Adnan Oktar Silahlı Terör Örgütü’ne yardım ve yataklık yapmayı devam ettiren AKP’giller’e Partimizden suç duyurusu

AKP’giller ve Reisi, Kur’an Dini ile Muhammed İslamı ile ilgisi olmayan, yılan yuvası tarikat, cemaat kim varsa ihya etmeye devam ediyor. Yeter ki çapullarına, vurgunlarına, soygunlarına dokunmasınlar. Yeter ki müritlerini Allah ile kandırmaya devam etsinler. Yeter ki ayaklarına dolanmasınlar. Ganimetin büyük parsası kendilerinde kaldığı sürece aralarında bir sorun çıkmaz. Halkın çok gözüne batanları içeriye dinlenmeye alıyorlar, dışarıda kalan kodamanları ise beslemeye devam ediyorlar.

Adnan Oktarcılar ve kedicikleri diye bilinen fuhuş ve cürüm çetesi için de AKP’giller aynı ilişki içerisinde. İncelendikçe, araştırdıkça ortaya çıkıyor ki bu sapık örgütün büyüyüp palazlanarak bugünlere gelmesini sağlayanlar arasında en büyük sorumlu AKP’giller. Her türlü maddi manevi desteği yapmışlar. İhalesiz iş vermeler, TCDD’nin limanlarını peşkeş çekmeler, TCDD’nin başına genel müdür atamalar… Ve bütün bunlar namuslu gazetecilerin çabası ile ortaya çıkıyor. Partimiz de AKP’giller’in bu suçlarını kayıt altına aldırıyor. Tarihe not düşüyor. Son suç duyurumuzu, sapık ilişkiler yumağı haline gelmiş bu örgütü besleyen AKP’giller, yeni eski bakanları, bürokratları, gazetecileri ve Reisi hakkında yaptık.

Suç duyurumuz sonrası partimizin MYK Üyesi Adnan Okur Yoldaş’ın yaptığı açıklama aşağıdadır:

***

Değerli Halkımız;

Halkın Kurtuluş Partisi olarak bugün, bir Silahlı Terör Örgütüne yardım ve yataklık yapanlar hakkında TCK madde 220’ye aykırılık nedeniyle suç duyurusunda bulunduk.

Terör Örgütü kurmak ve üyesi olmak suçlamasıyla binlerce yıl hüküm giyen, kamuoyunda Adnan Oktarcılar ve Kedicikleri diye bilinen bu örgütü; “Fuhuş ve Cürüm Çetesi”ni meşru gösteren, “Müslüman Seks Tarikatı”nın üyeleriyle yan yana poz veren, şimdinin Aile Bakanı Derya Yanık, kamunun ihalelerini bu örgütün şirketlerine peşkeş çeken Ulaştırma Eski Bakanı Binali Yıldırım, Devlet Demir Yolları Eski Genel Müdürü Süleyman Karaman, bu örgütle organik bağı devam edenleri Kamu kurumlarının tepesine atayan Tayyip Erdoğan, operasyon sabahında kendisinden medet umulan Süleyman Soylu, bu örgütün lideri Adnan Oktar’dan dualarını isteyen İbrahim Kalın,  Örgüt liderine gazetesinin köşesini açıp propaganda imkânı sağlayan Akit Gazetesi Sahibi hakkında suç duyurusunda bulunduk.

Açalım:

Bu örgüte 1999 ve 2008 yıllarında yapılan operasyondan kaçarak kurtulan, 2018 yılında yapılan son operasyonda adı sanıkların ifadesinde yer alan, şirketinin telefonu yargı kararıyla dinlenen Murat Atik, TCDD’nin başına Genel Müdür olarak atanabiliyor.

Bu örgüte kız eleman sağlamakla, daha doğrusu kadınları fuhuşa sürüklemekle görevli bir imamın şirketi, Doğa Bilimleri Derneği ile ortak iş yapılabiliyor.

Bu yılan yuvası örgüte yapılan son operasyonun sabahında örgüt üyelerinin ilk yardım talep ettiği bu ülkenin İçişleri Bakanı olabiliyor.

Bu örgüte finansal destek sağladığı kesin olan şirketlere büyükşehirlerimizin işleri ihalesiz teslim edilebiliyor.

Hiçbir din anlayışına uymayan sapık görüşlerin reklamının yapıldığı örgütün A9 televizyonunda, kendisi hakkında açık açık “bizim öğrencimiz” denilen Ayşegül Esra Atik, AKP MYK’sına girebiliyor.

Bu yılan yuvası örgütün, fuhuş ve cürüm çetesinin liderine Akit Gazetesi köşe verebiliyor, onun safsatalarla dolu, kendinin yazmadığı belgeli kitapları promosyon olarak dağıtabiliyor.

Demek ki Sapık Adnan Oktar ve müritleri durduk yere güç haline gelmemişler.

30 yıl boyunca iktidar tarafından desteklenmişler, önleri açılmış, meşru gösterilmiş, büyüyüp palazlanmasına imkân sağlanmış.

Bu suç duyurumuzda ayrıca Gazeteci Yazarlar, Barış Terkoğlu, Mine Kırıkkanat, İsmail Saymaz ve İstanbul Emniyet Eski Müdürü Mustafa Çalışkan ile İstanbul Mali Şube Eski Müdürü Furkan Sezer’in tanık sıfatıyla dinlenmesini talep ettik.

Suç duyurumuzun ihbar kabul edilip şüpheliler hakkında soruşturmanın başlatılması, bir daha bu tür örgütlerin ortam bulamaması açısından önemlidir.

1 Ekim 2020

HKP Genel Merkezi

Suç Duyurusu Dilekçesini aynen yayımlıyoruz:

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

SUÇ DUYURUSUNDA

BULUNAN                           : HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI

                                                  Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA

VEKİLLERİ                                    : Av. Metin BAYYAR – Av. Ayhan ERKAN – Av. Ali Serdar ÇINGI – Av. Tacettin ÇOLAK – Av. Sait KIRAN – Av. Azime Ayça OKUR – Av. Halil AĞIRGÖL – Av. Pınar AKBİNA – Av. Doğan ERKAN

   Atatürk Bulvarı Emlak Bankası Blokları B Blok K:4 D:16 Fatih\İstanbul

ŞÜPHELİLER                      : 1- Recep Tayyip Erdoğan

                                                 2- İbrahim Kalın

                                                 3- Süleyman Soylu (İçişleri Bakanı)

                                                 4- Derya Yanık (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı)    

                                                 5- Ziya Selçuk (Milli Eğitim Eski Bakanı)

                                                 6- Binali Yıldırım (Ulaştırma Eski Bakanı)

                         7- Ahmet Burak Dağlıoğlu (Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı)

                             8- İ. Melih Gökçek (Ankara Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı)

                            9- Mehmet Özhaseki (Kayseri Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı)

                                      10- Süleyman Karaman (TCDD Eski Genel Müdürü)

                                     11- Ayşegül Esra Atik (AKP MKYK Eski Üyesi)

                                    12- Rahmi Genç (2014-2015 yılları arası AKP İzmir İl YK Üyesi)

                                   13- Mustafa Karahasanoğlu (AKİT kurucusu ve yöneticisi)

                                  14- Suça karıştığı tespit edilecek diğer kişiler

SUÇ                                       :Terör Örgütüne Yardım ve Yataklık

AÇIKLAMALAR               :

Oktar ve müritleri durduk yere mi güç haline gelmişlerdi?

30 yıl boyunca Oktar ve müritleri tıpkı diğer yapılanmalar gibi, alttan alta sağ iktidarlarca desteklendi. Oktar ve benzeri cemaatler bu iktidarlar için ‘koçbaşı’ görevi gördü.

Oktarcılar bilim ve evrim kuramı düşmanlığıyla karşımıza çıktıklarında en önce iktidarlarca sırtları sıvazlandı.

12 Eylül’le doğdular ve böyle bir karanlığın içinde yapılarına uygun şekilde geliştiler.

Ve…

Oktar cemaatinin çakma fosil sergileri bu ülkede yıllar boyu üniversitelerde, kamu kurumlarında her türlü olanaklar seferber edilerek sergilenmedi mi? Bilimsel bir etkinlikmiş gibi pazarlanmadı mı?

“Ya Harun Yahya ismiyle çıkarılan yüzlerce kitap ve bu kitapların bizzat devlet eliyle yaygınlaştırılmasını nereye oturtacağız?

