26 Temmuz Hareketi ve Küba Devrimi; İnsanlığa yol göstermeye, umut olmaya devam ediyor!

“Monkada kışlasına saldırıyı başlatmadan önce Fidel Castro, arkadaşlarına şunları söyledi:

“(…) Marti, kahramanların, halklarına yarar sağlamadan ölmeyeceklerini ve halkın belleğinde yer eden düşüncelerin bir kez doğdular mı bir daha yok olmayacaklarını söylemişti. Ölürsek, boşa ölmüş olmayacağız! Bugün burada uğruna toplandığımız, uğruna savaş bayrağını yükselttiğimiz düşün-fikir, asla yok olmayacaktır.”

Küba Devrimi’ni gerçekleştiren 26 Temmuz Hareketi’ni yaratan, her biri Genel Başkan’ımızın deyimiyle cesaret vatanına sahip yiğit devrimcilerin uğruna savaş bayraklarını yükselttikleri, uğruna canlarını feda ettikleri, dünyanın en onurlu, en kutsal mücadelesi olan insanlığın tek bir sosyalist aile olması mücadeleleri, düşünceleri asla yok olmadı. Asla yok olmayacak.

Yine Fidel; “26 Temmuz Hareketi ülkemizin canlı ve sağlıklı geleceğidir, halka sözü verilmiş onurdur, vaat yerine getirilecektir”, diyordu.

FidelCheRaul ve Camilio Yoldaşlar bugün hâlâ insanlığı yol göstermeye, umut olmaya devam eden Küba Devrimi’ni gerçekleştirerek vaatlerini yerine getirdiler. Küba’nın canlı ve sağlıklı geleceğinin önce düşünü kurdular Küba Halkının Yiğit Önderleri, sonra bu devrimci düşü gerçekleştirmek için örgütü kurdular, Halkı örgütlediler kurdukları örgütlerinin arkasında, zaman zaman yenildikleri anda bile bırakmadılar mücadeleyi, inandılar ve inandırdılar zafere.

Onurlu bir yaşamdı Küba Halkına vaat edilen.

Bir devrimcinin verdiği söz namustu, onurdu. Kübalı yiğit devrimciler namuslarına halel getirmediler, gerçekleştirdiler şanlı Küba Devrimi’ni. Küba Halkını, vaat ettikleri gibi, kavuşturdular onurlu bir yaşama.

Fidel Yoldaş“Bir devrim, tarihin kaydettiği en büyük en mükemmel reformdur, çünkü her şeyi toptan değiştirir”, diyor.

Her biri cesaret abidesi yiğit önderler, Küba Halkının onurunu, insanca yaşamasını engelleyen ne varsa toptan değiştirdiler. Küba’nın, İnsan soyunun en büyük düşmanı ABD Emperyalistlerinin kumarhanesi ve kerhanesi olarak anılmasına son verdiler. Küba Halkının, daha önce hiçbir zaman sahip olmadığı hakları sağladılar. Köylülerin toprağa ve o toprağı işleyecek araçlara sahip olmasını sağladılar.

Bugün Küba’da ergin yaşa gelen her genç insanın bir işi var. Her işçi, yarattığı zenginliklerden yararlanabiliyor. Üniversiteyi bitiren her fikir işçisi toplumda yerini bulabiliyor, bilgilerini ulus yararına kullanabiliyor. Çünkü Küba Devleti, bilim insanlarına bilgilerini genişletmesini sağlayacak her türlü olanağı sağlıyor. Küba’nın sokaklarında piyango bileti satan, çileleri daha bebe yaşlarındayken başlayan aç ve çıplak çocuklar görülmüyor.

Küba’da eğitim bedava. Okuma yazma oranı yüzde yüz. İlkokuldan üniversiteye kadar bütün aşamalarda eğitim kalitesi dünyada en yüksek ülkelerin başında Küba. Mazlum ülkelerin gençlerine okullarının kapısını sonuna kadar açan, öğretmenlerini de Venezuela’ya, Bolivya’ya ve diğer ülkelere ışıklarını saçsın diye gönderen bir ülke Küba.

Küba’da sağlık her aşamada ve herkes için bedava. Emperyalist kurumların bile kabul etmek zorunda olduğu gibi, çocuk ölümlerinin en az yaşandığı ülkedir Küba. Aşı teknolojisinin en fazla geliştiği ülkedir Küba. Ve Sosyalist Küba tıptaki bütün çalışmalarını, geliştirdikleri teknolojiyi, bütün hizmetlerini, yetiştirdikleri bütün doktorları, hemşireleri insanlıkla paylaşan, insanlığın hizmetine sunan bir ülke. Çünkü Küba’da sağlık, alınıp satılan ticari bir meta, bir kâr elde etme aracı değil.

Küba’nın Kadın Sorunu diye bir sorunu yok. Yarımız olan kadın Küba’da yaşamın her alanında etkin. Kadın kotası diye bir deyim Kübalılara çok ama çok yabancı. Irza tecavüz suçları Küba’da gündem olmuyor. Çünkü yok.

Küba’da ağaçlar katledilmiyor, hayvanlar korunuyor. Kübalıların lügatinde, doğaya karşı bir saygısızlık, doğaya karşı düşmanca tavır, doğal yaşamı bozacak bir hareket, diye bir şey bulunmuyor. Küba’da insanın da, kadının da, hayvanın da, ağacın da, bitkinin de sadece adı değil, bütün gerçekliğiyle bizzat kendisi var. Daha doğrusu Küba’da yaşam var. Çünkü Küba’da Sosyalizm var.

Ve Küba ve yiğit önderleri, Devrimden bugüne kadar hep mazlum halkların yanlarında oldular. Mazlum Halkların, insan soyunun en büyük düşmanları AB-D Emperyalistleri ve onların işbirlikçilerine karşı bağımsızlık mücadelelerini her zaman desteklediler, hep yanlarında oldular. Bu onurlu mücadelelerinde kendilerini feda etmekten çekinmediler.

“Bölge liderlerinin bulunduğu bir toplantıda önde gelen Afrika’lı Devlet Adamlarından biri, bir defasında şöyle dedi: ‘Kübalı savaşçılar ülkelerimizin kurtuluşu ve özgürlüklerine kavuşmaları için hayatlarını vermeye hazırlar. Halklarımızın gelişmesi ve bağımsızlığımıza kavuşmamıza yardım karşılığında beraberlerinde geri götürecekleri tek şey bağımsızlık için ölenlerin cesetleridir.’ Yüzyıllardır sömürü ve yağmaya uğrayan bu kıta, enternasyonalizm taraftarlarımızın katkılarının menfaat gözetmeyen doğasının gerçek ölçüsünü bilmektedir.” (Fidel Castro, Ya Sosyalizm Ya Ölüm, s. 14)

Kahraman Gerilla Che’de Bolivya Halkının bağımsızlığına kavuşması için savaşırken Bolivya’da katledilmişti. Che ve Kübalı savaşçılar için önemli olan tek şey halkların bağımsızlıklarını kazanmaları, zalimlerin zulmüne son verilmesiydi. Hiçbiri çekinmediler bu uğurda canları feda etmekten. Doğup büyümedikleri topraklarda bedenlerinin kalmasından. Tek hedefleri vardı: “Dünyanın tek bir sosyalist aile olması”.

Ve Fidel Yoldaş sen rahat uyu. Dünya Halkları Kübalı Devrimcilerin “menfaat gözetmeyen doğasının gerçek ölçüsünü” biliyorlar. İçinden geçtiğimiz Koranavirüsünün insanlığı tehdit ettiği ve insan soyunun en büyük düşmanlarının gemi azıya alıp halklara karşı iyice saldırganlaştığı bu süreçte İnsanlık, 26 Temmuz Hareketi’nin önderliğinde gerçekleşen Küba Devrimi’nin hâlâ insanlığa yol göstermeye devam ettiğini, umut olduğunu gördü. Umutsuzluğa yer olmadığını anladı. Mücadele edilirse sömürünün kalkacağına inandı. İnsanlık Kübalı yiğit devrimcilerin hiçbir çıkar gözetmeyen ve ölümü göze alan mücadelelerini görünce, hatırladı insani değerleri. İnandı insani değerlerin yok olmadığına, yok olmayacağına.

Dünya Halkları görüyor Küba’nın; halkların başına bir felaket geldiğinde uzak yakın demeden dünyanın her yerine, koşan, yetişen ve insanlığa hizmet için hazır halde bekleyen 100 binden fazla doktordan oluşan sağlık tugaylarını.

İnsanlık insanlığın kurtuluşu için mücadele vereni, insanlığa hizmet edeni unutur mu hiç? Hiç görmezlikten gelinebilir mi, 67 ülkede görevli Kübalı 50 binden fazla sağlık çalışanı? Görmemezlik edilebilir mi hiç, Sosyalist Küba’nın, Georges ve Mitch Kasırgaları Orta Amerika ve Karayipler’i vurduğunda ve 30 binden fazla kişiyi öldürdüğünde ve yaklaşık 3 milyon insanı evsiz bıraktığında, Honduras, Haiti, Nikaragua ve Guatemala’daki en zorlu bölgelere tıbbi ekipler göndermesini?

Unutulmaz, unutulamaz, Kübalı Doktorların, 1966 ve 1974 arasında Portekiz’e karşı bağımsızlık savaşı veren Gine-Bissau’da ve 1977 yılında da Angola’da çalışması, 1963’te Fransızlara karşı bağımsızlık savaşı veren Cezayir’e yardıma gitmeleri.

Nasıl unutabilir insanlık, nasıl takdir etmez, Küba Devrimi’nin karşılıksız olarak ve üstelik kendisi ekonomik olarak zor durumdayken, 1960, 1972 ve 1990’da yaşanan depremlerin ardından Şili, Nikaragua ve İran’a acil yardım ekipleri göndermesini.

Ve insanlık bugün dünyayı etkisi altına alan Koranavirüs pandemisinde gördü, kim halkının gerçek anlamda sağlığını, geleceğini düşünüyor, kim düşünmüyor. Dünya halkları bu süreçte gördü kim halkının hizmetinde, kim Parababalarının yarattığı kanser düzeninin hizmetinde. Ve çok net olarak gördü ki insanlık, gerçeklik hiç de kendilerine gösterilen gibi değil. Özellikle sağlık alanında cilalar dökülünce, sağlığı ticari bir metaya dönüştüren Parababalarının kanser düzeninin halk düşmanı yüzü halklar nezdinde çıkıverdi ortaya.

İşte bu süreçte tüm dünya Sosyalist Küba’nın virüse karşı mücadelesini, halklara karşı özverisini, insanlığın hizmetine nasıl koştuğunu gördü. Boşa gitmedi 26 Temmuz Hareketi’nin önderliğinde gerçekleşen Küba Devrimi’nin Sosyalist bir Küba yaratmak için verdiği mücadeleler. Kübalı Yiğit Devrimcilerin, uğruna savaş bayrağını yükselttikleri düşünün yok olmadığının, asla yok olmayacağının kanıtıdır bugün Sosyalist Küba’nın Covid-19 salgınına karşı verdiği mücadele.

Sosyalist Küba Devleti, bu Koronavirüs salgınında, Kübalı doktorları gönderdiler halklara yardım için! Hiçbir karşılık beklemeksizin! Dünyanın dört bir yanındaki ülkelere. İtalya, Brezilya, Venezuela, Nikaragua, Jamaika, Surinam, Grenada, Gana, Andora, Belize ve Katar’a. Sen, bana karşı, ambargo uygulayan ABD Emperyalistlerinin yanında yer aldın, bana düşmanlık ettin demediler. Onlar halkların yardımına koştular, kapitalist devletlerin yardımına değil.

Açık söylediler, evet korkuyoruz, diye. Ama diğer taraftan Devrimci görevleri vardı devrimci doktorların. Onlar sosyalist eğitim aldılar. Sosyalist Eğitimin gereği korkulara esir olmamaktı. İnsanlığa hiçbir karşılık gözetmeksizin hizmet etmekti. Dolayısıyla korkularını bir kenara bıraktılar, insanlığın hizmetine koştular. Sonunda ölüm bile olsa.

İnsanlık hafızasına kaydetti, Koronavirüslü yolcular var diye İngiliz yolcu gemisini kabul etmeyen, limanlarına sokmayan devletleri.

İnsanlık unutmayacak ama Sosyalist Küba’nın, hiçbir ülkenin kabul etmediği virüslü İngiliz Yolcu Gemsini kabul etmesini, içindeki yolcularını tedavi etmesini.

Koranavirüse karşı dünyanın en başarılı ülkesi konumunda Sosyalist Küba.

Küba’nın başarısı kendilerine uygulanan ablukaya rağmendir. İlaç almalarına ambargo, ilaç satmalarına daha doğrusu ürettikleri ilaçları dünya halklarına ulaştırmaya ambargo, ülkelerle ticarete ambargo, ülkeye girene ambargo, ülkeden çıkana ambargo.

Ama bütün yaşanan olumsuzluklarına rağmen Küba Halkı dünyanın en mutlu halkı. Ne yaşarlarsa paylaşıyorlar. Sefayı da, cefayı da bütün Küba Halkı aynı oranda paylaşıyor. Küba Devlet Başkanı da, işçisi de, memuru da eşit.

İşte bütün yaşananlar, Küba Devrimi’nin zaferidir.

26 Temmuz Hareketi ve Küba Devrimi’nin insanlığa yol gösterdiğinin, umut olmaya devam ettiğinin kanıtıdır.

Devrimci yürekleri usta elindeki bir enstrümanın telleri gibi titreten Küba Devrimi’nin yiğit önderlerinin verdikleri mücadelelerinin meyveleridir bugün Sosyalist Küba’nın başarıları.

Halkın Kurtuluş Partisi olarak Küba Devrimi’ni, 26 Temmuz Hareketi’nin 65’inci yılında 26 Temmuz Marşıyla selamlıyoruz:

 

Yürüyün, Kübalılar!

Yürü, ey sevgili halk!

Yurdunu mutlandırmalı

Güneşli cumhuriyetin çocukları

Kölelikle işimiz yok bizim

Biz öfke ve azim doluyuz.

Kaniçicilerin ve onların yabancı efendilerinin

Saltanatlarına son vermek için

Kaldırdık bayrağını kutsal savaşın.

Şan olsun Küba Halkının Önderliğine!

Şan olsun Fidel’e, Che’ye, Raul’a, Camilio’ya!

Şan olsun Küba Halkına!

Şan olsun Küba Devrimi’ne!

26.07.2020

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi