ABD Devşirmesi, Bağlamacı Selo!

ABD Devşirmesi, Bağlamacı Selo!

Yahu ne derseniz deyin de, “solcuyuz” demeyin!

Yalanın, dümenin, demagojinin, kandırmacanın da bir sınırı olsun be!

Hiç değilse sizinle aynı oranda Amerikancı olan, Aşiret Reisi Mesut Barzani kadar olsun namuslu ve tutarlı olun!

Bakın, Barzani hiçbir zaman “solcuyuz molcuyuz” kandırmacasına girmedi. Aşiret Başkanıyım, dedi, Amerikancıyım, dedi, Bağımsız Kürt Devletini savunuyorum, dedi. Amerika özgürleştiricidir, dedirtti; ve hatta Amerika melaikedir, dedirtti…

Siz de bu kadarcık olsun açık ve namuslu olun yahu…

Hem Amerikan Devşirmesi olup, hem Amerika’nın emrinde olup, hem de Amerika’dan Suriye’de bize rol vermesini istedik, diyeceksiniz, ona hizmette bulunmak istediğimizi bildirdik, diyeceksiniz, şovenleştirdiğiniz Kürt insanlarını “Biji Serok Obama” diye bağırtacaksınız, Amerikan Özel Kuvvetleri’nin komutasında insan öldürmekten özel bir haz duyan “Black Water”larla yan yana Suriye’nin meşru yönetimine karşı savaşacaksınız; sonra da kalkıp “Biz de solcuyuz”, diyeceksiniz…

Suriye’de Amerika’dan 5 bin TIR dolusu silah yardımı alacaksınız, Amerikan Hava Kuvvetleri sizin hava gücünüzmüş gibi Suriye Ordusu’nun bulunduğu mevzileri bombalayacak; siz de hâlâ “Biz solcuyuz”, diyeceksiniz öyle mi?

Suriye’de egemenliğiniz altında bulunan bölgede tamı tamına 20 tane ABD üssü kuracaksınız ve de hâlâ kendinizi “solcu” diye pazarlayacaksınız, öyle mi?

Yapmayın ya…

Milleti de ahmak yerine koymayın…

Kandırmacanın da, yalanın, dümenin de bir sınırı olsun be…

Bak, Bağlamacı Selo!

ABD Emperyalist Haydudunun casus örgütü CIA, seni 10 küsur yıl öncesinden keşfedip devşirmiş. İşte kanıtı. 14 Ekim 2005 tarihli Wikileaks Belgelerinde aynen şunlar yazılıdır, sizin hakkınızda:

“KÜRTLERE YÖNELİK POLİTİKA

“(U) Ankara Büyükelçiliği tarafından hazırlanmıştır. A/DCM Thomas Goldberger, E.O. 12958, gerekçeler 1.4 (b) ve (d).

“1. (U) Bu mesaj Adana Konsolosluğundandır.

“(…)

“Yorum: Geçen ay boyunca Türkiye’nin güneydoğusuna yaptığımız çoklu ziyaretlerde dinlediğimiz birçok kişi içerisinde, bölgeyi saran sorunlara yönelik yaklaşımlar bağlamında Demirtaş’ın en anlayışlı ve makul olanlardan biri olduğunu düşünüyoruz.

“3. (C)   27 Eylül’de Konsolosluk Bürosuyla gerçekleştirilen bir toplantı sırasında, avukat ve Diyarbakır İnsan Hakları Derneği Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye’nin güneydoğusunda artan PKK eylemleriyle ilgili, bölgedeki diğer konsolosluk bağlantılarımızın görüşlerini yansıttı.

“(…)

“10. (C) Biyografik not: Zazaca konuşan ve Uluslararası Ziyaretçi Liderlik Programının (ILVP) eski bir katılımcısı olan Demirtaş’ın 1 yaşında bir kızı var. Eşi Diyarbakır kırsalında öğretmenlik yapıyor. Zorunlu askerlik görevini bu yıl yapabilir. 14.10.2005

“MCELDOWNEY” (https://wikileaks.org/plusd/cables/05ANKARA6245_a.html)

Evet, Demirtaş…

İşte senin önünü açan, seni Eşbaşkanlıklara getiren, Amerikalarda emperyalist yetkililerle görüştürten hep 10 küsur yıl öncesinden, onlar tarafından, yukarıda da açıkça belirtildiği gibi devşirilmiş, başka bir deyişle hizmete alınmış olmandır.

Yani onların bir görevlisisin artık. Kürt Meselesi’ne tamamen Amerika’nın çıkarları ve emirleri doğrultusunda yaklaşmaya mecbursun…

Özgür bir iradeye sahip değilsin. Bilerek ve isteyerek teslim etmişsin kendini, emperyalist efendilerine…

İşte devşirilmişler heyeti olarak gidiyorsunuz ABD’ye, ABD Derin Devletinin en yetkili kişileriyle, kurumlarıyla görüşmeler yapıyorsunuz 2012’de, dönüşünüzde de yaptığınız görüşmelerin özetini Gülten Kışanak şu sözlerle netçe ortaya koyuyor:

“Suriye’de işin çok zor olduğunun farkındalar. Beklentiler muhalefetin biraz güçlenmesi yönünde. Kürt muhallefetinin dışlanmamasını ve sürece dahil edilmesini talep ettik. Katkı yapmak istediğimizi, rol üstlenebileceğimizi söyledik.” (http://www.radikal.com.tr/politika/abd-kurt-sorununu-cok-iyi-anlamis-1086804/)

ABD Emperyalist Hayduduna nasıl bir büyük heveskârlıkla hizmette bulunmak arzusunda olduğunuzu bu sözler sanırız yeterince açık biçimde ortaya seriyor, değil mi Demirtaş?

Tabiî böylesine sadık ve heveskâr hizmetkârlar bulur da onlara hiç rol vermez mi, emperyalist ABD çakalı?

Elbette verir…

İşte 5 bin TIR dolusu, içinde hava savunma sistemleri, zırhlı savaş araçları da olan silahlar verdi size. Amerikan Özel Kuvvetleri’ni gönderdi yanınıza, onlar hem eğitmekte hem de yönetmektedirler sizi.

Dinlenme anlarınızda halay başılığınızı bile Amerikan Conileri, Coniçeleri yapmaktadır…

Gayrı böylesine iç içe geçmiş vaziyettesiniz onlarla…

Nedir amacınız?

Ortadoğu’da İkinci bir İsrail ya da Müslüman bir İsrail veya ABD’ye petrol bekçiliği edecek ikinci bir Amerikancı devlet oluşturmaktır, yaratmaktır.

Evet, Amerikancı Selocan…

NATO’yla da iç içe geçtiniz artık. Bu durumdan da övünçle söz ediyorsunuz:

“HDP Genel Merkezinden yapılan açıklamada, Diyarbakır Millitvekili Ziya Pir’in geçen yıl Kasım ayında seçildiği NATO-PA Güvenlik ve Teknoloji Eğilimleri Alt Komite Başkan Yardımcılığı’nın ardından, şimdi de Bükreş’te devam eden 2017 Sonbahar oturumunda NATO-PA Güvenlik ve Teknoloji Eğilimleri Üst Komite Başkan Yardımcılığı’na seçildiği belirtildi.” (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/hdpli-ziya-pir-nato-pa-ust-komite-baskan-yardimcisi-oldu-40603786)

Amerika’nın BOP Haritası da size Ortadoğu’da nasıl bir rol biçildiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Ne diyor bu Haritada?

“Free Kurdistan”.

Tabiî Amerikancı Kürdistan diyecek hali yok… Hani denir ya; “Lafın tamamı ahmağa söylenir” diye…

Adam diyor ki, benim projem bu. Bu projede de senin yerin budur…

Yani Demirtaş, etle tırnak gibi kaynaşmış bulunmaktasınız ABD Emperyalistleriyle.