Ayrıca Akit gazetesinin Adnan Oktar’a hem köşe yazdırdığını hem de Harun Yahya kitaplarını okurlarına yıllarca promosyon olarak dağıttığını anımsatalım…” (Turnike, Hakan Erol, sf. 243)

Müvekkil Partinin işbu suç duyurusu; yukarıda, Hakan Erol’un Adnan Oktar Silahlı Terör Örgütü’nün içyüzünü, ilişkilerini, nasıl büyüdüğünü anlattığı kitabından yapılan alıntıda belirtildiği gibi, bu sapık örgütün sırtını sıvazlayarak koçbaşı görevi yükleyen, etkinlik alanını devlet eliyle yaygınlaştıran, kamunun kaynaklarını bu örgütün emrine seferber eden AKP İktidarının etkili ve yetkililerine karşı yapılmıştır.

Başta Adnan Oktar olmak üzere bu silahlı terör örgütünün diğer elemanlarının 2018 yılında yapılan bir operasyonda yakalanıp binlerce yıl hapis cezası alması, kamuoyuna karşı örgütün görünen ve deşifre olan, yani buzdağının görünen kısmına karşı yapılan bir operasyon ve cezalandırmadır. Ama buzdağının görünmeyen ve çok derinlerde olan, bu “fuhuş ve cürüm çetesi”ni alttan besleyen, bugünlere kadar büyüyerek gelmesini sağlayan unsurlar, devlet içindeki güçler açığa çıkartılmadıkça, bunlar hakkında soruşturmalar başlatılıp, TCK’nin ilgili maddelerine göre hükümler kurulmadıkça, bu tür örgütlerin yayılıp zehirlerini saçması engellenemeyecektir.

İşte Müvekkil Partinin bu suç duyurusu; fuhuş ve cürüm çetesinin, Hz. Muhammed’e, Kuran İslam’ına uymayan din anlayışlarını topluma yaymalarını önlemek için Savcılık Makamına bir ihbar niteliğindedir.

  • Adnan Oktar Silahlı Terör Örgütü nasıl bir örgüttür.

Aslında bir cümle ile Gazeteci Yazar Mine Kırıkkanat özetlemiş bu örgütü: “fuhuş ve cürüm çetesi”.

İsrail gizli servisi MOSSAD’a yakınlığı ile bilinen Haertz Gazetesi’de bir cümle ile özetlemiş: “Müslüman Sex Tarikatı

Daha genişçe bir özeti Gazeteci-Yazar Barış Pehlivan mahkeme tutanaklarından yapmış:

“Yargılama 4 bin 590 sayfalık iddianameyle başladı. Daha sonra yazılan, toplam 192 sayfalık 3 iddianame bununla birleşti. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava sonunda, mahkemeye sunulan savcılık mütalaası 499 sayfa. Mahkemenin verdiği karar ise 766 sayfa. Her ikisi de yıllardır “Adnan Oktar Cemaati” olarak bildiğimiz grubu, “Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü” olarak tanımlıyor.

Davada 239 sanık yargılandı. Sonuçta 3’ü beraat etti. 236 kişi hüküm giydi.

Adnan Oktar’ın da aralarında olduğu 14 kişi “silahlı suç örgütü yöneticiliği”nden ceza aldı. Toplam 211 kişi ise “silahlı örgüt üyeliği”nden hüküm giydi. Bunlardan 26’sının üyelikten aldığı ceza ertelendi.

11 sanık, örgüte yardımdan cezalandırıldı. Oldukça ilginç isimler var. Mesela Oktar operasyonlarının ardından istifa etmek zorunda kalan eski İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun koruması Özdemir Uygur. Bir diğeri ise “kişisel verileri” tartıştığımız bugünlerde, “Türkiye’nin en büyük telefon operatörünün kritik bir ismi olan ve bazı kişisel verileri kaydetmekle suçlanan Nilüfer Ayır.

380 CİNSEL SALDIRI

Kararda 380 cinsel saldırı eylemi yer aldı. 9’u çocuk, 80 mağdur kadın var. Mağdur avukatlarına göre, şikâyetçi olmaya cesaret edemeyenler” düşünüldüğünde; bu, gerçeğin bir kısmı.

Davada, gazeteciler Mine Kırıkkanat ve Ali Eyüpoğlu’nun da aralarında olduğu, 141 şikâyetçi-müşteki var.

77 kişi, “nitelikli cinsel saldırı ve çocuğun cinsel istismarı” suçlarından hüküm giydi. Hüküm giyenlerden biri ise kadın.

2 kişi şantajdan ceza aldı. 20 mağdura yönelik, “kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi suçu”ndan, 14 yöneticiye 55’er yıl hüküm verildi.

79 tabancaya, 23 tüfeğe el konuldu.

Sanıklardan Mert Sucu, operasyona katılan 2 polis memurunu öldürmeye teşebbüsten, 36 yıl (18+18) hüküm giydi.

879 HAYVAN FOSİLİ

Dava dosyasına giren MASAK raporu 15 bin sayfayı buluyor. Mahkeme, bu rapora dayanarak 81 şirkete, 210 araca, onlarca taşınmaz, şirket hissesi ve paraya el koydu. El konan malların değerinin 1 milyar lira olduğu tahmin ediliyor. Bunların arasında 879 tane hayvan fosili de var.

2 sanık hakkında FETÖ’ye yardımdan 6’şar yıl hapis cezası verildi. FETÖ’nün kullandığı HERKÜL isimli uygulamanın Apple Store’a yükleme içeriği ve şifreleri, iddianameye göre sanıkların bilgisayarlarından çıkmıştı.

Gruba yönelik, ABD ve İsrail bağlantılı casusluk iddiası vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’le görüşmelerine de katılan Rus vatandaşı bir çevirmen de (Leyla İsmailova) bu nedenle suçlanıyordu. Adnan Oktar, “Siyasi ve Askeri Casusluğa Teşebbüs” suçlamasından da 8 yıl ceza aldı.

Sadece örgüt ya da cinsel suçlar değil. “Eğitim ve öğretim haklarının engellemesi” suçlamasından toplam 42 yıl hapis cezası verildi. Eziyet ya da kişiyi hürriyetinden yoksun kılma gibi suçlarla da hüküm kuruldu. (https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/adnan-oktarin-siyasi-ayagi-var-mi-1806790)

Adnan Oktar Silahlı Terör Örgütünün çok daha genişçe anlatımı Hakan Erol’un Turnike kitabında. İnternet ortamında yer alan ve aşağıya sadece bir tanesini alabildiğimiz insanın içini kaldırmayan fotoğraflar ve videolar bu gerçek İslam’a düşmanlık yapan, içini boşaltmaya çalışan örgütün içyüzünü ortaya sermektedir. Ve bu din adına yapılıyor. Yıllarca bu sapık örgütün sapık şeyhinin yazdığı iddia edilen (Turnike kitabında kimlerin yazdığı da anlatılıyor) evrim kuramına karşı kitapları üniversitelerde, kentlerimizin meydanlarında dağıtıldı. Ve bu insanlara “Müslüman” denildi. Bu din değildir. Bu sapıklıktır. İşte bu suç duyurumuz bu açıdan da çok önemlidir. Din adına bu sapıklığa izin verenlerin, din adına vurgun yapanların, din adına ülkeyi soyanların, yine din adına yarımız olan kadınları aldatıp fuhşa sürükleyenlerin cezalandırılmaları gerekmektedir.

Gazeteci Yazar Barış Terkoğlu’nun bir televizyon programında ortaya çıkardığı bir belge ile bu örgütün niteliği ile ilgili özete son noktayı koyalım.

Yukarıda yer alan, yargı kararıyla emniyetçe yapılan dinleme kaydının resmi belgesi,bu silahlı terör örgütünün iğrenç yüzünü de ortaya sermektedir. Örgüt; gözüne kestirdiği, satın alamadığı gazeteci Uğur Dündar’a ahlaksızca, resimleri montajlayıp şantaj olarak kullanmıştır. İşte örgütün çalışma yöntemi budur.

Yukarıda örgütün yapısını, niteliğini kısaca aktardık. Bu aktarılanlar birçoğu mahkeme kayıtlarında yer aldı. Yani herkesçe bilinmekte, herkesin malumu. İşte suç duyurumuzdaki şüpheliler böylesine bir örgütün gelişmesine, hayat bulmasına, televizyonlar, şirketler kurmasına, kurdukları korsan şirketlerine ihaleler bağlanmasına, örgüt üyeliği kanıtlı üyelerine Devletin Kurumlarının başına gelmesine meydan vermişlerdir. Dolayısıyla “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım” etmişler, bu fiilleriyle “Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yap”mışlardır.

Suç duyurumuz ile ilgili haberlerin, görüntülerin linkleri ve belgelerin fotoğrafları

  • Yukarıdaki linkler Savcılık Makamınca incelendiğinde görülecektir ki, buzdağının görünen iğrenç kısmı olan Adnan Oktar Silahlı Terör Örgütünün başının ve üyelerinin binlerce yıla varan hüküm giymesiyle olay kapanmamıştır. Bu fuhuş ve cürüm çetesinin kodamanları, finansörleri, maddi ve manevi destekçileri hala dışarıda, aramızda dolaşmakta, kamunun en tepelerine kondurulmaktadırlar. Olay 2018 yılında bu örgüte yapılan operasyonla son bulmamıştır. TCDD’nin başına Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bir gece yarısı atanan Abdülkerim Murat Atik’in bu örgüt ile organik bağının Gazeteci-Yazar Barış Terkoğlu tarafından ortaya çıkartılması, Müvekkil Parti tarafından bu atamanın suç duyurusuyla yargıya taşınması ve 10 gün içerisinde TCDD Genel Müdürlüğünden istifasının gelmesi de olayı sonlandırmamıştır. Yeni belgeler, daha doğrusu eski belgelerin yeni gün yüzüne çıkartılması Adnan Oktar Silahlı Terör Örgütünün nasıl palazlandırıldığını gözler önüne sermektedir. Olay artık “kandırıldık”, “bilmiyorduk”, “istihbarat raporları sümen altı edildi”nin ötesindedir.
  • Şüphelilerin terör örgütüne yardım ve yataklık suçuna giren fiilleri:
  • Recep Tayyip Erdoğan; bu örgüte 1999, 2008 ve 2018 yıllarında yapılan operasyonlardan habersiz olamaz. İlk iki operasyonda TCDD Genel Müdürüne atadığı Abdülkerim Murat Atik’in kaçak durumuna düştüğünden habersiz olamaz. 2018 yılında yapılan son operasyonda Abdülkerim Murat Atik’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu şirketin telefonunun yargı kararıyla dinlemeye alındığından, izlendiğinden, sanıkların ifadelerinde adının örgüte destek veren olarak geçtiğinden habersiz olamaz. Böylesi bir müridin şirketi ile 6 ay öncesinde TCDD’nin 40 milyon avroluk anlaşmasına göz yumuluyor, bu yetmiyor birde bu mürit TCDD’nin başına Genel Müdür olarak atanıyor.

Polis, Murat Atik’in şirketini takip edip Oktar grubuyla bağını açığa çıkarırken, devletin tepesindeki bir el o şirkete tarihi bir ihaleyi verdi. Polis, Atik’in telefonlarını izleyip “kayıt altına alırken”, Erdoğan onu alıp TCDD’ye genel müdür yaptı.

Böylesine Muhammed, Kuran İslam’ına hiçbir açıdan uymayan tam tersine böylesine bir dini yok etmeye çalışan sapık bir örgütten Devletin en üst makamlarında oturan birinin haberinin olmaması maddenin tabiatına aykırıdır. Yukarıdaki fotoğraflarda görüleceği üzere böyle bir örgütün müritlerinden hediyeler almak, basit bir hediye alış verişi olarak değerlendirilemez. Dolayısıyla yukarıdaki fiillerin Savcılarca TCK kapsamında değerlendirilmesi gereken fiillerdir.

  • İbrahim Kalın; yıllardır devletin en üst düzeydeki bürokratları arasında adı sayılan biridir. Böyle birinin de böylesine bir silahlı terör örgütünün varlığından ve faaliyetlerinden haberinin olmaması mümkün müdür? Hakan Erol’un Turnike Kitabının 98-99’uncu sayfalarında Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile örgütün müritlerinin karşılıklı selamlaşmalar, kitap hediyeleşmeler anlatılmakta ve İbrahim Kalın’ın “Dualarınızı eksik etmeyin” sözü yer almaktadır. Bir Fethullah Gülen’in adının ağza alınmasının hakimlerin karşısına çıkmak için yeterli olduğu bir ortamda, FETÖ ile bir farkı olmayan bir örgütten, o örgütün sapık şeyhinden dualar etmesini istemek, hakkında TCK kapsamında soruşturmayı gerektirmektedir.
  • Süleyman Soylu; Adnan Oktar Silahlı Terör Örgütüne 2018 yılında yapılan son operasyonda -ki yukarıda verilen linklerde de anlatılmakta, operasyonun İçişleri Bakanı olan şüpheliden habersiz yapıldığı iddia ediliyor- örgüt üyelerinin medet umdukları, yardımlarına koşmalarının talep edildiği bir isimdir. Bu operasyonu yönetmesi ve her aşamasından haberdar olması gereken ve örgüt tarafından da telefonları da dinlenen İçişleri Bakanından operasyon yapılan örgüt yardım bekliyor. Bunun Savcılık Makamınca soruşturulması gerekmektedir.
  • Derya Yanık; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, Adnan Oktar’ın Çırağan Sarayında verdiği davete katılıyor, Adnan Oktar ile samimi pozlar veriyorlar. Montrö’yü savundu diye yaşını başını almış, sadece yurtseverlik duygularıyla hareket eden amirallerin ayaklarına elektronik kelepçelerin geçirildiği ülkemizde, silahlı terör örgütünün lideri olmaktan hüküm giyen bir meczubun yemeğine katılmak, bu silahlı terör örgütü meşru göstermektir. Bunun kamuoyuna yansıması Savcılara İhbar niteliğindedir.
  • Ziya Selçuk; Milli Eğitim Eski Bakanı, yukarıdaki linklerde görüleceği üzere “Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü’nün İmam Kardeşler Grubu’ndan, örgüte ‘kız eleman’ kazandırmakla görevli imam Altuğ Revnak Eti’ye ait Doğa Bilimleri Derneği ile Eski Bakan Selçuk’a ait Maya okullarıyla işbirliği yaptığı” öne sürülüyor. Örgüt içerisinde böylesine önemli bir görevi olan, kadınları fuhşa sürükleyen birinin okullarıyla işbirliği yapmak, TCK kapsamında soruşturulması gereken, silahlı terör örgütünü meşru gösterecek bir fiildir.
  • Binali Yıldırım, Ulaştırma Eski Bakanı, Eski Başbakan. Yukarıda linklerde ve belgelerde görüleceği üzere mahkeme kararlarında ve tutanaklarında örgütün şirketleri olarak adı geçen sahibinin örgütün şantaj kasetlerini hazırlayan ve şu anda kaçak olan Hasan Basri Güner’in sahibi olduğu Reha Denizcilik ve Radem Lojistik’e yıllık 2004 fiyatlarıyla 90 milyon dolarlık İzmir Limanı’nın yükleme ve boşaltma işini ihalesiz peşkeş çekmiştir. Dolayısıyla bu peşkeşler-ki tanıklar bu peşkeşten sonra iki valiz dolusu paranın Adnan Oktar’a teslim edildiğini söylüyorlar- Adnan Oktar Silahlı Terör Örgütünün çeperini, etki alanını daha da genişletmesine neden olmuştur.
  • Ahmet Burak Dağlıoğlu; “Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Ulaştırma Bakanlığı’ndan ruhsat alan Sun Group ile merkezi Japonya’da bulunan HIS Türkiye ile ortak anlaşma imzaladı. Varılan anlaşmaya göre bu iki şirket Kapodokya’ya turistik tren turu düzenleyecek.” “… Atik‘in Sun Group’u ile HIS Türkiye’yi tanıştıran ve buluşturan Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak DağlıoğluDağlıoğlu, geçmişte yatırımlar için görüştüğü HIS Türkiye yetkililerini arayarak, ‘Size bir partner bulduk’ dedi. Ortaklık bu sayede kuruldu.” “DağlıoğluBilal Erdoğan‘ın da okuduğu Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi mezunu. Ayrıca Berat Albayrak‘tan sonra Tükiye Varlık Fonunu’nun başına geçti.Halen TVF’nin yönetim kurulunda.” Bu TCK’ya göre yardım yataklık suçudur.
  • İbrahim Melih Gökçek, Ankara BB Belediyesi Eski Başkanı, Adnan Oktar Silahlı Terör Örgütünün bir elemanı olması su götürmez bir gerçek olan, bu gerçeklikten kaynaklı TCDD Müdürlüğünü sadece 10 gün kadar yapabilen Abdülkerim Murat Atik’in şirketi ATİKART’a Ankara’nın bütün belediye otobüslerinin Vinil Reklam giydirme haklarını vermiştir. Bu peşkeşler büyüttü fuhuş ve cürüm çetesini. Dolayısıyla bu yardım ve yataklık suçlarının derinlemesine yapılacak bir soruşturmayla cezalandırılması gerekmektedir.
  • Mehmet Özhaseki, Kayseri BB Belediye Eski Başkanı; başkan seçildikten sonra açtığı ilk ihale olan, “raylı sistem için daha önce yapılmış çalışmalar geçerli midir”inceleme ihalesini, 27 Kasım 1998’de Adnan Oktar suç örgütünün şirketlerinden biri olan ATİKARTA Reklamcılık şirketine veriyor. Bunlar tesadüf olamaz. Silahlı terör örgütünün şirketlerine birileri yürü ya şirketim demiş, onlar yürümüş, Adnan Oktar sapığı büyümüş.
  • Süleyman Karaman; TCDD Eski Genel Müdürü. Türkiye’nin en karlı yedi limanından birisi olan İzmir Limanını Adnan Oktarcılara peşkeş çekişin altında imzası olan kişi. Hasan Basri Güner’in bavullar dolusu parayı Adnan Oktar’a aktarılmasına vesile olan adam.
  • Ayşegül Esra Atik; AKP MKYK Üyeliğine kadar yükselen, yükseltilen, Abdülkerim Murat Atik’in kızkardeşi, Adnan Oktar’ın kendi sapık yayınların adresi olan A9’da açıkça bizim öğrencimiz dediği kişi.
  • Rahmi Genç; 2014-2015 yılları arası AKP İzmir İl YK Üyesi, 2004 yılının 15 Temmuzunda, İzmir Limanı’nın yükleme ve boşaltma işi, ihalesiz bir şekilde verilen Adnan Oktar Silahlı Terör Örgütünün müritlerinin sahibi olduğu Reha Denizcilik ve RADEM Lojistik’in ortağı.
  • Mustafa Karahasanoğlu; AKİT Gazetesinin kurucusu, sahibi. Adnan Oktar’a basın desteğini esirgemeyen ve Adnan Oktarın’da para desteğini esirgemediği gazeteci. Yukarılarda fotoğrafta görüleceği üzere Gazetesinde Adnan Oktar’a köşe verecek, Onun yazmadığı kanıtlanan bilim dışı safsatalarla dolu kitaplarını promosyon olarak dağıtacak kadar yakın ilişki kuran biri.

