş”tür.

Ortaçağcı Tayyipgiller, Şeriatçı örgütler, yılan yuvası Tarikatlar, en ücra köylere, büyük şehirlerin neredeyse bütün mahallelerine kadar halkımızı kıskaca almıştır. Bu yüzden halkımızın, son seçimlerden çıkarsadığımız kadarıyla neredeyse yarısı kafadan gayrı müsellah (kafaca düşünmekten-değerlendirmekten alıkonulmuş) hale getirilmiştir.

İşte böyle bir ortamda, Tayyipgiller, aslında düşmanı oldukları Mustafa Kemal’i ve onun önderliğinde kazanılan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı ve bu savaşın kazanılmasının birer adımı olan İnönü, Sakarya Savaşlarını ve Dumlupınar (Başkomutanlık) Meydan Savaşı’nı kutlar görünmektedirler. Onların kutlamaları sadece halkımızın gözünü boyamak içindir. Aslında onlar 30 Ağustos’a karşıdırlar. Yeni “seçtikleri” Genel Kurmay Başkanı’nın her sene verilen 30 Ağustos Resepsiyonunu kaldırması, Orduyu etkisizleştirmenin ve süreç içinde 30 Ağustos Bayramını kaldırmanın, 30 Ağustos’u etkisizleştirmenin ön girişimleridir. Ellerinden gelse hemen şimdi bu kutlamaları yasaklayıverirler. Çünkü bu zaferler sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti’yle, onların sevdalısı olduğu Ortaçağ kalıntısı Hilafet ve Saltanat ortadan kaldırılmıştır. Laiklik kabul edilmiştir.

İşte bu yüzden, 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Savaşı Zaferi’ni özüne uygun kutlamak, halkımızın bilincini canlı tutmak da biz gerçek sosyalistlerin, Kurtuluş Partililerin omuzlarındadır.

Osmanlı’yı işgal eden Batılı Emperyalistler amaçlarına ulaştıklarını sandılar. 10 Ağustos 1920’de Osmanlı’yı bölüp parçalama ve yutma planları olan Sevr Anlaşması imzalandı. Ancak ülkesine, halkına, ulusal değerlerine, bağımsızlığına sahip çıkan, 1000 yıldır bu topraklarda birlikte kardeşçe yaşayan Türk ve Kürt Halkı, Mustafa Kemal önderliğinde aynı Emperyalistleri topraklarımızdan defetti.

O yüzden erken bayram etmek yaramıyor bayram edene. Bugün yine Batılı Emperyalistler (AB-D Emperyalistleri) Sevr’in intikamını almak istiyorlar. Ülkemizi en az üçe bölme planları yapıyorlar. Kardeşi kardeşe kırdırarak ülkemizi tıpkı Irak, Yugoslavya, Afganistan, Libya gibi mahşer yerine çevirmek istiyorlar. Bu planlarını gerçekleştirecekleri maşa bu kez Vahdettinler değil belki ismen, ama onların devamcısı olan Tayyipgiller var iktidarda. BOP’un eşbaşkanı olan Tayyip, içinde bolca Arapça kelimeler geçen cümleler kullanarak halkımıza sempatik ve dini bütün görünmeye çalışır. Diğer yandan da Libya ve Suriye gibi ağırlıklı olarak Müslüman halkın yaşadığı ülkelere karşı AB-D Emperyalistlerinin yaptığı saldırıları destekler. Hatta AB-D uşaklığı öyle ağır basar ki, masum Libya Halkını bombalayacak hava operasyonunun komuta merkezi İzmir olur. AB-D Emperyalistlerinin zor örgütü NATO’nun Libya operasyonuna Türkiye’nin asker gönderilmesini içeren teskere, Meclis’te AKP, MHP ve CHP’nin oylarıyla gizli oturumda kabul edilir. İşte gerçek Müslümanlar…

Kimin safındalar? Libya’daki masum halkın mı? Yoksa Müslüman kanı içmek için, onların petrol ve diğer zenginliklerine sahip olmak için Libya’yı mahşer yerine çeviren AB-D Emperyalistlerinin mi?

Tayyipgiller, kuzu postuna bürünmüş kurttur. Kurt yavaş yavaş kendini açık ediyor. Bugün rüzgâr onlardan yana esmekte. Ama dedik ya, erken bayram etmesinler. Rüzgâr elbet terse dönecektir. Türk ve Kürt Halkından yana esecektir.

Kurtuluş Partisi İkinci Kurtuluş Savaşı veriyor. Tam Bağımsızlığın, Laikliğin savunucusuyuz. Halkımızı uyandıracağız, örgütleyeceğiz. Bu kez Mustafa Kemal’in zaferini mantıki sonucuna ulaştıracağız, Sosyal Devrimle taçlandıracağız. Türk ve Kürt Halkının gerçekten Demokratik, Laik, Tam Bağımsız Halk İktidarını kuracağız. 30.08.2011

 

Dumlupınar Zaferi, Sevr’in İnkârıdır!

Dumlupınar Zaferi, Sevr’in Parçalanıp Atılmasıdır!

Dumlupınar Zaferi, Mazlum Türk ve Kürt Halklarının Batılı Emperyalistlere Karşı Zaferidir!

Yaşasın Yeni Sevr’e Karşı İkinci Kurtuluş Savaşı’mız!

 

HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ

GENEL MERKEZİ

Print Friendly, PDF & Email