İşgalci Yunan Çakal hakaret etmekten, Kaçak Saraylı Reis…

İşgalci Yunan Çakal hakaret etmekten, Kaçak Saraylı Reis ve avanesi ise bunları yiyip hazmetmekten bıkıp usanmadı…

Ne mide varmış bunlarda be…

Dün, Sözcü Gazetesi’nde manşetten verilen şu habere bir bakar mısınız?

“Son dakika! Lozan’ın yıldönümünde Yunan tahriki

“Yunan Cumhurbaşkanı Pavlopulos, Lozan Antlaşması’nın 94’üncü Yıldönümü’nden bir hafta önce yanına Savunma Bakanı Kammenos ve Genelkurmay Başkanı Apostolakis’i alıp işgal altındaki Türk adalarında boy gösterdi. Hava sahamızı ihlal eden Pavlopulos “Bu adalar Avrupa’nın sınırı” dedi.

“Yunan askerlerini Anadolu topraklarından atıp 9 Eylül 1922’de denize döken Atatürk ve silah arkadaşları, Türk Milleti’nin kazanmış olduğu bu büyük zaferi 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması ile taçlandırdı. Bugün Lozan Barış Antlaşması’nın 94. Yıldönümü… Ege’deki 18 adamızı göstere göstere işgal eden Yunanistan’ın Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Lozan Antlaşması’nın yıldönümünden 6 gün önce, Türk adalarındaki Yunan askerlerini denetledi.

“Pavlopulos, 18 Temmuz’da Aydın’a bağlı Bulamaç ve Eşek Adası’nda konuşlu olan Yunan Askeri Üsleri’ni ziyaret etti. 1 gün sonra ise İzmir’e bağlı Koyun Adası’nda konuşlu Yunan Askeri Üssü’nü Başkomutan sıfatıyla ziyaret etti. Adadaki Yunan askerlerini denetleyen Pavlopulos egemenlik ve bayrak gösterisi yaptı. Yunan Başkomutan Pavlopulos, hiçbir engelle karşılaşmadan Türkiye topraklarına pasaportsuz giriş çıkış yaptı, Türk hava sahasını ihlal etti. Türk hava kontrolörü, Yunan helikopteri pilotunu “Türk hava sahası’nda uçuyorsunuz, derhal terk edin” çağrısında bulundu. Ancak Yunan pilotlar bu çağrıya uymadı ve Türk hava sahasını ihlale devam etti.

“MEYDAN OKUDU: AVRUPA SINIRI

“Türk hava kontrolörünün uyarılarına sinirlenen Pavlopulos, basına yaptığı açıklamada, “Lozan ve Paris Antlaşmalarına göre Ege’de gri bölge yoktur. 1947 Paris Antlaşması ile 12 ada ve bu adalara bitişik adacıklar Yunanistan’a verilmiştir. Bu sınırlar Yunan ve Avrupa sınırlarıdır” dedi. Yunan Cumhurbaşkanı’nın işgal altındaki adaların Yunan toprağı ve Yunan sınırı olduğunu öne sürmesine karşın, bu konuda nota bile verilmediğini belirten Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, SÖZCÜ’ye şunları söyledi:

“ÜMİT YALIM: CEHALET ÖRNEĞİ

“Yunan Cumhurbaşkanı Pavlopulos’un anılan adaların Yunan ve Avrupa sınırları olduğunu iddia etmesi tam bir cehalet örneğidir. Hukuk Fakültesi mezunu olan Pavlopulos, Lozan Antlaşması, 1932 Türk-İtalyan Sözleşmesi, Milletler Cemiyeti Tescil Belgeleri ve 1947 Paris Antlaşması ile antlaşma ve sözleşmelere taraf olan ülkelerin yayınladığı haritalara bakarsa, sözünü ettiği adaların Türk adaları olduğunu görecektir. 1943 tarihli İngiliz haritasında, Pavlopulos’un ziyaret ettiği Eşek ve Bulamaç adalarının, 12 ada deniz sınırının dışında ve Türkiye’ye ait olduğu açıkça gösterilmiştir.”

“YUNAN CUMHURBAŞKANI’NIN GİTTİĞİ ADALAR, 6 MİLLİK KARASULARIMIZ İÇİNDE

“Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım, Aydın açıklarındaki Eşek Adası’nın Yunanistan’ın Batnoz Adası’na 18 mil, Lipso Adası’na da 12 mil, Bulamaç Adası’nın Lipso Adası’na 14 mil, İleriye Adası’na  ise 13 mil uzaklıkta bulunduğunu belirtti.  Bu adaların, “Uluslararası anlaşmalarla Yunanistan’a bırakılan adalara bağlı ya da bitişik adacık olmadığını” vurguladı. İzmir Çeşme açıklarındaki Koyun Adası’nın da, 12 ada bölgesinin dışında kaldığını kaydetti. Yunan Cumhurbaşkanı’nın gittiği her 3 adanın 6 millik Türk karasuları içinde kaldığına işaret ederek, buraların Türk toprağı olduğuna dikkat çekti.

“İSMET İNÖNÜ, LOZAN’DA İNGİLİZLER’İN KÜSTAHLIĞINI BÖYLE ANLATMIŞTI: BİZE, ‘DİZ ÇÖKÜP PARA İSTEYECEKSİNİZ’ DEDİLER ‘YETER Kİ SULH OLSUN’ CEVABINI VERİNCE SUSTULAR

“TRT’de unutulmaz programlara damga vuran Nazmi Kal, İsmet İnönü ile 15 Ekim 1973’te Lozan röportajı yaptı. Kal, İnönü’nün o röportajda, tarihi anlaşmayı nasıl imzaladıklarına ilişkin verdiği bilgileri SÖZCÜ’ye şöyle aktardı:

“HARAP MEMLEKET: Lozan’da İngiliz delegesi Lord Curzon ve Amerikan delegesi oturuyorduk. Onlarla konuşmamızı hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım. İngiliz delegesi Lord Curzon  ‘Lozan Muahedesinden memnun ayrılmıyoruz, hiçbir dediğimizi yaptıramadık. Harap bir memleket alıyorsunuz. Bunu imar etmeyecek misiniz? Neyle, nasıl yapacaksınız? Para bir bunda var (Amerikan delegesini işaret etti), bir bende var. Geleceksiniz para isteyeceksiniz, diz çökeceksiniz, reddettiklerinizin hepsini cebimden çıkarıp size göstereceğim’ dedi. Bunu hiçbir zaman unutmam. Ben de kendisine şu cevabı verdim: Bizim burada istediklerimiz, müstakil, medeni bir devlet olarak onun bütün şartlarını sağlamaktır. Bunu temin edelim, sulh olsun gelirsem size, istediğinizi yaparsınız.

“ÇÖKÜNTÜYÜ GÖRDÜM: Onlar, Türkiye’nin keşmekeşe gireceğine, eski rejimin süreceğine güveniyorlardı. Bu ümit onlarda, sonuna kadar yaşadı. Biz (o zaman) tabiatı ile Osmanlı İmparatorluğu’ndan bir gram altın almadık. 1950’de iktidarı bıraktığımızda Merkez Bankası’nın elinde Türkiye’nin hiçbir zaman görmediği miktarda bir altın hazinesi vardı. 122 ton altın bıraktık. Her şey değişti. Türkiye’nin geçmişte nasıl sıkıntılarla adım adım çöküntüye gittiğini yaşamak, hiç unutamayacağım bir ders olarak bugün de üzerimde tesirini yapar.” (http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/lozanin-yildonumunde-yunan-tahriki-1943491/)

İşte böylesine kara günlerden geçiyoruz, saygıdeğer arkadaşlar.

Parça parça satıyorlar vatanı.

Ne demiş İngiliz Emperyalist Haydut Devleti’nin temsilcisi Lord Curzon Lozan’da?

Bir gün “geleceksiniz”, önümüzde “diz çökeceksiniz.” İşte o zaman “reddettiklerinizin hepsini cebimden çıkarıp size göstereceğim.”

Ne dersiniz, saygıdeğer yoldaşlar?

Emperyalist haydutlar dediklerini yapmış mı oldular?

Potamyalı Caligula ve avanesi, ABD ve AB Emperyalist haydutlarının önünde diz mi çöktü?

Onlar da Birinci Kuvayimilliye kahramanlarının reddettiklerini cebinden çıkarıp bir bir bunların önüne koydu ve yedirdi mi bunlara?

Ne yazık ki evet, aynen öyle oldu, arkadaşlar…

Ve hep söylüyoruz, altını çizerek hem de:

Bunlar bu kadarla yetinmeyecekler ihanetlerinde. Yeni Sevr’in de-BOP’un da hayata geçirilmesinde en aktif biçimde rol oynayacaklar ve sadakatle hizmet edecekler, emperyalist ağababalarına.

İhanette sınır yok bunlarda.

Ve kesinlikle şu kanaatteyim ki, bunlar da Kadir Mısıroğlu hainiyle aynı kategori içinde yer alırlar ve bunlar da “Keşke Yunan galip gelseydi.” diye düşünürler. Ama Mısıroğlu kaşarı kadar açık sözlü değildirler. Çünkü bunlar, cahil ve yoksul insanlarımızı Allah’la aldatarak kündeye getirip, sürüleştirip peşlerine takma derdindedirler.

Bu kadar açık konuşamazlar ama bu hainane kanaatlerini, Birinci Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın kahramanlarına yani Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’ye: “Ölmüş inek”, “İki ayyaş”, diyerek itiraf etmekten de geri duramazlar. Yani demek isterler ki, nereden çıktınız da bir Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı başlattınız? İşte ne güzel Yunan Ankara’ya kadar gelip işgal edecekti ülkenin yarısını. Öbür tarafları da zaten değişik Batılı ülkeler ve Ermeniler tarafından işgal edilmişti. Bize de İç Anadolu’da bir din devleti bırakılmıştı. Yani Sevr Haritası bizim için çok yerinde ve güzel bir paylaşımın ifadesiydi. Ne diye bu oyunu bozdunuz, bir Laik Türkiye Cumhuriyeti kurdunuz? Bakın biz bunu yıkmak için 15 yıldan beri uğraşmak zorunda kaldık. Kaldı ki Sevr Haritası’nı tümüyle pratiğe geçirebilmek için daha uzun süre uğraş vermemiz gerekmektedir. Siz çıkmasaydınız, hiç bunlara gerek kalmayacaktı…

Demek istedikleri budur arkadaşlar, bu ABD işbirlikçisi hainlerin, Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve silah arkadaşlarına saldırarak…

Dedik ya daha önce, bunların Mısıroğlu’su, Pensilvanyalı Feto’su, Cübbeli Ahmet’i, Hayrettin Karaman’ı ve de Tayyipgiller’i vb. hep aynı toptan kesmedir diye… Aynen de öyledirler…

Bu vatan satıcı hainlerden kesinkes hesap sorulacak. İhanetlerinin bedeli ödettirilecek bunlara. İşgalci Yunan Çakal da yaptığına bin pişman edilecek.

Halkımıza sözümüzdür…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

25 Temmuz 2017

 Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email