İşte o yüzden Amerika’nın Sesi seninle röportajlar yapmakta. Bak, ne demişsin onlara:

“İki sağ ittifak yanında bir tek biz sol demokratik ittifakı kendi içimizde kurmayı başardık, seçime de böyle gidiyoruz.” (https://www.caldiranajans1.com/demirtas-pkkyi-temsil-de-etmiyoruz-siyasi-kanadi-da-degiliz/)

Sözünü ettiğin “iki sağ ittifak” neden sağdır, Demirtaş?

ABD Emperyalist Haydutlarının, AB Emperyalist Devletlerinin ve onların Türkiye’deki yerli ortağı olan Parababalarının çıkarlarını savundukları için, onların hizmetkârlığını yaptıkları için; dolayısıyla da halklara düşman oldukları için sağdırlar.

Peki sizin bunlardan zerre miktarda olsun bir farkınız var mı?

Yok, değil mi?..

Siz de damardan Amerikancısınız, Avrupa Birlikçisiniz, NATO’cusunuz. Türk-Kürt Parababalarının çıkarlarını temsil etmektesiniz. Aynen onlar gibi şeyhlerin, mollaların, bilumum Ortaçağcı din derebeyliklerinin dostusunuz, yıkayıp yağlayıcısısınız ve onların işbirlikçisisiniz.

Hangi konuda bir farkınız var ki onlardan?

Hiçbir konuda yok…

Bugünün dünyasında solun birinci ve sonuncu ilkesi, ABD-AB Emperyalist Haydutlarına ve onların bölgedeki yerli müttefiklerine, bölgesel güçlerine karşı olmaktır, sonuna kadar düşman olmaktır, dolayısıyla da bölge halklarını, onların sömürü, zulüm ve talan düzenlerine karşı korumaktır, kollamaktır ve halkların çıkarlarını savunmaktır.

Mesele böyle tanımlanınca, siz solcu değil, diğer iki sağcı ittifak kadar sağcısınız…

Onlar kadar Amerikancı, Avrupa Birlikçi, NATO’cu, IMF’ci, Dünya Bankacı vb’siniz…

Siz nerede halkların çıkarını savundunuz?

Hiçbir yerde…

Partinizin başkanlığını ele geçirdiği belediyelerde bile çalışanlar, yani işçiler, alınteriyle geçim sağlayanlar sömürülmekte, ezilmektedir. Binlerce taşeron işçi çalıştırmaktadır belediyeleriniz. Tıpkı o iki sağ ittifakın yönetimindeki belediyeler gibi…

Tüm bu rezaletler size ait değilmiş gibi, onları yapan siz değilmişsiniz gibi bir de kalkıyorsun “biz soluz”, diyorsun.

Ne solu be…

Bilim, sizin gibi sollara on yıllar öncesinden şu adı vermiştir: “CIA Solu”. Yani ABD’nin katliamcı, kan içici, karanlık casus örgütü CIA ne kadar solsa siz de o kadar solsunuz.

CIA, açıkça belirttiği gibi, Türkiye’de sizin gibi solların çoğalmasını, büyümesini ister. Bak, işte böyle der, CIA eski Başkan Yardımcısı ve Ortadoğu Masası Şefi Graham Fuller:

“Benim kişisel hissiyatım Türkiye’de daha çok sol hareket görmek isterdim. Çünkü bence en büyük ihtiyaç bu.” (http://www.radikal.com.tr/turkiye/turkiyeye-daha-cok-sol-lazim-1084059/)

İşte CIA Şefi’nin aradığı sol sizsiniz, Demirtaş…

Adam öylesine namussuzca ve alçakça politika yapıyor ki, sadece kendini sağ olarak adlandıranlar benim hizmetimde bulunmasın, kendini “sol” zannedenler de benim hizmetimde olsun, diyor.

Yani sağı da solu da bana hizmet etsin ve onları ben yöneteyim. Benim piyonlarım olsunlar, diyor.

Ne yazık ki bu haydut devletin casus örgütü şefi, bugün amacına ulaşmış bulunmaktadır…

Demirtaş’ın sözünü ettiği ve kendilerini “Cumhur İttifakı”, “Millet İttifakı” diye adlandıran Amerikancı gruplar ne denli Amerikancıysa, Demirtaş’ın adaylığındaki Amerikancı Kürt Hareketi PKK’nin yörüngesine savrulan “sol gruplar” da o denli Amerikancı olmuşlardır artık. Zaten bunları on yıl öncesinden ABD “Demokrasi Güçleri ve Umut Kaynağı” olarak ilan etmiş bulunmaktadır.

Bunların demokratlığı, bütünüyle ABD’nin “Project Democracy” diye adlandırdığı terim içinde yer almalarından dolayıdır. Amerikan hizmetine girmiş, Amerikan güçleri olmuş olmalarından dolayıdır.

Evet, Demirtaş; bizim dışımızda sol diye bir şey bırakmadınız Türkiye’de be…

Sahip olduğunuz kitlesel gücünüzün çekim kuvveti ve ağırlığı küçükburjuva sol grupları hızla yörüngenize soktu. Hepsi de bugün sizin amigonuz olmuş durumdadır. Dolayısıyla da, Amerika’nın hizmetine girmiş durumdadır.

Kürt Halkını kandırarak Amerikancılaştırmakla yaptığınız ihanet yetmezmiş gibi, bir de Türkiye solunu yörüngenize çekerek ve Amerikancılaştırarak ikinci bir ihanette daha bulunmuş olmaktasınız. Zaten CIA Şefi Fuller da bu sebepten diyor; “Türkiye’de daha fazla sola ihtiyaç var.”, diye…

Hizmette kusur etmiyorsunuz efendinize, Demirtaş…

Efendiniz de takdirlerini belirtmekten geri durmuyor. Bak, bir başka CIA Şefi Henri Barkey de seni Nelson Mandela’ya benzetiyor, büyük bir demagojik kandırmacaya başvurarak. Şöye diyor:

“Ülkenin en hayranlık uyandıran siyasetçisi, Kürt bir Nelson Mandela olma potansiyeli taşıyor.” (http://foreignpolicy.com/2018/05/10/the-making-of-a-kurdish-mandela/)

Nasıl aşağılık bir demagoji yapıyor, Henri Barkey, görebiliyor musunuz, arkadaşlar?

Nelson Mandela, ABD ve AB Emperyalist Haydutlarının emrindeki, onların çıkarlarına hizmet eden Güney Afrika’daki ırkçı yönetime karşı savaş veren antisömürgeci bir halk önderdiydi. Onu 27 yıl zindanda tutansa ırkçı yönetimin ağababası ABD ve AB Emperyalist Haydutlarıydı. Yani Mandela antiemperyalist, antisömürgeci bir savaşın önderiydi.

Demirtaş’sa Amerikancı Kürt Hareketi’nin bir lideridir. Demirtaş’ın hapiste tutulması ise Türkiye’deki Amerikancı güçlerin kendi aralarındaki bir sürtüşmeden, bir kavgadan kaynaklanmaktadır. Yani buradaki, sistem içi bir kavgadır. Bir başka söyleyişle, Amerikancı kardeşlerin kendi aralarındaki bir kavgadır.

Özetçe; Meclisteki Amerikancı Beşli Çete’nin tamamı da Amerikancıdır, NATO’cudur, Avrupa Birlikçidir, Parababaları yandaşıdır ve halkların düşmanıdır. Bu sebeple de Nelson Mandela’nın ve onun lideri olduğu “Afrika Ulusal Kongresi” adlı antisömürgeci örgütün tamı tamına karşıtıdır. Aralarında hiçbir benzerlik bulunmadığı gibi, birbirlerinin 180 derecelik karşıtıdır, zıttıdır bunlar.

Henri Barkey, içerideki piyonunu parlatmak için aşağılık bir kandırmacaya başvurmuş olmaktadır yalnızca, Demirtaş’ı Mandela’ye benzetmekle.

Emperyalistlerin ve onların yerel maşalarının zaten işleri güçleri yalandır, düzendir, dolaptır, hiledir, kandırmacadır. Onların her söylediğinin tersi doğrudur. Onlar gerçeğin, namusun, hakkın, hukukun, adaletin; özetçe insani olan her şeyin düşmanıdırlar…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

16 Mayıs 2018
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email