SUÇ NİTELEMESİ                  :

Yukarıda ayrıntılı olarak fiilleri aktarılan şüphelilerin;

  • TCK md. 220/7’de yar alan “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır.”
  • TCK md. 220/8’de yer alan;“Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” Hükümleri uyarınca haklarında acilen soruşturma başlatılıp cezalandırılmaları gerekmektedir.

Türkiye’nin gerçek vatansever partisi olan müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi; “Kadının sosyal açıdan ezilmişliğini fırsat bilen, sömürücü, vurguncu, yani alınteriyle para kazanmayan, her türden ahlâk anlayışından uzak sermaye sınıfına mensup erkekler”e, “kadını cinsel zevklerini doyuracak obje olarak görmekte ve kullan”an, Din kisvesi altında dünya menfaati sağlayan insanların en alçaklarına karşı mücadeleyi hiçbir zaman bırakmayan bir partidir. Özellikle son 19 yıldır yaşadığımız tüm hukuksuzlukların, haksızlıkların, eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, yolsuzlukların, vurgunların, rüşvetlerin, kanunsuzlukların karşısında kararlıca mücadele etmektedir. Konumları, durumları ne olursa olsun hiçbiri yapanın yanına kâr kalmamalıdır. Müvekkil Partinin gösterdiği bu duyarlılığı umarız Savcılık Makamı da gösterir.

SONUÇ VE İSTEM                        : Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet savcılığınca re’sen araştırılacak sebeplerle, şüphelilerin eylemlerine uyan suçlarından yargılanıp cezalandırılması amacıyla haklarında gerekli soruşturmanın yürütülerek Kamu Davası açılmasını ve

  • Gazeteci Yazar Barış Terkoğlu’nun,
  • Gazeteci Yazar Mine Kırıkkanat’ın,
  • Gazeteci Yazar İsmail Saymaz’ın,
  • İstanbul Emniyet Eski Müdürü Mustafa Çalışkan’ın,
  • İstanbul Mali Şube Eski Müdürü Furkan Sezer’in

Tanık sıfatıyla dinlenmesini müvekkil Parti adına talep ediyoruz. 01/10/2021

 SUÇ DUYURUSUNDA BULUNAN

HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI VEKİLLERİ

Av. Ali Serdar ÇINGI – Av. Ayhan ERKAN – Av. Pınar AKBİNA

Print Friendly, PDF & Email