Yeni bir 27 Mayıs olsa…
27 Mayıs Politik Devrimi’ni, 12 Mart ve 12 Eylül Faşist Darbeleriyle aynı kefeye koyanlaradır sözümüz. 27 Mayıs’ın başyapıtı 61 Anayasası’nı darbe anayasası olarak nitelendirip küçümseyenlere, aşağılayanlaradır sorularımız.
Devrimci ortamımızın alabildiğine dağınık, atomlarına kadar parçalı olduğu, gerçek İşçi Sınıfı partisinin yeniden örgütlenemediği, İşçi Sınıfımızın sarı gangster sendikacılar eliyle başının bağlandığı, zapturapt altına alındığı, halklarımızın en ufak bir hak alma mücadelesinin zorbalıkla bastırıldığı bir dönemde;
Yeni bir 27 Mayıs olsa, Jöntürk Gelenekli Ordumuzun Yurtsever Genç Subayları Tayyipgiller’i bir vuruşta alaşağı etse, zulmüne son verse, halkımıza rahat bir nefes aldırsa, darbeler askerden geldiği için kötüdür diyerek karşı çıkar mısınız, “27 Mayıs aramızda hayalet gibi dolaşıyor” diyen Tayyipgiller’le birlikte?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, yapılan vurgunların, talanların, kamu mallarını yerli yabancı Parababalarına peşkeş çekmenin, kutu kutu, kasa kasa götürülen paraların hesabını sorsa, bu faşist bir darbedir deyip dökülür müsünüz sokaklara?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, şanlı Gezi İsyanı’mızda katledilen Berkin’lerin, Ali İsmail’lerin, Abdocan’ların, Medeni’lerin hesabını; “Ölmüştür geçmiştir”, “Emri ben verdim” diyenlerden sorsa, darbecilerden hesap soracağız naraları atar mısınız?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, son 12 yılda iş kazalarında katledilen binlerce emekçinin, en son Soma’da katledilen yüzlerce Madencimizin kanını yerde bırakmasa, tokatçı (dolandırıcı anlamıyla da), tekmeci Tayyipgiller’e cinayetlerinin bedelini ödettirse “Darbeciler sanık sandalyesine” sloganlarını yine atar mısınız?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, yeni 27 Mayıslar olmasın diye CIA’nın örgütlediği Ergenekon, Balyoz Operasyonlarıyla tutsak alınan Yurtsever Subaylara, Bilim İnsanlarına, kalemini satmayan namuslu gazetecilere, yazarlara ve ailelerine yaşatılan acılara son verse, bu saldırıların hesabını sorsa, afişler bastırıp “Bunlar darbecidir, lanetliyoruz.” der misiniz?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, halkımıza 27 Mayıs’taki ataları gibi örgütlenme olanağını sunsalar, 1 Mayıs’larda Taksim’i emekçilere açsalar, meydanları halkımıza yasak olmaktan çıkarsalar, bunları darbeciler sağladığı için protesto ediyoruz, biz İstanbul’da Yenikapı’ya, Ankara’da Etlik Kasalar’a gideceğiz mi dersiniz?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, İşçi Sınıfımızın örgütlenmesinin önündeki zorlukları ortadan kaldırsa, sendikalı işçi sayısı yeniden milyonlarla ifade edilse, taşeronlaşmaya son verilse, emekçilerin ekonomik özgürlükleri sağlansa, Kamu Emekçileri grevli, toplusözleşmeli sendika hakkına kavuşsalar, yine de karşı çıkar mısınız bütün bu hakları darbeciler sağladı diye?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, sözde değil özde bir toprak reformuyla köylümüze ekip biçeceği toprak sağlasa, tarımda dışa bağımlılığı ortadan kaldırsa, ithal tohum zorunluluğunu ortadan kaldırıp yerli tohum üretimini yeniden teşvik etse, köylünün mahsulünü aracısız halkımıza ulaştırılıp aradaki asalakların yiyiciliğini yok edecek düzenlemeleri getirse, bu darbecilerin işidir, deyip pazara gelen ürünü almayacak mısınız?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, 61 Anayasası’nda olduğu gibi din eğitimini zorunlu olmaktan çıkarıp insanların iradesine bıraksa, tutturacak mısınız, din eğitimi zorunlu olmalı, diye?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, 12 Mart ve 12 Eylül Faşist Darbeleriyle önlerindeki tüm sınırlılıklar kaldırılmış olan işverenlerin hakları kanunla sınırlansa, işverenlerin sömürmek hakkıdır, bu hak sağlanmalıdır, diye çıkar mısınız sokaklara?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, Tayyipgiller’in TRT’si Tayyipgiller’in yayın organı olmaktan çıkarılıp özgürleştirilse, halkımızın duygu ve düşüncelerini yansıtan, halkımızın eğitimine, bilgisine katkı sağlayacak yayınlara ağırlık kazandırsa, bütün bunlara da yasal zorunluluklar getirse, biz bizi aptallaştıran, hayal dünyasında dolaştıran, hayatın gerçeklerinden uzaklaştıran dizileri, yayınları istiyoruz, diyerek iner misiniz meydanlara?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, orman arazilerinin, yeşil alanların yandaşlara peşkeş çekilmesine dur dese, üçüncü havalimanı ve Kanal İstanbul saçmalığına son verse ve bu talanları önleyecek hükümleri Anayasal zorunluluk haline getirse, ortalığı ayağa kaldıracak mısınız, yeşil alanlar AVM, Gökdelen olsun, üç köprü, üç havalimanı yetmez beş olsun, oda yetmez yedi olsun diye?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, Tayyipgiller’in kendi istediği kararları onayan bir kurum haline getirilen Anayasa Mahkemesini, insanlığı Ortaçağ karanlığına götürecek düzenlemelere engel ve set olacak şekilde özgürlüğe ve özerkliğe kavuştursa, buna karşı çıkıp her düşünceye, her partiye özgürlük diyerek mitingler düzenleyecek misiniz?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, sağlık alanında sosyalizasyon düzenlemelerini yeniden gerçekleştirse, halk sağlığı anlayışını yeniden getirip, sağlık haktır satılamaz, anlayışıyla sağlıkta özelleştirmeye son verse ne yapacaksınız? Darbeciler verdi bu hakkı diye hastanelere gitmekten, doktora muayene olmaktan vazgeçecek misiniz?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, gerici eğitime son verse, eğitimi laikleştirse, 4+4+4 düzenlemelerine son verip zorunlu eğitimi Küba’da olduğu gibi 12 yıla çıkarsa, Eğitimi Parasız hale getirse, Tayyipgiller’e militan yetiştiren İmam Hatip Okullarını kapatsa, darbecileri kınamak ve protesto etmek için, biz çocuklarımızı İmam Hatiplere göndermek istiyoruz, çocuklarımızı istediğimiz okullara gönderme özgürlüğümüzden bizi alıkoymayın, diyerek okul işgallerine başvuracak mısınız?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, Özel ve Güzel Tombalak Tören Paşalarının Ordu Gençliği üzerindeki komuta etme yetkisini elinden alsa, Tayyipgiller’in Türk Ordusu’nu darmaduman etme projesine yardım ve yataklıktan yargılasa, çelik bileziğin soğukluğunu tattırsa, Topukçu Paşa Onurumuzdur, Paşamızı geri istiyoruz, diye mi bağıracaksınız?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, Tayyipgiller’den, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’nın önderi ve silah arkadaşlarına yapılan hakaretlerin, “ölmüş ineğin”, “iki Ayyaşın” hesabını sorsa, zaten Mustafa Kemal emperyalist ajanıydı, kurtuluş mücadelesi olmadı, olan Türk-Yunan Savaşıydı, dediğiniz için şiddetle bu hesap sormaya karşı çıkar, halkların hakkını ihlal edenler Mustafa Kemal ve arkadaşlarıydı, der misiniz?
Yeni bir 27 Mayıs olsa, halklarımızı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bir zorbalıkla yöneten, halklarımıza görülmemiş bir şekilde acılar çektiren, gözyaşları döktüren, gençlerimizi katledip analarını, meczuplaştırdığı kitlelere yuhalattıran, vurgunlarına, talanlarına, arsızlıklarına, yüzsüzlüklerine, hırsızlıklarına, onursuzluklarına tavan yaptıran Tayyipgiller’in ellerine o çelik bileziği geçirse, onları zindanlara, bir daha çıkmamacasına tıksa, Tayyipgiller’in insan hakkı ihlal ediliyor, “Hepimiz Tayyip’iz Hepimiz Ortaçağcıyız”, diyerek dövizler hazırlayıp önde AB-D Emperyalistleri arkada siz, dökülür müsünüz sokaklara?
Eğer 27 Mayıs Politik Devrimi’yle 12 Mart ve 12 Eylül Faşist Darbelerini aynı kefeye koyuyorsanız, bu sorulara yanıtınız evet olmalıdır. Eğer tutarlı olmak gibi derdiniz varsa…
Evetse yanıtlarınız, halk yararına olsa da, bütün darbeler kötüdür, diyorsanız bu ülkede yaşayıp turistliğe devam ediyorsunuz demektir. Islah olmaya niyetiniz yok demektir. Size kolay gelmesin.
Mustafa Kemal ve Birinci Kuvayimilliyecilerin önderliğinde Türk ve Kürt Halkı el ele, emperyalist yedi düveli yenmiş ve onları inlerine göndermişse, gerçek devrimcilerin örgütleyeceği İkinci Kurtuluş Savaşı ile AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmışlar bir daha gelmemek üzere inlerine gönderilecektir. Nasıl ki Birinci Kuvayimilliye geleneğini devam ettirmek isteyen 27 Mayısçılar bir gecede Demokrat Parti diktatörlüğünü yıkmış, sınırlı da olsa özgürlük ortamı getirmişlerse, Gezi Direnişi’miz ile salladığımız Tayyipgiller’in diktatörlüğünü de yıkacağız. Gerçek devrimciler olarak, devrimci hattan bir milim bile sapmaksızın, Türkiye Halkının gerçek kurtuluşunu sağlayacağız.
Hikmet Kıvılcımlı’nın Milli Birlik Komitesi’ne yazdığı Açık Mektup’ta belirttiği şekilde Halkın Kurtuluş Partisi olarak görevimiz; Birinci Kuvayimilliye seferberliğinde olduğu gibi: yedisinden yetmişine, çobanından mareşaline kadar, demir çarık, demir asa: Ucuz Devlet-Bilinçli Ticaret-Toprak Reformu uğruna, İkinci Kuvayimilliye seferberliğine çıkmaktır.
Bu kutsal Kurtuluş Savaşı’nın ön safında, halkımızın bir parçası olan, Halkın Evlatlarından oluşan Ordu Gençliği’miz de eninde sonunda gelip halkın safında yerini alacaktır. Halkın Kurtuluş Partisi, Ordu Gençliği’mizi ve halkımızı bu bilinçle donatacak ve örgütleyecektir.
İkinci Kurtuluş Savaşı durdurulamaz! Durdurmaya hiçbir emperyalist devletin ve yerli hainin gücü yetmez! Umutluyuz, güvenliyiz, kararlıyız. Kazanacağız! 27 Mayıs 2014
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi