5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, topraklarımızda çevre talanları sürüyor

5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, topraklarımızda çevre talanları sürüyor

Her gün gazetelerde yeni bir çevre talanı haberi okuyoruz. Yağmayı meslek edinen Tayipgiller, şimdi de emperyalistlerin emriyle çıkardıkları Maden Yasasıyla ormanlarımızı talan ediyor.

Oksijen deposu Kaz Dağları’nda maden şirketlerinin saldırısı yüzünden köylülerimiz mağdur olmuşlardır.

İzmir’in içme suyu ihtiyacını çözecek Çamlı Barajı’nın İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılması, Tayyipgiller Hükümetince yıllardır engellenmektedir. O bölgede en güzel üzüm üreten Efem Çukuru Köyü’nün ve bölgenin madencilere peşkeş çekilmesine göz yumulmuştur.

Turgutlu Çaldağı,  nikel üretimi yapmak için İngiliz şirketine peşkeş çekilmiştir. Şirket, toprağa 15 milyon ton sülfürik asit dökerek, nikeli topraktan ayırmayı planlıyor. Dolayısıyla sülfürik asit madenine yakın olan Gediz havzası zehirlenecektir. Ayrıca bölgedeki ormanlarımızda iki milyon ağaç kesimi yapılacaktır. Menemen, Gediz Ovalarındaki ekinler zehirlenerek, halk sağlığı tehlikeye atılacaktır. Hukuk savaşını kazanan köylülere yeni kumpaslar hazırlanmaktadır. Yıllardır Bergama köylülerini oyaladıkları gibi, Anadolu’nun dört bir yanında saldırılarına devam etmekte ve çevre katliamları yapmaktadırlar.

Suyun özelleştirilmesini isteyen Parababaları iktidarı, ilk adımı, Hidroelektrik Santrallerini akarsularımızda, derelerimizde yağmayı andırır şekilde özel şirketlere sınır tanımadan ihale ederek attı. Derelerin akışını altüst eden denetimsiz, ekolojik dengeyi bozan bu anlayış, köylülerin haklı tepkilerine yol açtı ve peş peşe direnişler başladı. Derelerine sahip çıkan köylüler, hukuki yoldan mücadeleye devam ederek, yürütmeyi durdurma kararlarını almaya başladılar.

Aliağa-Foça sınırında termik santral yaparak, turizm beldelerinde çevre kirliliği yaratacak olan şirketlere karşı halkın mücadelesi devam etmektedir. Ama Tayyipgiller’in peşkeş politikasında oyun bitmiyor. Şimdi de santrallerin yapılacağı bölgeyi Foça sınırlarından çıkarıp Aliağa sınırlarına sokup, sanayi bölgesi olması nedeniyle ruhsat almak için referandum hazırlığı yapmaktadırlar.

Özünde, Aliağa bölgesinde sanayi yatırımları toprak kirlenmesini arttırmıştır. Şimdi de Güzel Hisar Barajı yakınlarına yapmayı düşündükleri Dökümcüler Sitesi ile içme suyunun zehirleneceğini bile bile iktidar tarafından izin verilmektedir.

Sanayinin gelişmesini elbette istiyoruz. Soyut çevrecilik yapamayız… Ama yer seçimleri, çevre kirlenmesine yol açmayacak bölgelerde ve halkın iradesine saygı göstererek yapılmalıdır.

İşte İstanbul, İşte 3’üncü Boğaz Köprüsü… Tek başına bir çevre katliamı. Ama yıllardır. Boğaz Köprüsü yapımında direnen rant çevreleri, şimdi de kârlarına kâr katmanın hesabını yapmaktadırlar.

Dere yataklarını ıslah etmek yerine oralarda yapılaşmaya izin verenler, sel felaketinde yaşamlarını kaybedenlerin katilleridirler.

Kamu yararı gözetmeksizin Nükleer Santral kurmak için ihale yapan Tayyipgiller, Rus Emperyalistlerine bu kez Topraklarımızı peşkeş çekeceklerdir.

İlkesel olarak Nükleer Santrallere de karşı değiliz. Demokratik Halk İktidarında atom dahil, teknolojinin en son sözünü kullanacağız. Ancak tüm bunlarda birincil önceliğimiz; kamu yararını gözetmek olacaktır. Dolayısıyla, Parababalarının kâr hırsıyla yapacakları, vurgun vuracakları, tarihsel kültürel mirasımızı yok edecek, çevreyi kirletecek nükleer santrallerin yapımına da karşı çıkıyoruz.

Hasankeyf’te tarihin yok olmasına göz yumanlar da, yerleşim alanı içinde askeri birliklerin güvenlik önlemi almadan konumlanmasına evet diyenler de aynı zihniyettir.

Patlamadan dolayı ölen çocukların katilidir bunlar.

Tarım ilaçlarının bilinçsizce kullanılmasına göz yumanlar da, topraklarımızda halk sağlığını tehdit eden kanserin yaygınlaşmasının sorumlusudurlar.

Göllerin kurumasına, ormanların yok olmasına, denizlerin kirletilmesine göz yumanlar sömürü ve zulüm düzenini sürdüren Parababalarıdır.

Ama bu sürgit devam etmeyecektir. Halkımız bilinçlenmekte, sorunlarına sahip çıkmakta ve yaşamlarının bir parçası olan Temiz Çevre, Sağlıklı Toplum ve Yaşanabilir Doğa için bir araya gelmekte ve mücadeleyi yükseltmektedirler.

Kurtuluş Partisi olarak, halklarımızla bütünleşerek, bir avuç dolar için yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin yerli-yabancı Parababalarına peşkeş çekilmesine dur diyeceğiz.

Kurtuluş Partisi; bu sömürü düzenine dur diyecek ve Demokratik Halk İktidarını kuracaktır. Sağlıklı Toplumda ve Temiz Çevrede, insanlarımız insanca yaşayacak ve yarınlarında korku olmayacaktır.

Demokratik Halk İktidarımızda; tüm bu zenginliklerimizin, doğayı tahribata uğratmadan, halklarımızın çıkarına en uygun şekilde kullanılmasını birincil görev edineceğiz. 05.06.2010

Temiz, güvenli, sağlıklı bir çevre için, çevre katliamına hayır!

Halkın Kurtuluş Partisi

Genel Merkezi