Türkiye’de 1 Mayıs’ın Anavatanı ve kalbinin attığı yer Taksim’dir!
1977 senesinde Süper NATO’nun Türkiye Şubesi Kontrgerilla’nın alçakça bir saldırısı sonucunda 34 Şehit verdik, 1 Mayıs’ta, Taksim Meydanı’nda.
Şehit kanlarımızla o alanın her karış toprağını suladık ve orayı 1 Mayıs’ın tartışılmaz ve vazgeçilmez namus bellediğimiz vatanı yaptık.
İşte bizim için Taksim Meydanı bu yüzden 1 Mayıs’ın tartışılmaz meydanıdır. AKP İktidarının yasakları, kanun tanımazlığı biz Gerçek Devrimcileri korkutamaz, sindiremez. Bizleri, AKP İktidarı icazetli Maltepe Dolgu Alanı’na götüremez, sığdıramaz. Bizler için 1 Mayıs demek, şehitlerimizin kanıyla suladığımız Taksim Meydanı demektir.
Bu demek değildir ki, 1 Mayıs Türkiye’de sadece Taksim Meydanı’nda kutlanılabilir, başka bir alanda kutlanamaz. 1 Mayıs İşçi Sınıfımız ile birlikte Türkiye’nin her noktasında kutlanabilir ve kutlanmalıdır da. Ancak bunun bir şartı vardır:
Taksim için kavgaya girmek şartıyla…
Asla unutulmasın ki;
1 Mayıs, İşçi Sınıfının Dünya Çapında Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’dür.
Ancak bu özel güne anlamını veren en büyük kelime ise “mücadeledir”. Çünkü 1 Mayıs’ın kendisi mücadelenin sonucunda doğmuştur.
1 Mayıs 1886 tarihinde, ABD’nin Chicago kentinde insanlık dışı şartlarda, uzun çalışma saatleriyle çalıştırılan işçiler bu onur kırıcı şartlara karşı yüz binlerce işçinin katıldığı büyük direnişler yaptılar. Bu tarihten üç yıl sonra, 1889 yılında, İkinci Enternasyonal’de alınan kararla 1 Mayıs’ın tüm dünyada “Birlik, Mücadele ve Dayanışma” günü olmasına karar verilmiştir. Ve o günden bugüne de dünyanın tüm ülkelerinde 1 Mayıs, öncelikli olarak Parababalarına ve sömürücülere karşı mücadele anlamına gelmektedir.
2022 Yılı da Türkiye’de yeni işçi mücadelelerinin büyüyerek arttığı bir yıl olacaktır. Daha şimdiden ülkemizin dört bir tarafında İşçi Sınıfımız hayat pahalılığına, ekonomik krizi patronların fırsata çevirmesine karşı ayağa kalkmış vaziyettedir. DİSK/Nakliyat-İş öncülünde günlerce yağmura, soğuğa karşı yüzlerce işçinin her gün genel merkez önünde bulunduğu Yemeksepeti İşçilerinin onurlu direnişi ve üç günlük kitlesel eylemlerle yine Nakliyat-İş önderliğinde zafer kazanan Trendyol İşçileri bunun bir örneğidir. Ve 15 yıldır gasp edilen hakları için Parababalarının işçi düşmanlığına ve sarı sendikacılığa karşı direnen, mücadele eden Uzel Makina İşçileri bunun bir örneğidir. Pandemi sürecinde işten çıkartılan, yine haklarını alamayan, kendilerinin durumundaki yüzbinlerce işçi adına da direnen, mücadele eden Neo Trend Tekstil İşçileri bunun bir örneğidir.
DİSK/Nakliyat-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan ve Parababalarının işçi ve sendika düşmanlığına karşı yıllardır direnişte olan Polçak, Tüvtürk ve Milas Çınartaş İşçileri bu direnişlerin bir başka örnekleridir. Ve adını sayamadığımız daha onlarca direniş hepimize iyi birer örnektir.
İşte böyle bir şanlı tarihi ve mücadelesi olan 1 Mayıs’ın bir önemi de, 1 Mayıs’ın kutlandığı meydanlardır. Rusya’da 1 Mayıs denilince akla nasıl Kızıl Meydan geliyorsa, Küba’da 1 Mayıs denilince akla nasıl Devrim Meydanı geliyorsa Türkiye’de de 1 Mayıs denilince akla sadece Taksim Meydanı gelir.
Çünkü 1 Mayıs mücadelesi 1977 yılında şehitlerimizin kanıyla sulamıştır o meydanı. O günden bugüne de bizlerin 1 Mayıs’ı kutlaması ve eğer yasaklanıyorsa zapt ederek özgürleştirmesi gereken alan öncelikle Taksim Meydanı’dır.
Bu mücadeleyi vermeden AKP icazetli meydanlara koşmak, Taksim’i hiç tartışmamak ise yenilmişlik ve acizlik duygularının göstergesidir. Bu iki duygu, yani yenilmişlik ve acizlik duygusu, ancak ve ancak korkak kişilerde ve davalarda bulunur. Gerçek Devrimciler ise ne yenilgiyi kabullenir ve vazgeçer, ne de korkaklık gösterir. Namus bellediği devrimci ilkelerine sıkı sıkıya sarılır. Çünkü biz Gerçek Devrimcilerin bir vatanı da “Cesaret Vatanıdır”. Ve Gerçek Devrimciler, onu kaybettiği anda her şeyilerini kaybedeceklerini bilir.
İşte tam da bu yüzden biz Halkın Kurtuluş Partililer Cesaret Vatanımıza sahip çıkıyoruz!
AKP iktidarının baskılarına, icazetli meydanlarına teslim olmuyoruz!
2022 yılının 1 Mayıs’ında da Taksim Meydanı’na yürüyoruz!
Son nefesimizi veriyor olsak dahi yapacağımız şeyi yapıyoruz:
“Cesaret Vatanımıza, devrimci onurumuza ve ilkelerimize sahip çıkıyoruz.”
Ne demiş şairimiz Attila İlhan?
O sözler ki kalbimizin üstünde
Dolu bir tabanca gibi
Ölüp ölesiye taşırız
O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan
Uğrunda asılırız…
Ve bizler de Taksim Meydanı’nı özgürleştirene kadar her 1 Mayıs’ta bu mücadeleyi vereceğimizi söylediysek bir kere; o meydanı İşçi Sınıfımıza açana kadar, milyonlar halinde o meydana akana kadar bu onurlu mücadeleyi göğüsleyeceğiz. AKP iktidarının, Parababalarının parmakla gösterdiği alanlara gitmeyeceğiz.
“Taksim Vatandır! Taksim Devrimdir!” demeyi sürdüreceğiz.
Sevgi ve saygıdeğer halkımız;
İşte biz bu bakış açısıyla bakıyoruz, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’lara.
1 Mayıs; Zalimin zulmüne karşı mücadele günüdür.
1 Mayıs; İnsan soyunun en büyük düşmanları olan AB-D Emperyalistlerinin Ortadoğu Halklarına yönelttiği saldırılara karşı mücadeleyi daha da yukarılara taşıma ve “Katil ABD, Bölgemizden, Ortadoğu’dan Defol!”, deme yürekliliğini gösterebilme günüdür.
1 Mayıs; İnsanlığı Ortaçağ karanlığına götürmeye yeminli ve AB-D Emperyalistleriyle etle tırnak gibi kaynaşmış, o güruhun her daim müttefiki olmuş Muaviye-Yezid İslamcılarına, günümüzdeki adıyla CIA İslamcılarına karşı mücadele günüdür.
1 Mayıs; Bin yılı aşkın bir süredir kardeşçe yaşamış, Tarihin en kritik momentlerinde zalime karşı birlik olmuş Türk ve Kürt Halklarının düşmanlaştırılmasına karşı gerçek Devrimci Çözüm olan, Edirne’den Çin Sınırına kadar Türk-Kürt Halk Cumhuriyeti şiarını haykırma günüdür.
1 Mayıs; AB-D Emperyalistlerinin iktidara taşıdığı, BOP Eşbaşkanı yaptığı AKP’giller’in emekçi halkımıza karşı pervasız saldırılarına karşı birlikte mücadeleyi yükseltme günüdür.
1 Mayıs; AB-D Emperyalistlerinin emirleri doğrultusunda özelleştirme kisvesi altında Kuvayimilliye yadigârı kamu mallarının peşkeş çekilmesine karşı direnişi ve mücadeleyi yükseltme günüdür.
1 Mayıs; İşçi Sınıfımızın örgütsüzlüğünün, dağınıklığının ve Parababalarının zulmüne karşı örgütlü ses çıkartamamasının en önemli sebeplerinden biri olan Sarı Sendikacılığa karşı da mücadeleyi yükseltme günüdür.
1 Mayıs; Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğleyebilmek için;
Sonunu düşünmeyen kahramanlar olabilmek için;
Cesaret Vatanını, AB-D Emperyalistlerinin ve yerli satılmışlarının saldırılarının yoğunlaştığı ve pervasızlaştığı bu günlerde daha da genişletme günüdür.
İşte Halkın Kurtuluş Partisi olarak biz bunlar için Taksim Meydanı diyoruz ve diyeceğiz!
1 Mayıs Marşı’mızda da söylendiği gibi;
Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından.
Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.
28.04.2022
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi