104 yıl önce 23 Nisan’da Kurulan Meclis Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın Genelkurmayı Olan Gazi Meclisti 104 yıl Sonra 2024’ün 23 Nisan’ındaki Meclis ise ABD ve AB Emperyalist Haydutlarının Hizmetkârı, İşlevsiz Bırakılan Meclistir!

Ne diyordu Mustafa Kemal?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, yaşam ve geleceğini biricik amaç bildiği halkını emperyalizm ve kapitalizmin tahakküm ve zulmünden kurtararak yönetim ve egemenliğimizin gerçek sahibi olmakla amacına ulaşacağı kanısındadır.”

104 yıl önce Meclisin ve hükümetinin işlevini ve aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’mıza kaynaklık eden anlayışı böyle ortaya koyuyordu, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi Mustafa Kemal.

Peki, bugün, 23 Nisan 2024’teki Meclis, 104 yıl önce kurulan Gazi Meclisin işlevini devam mı ettiriyor?

Yoksa ülkenin egemenliğine tasallut eden ABD ve AB Emperyalist Haydutlarına mı hizmet ediyor?

Maalesef Mustafa Kemal’lerin, İsmet İnönü’lerin kurduğu Meclis, ülkenin egemenliğine tasallut eden, insan soyunun başdüşmanı ABD ve AB Emperyalist Çakallarına hayır diyemeyenlerin, o haydutlara hizmet etme ortak paydasında buluşanların Meclisi.

Mustafa Kemal ne kadar güzel tasvir ediyor; varlığımıza kast eden ABD ve AB Emperyalist Haydutlarını yani 104 yıl önce ülkemizden kapı dışarı ettiğimiz Emperyalist Yedi Düveli, yani insan soyunun en büyük düşmanlarını:

İstilacı saldırgan devletler yerküresini kendilerinin malikânesi ve insanlığı, kendi hırslarını tatmin için çalışmaya mahkûm esirler saymaktadırlar. Sonuç olarak Dünya iki zümreye ayrılmaktadır. Birisi Doğu’dur. Ki kendi varlığını, istiklalini kavramıştır, bu bilinçle el ele vermiştir. Diğeri ise, sırf kendi hırslarını tatmin için çalışan zümredir. Bunların amacı zulüm ve baskı olduğu için, onları lânetle anmakta kendimizi haklı görürüz.”

Ne acıdır ki lanetle anılacak, ülkemize adım dahi atamayacak bu emperyalist çakallar; bugün ağızlarından köpükler saça saça “Biz Meclisin her yerindeyiz”, diyerek naralar atıyorlar.

Ve yine ne acıdır ki 104 yıl önce Kuvayimilliyeci Atalarımızın ölümü göze alarak kurdukları Gazi Meclis’in Genelkurmaylığında verilen Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın zaferiyle kurulan Laik Cumhuriyet; AB-D Emperyalist Haydutlarının iktidara taşıdığı Ortaçağcı AKP’giller eliyle can çekişiyor. Tıpkı Nazi Almanya’sında olduğu gibi, bir tarafta can çekişen, kolu kanadı kırılmış Laik Cumhuriyet; diğer tarafta günbegün inşa edilen Ortaçağcı Faşist Din Devleti. Yani ülkemizde Mustafa Kemal’in bahsettiği “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti” artık yok.

Ülkemizde artık Nazi Almanya’sında olduğu gibi “İkili Devlet” var. İşlevini yitiren, sadece göstermelik bir Meclis var.

Sadece AKP’giller’in Reisinin ağzından çıkan her sözü yasa kabul eden, var olan Anayasayı, yasaları ayaklar altına alan bir “Hükümet” var.

Artık ülkede AKP’giller’in hukuk bürosuna dönüşmüş bir yargı, Peşaver Medreselerine dönüşmüş üniversiteler, okullar var.

Kısacası Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın simgesi, sevk ve idaresinin yapıldığı, Gazi unvanıyla şereflenen kurum olma özelliğine sahip Türkiye Büyük Millet Meclisi; ilk açılışının 104’üncü yılında Milleti değil AB-D Emperyalistlerini ve ruhlarını bu haydutlara gönüllüce teslim etmiş yerli satılmışları temsil ediyor.

Bu Meclis artık “Keşke Yunan Galip Gelseydi”cileri;

İnsanlığı Ortaçağ karanlığına götürmeye yeminli tarikatları, cemaatleri, bu yılan yuvalarına hayır diyemeyenleri, bu Ortaçağcı kurumların varlığına son vermek için kılını kıpırdatmayanları;

Mustafa Kemal’in kurduğu CHP’yi Antiemperyalist özünden koparan Sahte Sosyal Demokratları;

Gerçek Devrimcilikle, Solculukla bir ilgileri olmayan, NATO’ya hayır diyemeyen CIA Solcularını temsil ediyor.

İşte bunların alayı ABD’nin ajan örgütleri, Pentagon’u, Washington’u tarafından BOP yani Yeni Sevr çerçevesinde oynatılmaktadır. Bu güruh Türkiye’yi elbirliğiyle her gün santim santim ilerleterek BOP cehennemine doğru sürüklemektedir. Tıpkı 104 yıl önce bu güruhun atalarının ülkeyi Sevr Bataklığına sürüklemesi gibi.

Saygıdeğer Halkımız;

Bilindiği gibi Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Ölümsüz Önderi Mustafa Kemal, Gazi Meclis’in açıldığı gün olan 23 Nisan’ı aynı zamanda bayram olarak çocuklara armağan etmiştir. ABD-AB Emperyalistleri tarafından Türkiye’nin tepesine 22 yıldır çöktürülmüş bulunan AKP’giller’in tarumar ettiği Türkiye’de çocuklarımız da gerçek anlamda cehennemi yaşamaktadırlar. AKP’giller’in insanlarımızı kuru ekmeğe muhtaç ettiği günümüz Türkiye’sinde 5 yaşına gelmeden yaşamını kaybeden çocuklarımızın neredeyse yarısının ölüm nedeni açlıktır.  AKP’giller’in yalancı TÜİK’i bile 7 milyon 600 bin çocuğumuzun dengeli beslenmediğini ortaya koymak zorunda kalıyor. Tencerelerde aş yerine taş kaynayan evlerde milyonlarca çocuğumuz yatağa aç giriyor. Pırıl pırıl evlatlarımız okul kantinlerinden alışveriş yapamıyor, okul zamanlarında bir de açlıkla boğuşuyor.

Geleceğimiz olan çocuklarımızın sadece karınları değil, aynı zamanda AKP’giller’in Ortaçağcı eğitim sisteminde zihinleri de aç bırakılıyor. Gencecik zihinlere her gün bilim yerine Muaviye-Yezid İslamı’nın zehri şırınga ediliyor. Kısacası ABD-AB Emperyalistlerine uşaklıkta sınır tanımayan AKP’giller’in zulüm iktidarından toplumumuzun her kesimi gibi çocuklarımız da fazlasıyla nasibini alıyor.

Saygıdeğer Halkımız;

Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın zaferini getiren; halkımızın, Emperyalist Yedi Düvelin ülkemizin egemenliğine tasallutunu görmesi ve kendi kaderlerini Emperyalist Yedi Düvelin kaderiyle birleştiren bu güruhu tanıyıp Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının önderliğinde mücadeleye atılmasıydı. Emperyalist Yedi Düvelin ve yerli satılmışların oyunlarıyla, yalanlarıyla böyle başa çıkılabildi.

Ama Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın zaferiyle kurulan Laik Cumhuriyet’in ve önderlerinin bir büyük hatası da vardı ki o hata, bugün bu acı noktaya gelmemizin de nedenidir. O hata Sola karşı takınılan tutumdur. Sola nefes aldırılmama politikasının uygulanmasıdır.

10 Eylül 1920’de Azerbaycan Bakü’de kurulan Gerçek Türkiye Komünist Partisi’nin lideri Mustafa Suphi ve Ethem Nejat Yoldaşlar diğer 13 Yoldaşlarıyla birlikte Anadolu’da Kuvayimilliye’ye katılmak üzere gelmelerine rağmen tuzağa düşürülüp katledildiler.

Daha 17 yaşındayken İşgalci Yunan’a karşı elde silah çarpışan, bileğinin hakkına Köyceğiz Kuvayimilliye Askeri Komutanlığına yükselen, İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın teorik önderi Hikmet Kıvılcımlı’yı takibatlara uğrattılar, davalar açtılar ve ömrünün 22,5 yılını hapislerde geçirttiler.

Kuvayimilliye Destanının yazarı Komünist Nazım Hikmet’i yıllarca hapislerde yatırdılar.

Gerçek Solun olmadığı, Gerçek Devrimcilerin önünün kesildiği yerlerde türeyenler ise doğal olarak Ortaçağcılar olur, faşistler olur, “Keşke Yunan Galip Gelseydi”ciler olur, ABD Emperyalist Haydudunun yerel müttefikleri Sevr’ci Soytarılar olur.

Bugün Yeni Sevr’in adı olan BOP’u parçalayıp atmanın, vatanımız ve halkımız üzerine oynanan oyunları bozmanın, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı dünyada ilk olarak zaferle taçlandırma onurunu taşıyan halkımıza reva görülen rezil çemberi kırmanın, Ortaçağ karanlığına doğru gidişe dur demenin yolunu Genel Başkan’ımız Nurullah Efe Ankut ortaya koyuyor:

Biz bir tek şey istiyoruz halkımızdan: Anlaşılmak. Bizi anlamazsan bunların binbir oyunuyla, binbir yalanıyla nasıl başa çıkabilirsin?

“Çok netçe biliyoruz ve inanıyoruz ki Türkiye’de namuslu olmanın ve Gerçek Solculuğun, Devrimciliğin birinci şartı, bu düşman cepheyi aynen bizim gibi görmek, kavramak, ona karşı savaşta mevzi almaktır.

İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın zaferine giden yolda yapılması gereken; Halkımızın bunların binbir oyunuyla, binbir yalanıyla baş edebilmesi için Kuvayimilliye Komutanı, İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi Hikmet Kıvılcımlı Usta’nın Düşünce Evlatlarını anlaması, kavraması ve bu Emperyalist Cepheye karşı İkinci Kurtuluş Savaşı’nda mevzi almasıdır.

Çünkü dünyanın bayır aşağı gittiği, gericilik rüzgârlarının sert estiği, ABD Emperyalist Haydudunun mazlum halklara saldırılarının yoğunlaştığı bir çağda, bir dönemde ve Türkiye’de “Şarlatanlar Dönemi”nin hüküm sürdüğü bir zamanda insanlığı biz temsil ediyoruz, insan örnekliğini temsil ediyoruz.

Bu yol bizimle yani Gerçek Devrimcilerle, cesareti vatan belleyen İkinci Kurtuluş Savaşçılarıyla, “Katil ABD, ülkemizden, bölgemizden defol!” diyebilen gerçek Vatanseverlerle, Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğ tutan Halkseverlerle, Ahlâk Savaşçısı HKP ile yürünürse sonu aydınlıktır.

Halkın İktidarına giden bu yolda halkımız arkamızda kenetlendiği zaman Şarlatanlar Dönemine son verip, Hür, Güçlü, Mutlu ve Tam Bağımsız Türkiye hedefine ulaşabiliriz.

Sözümüzdür! Savaşacağız! Yeneceğiz!

Halkız Haklıyız Yeneceğiz!

23 Nisan 2024

Halkın Kurtuluş Partisi

Genel Merkezi