12 MART 1971 FAŞİST DARBESİNİ VE GAZİ KATLİAMI’NI UNUTMADIK, HESABINI SORACAĞIZ!

 

12 MART 1971 FAŞİST DARBESİNİ VE GAZİ KATLİAMI’NI UNUTMADIK, HESABINI SORACAĞIZ!

 

Mart ayı ülkemizde Parababaları tarafından gerçekleştirilen katliamlar ayıdır:

12 Mart 1971 Faşist Darbesi, 30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı, 16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı ve 12 Mart 1995’te gerçekleştirilen Gazi Katliamı halkımızın bilincinde ve yüreğinde tüm canlılığıyla duruyor.

41 yıl önce 12 Mart 1971’de faşist bir darbe gerçekleştirildi, faşist generaller tarafından. 1965 yılından itibaren yerli-yabancı Parababaları Çetesi Türkiye’de bir karşıdevrim hazırlığına girişmişti. Anayasasıyla, sendikal haklarıyla, düşünce ve örgütlenme özgürlüğüyle yani her şeyiyle 27 Mayıs’tan kurtulmak ve toplumu yeniden 27 Mayıs öncesinin karanlıklarına götürmek amacındaydılar.

Çünkü 27 Mayıs Politik Devrimi’yle birlikte gelen özgürlüklerle, ülkede devrimci hareket de hızla gelişiyordu. DİSK kapatılmak istendi. Ancak, devrimci bir sınıf olduğunu ispatlayarak 15-16 Haziran’ı yaratan İşçi Sınıfımız, buna engel oldu. Sosyalizme gidişi önlemek için AB-D Emperyalistleri tarafından tüm dünyada yapıldığı gibi ülkemizde de kanlı bir senaryo uygulandı. 12 Mart Faşist Darbesi tezgâhlandı, CIA patentli bir darbe…

12 Mart Faşizmi gelince ne yaptı?

Ülkemizdeki tüm yurtsever ve antiemperyalistler, aydınlarımız işkencelerden geçirildi; binlercesi cezaevlerine hapsedildi. 27 Mayıs’la birlikte kısıtlı da olsa gelişme gösteren ekonomimiz ve eğitimimiz çökertildi. 12 Mart’ın yarattığı bu ortamla birlikte, AB-D karşıtı yurtsever ve devrimci gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi; Sinan Cemgil’den Ulaş Bardakçı’ya onlarca devrimci gençlik önderi yargısız infazlarla öldürüldü ve Kızıldere’de Mahirler katledildi.

Kısacası, 12 Mart, 27 Mayıs Politik Devrimi’nin halka sağladığı kazanımları yok etmeye yönelik CIA patentli faşist bir darbedir. Ancak 27 Mayıs’ı tamamen ortadan kaldırmaya, öldürmeye cesaretleri yoktu, şartlar bu kadar elverişli değildi. 1980’de 12 Eylül Faşist Darbesiyle bu nihai amaçlarına ulaşmışlardır.

Halklarımızın Mart ayındaki acıları yukarıda da söylediğimiz gibi çok. 16 Mart 1978’de de İstanbul Beyazıt’ta, İÜ öğrencilerinin üzerine bombalarla ve otomatik silahlarla saldıran CIA’nın örgütlediği Kontrgerilla’nın sivil uzantıları MHP’li faşistler 7 devrimci öğrenciyi katlettiler, onlarcasını da yaraladılar.

Ve yine bir 12 Mart günü Parababaları devletinin başka bir katliamı oldu.12 Mart 1995’te Alevi insanlarımızın yaşadığı Gazi Mahallesi’nde bir katliam yaptı Parababaları. Katliam, Mahalledeki kahvelerin taranmasıyla başladı. Ardından, bu olaya tepki gösteren Ümraniye’deki ilerici-demokrat insanlarımız da katledildi. Böylece toplamda 34 insanımız hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı. Amaç, Alevi Halkımız terörize ederek, devrimcilikten uzak tutmaktı.

Halklarımıza ölüm, işkence ve zulüm getiren bu iki olayın sorumlusu da nedeni de aynı. Sorumlusu yerli-yabancı Parababalarıdır. Amaçları ise halklarımızın uyanmasının, bilinçlenmesinin önüne geçmek; kendi iktidarını kurmasını, kendi kaderini eline almasını engellemek, kendi düzenlerinin sürgit devam etmesini sağlamaktır. Bunun için de her türlü insanlık dışı vahşeti, katliamı yapmaktan hiç mi hiç çekinmiyorlar. Tarihimiz bunun sayısız kanıtlarıyla dolu.

Bugün de iktidarda olan Tayyipgiller ve onları iktidara getiren AB-D Emperyalistleri nihai amaçları olan, Yeni Sevr ve Şeriat Düzeni için her yola başvurmaktadırlar. Hedeflerine ulaşmak için de hayli yol almış durumdalar. Ama yıllardır uyguladıkları psikolojik harekâtla halkımızı uyutan, bilinçsizleştiren Parababalarına bu da yetmiyor. En son eğitim alanına ölümcül bir darbe vuracak olan 4+4+4 adı verilen Eğitim Modeli önerisini Meclis Alt Komisyonundan geçirdiler.

Kendilerine muhalif olan bilinçli tüm kesimleri de sözde Ergenekon Operasyonlarıyla susturmaya, sindirmeye ve gözdağı vermeye çalışıyorlar. Devletin tüm birimlerinde, her yerde kadrolaşan bu Ortaçağcılar kendi karanlık ideolojileri dışında hiçbir şeye yaşam, söz hakkı tanımıyorlar. Kendi Ortaçağcı, sömürü, vurgun, talan düzenlerinin devamını sağlamak için her yol mubah onlar için.

Bu nedenle Tayyipgiler’den 12 Mart Faşist Darbesiyle ya da Gazi Katliamı’nın ve diğer katliamların gerçek failleriyle hesaplaşmasını beklemek ölü gözünden yaş ummaya benzer. Nitekim yine bir başka katliamları olan Sivas Katliamı da, 16 Mart Beyazıt Katliamı gibi zamanaşımına uğratılacak.

Ama halklarımız için zamanaşımı yoktur. Yüreğinde ve bilincinde canlı duran bu katliamlara duyduğu nefretle mutlaka hesap soracaktır. Bu ülkenin devrimcileri, demokratları, ilericileri, yurtseverleri, antiemperyalistleri olarak bu haince gidişe karşı örgütlü gücümüzle dur diyeceğiz! Bunu mutlaka başaracağız! 12 Mart 2012

 

HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ

 

Print Friendly, PDF & Email