Aklını özgürce kullanma cesaretine sahip, içtenlikli “EVETÇİ” kardeşlerimize!
Lütfen son kararınızı vermeden önce, aşağıdaki videoları bir izleyin ya da tapelerini bir okuyun…
Dünyanın en hızlı dönüş yapan siyasetçisi:
Tayyip Erdoğan (Kürt sorunu benim sorunumdur): Kürt sorunu da bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur, benim de sorunumdur.
Tayyip Erdoğan (Ne Kürt sorunu ya): Varsa yoksa Kürt sorunu, kardeşim ne Kürt sorunu ya…
Tayyip Erdoğan (Balyoz’u dinliyorum şok oluyorum): Cd’leri dinliyorum, şok oluyorum. YAŞ toplantılarında beraber olduğumuz bir arkadaş, ben bunu tabiî cd’den, sesinden dinleyince inanın o cd’yi dinlemesem inanmayacağım. Ama cd’yi dinleyince şoklara giriyorum, nasıl olur bu diyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=DXU6MposQQU
Tayyip Erdoğan (Balyoz yok, aldatıldık): Komutanlarımıza, subaylarımıza, askerlerimize yönelik operasyonları da ben aynı kapsamda değerlendiriyorum. Bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı.
Tayyip Erdoğan (Ne aldatan olduk, ne aldanan): Ne aldatan olduk bugüne kadar, ne aldanan olduk.
Tayyip Erdoğan (Beni kimse aldatamaz): Beni kimse aldatamaz.
Tayyip Erdoğan (Bedelli askerlik dönüşü): Parası olan bastıracak parayı askerlikten kurtulacak. Eee parası olmayan da gidecek askerlik yapacak.
Tayyip Erdoğan (Bedelli askerlik dönüşü): Bedelli askerlik ile ilgili inşallah yasayı çıkarmış olacağız.
Tayyip Erdoğan (Ergenekon kanlı bir örgüttür): Türkiye’nin kanını emen, enerjisini tüketen bir örgüt.
Tayyip Erdoğan (Ergenekon’u tahliye edip, teşekkür bekledi): Bireysel başvurudan istifade ederek çıkanların hiçbirisinin Ak Parti hükümetine teşekkürünü duymadım.
Tayyip Erdoğan (Felsefe Türkçe ile yapılır): Türkçe ile felsefe yapılmaz deniliyor. Bunların tamamı ırkçılık kokan açıklamalardır.
Tayyip Erdoğan (Türkçe ile felsefe yapılmaz): Türkçenin mevcut kelime hazinesi ile felsefe yapamazsınız.
Tayyip Erdoğan (One minute dönüşü): One minute, one minute…
Tayyip Erdoğan (One minute dönüşü): Benim tabiî ki burada tavrım moderatöre olmuştur.
Tayyip Erdoğan (NATO’nun Libya’da ne işi var?): Nato, Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle saçmalık olabilir mi ya! NATO’nun ne işi var Libya’da?..
Tayyip Erdoğan (NATO Libya’ya girmelidir): NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir.
Tayyip Erdoğan (Yorumu olmayan dönüş): Değerli arkadaşlarım, benim milletimin dili tektir.
Tayyip Erdoğan (Yorumu olmayan dönüş): Ben ne tek dil dedim, ne tek din dedim. Hiçbir yerde benim böyle bir ifadem yok. Çünkü bunlar yalan makinesi.
Tayyip Erdoğan (Örgütle masaya oturan şerefsizdir): Bunlarla bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, terör örgütü ile hiçbir zaman masaya oturmadık, hiç bir zaman da oturmayacağız.
Tayyip Erdoğan (Masaya oturan benim): İmralı’yla ilgili olan adımlarda da ben Milli İstihbarat Teşkilatı’mın mensuplarını Başbakanlığım döneminde İmralı’ya gönderenim. Açıkca söylüyorum, yarın da gönderirim, öbürsü gün de gönderirim.
Tayyip Erdoğan (BOP’un Eşbaşkanı benim): Türkiye’nin Ortadoğu’da bir görevi var, nedir o görev? Biz Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin eşbaşkanlarından bir tanesiyiz. Ve bu görevi yapıyoruz biz.
Tayyip Erdoğan (Bunu ispat edemeyen namussuzdur): Ellerine bir kağıt almış, dolaşıyorlar. Amerika’nın bir projesi ile ilgili. Bunu ispat ederlerse biz her şeye varız. Ama ispat edemezlerse, alçaktırlar, namussuzlardır. Bu kadar açık konuşuyorum.
Tayyip Erdoğan (Avrupa Birliği Dönüşü): Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin ilerletilmesi konusunda her zaman samimi bir çaba, samimi bir gayret içerisinde olduk.
Tayyip Erdoğan (Avrupa Birliği dönüşü): Böyle bir adımı atarken de acaba Avrupa Birliği ne der, acaba Avrupa Birliği bizi alır mı, almaz mı, bizim böyle bir derdimiz yok. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz.
Tayyip Erdoğan (Zekeriya Öz’e saygı duyun): Türkiye’de Temiz Eller Operasyonu’nu yapanlara saygı duysunlar.
Tayyip Erdoğan (O Savcı edepsiz, hayasız): Bir savcı çıkıp edep dışı, haya dışı, devlet ahlakından öte…
Tayyip Erdoğan (Süleyman Şah dönüşü): Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik herhangi bir şeyin olması durumunda Türkiye Cumhuriyeti’nin atacağı adım bellidir.
Tayyip Erdoğan (Süleyman Şah dönüşü): Bu asla bir geri çekilme, ecdadımızın ve tarihimizin emanetinden vazgeçme değildir.
Tayyip Erdoğan (TOBB Genel Kurulu): Bu ülke ne çektiyse dün dündür, bugün bugündür anlayışından çekmişitir.
Yabancı sunucu: Politikada en nefret ettiğiniz şey nedir?
Tayyip Erdoğan: Yalana… Okey?
Tayyip Erdoğan: Benim başörtülü kızlarıma saldırdılar, başörtülü bacılarıma saldırdılar. (Hâlâ görüntü bekliyoruz.)
Darbe saati yalanı:
Tayyip Erdoğan: Saat 4-4.30 civarı eniştemden bir telefon aldım. (21 Temmuz 2016)
Tayyip Erdoğan: Saat 21.30 gibi, o civarlarda, daha önce saatleri de karıştırmıştım, yani eniştem beni arıyor.
Urla Villaları Yalanı:
Tayyip Erdoğan: Ve o söylenen yer 35 yıl önce inşa edilmiş bir yerdir. (Uyduyu hesaba katamadı)
Karaelmas Üniversitesi Yalanı:
Tayyip Erdoğan: Zonguldak’ta üniversite var mıydı, yoktu. Kuracağız dedik ve kurduk. (Karaelmas üniversitesi 1992 yılında kurulmuştur.)
Camide İçki Yalanı:
Tayyip Erdoğan: Ayakkabılarla camiye gireceksiniz. Orada içeceksiniz. Bütün görüntüler elimizde ve Cuma günü görüntüleri yayınlayacağız.
Dolmabahçe Yalanı:
Tayyip Erdoğan: Doğrusu benim bir haberim yok. Şunu da çok açık net söyleyim. Bu olaya da ben olumlu bakmıyorım. (Akdoğan ve Ala kendisinden habersiz görüşmüş)
Terör Örgütü ile Görüşme Yalanı:
Tayyip Erdoğan: Dört kez bunlarla bir araraya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar. Terör örgütü ile hiçbir zaman masaya oturmadık, oturmayacağız. (Görüştü diyen şerefsizdir)
Tayyip Erdoğan: İmralı ile ilgili olan adımlarda da ben her zaman söyledim, ben Milli İstahbarat Teşkilatı’mın mensuplarını kendi Başbakanlığım döneminde İmralı’ya gönderenim. Ve açıkca söylüyorum. Yarın da gönderirim.
Operasyon Yalanı:
Tayyip Erdoğan: Valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardır. (Operasyon yapmama talimatını ben verdim.)
Tayyip Erdoğan: Bölgedeki kamu görevlilerin bir kısmının da gelişmeleri eksik veya yanlış değerlendirmesinin bu konuda bir zaafiyet ortaya çıkmasına yol açtığı anlaşılıyor. (Kamu görevlileri gelişmeleri yanlıi değerlendirdi.)
Tek Dil Yalanı:
Tayyip Erdoğan: Değerli arkadaşlarım, benim milletimin dili tektir.
Tayyip Erdoğan: Ben ne tek dil dedim, ne tek din dedim.Hiçbir yerde benim böyle bir ifadem yok.
Seçim Bildirgesi Yalanı:
Tayyip Erdoğan: Ben de orada kendim okudum.
Tayyip Erdoğan: Seçim bildirgesini okuduğumla ilgili bir beyanım olmadı.
Yorumu Olmayan Yalan:
Tayyip Erdoğan: Geceleri 1-2 böyle geliyoruz eve, o zaman da mücadeleler şu andaki kadar rahat değil, daha zor, sıkıntılı dönemler. 80 öncesinden bahsediyorum. Ve bir gece yatak odamızın kapısına ufak bir pusula, büyük kızım Esra asmış. Babacım bir geceni de bize ayır. Duygulandım (Büyük kızı Esta 1981 Doğumlu)
https://www.youtube.com/watch?v=OD9fptLn2Hg
***
Herhangi bir şekilde, AKP’ye ve onun Kaçak Saraylı Reis’ine kanmış, içtenlikli, saygıdeğer arkadaşlar!
“Reis” dediğiniz, “Dünya Lideri” dediğiniz, güvenip her şeyinizle bel bağladığınız ve şimdi de Türkiye’nin tek adamı yapmak istediğiniz KİŞİ işte bu.
Su içer gibi, soluk alır gibi yalan söyleyen, kalıptan kalıba girip çıkan ve bundan da hiç rahatsızlık duymayan, hiç yüzü kızarmayan bir kişi bu işte. Gördüğünüz gibi…
Reislik diye, dürüstlük diye, mertlik diye, yiğitlik diye, namusluluk diye, samimi Müslümanlık diye ve de insanlık diye, buna diyorsanız siz, ne söyleyebiliriz ki biz artık size?..
Yazık, deriz. Hem de çok yazık, deriz.
Ve de buna ilaveten şunları deriz:
Gece yarıları kalkıp, Allah’a dua edip yakarın da size akıl fikir ihsan eylesin, ayrıca da verdiği o aklı özgürce kullanabilme, böylece de gerçekleri yani olayları ve kişileri neyseler öylece görüp anlayabilme, kavrayabilme, değerlendirebilme kabiliyeti versin.
Kur’an’ın tam 11 ayetinde, “aklınızı kullanın” buyrulur. Birini aktarıverelim:
“Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.” (Enfal Suresi 22’nci Ayet, Diyanet İşleri Meali)
Biz, halkımızın tamamı gibi, tabiî sizlerin de, böyle bir duruma düşmemenizi isteriz. Sağır ve dilsiz yaratıklar durumuna kendinizi mahkum etmemenizi isteriz.
Ama, “Hayır, biz halimizden memnunuz.”, derseniz de, elimizden başka bir şey gelmez. Üzülürüz sadece sizler için, ülkemiz için, vatanımız milletimiz için.
Sizin “Reis” belleyip peşine takıldığınız, seçim dönemlerinde sandıklara koşup oylar yağdırdığınız kişi, aslında bir Amerikan devşirmesidir. CIA devşirmesidir.
Bir dönem ABD Ankara Büyükelçiliği de yapan Morton Abromowitz tarafından keşfedilmiş ve devşirilmiştir, tâ Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanıyken. O dönemden bu yana, bu şahsın önü Amerika tarafından açılmaktadır hep. Tabiî aynı zamanda da bu kişi, o günden bu yana, CIA’nın, Washington’un, Pentagon’un yönlendirmesindedir, denetimindedir.
ABD’nin, kendisine verdiği görevleri yapmaktadır, harfi harfine.
Merkez Parti Genel Başkanı Abdurrahim Karslı, onun bu durumunu kanıtlarıyla ve tanıklarıyla birlikte, kesince ortaya koymuştur. Aktarmıştık daha önce biz, Karslı’nın ortaya koyduğu bu belgeleri.
Bu şahıs, yani Kaçak Saraylı, ülkemizi Suriyeleştirmiştir artık. Halklarımızı bölüp parçalamıştır. “Laikler ve mütedeyyinler” diye, “Sünniler, Aleviler” diye, “Türkler, Kürtler” diye…
Ve de birbirine karşı düşmanlaştırmıştır bu halk kesimlerini.
Ülkemiz, “Yeni Sevr” ya da “BOP” cehennemine doğru çekilip sürüklenmektedir. Zaten ona verilen en önemli görev de budur: BOP çerçevesinde ülkemizin parçalanması. Ve Ortadoğu’da “İkinci bir İsrail”in -“Müslüman bir İsrail”in- Amerika’nın yeni bir petrol bekçisi devletin-Amerikancı Burjuva Kürt Devleti’nin oluştuturulması işinde taşeronluk etmektir. O da bu görevini, çok başarılı bir biçimde sürdürmektedir.
Bu Amerikancı yeni devletin, Irak bölümü oluşturulmuştur. Suriye bölümü de oluşturulmuştur. Sıra Türkiye bölümünün oluşturulmasına gelmiştir.
İlk iki bölümün oluşturulmasında, sizin bu Kaçak Saraylı Reis, taşeronluk görevini yüzde yüzlük bir başarı oranıyla yerine getirmiştir.
İş Türkiye’ye gelince, durum biraz karmaşıklaşmıştır. Meclisteki sözde milletvekillerinin, bütün Amerikancılıklarına rağmen, böyle bir oluşuma imza atabilmeleri pek kolay olmazdı. Her şeyden önce, ileride bu ihanetlerinin hesabının sorulabileceğinden korkarlardı. Sorunlar çıkardı, bu nedenden. İş sakata girebilirdi.
ABD Emperyalist haydutları, işi sağlama almak istediler. Kaçak Saraylı Tayyip, zaten BOP’ta taşeronluk rolü oynamayı kabullenmişti, devşirildiği zaman. Anlaşmayı yapmışlardı ABD’yle.
Ayrıca, bu kişinin, zaten ülkemizle, vatanımızla ve ulusumuzla bir aidiyet bağı yok. Ergun Poyraz’ın açıkça yazdığına göre, Gürcistan’a gidiyor bu kişi, ne diyor orada?
Kendisini nasıl tanımlıyor?
Aynen şöyle:
“Ben Gürcüyüm. Eşim de Arap.”
Kimse sormadığı halde bir insan, kimliğini niye ortaya koyar, böyle bir resmi gezide?
Şöyle bir mesaj vermek istediği için:
Beni Türk filan sanmayın. Benim Türklükle filan bir ilgim, bağım yok. Kaldı ki, eşimin de yok. O da Arap zaten. Biz ailecek Türklerden değiliz. Bizi böyle bilin, böyle değerlendirin.
2002’den bu yana yaptığı işleri göz önüne alırsak, daha doğrusu yaptığı tahribatları, ülkemize, halkımıza ve vatanımıza verdiği zararları dikkate alırsak, deriz ki; o, kendi tanımladığı kişiliğine çok uygun davranmıştır. Ve hâlâ da öyle davranmaya devam etmektedir.
Şimdi de, Levent Gültekin’in şu konuşmasını izleyelim, aşağıdaki videodan. Ya da tapesini okuyalım.
Levent Gültekin, bazınızın bildiği gibi, sol, sosyalist filan biri değildir. Yıllarca, sağ cenahta oynamış, sağ dergilerde, gazetelerde yazarlık yapmış, dini duyarlılığı ön planda olan bir kişidir, sizlerin söylemiyle. Mesela, “Yeni Şafak Gazetesi”nin Haber Müdürlüğünü yapmıştır yıllarca. Onu dinleyelim:
Başkanlık Sistemine Hayır- LEVENT GÜLTEKİN
Dünyada tüm yetkilerin tek bir kişiye verildiği bir ülke yok ki ayakta kalmış olsun. Yani milletvekillerini seçecek, bakanları seçecek, yargı mensuplarını seçecek, ünüversite rektörleni seçecek. Bütçe hazırlayacak, kararname çıkarabilecek, bir suç işlerse, bir suç demeyim bak suç da demiyorum, bir hata yaparsa ona hesap sorabilecek bir merci olmayacak.
Sunucu: Yüce Divan var. Ama üyelerini kendi belirleyecek.
Levent Gültekin: Hayır. Çünkü bir kere Meclisi seçiyor. Cumhurbaşkanını Meclis seçtiği için, kendi belirlemiş olduğu için o cumhurbaşkanı bir hata yaptığında bir dakika arkadaş, dur diyebilecek insanları kendi seçtikleri için öyle bir şey olmaz. Olsa bile en az 400’ünün oyu gerekiyor. 400’ünün oyu.
Sunucu: Çok zor.
Levent Gültekin: Diyelim ki 400’ü bir araya geldi, Cumhurbaşkanı feshediyorum sizi dediğinde feshedebliyor meclisi. Yani 400’ü bir araya geldi dediler ki sayın Cumhurbaşkanı siz bir yanlış yaptınız, bilerek değil, kasten yapmadınız. Ama bir iş yaptınız ki ülkeye büyük zarar verdi. Biz senin yargılanmanı istiyoruz, dediklerinde; öyle mi yarın feshediyorum Meclisi dediğinde feshedebiliyor. Diyelim ki feshetmedi. 400 milletvekili toplandı, Cumhubaşkanını yaptğı bir yanlıştan dolayı yargıya havale etti. Yargıyı da Cumhurbaşkanı seçmiş, Anayasa Mahkemesi üyelerini Cumhurbaşkanı atamış olduğu için, şimdi bak bu ne anlama geliyor? Tekrar edeyim.
Sunucu: Nedir bu?
Levent Gültekin: Ak Partililere, evet diyenlere özellikle sesleniyorum. Biz birini çok sevebiliriz, çok saygı duyabiliriz, çok güvenebiliriz, o kadar güveniriz ki evimizin anahtarını veririz. Evimize geldiği zaman baş köşeye oturturuz, bütün bunlar tamam. Fakat o güvendiğimiz insan bir gün gelip bize şöyle bir şey derse, ya ben senin yatak odasının anahtarını istiyorum dediğinde, ya bir dakika deriz ya, yatak odamı neden istiyorsun ki? Yatak odamı veremem ben, çok özel bir alanım, mahrem. Seni çok seviyorum, sana çok saygı duyuyorum ama yatak odamın…
Sunucu: Bu sistem bizim yatak odamızın anahtarını mı istiyor?
Levent Gültekin: Evet. Şu anda yatak odamızın anhatarını bir kişye vermektir. Başkanlık Sistemi Tayyip Erdoğan’a kurulmuş bir tuzaktır. Peki Tayyip Erdoğan görmüyor mu?
Bak, hepimizin yaşadığı bir olay var. Nedir o?
Bazen öyle anlar gelir ki, bir aşırı korku anında, aşırı sevinç anında, aşırı öfke anında kontrolümüzü kaybederiz, biz ona şok geçirdi deriz. O şok geçiren insanı uyarmak için ne yaparız?
Sağlam bir tokat atarız. Uyansın diye, yanlış bir şey yapmasın. Yani çok ters bir şey yapacağı zaman iyi bir tokat vururuz ki kendine gel ne yapıyorsun deriz. O tokatımız ona düşmanlık değil, dostluktur. Bütün evet diyen arkadaşlara bir soru soruyorum, bana cevap vermesinler, kendi kendilerine cevap versinler. O da şu:
Dünyada bütün yetkinin, bütün iktidar alanlarının tek bir adama verildiği bir üle var mı ki, o ülke ayakta kalmış olsun?
Tamam, bunun cevabını bulsunlar. Desinler ki var, filan ülke desinler, o yüzden bizde yapacağız desinler, ben diyeyim ki, ben de evet veriyorum. Bir tane ülke yok ki yani bu sistem bağımsız yargısı olamayan, bağımsız kurumları olmayan, liyakatin esas alınmadığı, hata yapanın denetlenmediği, suç işleyenin bakan olmadığı, Meclisin devre dışı bıraklıldığı, Meclis yok…
Sunucu: Sizin bu baktığınız pencereden bakmıyorlar. Reis ne derse doğrudur diyor çoğu insan.
Levent Gültekin: Tam da o. Reise iyilik yapmak istiyorlarsa, ben dün Tayyip Bey’in çok yakınından birine söyledim. Eğer Tayyip Erdoğan Erdoğan’ı zerre kadar seviyorsanız, Tayyip Erdoğan’ı bu yürümüş olduğu felaketten sizin kurtarmanız gerekiyor. Çünkü eğer bütün yetkilerin bir adama teslim edildiği bir ülke olduğunda, örnek ne diyorum, dünyada ayakta kalmışlığı yok.
Sunucu: Ne dedi?
Levent Gültekin: Buna bir yıkım olacak, Türkiye yıkılırken. Tayyip Erdoğan ayakta kalamaz. Hiçbirimiz kalamayız ama en çok Tayyip Erdoğan zarar görür. Diğer, Suriye’de olduğu gibi, Irak’ta olduğu gibi, Libya’da olduğu gibi. Bu Tayyip Erdoğan’a bir tuzak. Kim yapıyorsa bilmiyorum. Bir üst akıl vardır, komplo teorisi yapıyor demiyorum. Kendi de düşmüş olabilir bu şeye. Bu girdaba girmiş olabilir, çıkamıyor olabilir. Haklısın dedi, çok yakınıdan biri. Haklısın dedi. Bir şey yapamıyoruz, etki edemiyoruz dedi. Söylüyoruz dinlemiyor zaten. Hatta çok ilginç bir şekilde sordum. Ya bunu söylemiyor musunuz dedim. Söylüyoruz dedi. Ne diyor, dedim. Bakıyor dedi sadece böyle.
Sunucu: Cevap vermiyor mu?
Levent Gültekin: Hayır. Cevap vermiyor. Şimdi bunun başka bir şeyi daha var, bak çok yakınında dedikleri için söyleyeceğim. Evet diyenlerin bir konuda dikkatini çekeceğim. Ya benim yerimde olsunlar, Allah aşkına onlara sesleniyorum. Ben şu anda Tayyip Erdoğan’ın Saray’da başdanışmanlığı yapan bir arkdaşımın bana gelip, bunu defalarca söyledim. Sen Tayyip Erdoğan’ı çok eleştiriyorsun. Tayyip Erdoğan yanlış yapmıyor, bilerek ülkeyi bölmeye çalışıyor diyen adam. Şu anda Sarayda Başdanışman bu adam. O adam her gün Tayyip Erdoğan’ın başkanlığını övücü twit atıyor. Şimdi ben bu adamın gerçek fikrini bliyorum, bir de attığı twitleri biliyorum. Benim yerimde AK Partililer olsa ne düşünürler?
Buyursun bana bir şey söylesinler, desinler ki sen komplo teorisi kuruyorsun.
Ya arkadaş bak ben bu adamı tanıyorum, bu bir tane değil elli tane örnek verebilirim. Bu ismi istesin, Tayyip Erdoğan’a veririm. Burada da söylüyorum, bu ismi Tayyip Erdoğan Erdoğan’a, bir tek Tayyip Erdoğan’a veririm, burada vermem. Çünkü o poziyona sokmam kendimi. Ya o pozisyona sokamam kendimi, banane, ben ne ama genel olarak…
Sunucu: Özel olarak istesin, size telefon açsın Erdoğan desin ki…
Levent Gültekin: Tayyip Erdoğan’ın etrafındaki insanlar genelde böyle, o kamuoyu önünde yapmış oldukları açıklamalara itibar etmesinler. Bunların hiç birine inanmıyorlar.
Sunucu: Bu millet rol mu yapıyor, ben anlamdım.
Levent Gültekin: Tayyip Erdoğan… Tabiî ki rol yapıyorlar, sadece kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar, gerçekten Erdoğan’a kötülük yapıyorlar. (https://www.youtube.com/watch?v=OD9fptLn2Hg)
***
İşte, Levent Gültekin’in kanıtıyla, tanığıyla ortaya koyduğu gibi, sizin “Reis” bellediğiniz zat, Türkiye’yi parçalanmaya götürmektedir. Onun deyişiyle, parçalayacaktır. Yanlış filan yapmamaktadır o, kendi niyeti, hedefi açısından. Her şeyi bilerek ve isteyerek yapmaktadır. ABD’nin, kendisine verdiği emri yerine getirmeye çabalamaktadır. Dedik ya; BOP’un görevlisidir o. Ondan cayamaz. Caydığı anda, ABD onu tepetakla getirir. Böyece de, bağımsız ve adil bir mahkemenin karşısında buluverir kendisini, sizin Reis. Çünkü, ihanete eşdeğer her türden yüzlerce suç işlemiş bulunmaktadır o. Bu sebeple de, böyle bir yargı karşısına çıkmaktan kaçıp kurtulabilmek için, iktidara mecbur ve mahkumdur o. Orada kalmak için, her türlü ihaneti yapmaya, her türlü suçu işlemeye razıdır ve mecburdur zaten de.
Onun bütün derdi, yargı karşısına çıkarılmaktan kaçmak ve bugüne dek işlemiş olduğu yüzlerce suçtan dolayı oluşmuş kriminal kişiliğini bir yasal kılıf içine sokabilmek, orada gizlenebilmektir. Yani kendisini halka meşru bir kişilik olarak yutturabilmektir. Oysa, tepeden tırnağa suça batmıştır o. Vatana İhanet dahil, kamu malı hırsızlığı dahil, milyonlarca Müslümanın canına kıyılmasında ABD’li efendilerine hizmetkârlık ederek suç ortaklığı etmek dahil, pek çok suç işlemiş bulunmaktadır. İşte o yüzden çabalamaktadır, hep iktidarda kalayım diye, hep tek adam olayım diye.
Saf ve bilinçsiz, kandırılmış kardeşlerimiz!
Kaçak Saraylı Tayyip, bu işe mecbur. Ama sizin böyle bir mecburiyetiniz asla yok. Siz mecbur değilsiniz.
Eğer zerrece Kur’an’ın içeriğini, ruhunu ve Hz. Muhammed’in yaşayışıyla göstermiş olduğu örnekliği anlamışsanız, düşmeyin bu kişinin peşine…
Düşmeyin, ABD tarafından kurulan bu tuzağa.
Amerika, işte bunun eliyle parçalayacak ülkemizi. Buna parçalatacak yani. Bir sabah kalkacağız ki, bu, yeni bakanlıklar oluşturmuş, onlara yeni işlevler yüklemiş, böylece de ülkemizi parçalanmanın ilk adımı olan eyaletlere bölmüş olacak. Tabiî bu bölünümşlük de hızla derinleşecek. Irak’taki gibi, Suriye’deki gibi…
İşte bu gerçeği, Kaçak Saray’ın Baş Danışmanı bile görüyor, biliyor ve Levent Gültekin’e itiraf ediyor.
Hâlâ uyanmayacak mısınız?
15 Temmuz’un hemen ertesi günü söyledik, biz bu gerçeği. ABD Emperyalist haydut devleti, Pensilvanyalı İmam’ın askerleri karşısında onu, böyle bir ihaneti yaptırtmak için galip getirtti, dedik. Feto’nun askerlerini, çocukların bile kanmayacağı bir tuzağa düşürdü. Oyuna getirdi. Tayyip’i ve AKP’giller’i galip getirtti, onun karşısında, dedik. Çünkü, Amerika, Tayyip’e kendi planlarını uygulatmak istiyor. BOP’taki taşeronluk rolünü tamamlatmak istiyor, dedik. Aynen de öyle olmaktadır işte.
Onun sonu yok! Onun sonu hüsran!
Bugüne dek işlemiş olduğu ve bundan sonra işleyeceği suçlardan dolayı, eninde sonunda yargı önüne çıkacak o. Kaçışı mümkün değil. Tabiî sadece kendisi değil. AKP’giller’iyle birlikte, çıkacaklar yargı önüne…
Verecekler tüm suçlarının hesabını bir bir.
Saygıdeğer kardeşlerimiz;
Hep deriz ya, bir tek şey istiyoruz sizden: ANLAŞILMAK.
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
20 Şubat 2017
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı